GLUKOZ 6 FOSFAT DEHİDROGENAZ
ENZİM EKSİKLİĞİ TANI VE TEDAVİ
KILAVUZU
GİRİŞ
Eritrositlerin normal yaşamlarını devam ettirebilmek için enerjiye
gereksinimleri vardır. Eritrositlerde mitokondri bulunmadığından,
gerekli enerjiyi Embden Meyerhof yolu denilen anaerobik
glikolizden elde ederler. Eritrositlerin yaşamlarını sürdürmeleri
için enerji gereksinimlerini karşılamalarına ek olarak, hemoglobin
ve hücredeki proteinleri oksidan etkilerden korumaları gerekir.
Eritrositlerde pentozmonofosfat yolunda bulunan glukoz-6-fosfat
dehidrogenaz (G6PD) enzimi hücreyi oksidan hasardan korumak
amacıyla görev yapar.
Glukoz-6-Fosfat Dehidrogenaz Enzim Eksikliği:
En sık görülen eritrosit enzim eksikliğidir ve X’e bağlı resesif
kalıtım gösterir. Görülme sıklığı Akdeniz ülkeleri, Afrika ve Çin’de
fazla olmakla birlikte tüm etnik gruplarda tanımlanmıştır. G6PD
enzim eksikliği Türkiye genelinde %0.5, Çukurova bölgesinde %
8.2 oranında görülmektedir.
G6PD geni X kromozomunun subtelomerik yöresinde q28
lokusunda yerleşmiştir. Bu gen 18.5 kb uzunluğunda olup 13 ekson
ve 12 introndan oluşur. Normal gen G6PD B olarak tanımlanırken;
çoğunluğu nokta mutasyonlara nadiren de delesyonlara bağlı
gelişen 400’den fazla varyant saptanmıştır.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) G6PD enzim eksikliğini enzim
aktivite düzeyi ve klinik bulgulara göre beş sınıfa ayırmıştır;
Sınıf-I= Enzim aktivitesi normalin %10’undan daha düşüktür ve
kronik hemolitik anemi görülür.
Sınıf–II= Ağır enzim eksikliği vardır ve genellikle aralıklı (ilaçlar,
enfeksiyon ve kimyasallara ikincil) hemolitik anemi saptanır.
Sınıf-III= Orta derecede (%10-60) enzim eksikliği ve aralıklı
hemolitik anemi vardır.
ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011
38
Sınıf–IV=Enzim eksikliği ve hemoliz yoktur.
Sınıf-V=Enzim aktivitesi yüksektir.
Sık görülen G6PD varyantları şu şekildedir;
G6PD B: En sık görülen normal varyanttır. Beyaz ırk, Asya ve
siyah ırkın büyük bir kısmında görülür (sınıf-IV).
G6PD A: Siyah Afrikalıların %10-20’sinde görülen normal
formdur (sınıf-IV).
G6PD A-: En sık görülen enzim eksikliği varyantıdır, orta ve ağır
derecede hemolize neden olur.
G6PD Akdeniz : Beyaz ırkta en sık görülen varyanttır. Ağır
hemolize yol açar. Ülkemizde görülen formdur (Tablo 11).
Tablo 11. En sık görülen iki enzim eksikliği ile birlikte olan G6PD
varyantının karşılaştırılması
G6PD Akdeniz
G6PD A-
WHO’ya göre sınıflama
Sınıf II
Sınıf III
En sık görüldüğü
toplum
Akdeniz bölgesi
Siyah Afrikalılarda
ve Afrika kökenli
Amerikalılarda
Yenidoğan sarılığı
Evet, hatta çok ciddi
olabilir
Evet
Favizm
Sıklıkla
Daha nadir
Oksidasyona yol açan
ilaçlarla hemoliz
Evet
Evet
Klinik bulgular
Hastalık farklı klinik tablolarla kendini gösterebilir.
Akut hemolitik anemi:
1.
