RESULTS: Healthy subjects showed SE, thus were slower in reacting to incongruent stimuli than congruent
stimuli, they responded significantly faster to positive words than negative words and were always faster than
patients (congruency: F (1, 48) = 5.885, η
2
= .109, p<0.05; valence: F (1, 48) = 9.503, η
2
= .165, p<0.01;
depression: F (1, 48) = 7.779, η
2
= .139, p<0.01). MDD patients showed no significant difference on
congruency, but responded faster to positive words. Additionally a significant positive correlation between HAM-
D Scores and the lessening of SE is found (r = .494, p<0.05).
CONCLUSION: Although depression patients were intact in evaluating words’ valence; their ability to solve
emotional conflicts is weakened. Moreover, the more they are depressed, the less is their emotional SE.
Therefore SE, measured by this task, might be a good candidate of being a trait marker for depression.
Keywords: Emotional conflict resolution, Major depression disorder, Word-face stroop task
Poster Bildiriler / Poster Presentations
177
P84
Bazal ön uyaran aracılı inhibisyon değerlerine göre gruplandırılmış sıçanların
apomorfin ve dizocilpine (MK801) verdikleri davranışsal yanıt farklılıkları
Sema Oral
1
, Hakan Kayır
2
, Levent Büyükuysal
1
, Tayfun Uzbay
2
, Gökhan Göktalay
1
1
Uludağ Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Tıbbi Farmakoloji Anabilim Dalı, Bursa
2
GATA, Tıbbi Farmakoloji Anabilim Dalı, Psikofarmakoloji Araştırma Ünitesi, Ankara
1
Uludag University, Faculty of Medicine, Department of Medical Pharmacology, Bursa, Turkey
2
Gulhane Military Medical Academy, Department of Medical Pharmacology, Psychopharmacology Research Unit, Ankara, Turkey
AMAÇ: Bu çalışmada, ön uyaran aracılı inhibisyon (ÖUAİ) testi ile bazal değerlerine göre yüksek ve düşük
inhibisyonlu olarak gruplandırılmış sıçanların apomorfin ve MK801’e verdikleri davranışsal yanıtların ölçülmesi
amaçlanmıştır.
GEREÇ ve YÖNTEM: Çalışmada 24 adet yetişkin (3-4 aylık) erkek Sprague Dawley cinsi sıçan kullanıldı.
Hayvanlar deneye alınmadan önce üç gün boyunca laboratuara ve araştırmacılara alıştırıldı. ÖUAİ testi, irkilme
refleksi ölçüm cihazı ile gerçekleştirildi. Sıçanlar bazal +8 dB şiddetinde ÖUAİ değerine göre düşük, orta ve
yüksek olarak gruplandırıldı. Bir hafta ara ile yüksek ve düşük gruplara subkutan olarak apomorfin (0,5 ve 1
mg/kg) ve MK801 (0,05 ve 0,15 mg/kg) verilerek, ÖUAİ değerlerindeki değişim karşılaştırıldı.
BULGULAR: Apomorfin ve MK801 uygulamaları, düşük grupta anlamlı bir etki oluşturmadı [sırasıyla:
F(2,15)=0.049 ve 0.078; p değerleri>0.05]. Bununla birlikte hem apomorfin hem de MK801 yüksek grupta
ÖUAİ’u her üç ön-uyaran değerinde de bozdu [F(2,15)=10.847 ve 37.794; p değerleri<0.001]. Post-hoc
analizler apomorfinin her iki dozunun da etkili olduğunu gösterirken MK801 sadece 0.15 mg/kg dozunda etkili
bulundu (p değerleri< 0.05).
SONUÇ: Bu çalışma ÖUAİ değerlerine göre gruplandırılmış sıçanların hayvan şizofreni modelinde yaygın bir
şekilde kullanılan gerek dopaminerjik agonist apomorfin gerek ise NMDA antagonisti MK801’e farklı yanıtlar
verdiğini göstermektedir. Bulgularımız, ÖUAİ testi ile çalışılırken deney hayvanlarının bazal değerlerinin
bilinmesinin önemli olduğunu ve hayvanların bu değerlere göre gruplandırılmasının çalışma sonucunu doğrudan
etkileyeceğini göstermektedir.
Anahtar Kelimeler: Apomorfin, Ön uyaran aracılı inhibisyon (ÖUAİ), Şizofreni, NMDA, Sıçan
Uludağ Üniversitesi Hayvan Deneyleri Yerel Etik Kurulu tarafından onaylanmıştır (2008-9/1). Uludağ Üniversitesi
Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi (BAP) tarafından desteklenmiştir (Proje numarası: T-2008/4).
The behavioral response differences to apomorphine and dizocilpine (MK801) in
the rats grouped by baseline prepulse inhibiton values
OBJECTIVES: The aim of this study was to evaluate the behavioral responses to apomorphine and MK801 of
the rats that have been grouped as high- and low-inhibitory groups according to their baseline prepulse
inhibition (PPI) levels.
MATERIALS & METHODS: In this research, 24 adult-male Sprague Dawley (3-4 months) rats were used.
Before starting the experiment animals were habituated to the laboratory and the researchers for three days.
PPI test was performed by using Acoustic Startle Reflex System (SRLab, CA, USA). Rats were assigned into as
low, moderate and high groups according to their baseline PPI values at +8 dB prepulse stimulus. The variation
in PPI values of low and high groups were compared after subcutaneous apomorphine (0,5 and 1 mg/kg) and
MK801 (0,05 and 0,15 mg/kg) administrations with an interval of one week.
RESULTS: The apomorphine and MK801 administrations did not make any significant effect in the low group.
[F(2,15)=0.049 ve 0.078; p values>0.05, respectively]. However in the high group both apomorphine and
MK801 disrupted PPI at each of the three prepulse stimuli values. Post-hoc analysis showed that both doses of
apomorphine were effective whereas MK801 was effective only at 0.15 mg/kg dose (p values<0.05).
CONCLUSION: This study showed that, the rats grouped by baseline PPI values give different responses to
both NMDA antagonist MK801 and dopaminergic agonist apomorphine which is widely used model for
schizophrenia in experimental animals. Our results showed that, when studying with PPI test, it is important to
know the baseline PPI values of the experimental animals and classifying animals according to these values
directly affects the study results.
Keywords: Apomorphine, Prepulse inhibition (PPI), Schizophrenia, NMDA, Rat
Approved by the Local Ethical Committee of Uludag University (2008-9/1). Supported by Uludag University
Scientific Research Project Office (Project Number: T-2008/4).
Poster Bildiriler / Poster Presentations
178
P85
Bazal ön uyaran aracılı inhibisyon değerlerine göre gruplandırılmış sıçanların
klozapin tedavisine verdikleri davranışsal yanıtlar
Erdem Aras Sezgin
1*
, Selma Taşdemir
1*
, Hazal Yavuzlar
1*
, Vahide Savcı
2
, Gökhan Göktalay
2
1
Uludağ Üniversitesi, Tıp Fakültesi, 4. Sınıf Öğrencisi, Bursa
2
Uludağ Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Tıbbi Farmakoloji Anabilim Dalı, Bursa
*Yazarlar çalışmanın yürütülmesinde eşit katkı sağlamışlardır.
1
Uludag University, Faculty of Medicine, 4
th
Year Students, Bursa, Turkey
2
Uludag University, Faculty of Medicine, Department of Medical Pharmacology, Bursa, Turkey
*The authors have contributed to the execution of the research equally.
AMAÇ: Bu çalışmada, ön uyaran aracılı inhibisyon (ÖUAİ) testi ile bazal değerlerine göre yüksek ve düşük
inhibisyonlu olarak gruplandırılmış sıçanların atipik bir antipsikotik ilaç olan klozapin tedavisi sonrası verdikleri
davranışsal yanıtların ölçülmesi amaçlanmıştır.
GEREÇ ve YÖNTEM: Çalışmada 24 adet yetişkin (3-4 aylık) erkek Wistar sıçan kullanıldı. ÖUAİ testi irkilme
refleksi ölçüm cihazı ile gerçekleştirildi. Sıçanlar bazal +16 dB şiddetinde ÖUAİ değerine göre düşük, orta ve
yüksek olarak ayrıldı. Daha sonra yüksek ve düşük gruplara klozapin (1,25 mg/kg;ip) verilerek, irkilme şiddeti,
ÖUAİ değerleri ve alışma yanıtları karşılaştırıldı.
BULGULAR: Klozapin tedavisi, düşük inhibisyonlu grubun ÖUAİ değerlerini her üç ön uyaran şiddetinde (+4dB,
+8dB, +16dB) anlamlı olarak yükseltti (p<0.001). İrkilme şiddetleri incelendiğinde klozapin tedavisi bazal
değerlere göre her iki grupta da anlamlı azalmaya neden oldu (p<0.05). Alışma değerleri incelendiğinde ise
klozapin tedavisi her iki grupta da anlamlı değişiklik oluşturmadı (p>0.05). İrkilme uyaranı ile ön-uyaran
arasındaki süre 25 ms’ye düşürüldüğünde, klozapin tedavisi yüksek inhibisyonlu grupta anlamlı değişikliğe
sebep olmazken düşük inhibisyonlu grupta ÖÜAİ’u arttırdı.
SONUÇ: Bu çalışma ÖUAİ değerlerine göre gruplandırılmış sıçanların klozapin tedavisine farklı yanıtlar verdiğini
göstermektedir. Bulgularımız sıçanların şizofreni hayvan modelinde fonksiyonel olarak iki farklı endofenotipe
ayrılabileceğini ve antipsikotik ilaç etkinliklerinin bu gruplarda test edilebileceğini göstermektedir.
Anahtar Kelimeler: Klozapin, Ön uyaran aracılı inhibisyon (ÖUAİ), Şizofreni, Davranış, Sıçan
Uludağ Üniversitesi Hayvan Deneyleri Yerel Etik Kurulu tarafından onaylanmıştır (2008-9/1). Uludağ Üniversitesi
Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi (BAP) tarafından desteklenmiştir (Proje numarası: T-2008/4).
Behavioral responses to clozapine treatment in the rats grouped by baseline
prepulse inhibition values
OBJECTIVES: The aim of this study is to evaluate the behavioral responses of rats; that have been grouped as
high and low levels of inhibition by their basal values using the prepulse inhibition (PPI) test, after clozapine (an
atypical antipsychotic drug) treatment.
MATERIALS & METHODS: Twenty four adult (3-4 months of age) male Wistar rats were used in this study.
PPI test was performed by startle reflex measuring device. Rats were assigned into as low, moderate and high
groups according to their baseline PPI values at +16 dB prepulse stimulus. Following that, low and high groups
were injected with clozapine (1,25 mg/kg;ip) and the startle magnitudes, PPI values and habituation responses
were compared.
RESULTS: Clozapine treatment increased the PPI values of the low inhibition group substantially, on all three
prepulse levels (+4dB, +8dB, +16dB; p<0.001). Clozapine treatment significantly decreased the startle
magnitude in both groups (p<0.05). On the other hand, the habituation values did not change in neither of the
groups, after clozapine treatment (p>0.05). When the inter stimulus interval (ISI) between pre-pulse and pulse
stimuli was decreased to 25 ms, clozapine made no change in the high inhibition group, but it increased the PPI
of the low inhibition group.
CONCLUSION: This research shows that the responses to clozapine vary on rats grouped by their PPI values.
Our findings show that rats could be grouped functionally into two different endophenotypes in the animal
modeling of schizophrenia. In addition, it is shown that antipsychotic drug effectiveness could be tested on
these groups.
Keywords: Clozapine, Prepulse inhibition (PPI), Schizophrenia, Behavior, Rat
Approved by the Local Ethical Committee of Uludag University (2008-9/1). Supported by Uludag University
Scientific Research Project Office (Project Number: T-2008/4).
Poster Bildiriler / Poster Presentations
179
P86
DNA tamir gen varyantlarının bipolar bozukluk gelişimiyle ilişkisi
Elif Özkök
1
, Cem İsmail Küçükali
1
, Selçuk Daşdemir
2
, Abdullah Özdemircan
2
, Bedia Çakmakoğlu
2
,
Makbule Aydın
1
1
İstanbul Üniversitesi, Deneysel Tıp Araştırma Enstitüsü, Sinirbilim Anabilim Dalı, İstanbul
2
İstanbul Üniversitesi, Deneysel Tıp Araştırma Enstitüsü, Moleküler Tıp Anabilim Dalı, İstanbul
1
Istanbul University, Institute of Experimental Medicine, Department of Neuroscience, Istanbul, Turkey
2
Istanbul University, Institute of Experimental Medicine, Department of Molecular Medicine, Istanbul, Turkey
AMAÇ: Bipolar bozukluk (BD) yaygın, kronik, ciddi ve ileri derecede sakatlıklara yol açan psikiyatrik bir
hastalıktır. Bipolar bozukluğu olan kişilerde artmış lipid reksidasyon ve en önemli antioksidan enzimlerdeki
değişimleri rapor eden çalışmalar BD patofizyolojisinde oksidatif stresin rol oynayabileceğini öne sürmektedir.
Hidroksil radikalleri gibi reaktif oksijen türlerinin aşırı üretimi sonunda membran ve DNA hasarı, DNA zincir
kırığı, baz modifikasyonları ve kromozomal anomalileri oluşturabilecek lipid ve protein oksidasyonuna sebep
olabilir. Bu bilgiler ışığında, BD oluşumu ile XPG Asp1104His ve XPD Lys751Gln DNA tamir gen varyantlarının
ilişkisini araştırmayı amaçladık.
GEREÇ ve YÖNTEM: Ölçümler elli BD hastası ve 106 sağlıklı kontrol üzerinde gerçekleştirilmiştir. Periferal
kandan tuzla çöktürme yöntemiyle DNA ekstrakte edildikten sonra polimeraz zincir reaksiyonu (PCR) ile DNA
amlifiye edildi. PCR ürünleri uygun resriksiyon kesim enzimleriyle kesildi.
BULGULAR: XPD Lys/Lys genotip frekansının bipolar hastalığı olan kişilerde kontrollerin değerine göre
istatistiksel olarak anlamlı şekilde arttığı bulundu (p<0.001). Buna karşın, BD’daki Gln/Gln genotip frekansının
konrol grubununkine göre istatistiki olarak anlamlı şekilde azaldığı saptandı (p<0.001). Diğer taraftan, hasta ve
kontrol grubu arasında XPG Asp1104His genotip dağılımları arasında anlamlı fark yoktu.
SONUÇ: Sonuç olarak, XPD Lys/Lys genotipinin BD oluşumuyla ile ilişkili DNA tamir mekanizmalarında önemli
rolü olabileceğini öne sürülebilir.
Anahtar Kelimeler: Bipolar bozukluk, DNA tamir genleri, XPD, XPG
Association of genetic variants of DNA repair genes with development of bipolar
disorder
OBJECTIVES: Bipolar disorder (BD) is a prevalent, chronic, severe, and highly disabling psychiatric disorder.
Studies have reported increased lipid peroxidation and changes in the major antioxidant enzymes in individuals
with BD, suggesting that oxidative stress may play a role in the pathophysiology of BD. The excessive
generation of reactive oxygen species, such as hydroxyl radicals, can lead to lipid and protein oxidation, with
consequent membrane and DNA damage, DNA strand breaks, base modifications and chromosomal aberrations.
In the light of these findings, we aimed to examine the association of genetic variant of DNA repair genes, XPG
Asp1104His and XPD Lys751Gln, with the development of BD.
MATERIALS
&
&
&
&
METHODS: Fifty patients with BD and 106 healthy control subjects were included in this study.
After DNA was extracted with salting out method from peripheral blood, DNA was amplified by polymerase
chain reaction (PCR). PCR products were digested with proper restriction enzymes.
RESULTS: The frequency of XPD Lys/Lys genotype in BD was statistically increased as compared with that of
controls (p<0.001). On the other hand, the frequency of Gln/Gln genotype was found statistically decreased in
patients (p<0.001). There was no difference in XPG Asp1104His gene polymorphism between patient and
control groups.
CONCLUSION: In conclusion, it has been suggested that XPD Lys/Lys genotype has an important role in DNA
repair mechanism for BD.
Keywords: Bipolar disorder, DNA repair genes, XPD, XPG
Poster Bildiriler / Poster Presentations
180
P87
Antidepresan etkili mavi ışık pülsünün suprakiyazmatik çekirdek üzerindeki
etkisi
Emre Laçin
1
, Onur İyilikçi
2
, Reşit Canbeyli
3
1
Boğaziçi Üniversitesi, Fen - Edebiyat Fakültesi, Psikoloji Bölümü, İstanbul
2
Johns Hopkins Üniversitesi, Zanvyl Krieger Fen Edebiyat Fakülltesi, Psikolojik Beyin Bilimleri Anabilim Dalı, Baltimore, ABD
3
Boğaziçi Üniversitesi, Fen - Edebiyat Fakültesi, Psikoloji Bölümü, İstanbul
1
Bogazici University, Faculty of Arts and Sciences, Psychology Department, Istanbul, Turkey
2
Johns Hopkins University, Zanvyl Krieger School of Arts and Sciences, Department of Psychological Brain Sciences, Baltimore,
USA
3
Bogazici University, Faculty of Arts and Sciences, Psychology Department, Istanbul, Turkey
AMAÇ: Işık stimulasyonunun hayvan depresyon modelleri üzerinde olumlu etkisine ilişkin bulgular mevcuttur.
Yakın tarihte yayımlanan bir çalışmamızda, gündüz/gece aydınlatma döngüsünün geç karanlık evresinde verilen
10 dakikalık mavi ışık pülsünün (1100 lux) kırmızı ışık pülsünden farklı olarak davranışsal çaresizlik üzerindeki
antidepresan etkisini gösterdik. Bu çalışmada, aynı deneysel paradigma kullanılarak, mavi ve kırmızı ışık
pülslerinin suprakiyazmatik çekirdekte ve septal bölgede yolaçtığı nöronal faaliyeti ölçmek üzere c-Fos
immunoreaktivitesi incelendi.
GEREÇ ve YÖNTEM: 12 saat ışık, 12 saat karanlık döngüde tutulan yetişkin erkek Wistar sıçanlar, ZT21’de 10
dakikalık mavi veya kırmızı ışığa maruz bırakıldı. Kontrol grubu ise ışığa maruz kalmadı (n=6, her grup için).
ZT22,5’te perfüze edilen sıçanlarda c-fos immunohistokimya analizi yapıldı. Her grup için, SCN ve septal
bölgedeki FOS-reaktif nöronlar sayılarak, istatiksel olarak karşılaştırıldı.
BULGULAR: Mavi ve kırmızı ışığa maruz kalan sıçanlarda SCN’in ventrolateral bölgesindeki FOS aktivitesinde
fark görülmezken; bu iki grup için ortaya çıkan aktivitenin kontrol grubundan anlamlı olarak fazla olduğu
görüldü. SCN’in dorsomedial bölgesinde yapılan karşılaştırma ise, mavi gruptaki FOS immunoreaktif hücre
sayısının kırmızı ve kontrol gruplarından anlamlı olarak fazla olduğunu gösterdi. Son olarak, septal alandaki FOS
reaktivitesinin, kırmızı ve kontrol grupları birlikte alındığında mavi gruptan daha yüksek olduğu saptandı.
SONUÇ: Gündüz/gece aydınlatma döngüsünün geç karanlık evresinde verilen 10 dakikalık mavi ışık pulsünün
(1100 lux) davranışsal çaresizlik üzerindeki antidepresan etkisi yakın zamanda laboratuvarımızda bulgulandı. Bu
deneysel paradigma, depresyon tedavisinde uygulanan ışık terapisinin etkili olmasında beyindeki hangi yapıların
rol aldığını aydınlatmak için bir model teşkil ediyor.
Anahtar Kelimeler: Davranışsal çaresizlik, Işık terapisi, Mavi/kırmızı ışık, Biyolojik saat
Boğaziçi Üniversitesi BAP 07B702 ve 07HB701D fonları ile gerçekleştirilmişti
r.
Effects of antidepressant blue light exposure on the suprachiasmatic nucleus
OBJECTIVES: There is accumulating evidence on the ameliorative effects of light on animal models of
depression. Our previous findings indicated that a single blue but not red light pulse (at 1100 lux) has
antidepressant effect when light exposure occurs at ZT21 in male Wistar rats maintained on a 12h:12h
Light/Dark cycle. In the present study, capitalizing on the same experimental paradigm, light-induced activation
in the suprachiasmatic nucleus and lateral septum is studied by means of c-fos immunohistochemistry.
MATERIALS & METHODS: Male Wistar rats received a 10 min pulse of blue or red light at ZT21 or were not
exposed to light (controls; n=6 in each group). Animals were then perfused at ZT 22.5 for
immunohistochemical staining using c-fos antibody. FOS immunoreactive cells in the suprachiasmatic nucleus
and the septal region are counted for each group and compared.
RESULTS: Overall FOS activation in the ventrolateral part of the SCN were similar after blue and red light
exposure and significantly more than that in controls. In the dorsomedial region of the SCN, the number of FOS
immunoreactive cells was significantly more in blue light animals compared to red light and control animals. In
the septal region, there is indication that FOS activation in red and control animals combined is more than that
of blue-light exposed rat.
CONCLUSION: A short pulse of blue light has antidepressant effect in this animal model of depression. This
paradigm may provide a model to investigate the cascade of processes by which light therapy is effective in
treatment of depression in humans.
words: Behavioral despair, Blue/red light, Light treatment, Biological clock
Supported by Bogazici University Research Grants 07B702 and 07HB701D.
Poster Bildiriler / Poster Presentations
181
P88
Şizofreni hastalarının hastalıktan etkilenmemiş birinci dereceden akrabalarında
şizotipinin alt tiplerine özgü kognitif bozukluklar
Handan Noyan
1
, Alp Üçok
2
1
İstanbul Üniversitesi, Deneysel Tıp Araştırma Enstitüsü, Sinirbilim Anabilim Dalı, İstanbul
2
İstanbul Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Psikiyatri Anabilim Dalı, İstanbul
1
Istanbul University, Institute for Experimental Medical Research (DETAE), Department of Neurosciences, Istanbul, Turkey
2
Istanbul University, Istanbul Faculty of Medicine, Department of Psychiatry, Istanbul, Turkey
Dostları ilə paylaş: |