Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları



Yüklə 1,73 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə20/78
tarix02.01.2022
ölçüsü1,73 Mb.
#44723
1   ...   16   17   18   19   20   21   22   23   ...   78
Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları - John Perkins ( PDFDrive.com )

vermekle

de


tanınmıştı;

gecekondu

mahallelerinin

sokaklarında

dolaşır,

politikacıların  girmeye  cesaret  edemediği  kenar

semtlerde

toplantılar

yapar,

işsizlerin

bulmalarına  yardım  eder  ve  sık  sık  kendi  sınırlı



mali  kaynaklarını  hastalık  ya  da  başka  bir

felaketle karşılaşmış ailelere bağışlardı.




[29]


Hayata  olan  sevgisi  ve  insanlara  gösterdiği

sevecenlik,  Panama  sınırlarını  bile  aşmıştı.

Ülkesini  zulümden  kaçan,  Şili’nin  Pinochet’sine

karşı  solcu  muhaliflerden,  Castro  karşıtı  sağcı

gerillalara  kadar  her  türlü  politik  görüşe  sahip

insanlar  için  sığınak  haline  getirmeye  niyetliydi.

Birçok insan onu bir barış elçisi olarak görüyor,

bu  da  yarıkürede  ona  övgü  ve  saygınlık

kazandırıyordu.

Aynı


zamanda

kendini


Honduras,  Guatemala,  El  Salvador,  Nikaragua,

Küba,  Kolombiya,  Peru,  Arjantin,  Şili  ve

Paraguay  gibi  birçok  Latin  Amerika  ülkesinin

parçalanmasına  neden  olan  çeşitli  hiziplerin

arasındaki  farklılıkları  gidermeye  adamış  bir

lider  olarak  da  ün  yapmıştı.  İki milyon  nüfuslu

küçük  ülkesi,  sosyal  reform  için  bir  model  ve

Sovyet  Rusya’nın  parçalanmasını  planlayan  işçi

liderlerinden,  Libya’nın  Muammer  Kaddafi’si

gibi  Müslüman  militanlara  kadar  birçok  çeşitli

dünya  lideri  için  bir  esin  kaynağı  işlevi

görüyordu.

Panama’daki  ilk  gecemde  bir  trafik  ışığında



durmuş, gürültüyle çalışan sileceklerin arasından

dışarıyı  seyrederken,  o  ilan  panosundan  bana

gülerek  bakan  o  yakışıklı,  karizmatik  ve  cesur

adamdan


etkilenmiştim.

Boston


Halk

Kütüphanesi’nde

geçirdiğim

saatlerden

inançlarının  arkasında  duran  bir  insan  olduğunu

biliyordum.

Panama,

tarihinde

ilk

kez


Washington’un  ya  da  herhangi  başka  birinin

kuklası  değildi. Torrijos  hiçbir  zaman  Moskova

ya da Pekin’in önüne sürdüğü yeme kanmamıştı;

sosyal  reforma  ve  fakir  olarak  doğanlara

yardıma  inanırdı  ama  komünizm  taraftarı

değildi.  Castro’nun  aksine  Torrijos,  ABD’den

bağımsızlığını,  onun  düşmanlarıyla  işbirliğine

girmeden kazanmaya kararlıydı.

Boston  Halk  Kütüphanesi’nin  raflarındaki

eski  bir  dergide,  Torrijos’u  Amerika  kıtalarının

tarihini

değiştirecek,

uzun

vadede


ABD

egemenliğine  doğru  gidişi  tersine  döndürecek

insan  olarak  öven  bir  makaleye  rastlamıştım.

Yazarın  çıkış  noktası Bariz  Kader (Manifest

Destiny)  idi.  Şöyle  ki  1840’larda  Amerikalılar

arasında  popüler  olan  ve  Kuzey  Amerika’nın




fethinin  Tanrı  tarafından  buyrulduğu;  yani,

Kızılderililer’in,  ormanların  ve  buffaloların

imhasının,  bataklıkların  kurutulmasının  ve  nehir

yataklarının  değiştirilmesinin,  iş  gücü  ve  doğal

kaynakların sürekli olarak sömürülmesine dayalı

bir  ekonominin  insan  iradesi  değil,  Tanrı’nın

emri olduğuna ilişkin doktrini temel alıyordu.

O  makale  beni  ülkemin  dünyaya  karşı  tavrı

hakkında  düşünmeye  zorladı.  İlk  defa  1823’te

Başkan  James  Monroe  tarafından  dile  getirilen

Monroe  Doktrini,  1850’lerde  ve  1860’larda



Bariz  Kader'i bir  adım  daha  ileri  götürerek,

ABD’nin  tüm  yarıküre  üzerindeki  politikalarını

desteklemeyi  reddeden  herhangi  bir  Orta  veya

Güney  Amerika  ülkesini  istila  etmek  de  dahil

olmak  üzere,  özel  haklara  sahip  olduğunu  iddia

etmek  için  kullanılmıştı. Teddy  Roosevelt de

ABD’nin

Dominik


Cumhuriyetine

ve

Venezuela’ya



olan

müdahalelerini

haklı

göstermek  için  ve  Panama'nın  Kolombiya’dan



kurtarılışı sırasında Monroe Doktrini’ne  atıfta

bulunmuştu.  Onu  izleyen  bir  dizi ABD  başkanı,

özellikle Taft,  Wilson ve Franklin  Roosevelt,



[30]


[31]

İkinci


Dünya

Savaşı’nın

sonlarında

Washington’un

Pan-Amerikan

faaliyetlerini

yaymak  için Monroe Doktrini’ne  dayandı.  Son

olarak,  20.  yüzyılın  ikinci  yarısında ABD,  başta

Vietnam ve Endonezya olmak üzere, bu doktrini

tüm  dünya  ülkelerinde  gerçekleştirmek  için

komünizm tehdidini kullandı.