Normal koşullarda klinik bulgu
saptanmazken, oksidatif stres yapan durumlarda (ilaçlar,
enfeksiyonlar, kimyasallar) hemoliz gerçekleşir. Hemolizin
şiddeti ve süresi değişkenlik göstermektedir. Oksidatif
strese yol açan maddeye maruz kalındıktan sonra, genellikle
2-3 gün içinde hemoliz oluşur (Tablo 12).
GLUKOZ 6 FOSFAT DEHİDROGENAZ ENZİM EKSİKLİĞİ
TANI VE TEDAVİ KILAVUZU
39
Yenidoğan sarılığı:
2.
Genellikle doğumdan sonraki 2-3.
günlerde sarılık ortaya çıkar ve kan değişimi yapılmasını
gerektirecek ve hatta tedavi edilmezse kernikterusa yol
açabilecek kadar ağır düzeyde sarılık saptanabilir. Sarılık
yanı sıra genellikle anemi görülmez ya da hafif düzeyde
olabilir. Hemoliz, ilaçlar veya naftalin gibi oksidan ajanlara
maruz kalındığında daha belirgin olabilir. Hiperbilirübinemi
nedeninin karaciğer kaynaklı olduğu düşünülmektedir.
Favizm:
3.
Klinik bulgular bakla yenmesinden 5-24 saat sonra
ortaya çıkar ve sıklıkla 1-5 yaş arasındaki erkek çocuklarda
görülür. Hemoliz sonucu gelişen anemi genellikle ani ve çok
ağırdır. Böbrek yetersizliği bile gelişebilir. Bakla polenlerinin
solunması ya da süt veren annenin bakla yemesi de bebekte
klinik bulgulara neden olabilir.
Kalıtsal sferositik olmayan hemolitik anemi
4.
: Sınıf-I
varyantlarda, oksidan maddelere maruz kalmadan bile hayat
boyu devam eden hemolitik anemi görülür. Anemi hafif ya
da orta düzeydedir ve çoğunlukla hemoglobin düzeyleri 8-10
g/dl arasında saptanır.
Tablo 12. Akut hemolitik anemisi ve G6PD eksikliği olan
hastalardaki klinik ve laboratuar bulgular
Klinik Bulgular
Sırt ağrısı,
•
Karın ağrısı,
•
Sarılık,
•
Geçici splenomegali,
•
Hemoglobinüri,
•
Skleralarda sarılık
•
Yapılması Gereken
Laboratuar Testleri
ve Sonuçları
Tam kan sayımı: Hafif yada ağır anemi
•
Retikülosit düzeyi: Hemolizden sonraki 4-7
•
gün içinde artış
Periferik yayma: Anizositoz, poikilositoz,
•
polikromazi,Isırılmış elma benzeri eritrositler
Heinz cisimciği: Periferik yaymanın metilen
•
veya kristal viole ile boyanması sonucu
görülür (ilk 3-4 günde görülür)
Haptoglobin: Azalmış
•
Karaciğer fonksiyon testleri: İndirek
•
bilirübinde artış
D. Coomb’s testi: Negatif
•
ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011
40
TANI
İmmün olmayan hemolitik anemi ayırıcı tanısında G6PD
•
enzim eksikliği düşünülmelidir.
Genellikle tanı; enfeksiyonlar, ilaçlar ya da bakla yenmesinden
•
sonra ortaya çıkan klinik bulgular sonrasında konur.
Kesin tanı için enzimin yokluğunun gösterilmesi gerekir.
•
Enzim eksikliği kalitatif; floresan spot testi veya kantitatif
olarak; spektrofotometrik ölçüm ile gösterilmelidir.
Hemolitik atak sırasında en yaşlı eritrositler (düşük G6PD
•
aktivitesine sahip) ilk olarak parçalanırlar. Bundan dolayı
dolaşımdaki eritrositlerde göreceli olarak yüksek G6PD
aktivitesi vardır. Akut dönem sırasındaki testler yanlış
olarak normal sonuç verebilir. Birkaç hafta sonra iyileşme
döneminde testin tekrarlanması önerilir.
Eritrosit transfüzyonu yapılan hastalarda G6PD enzim
•
düzeyine, transfüzyondan en az 3 ay sonra tekrar bakılması
önerilmektedir.
TEDAVİ
G6PD eksikliğinin ana tedavisi; ilaçlar, bakla ve enfeksiyon
•
gibi oksidan strese neden olabilecek durumlardan
kaçınmaktır (Tablo 13).
Genellikle hemoliz kısa süreli ve geçici olup özel bir tedavi
•
gerektirmez.
Nadiren kan transfüzyonu gerektirecek kadar ağır anemi
•
gelişebilir. Kesin kural olmamakla birlikte Hb 7g/dl altında
olduğunda ya da Hb 7-9g/dl ve hemoglobinüri devam
ediyorsa transfüzyon önerilmektedir.
Splenektominin faydalı olmadığı bildirilmekteyken, E vitamini,
•
selenyum gibi antioksidan ajanların kullanımı tartışmalıdır.
TARAMA
G6PD eksikliği yönünden yenidoğan bebekler ve kan
donörlerinin taranması önerilmemektedir. Ancak Sınıf-II varyant
GLUKOZ 6 FOSFAT DEHİDROGENAZ ENZİM EKSİKLİĞİ
TANI VE TEDAVİ KILAVUZU
41
sık görülen bölgelerde prematüre bebeklere kan verilmeden önce
tarama yapılmasının gerektiği ileri sürülmektedir. Prenatal tanı için
moleküler tetkikler geliştirilmemiştir.
Tablo 13. G6PD eksikliğinde hemoliz nedenleri
1. İlaçlar
Antimalarial
Primakin
Pamakin
Antibakteriyel
Sulfametoksazol
Sulfasalazin
Kloramfenikol
Siprofloksasin
Nitrofurantoin
Nalidiksik asit
Paro-aminosalisilik asit
Analjezikler
Asetinalid
Kemoterapi ilaçları
Doksorubisin
Antidiyabetik ilaçlar
Glibenklamid
Diğerleri
K vitamini anologları
Metilen mavisi
Naftalin
Benzen
2. Yiyecek
Bakla
3. Hastalık
Hepatit
Diyabetik asidoz
ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011
42
Yararlanılan Kaynaklar
1. Diagnosis and Management of G6PD Deficiency. Am Fam Physic,
2005, 72.
2. Glucose-6-phosphate dehydrogenase deficiency: a historical
perspective. Blood 2008; 11: 16-24.
3. Glucose-6-phosphate dehydrogenase deficiency and hemolytic
anemia. In: Nathan DG ,Orkin SH , eds. Nathan and Oski’s
hematology of infancy and childhood. 7th ed. Philadelphia: W.
B. Saunders, 2009: 883-900.
HEREDİTER
SFEROSİTOZ
TANI VE TEDAVİ
KILAVUZU
U L U S A L T E D A V İ K I L A V U Z U 2 0 1 1
BÖLÜM
V.
HEREDİTER SFEROSİTOZ
TANI VE TEDAVİ KILAVUZU
45
HEREDİTER SFEROSİTOZ TANI VE TEDAVİ
KILAVUZU
GİRİŞ
Herediter sferositoz (HS); hücre zarı proteinlerinin kalıtsal hasarı
nedeniyle, eritrositlerin sferosit şekline dönüşmeleri ile hemolize
yatkınlığın artması sonucu anemi, sarılık ve dalak büyüklüğü
gelişmesiyle seyreden non-immün hemolitik anemidir. Olguların
¾’ünde otozomal baskın kalıtım görüldüğü bilinmektedir.
Patofizyoloji
Herediter sferositozun etyopatolojisinde, eritrosit zarındaki çift
katlı lipit tabaka ile iskelet protein yapısı arasında dikey pozisyonda
yerleşmiş olan protein bağlarındaki kalıtsal kusur rol oynamaktadır.
Hücre zarındaki proteinlerden spektrin, ankirin, band 3 ve protein
4.2’nin yapısal hasarı, zardaki lipit içeriğin kaybına yol açar. Bunun
sonucunda eritrositlerde yüzey hacim ilişkisi bozulur. Normal
koşullarda esnek olan eritrosit zarı, hücrenin küre şeklini alması ile
gerilmeye dayanıksız (zar kırılganlığı artar, ozmotik direnci azalır)
hale gelir. Sferositik ve kırılgan hale gelen eritrositlerin dalak
sinüzoidlerindeki asidik ve anoksik ortamda tutularak yıkılmaları ile
hemolitik anemi tablosu ortaya çıkar.
Klinik Özellikler ve Sınıflama (Tablo 14)
Anemi, sarılık ve dalak büyüklüğü en sık görülen bulgulardır.
Hafif HS: Olguların %20-30’unda görülür. Anemi görülmez.
Orta dereceli bir dalak büyüklüğü ile sarılık dikkati çeker. Genellikle
adolesan ve erişkin yaşlarda tanı konur.
Orta HS: Olguların %60-75’inde görülür. Anemi ve sarılık ön
plandadır. Genellikle çocukluk çağında tanı konur.
Ağır HS: Olguların %5’inde görülür. Belirgin hemoliz, anemi,
sarılık, dalak büyüklüğü ve düzenli eritrosit süspansiyonu
transfüzyonu gereksinmesi vardır.
ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011
46
Tablo 14. Herediter sferositozun klinik sınıflaması
Taşıyıcı
Hafif HS
Orta Şiddette
HS
Ağır HS
Hemoglobin (g/dl)
Normal
11-14
7-10
≤6
Retikülosit (%)
1-3
3-8
≥8-10
10≥
Bilirubin (mg/dl)
0-1
1-2
2-3
>3
Periferik yayma
Normal
Az sayıda
sferosit
Belirgin
sferositoz
Sferositoz
ve
poikilositoz
Genetik geçiş
Heterozigot
Otozomal
dominant veya
yeni mutasyon
Otozomal
dominant veya
yeni mutasyon
Otozomal
resesif
Ozmotik frajilite
(taze kan)
Normal
Normal veya
hafifçe artmış
Artmış
Çok artmış
ve eğride
kuyruk
Ozmotik frajilite
(inkubasyonlu)
Hafif artmış Belirgin artmış Belirgin artmış
Çok belirgin
artmış
Spektrin miktarı (%)
Normal
80-100
60-80
<50
TANI
Herediter sferositoz tanısı; klinik bulgular, periferik yaymada
sferositoz varlığı, ailede hemolitik anemi öyküsünün bulunması ve
anormal ozmotik frajilite (OF) testinin varlığı ile konur (Tablo 15).
Tablo 15. Herediter sferositozda tanısal testler
Testler
Bulgular
Tam kan sayımı
Hemoglobin ve MCV’de azalma,
MCHC ve RDW’de artma
Periferik yayma
Anormal morfoloji, sferosit artışı
Retikülosit
Artmış
Direkt antiglobulin testi
Negatif
Biyokimyasal testler
İndirek hiperbilirubinemi, LDH
yüksekliği
Ozmotik frajilite (İnkübasyonlu
ozmotik frajilite)
Artmış
HEREDİTER SFEROSİTOZ
TANI VE TEDAVİ KILAVUZU
47
MCHC’de artış (vakaların yarısında %36’nın üzerindedir),
•
MCH
•
C’nin >36 g/dl ve RDW’nin >14 üzerinde olmasının
sensivitesi %63, spesifitesi %100’dür (tarama olarak
kullanılabilir).
Hastaların %30’unda OF’nin, %15’inde ise inkübasyonlu
•
OF’nin normal olabileceği akılda tutulmalıdır.
Demir eksikliği, talasemi taşıyıcılığı, hedef hücre varlığında
•
ve karaciğer hastalıklarında OF’nin normal olabileceği akılda
tutulmalıdır. Bu durulmada testin tekrarı önerilmektedir.
Ayırıcı Tanı
Periferik yaymada sferosit yapan; immün hemolitik anemiler, ağır
yanık ve termal hasarlar, klostridial sepsis, hemolitik transfüzyon
reaksiyonları, herediter piropoikilositoz, ciddi hipofosfatemiler,
ABO uyuşmazlığı düşünülmelidir. Ayrıca, diseritropoez, dengesiz
hemoglobinler ve hipersplenizme yol açan diğer kalıtsal hemolitik
anemiler de ayırıcı tanıda akılda tutulmalıdır.
Komplikasyonlar
Aplastik kriz (özellikle parvovirus B19 başta olmak üzere pek
•
çok virus enfeksiyonu ile)
Folat eksikliğine bağlı megaloblastik değişiklikler
•
Safra taşı
•
Bacak ülserleri
•
Ekstramedüller hematopoez
•
Transfüzyonel hemosiderozis
•
TEDAVİ
1. Eritrosit transfüzyonu
2. Splenektomi
3. Folik asit tedavisi
ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011
48
1. Eritrosit transfüzyonu
Transfüzyon gereksinimi
a) Ağır anemi; Hb<8 gr/dl
b) Aplastik kriz
c) Hipersplenizm
d) Yetersiz gelişme-büyüme
e) Anemiye ikincil efor kapasitesinde azalma
2. Splenektomi
Dalak çıkarılma endikasyonları:
Ağır HS, büyüme gelişme geriliği, kemik değişikliği,
•
bacak ülserleri ve ekstramedüller hematopoez olan
hastalarda önerilmektedir.
Orta düzeydeki yada dengeli HS’da tartışmalıdır.
•
Dalağın bağışıklık sistemindeki rolü göz önüne
•
alındığında, splenektomi zorunlu olmadıkça 5 yaşından
önce yapılmamalıdır.
Dalak çıkarılması ile hemoliz azaldığı için sonuçta sarılık,
anemi ve retikülositoz hızla kaybolur, ancak periferik yaymada
sferositoz ile ozmotik frajilite bozukluğu devam eder. Nadir
durumlarda dalağın çıkarılması ile hastalık kontrol altına alınamaz.
Bu durumda aksesuar dalak, piruvat kinaz eksikliği gibi durumlar
araştırılmalıdır.
Dalak çıkarılmasından önce Pnömokok, Meningokok, Hemofilus
influenza B aşıları uygulanmalı; operasyon sürecinde antibiyotik
profilaksisi yapılmalıdır. Erken dönemde yerel enfeksiyonlar,
kanama, tromboz ve pankreatit en önemli sorunu oluştururken, geç
dönemde ise kapsüllü bakteri enfeksiyonları risk yaratmaktadır.
Özellikle çocuk hastalarda kısmi ve laparoskopik splenektomi
önerilmektedir.
Çocuklarda,
kolelitiazis
bulgusu
yoksa,
kolesistektomi endikasyonu yoktur.
3. Folik asit tedavisi
Orta ve ağır olgularda önerilir. Günlük doz 5 yaşına kadar
•
2-5 mg, 5 yaş üstünde ise 5 mg’dır.
HEREDİTER SFEROSİTOZ
TANI VE TEDAVİ KILAVUZU
49
Yararlanılan Kaynaklar
1. Disorders of red cell membrane. Br J Haematol 2008;141: 367–
375.
2. Hereditary spherocytosis. Lancet 2008; 372: 1411–1426.
3. Guidelines for the diagnosis and management of hereditary
spherocytosis. Br J Haematol 2004; 126: 455–474.
ORAK HÜCRE
ANEMİSİ
TANI VE TEDAVİ
KILAVUZU
U L U S A L T E D A V İ K I L A V U Z U 2 0 1 1
BÖLÜM
VI.
ORAK HÜCRE ANEMİSİ
TANI VE TEDAVİ KILAVUZU
53
ORAK HÜCRE ANEMİSİ TANI VE TEDAVİ
KILAVUZU
GİRİŞ
Orak hücre anemisi (OHA) dünyada en sık görülen
hemoglobinopatilerden biridir. β-globin zincirinin 6. pozisyonunda
glutamik asitin valinle yer değiştirmesi soncunda anormal bir
hemoglobin (Hb) olan Hb S oluşur. Otozomal resesif kalıtım gösteren
bu hastalıkta Hb S’i homozigot durumda taşıyan hastalar için OHA
terimi kullanılırken, Hb S’i diğer hemoglobinlerle birlikte taşıyan
kişilerde görülen tabloya oraklaşma sendromları denilmektedir.
OHA taşıyıcılığı sıklığı Türkiye genelinde % 0.3-0.6 arasındayken,
özellikle Çukurova bölgesinde bazı yörelerde bu sıklık %3-44’e
ulaşmaktadır.
Klinik
Hemolitik anemiye bağlı olarak sarılık, solukluk, karaciğer ve
dalak büyüklüğü görülürken, klinik bulguları asıl ortaya çıkaran
hastalığa bağlı krizlerdir.
Damar tıkayıcı krizler
1.
Ağrılı krizler
•
El-ayak sendromu
•
Akut göğüs sendromu (AGS)
•
Abdominal ağrılı krizler
•
Akut Santral Sinir Sistemi Olayları
•
Priapizm
•
2. Sekestrasyon Krizi
Splenik Sekestrasyon Krizi
•
Hepatik Sekestrasyon Krizi
•
3. Aplastik Kriz
4. Hiper Hemolitik Kriz
ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011
54
OHA’ya bağlı olarak gelişen kronik organ hasarları:
Büyüme ve gelişme
•
; gelişme geriliği ve gecikmiş puberte
OHA’lı hastalarda sık görülen bulgulardandır.
Kemik komplikasyonları
•
; Kemik iliğindeki genişleme
ve tekrarlayan kemik enfaktları iskelet değişikliklerine
neden olur. Vertebralarda düzleşme ve aseptik nekrozlar
görülebilir. Bulgular femur ve humerusta daha sıktır.
Kardiyak komplikasyonlar
•
; Anemiye bağlı olarak kalp
yetersizliği gelişebilir.
Pulmoner komplikasyonlar
•
; Tıkayıcı yada kısıtlayıcı
akciğer hastalığı, hipoksi ve pulmoner hipertansiyon gibi
komplikasyonlar görülebilir.
Hepatobilier komplikasyonlar
•
; akut hepatik iskemi, kolestaz,
hepatik sekestrasyon krizi, transfüzyon ilişkili demir birikimi,
akut ve kronik kolelityazis ve hepatik virüsler karaciğer
fonksiyon bozukluğu nedenleri arasında yer almaktadır.
Böbrek komplikasyonları
•
; hipostenüri, hematüri, nefrotik
sendrom ve üremi görülebilir.
Göz komplikasyonları
•
; proliferatif retinopati, retinal arter
oklüzyonu ve retinal hemoraji hastalarda görülen göz
komplikasyonları arasında yer almaktadır.
Kulaklar
•
; koklear damarlanmadaki oraklaşma saçsı
hücrelerde hasara yol açarak sensorinöral işitme kaybına
neden olabilir.
Cilt komplikasyonları
•
; bacak ülserleri özellikle erişkin
hastalarda sıklıkla görülmektedir.
Psikososyal komplikasyonlar
•
; özgüvenin azalması, sosyal
izolasyon ve içe kapanma hastalarda görülebilen psikososyal
komplikasyonlar arasında yer almaktadır.
OHA’da enfeksiyonların önemi:
Enfeksiyonlar OHA’lı hastalarda en sık morbidite ve mortalite
nedenleri arasında yer almaktadır. Dalağın fonksiyon yeteneğini
kaybetmesi, enfeksiyonlara karşı IgG ve IgM cevabının bozulması,
alternatif kompleman yolundaki defektler ve makrofajların
opsonizasyon ve fagositoz yeteneklerindeki bozukluklar, OHA’lı
hastalarda artmış enfeksiyon nedenlerini oluşturmaktadır.
TANI
OHA tanısı Hb elektroforezi ve oraklaşma testi ile konulur. OHA
ve orak hücre taşıyıcılığı ayırımı için oraklaşma testi yetersiz kalır.
Böyle durumlarda HPLC ile doğru ve hızlı tanı koymak mümkündür.
Hastalarda mutasyonun saptanması ve doğum öncesi tanı için
PCR yöntemi kullanılır. Hasta ebeveyinlerinden her ikisi de Hb S
taşıyıcısı ise hasta OHA olarak kabul edilir. Ancak bir ebeveyn Hb
S taşıyıcı, diğeri ß talasemi taşıyıcı ise hasta S ß talasemi olarak
değerlendirilir. Tanı genellikle çocukluk çağında konur. Ancak
özellikle çift heterozigot (Hb Sß, Hb SC…) durumda olan hastaların
puberte başlayana kadar bulgu vermeyeceği akılda tutulmalıdır.
Hastaların Hb düzeyleri genellikle 5-11 g/dl arasındadır. MCV, MCHC
düzeyi normal, RDW düzeyi artmış normokrom normositer bir anemi
vardır. Periferik yaymada oraklaşmış eritrositler, Sß talasemide ise
target hücreler bulunmaktadır. Enfeksiyon olmadan lökositoz ve
sola kayma saptanabilir.
TEDAVİ
Enfeksiyonların tedavisi
1.
Transfüzyon tedavileri
2.
Kriz ve komplikasyonların tedavisi
3.
Hemoglobin F yapımını artıran ajanlar
4.
Şelasyon tedavisi
5.
Kök hücre transplantasyonu
6.
1. Enfeksiyonların tedavisi: OHA’lı hastalarda ateş ve
enfeksiyonlar hastaneye en sık başvuru nedenleri arasında yer
almaktadır. Ateşi olan her OHA’lı hasta enfeksiyon yönünden ayrıntılı
olarak değerlendirilmeli ve enfeksiyon varlığı dışlanana kadar
ORAK HÜCRE ANEMİSİ
TANI VE TEDAVİ KILAVUZU
55
OHA’ya bağlı olarak gelişen kronik organ hasarları:
Büyüme ve gelişme
•
; gelişme geriliği ve gecikmiş puberte
OHA’lı hastalarda sık görülen bulgulardandır.
Kemik komplikasyonları
•
; Kemik iliğindeki genişleme
ve tekrarlayan kemik enfaktları iskelet değişikliklerine
neden olur. Vertebralarda düzleşme ve aseptik nekrozlar
görülebilir. Bulgular femur ve humerusta daha sıktır.
Kardiyak komplikasyonlar
•
; Anemiye bağlı olarak kalp
yetersizliği gelişebilir.
Pulmoner komplikasyonlar
•
; Tıkayıcı yada kısıtlayıcı
akciğer hastalığı, hipoksi ve pulmoner hipertansiyon gibi
komplikasyonlar görülebilir.
Hepatobilier komplikasyonlar
•
; akut hepatik iskemi, kolestaz,
hepatik sekestrasyon krizi, transfüzyon ilişkili demir birikimi,
akut ve kronik kolelityazis ve hepatik virüsler karaciğer
fonksiyon bozukluğu nedenleri arasında yer almaktadır.
Böbrek komplikasyonları
•
; hipostenüri, hematüri, nefrotik
sendrom ve üremi görülebilir.
Göz komplikasyonları
•
; proliferatif retinopati, retinal arter
oklüzyonu ve retinal hemoraji hastalarda görülen göz
komplikasyonları arasında yer almaktadır.
Kulaklar
•
; koklear damarlanmadaki oraklaşma saçsı
hücrelerde hasara yol açarak sensorinöral işitme kaybına
neden olabilir.
Cilt komplikasyonları
•
; bacak ülserleri özellikle erişkin
hastalarda sıklıkla görülmektedir.
Psikososyal komplikasyonlar
•
; özgüvenin azalması, sosyal
izolasyon ve içe kapanma hastalarda görülebilen psikososyal
komplikasyonlar arasında yer almaktadır.
OHA’da enfeksiyonların önemi:
Enfeksiyonlar OHA’lı hastalarda en sık morbidite ve mortalite
nedenleri arasında yer almaktadır. Dalağın fonksiyon yeteneğini
kaybetmesi, enfeksiyonlara karşı IgG ve IgM cevabının bozulması,
alternatif kompleman yolundaki defektler ve makrofajların
opsonizasyon ve fagositoz yeteneklerindeki bozukluklar, OHA’lı
hastalarda artmış enfeksiyon nedenlerini oluşturmaktadır.
8>50> Dostları ilə paylaş: |