Şimdiyse öyle  görünüyordu  ki  bir  adam

Washington’un yolu  üzerinde  duruyordu.  İlk

olmadığını biliyordum, ondan  önce Castro ve

Allende gibi liderler  de  vardı  ama sadece

Torrijos,  bunu  komünist  ideolojinin  dışında  ve

hareketinin  bir  devrim  olduğunu  iddia  etmeden

yapıyordu.  O  sadece,  Panama  vatandaşlarının

yaşadıkları toprak ve onu ikiye bölen bir suyolu

üzerinde  egemenlik  hakları  olduğunu  ve  bu

hakların  en  azından  ABD’nin  sahip  olduğu

kadar  geçerli  ve  ilahi  birer  armağan  olduğunu

söylüyordu.

Torrijos  her  ikisi  de  Kanal  Bölgesi’nde

bulunan Amerikalar Okulu

ile  ABD  Güney




[32]


Komutanlığı’nın tropikal savaş eğitim merkezine

de  karşı  çıkıyordu.  ABD  silahlı  kuvvetleri

yıllarca,

Latin


Amerikalı

diktatör

ve

başkanlarına,



oğullarını

bu


okula,

askeri


liderlerini  de  Kuzey  Amerika  dışındaki  bu  en

büyük  ve  en  donanımlı  tesislere  göndermesini

telkin  etmişti.  Gönderilenler  orada  komünizme

karşı  savaşmak  ve  kendi  varlıkları  yanında,

petrol  şirketleriyle  diğer  özel  şirketlerin  de

varlıklarını  korumak  için  öğrendikleri  askeri

taktiklerin  yanı  sıra

sorgulama

ve

gizli


operasyon

becerileri

de

edinmişti.



Aynı

zamanda,  ABD’nin  üst  düzey  yetkilileriyle

kaynaşma  imkânı  da  bulmuşlardı.  Sistemden

yarar  sağlayan  birkaç  zengin  dışında,  tüm  Latin

Amerikalılar  bu  tesislerden  nefret  ediyordu.

Birçok  ülkeyi  totaliter  rejimlere  dönüştüren

muhafazakâr  ölüm  mangaları  ve  işkenceciler

için  eğitim  sağladıkları  biliniyordu.  Torrijos,

Panama  içerisinde  yabancı  eğitim  merkezleri

istemediğini ve Kanal Bölgesi’ni de ülke sınırları

içinde saydığını açıkça ortaya koymuştu.



Yakışıklı  generali  ilan  panosunda  görüp,

altındaki  ‘Omar’ın  ideali  özgürlüktür;  bir  ideali

yok  edecek  füze  henüz  icat  edilmemiştir!’

deyişini  okuyunca  ürperdim.  İçimden  bir  his,

Panama’nın  20.  yüzyıldaki  öyküsünün  henüz

bitmediğini  ve  Torrijos’un  önünde  güç,  hatta

trajik zamanlar olduğunu söylüyordu.

Tropik  yağmur  arabanın  ön  camını  dövmeye

devam ederken, trafik ışığı yeşile döndü ve şoför

kornaya bastı.

Kendi  durumumu  düşündüm.  Panama’ya

MAIN’in  ilk  gerçekten  kapsamlı  ana  kalkınma

planını

içeren


anlaşmayı

yapmak


üzere

gönderilmiştim.  Bu  plan  Dünya  Bankası,  Inter-

Amerikan  Kalkınma  Bankası  ve  USAID’in  o

minik  ama  çok  önemli  ülkenin  enerji,  ulaşım  ve

tarım  sektörlerine  milyarlarca  dolarlık  yatırım

yapması  için  gerekçe  oluşturacaktı. Tüm  bunlar

elbette  birer  bahane,  Panama’yı  sonsuza  dek

borçlu  duruma  düşürüp  kukla  statüsüne  geri

döndürmek için araçtı.

Taksi  hareket  ederken  içimi  bir  suçluluk




duygusu  kapladı  ama  bunu  hemen  bastırdım.

Bana  neydi  ki?  Cava’da  geri  dönüşü  olmayan

bir  yola  girmiş,  ruhumu  satmıştım;  şimdi  de

hayatımın  fırsatını  yaratıp  tek  hamlede  zengin,

ünlü ve güçlü olabilirdim.




Yüklə 1,73 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   16   17   18   19   20   21   22   23   ...   78




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.azkurs.org 2025
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin