Hidroksiüre başlanması önerilen
durumlar
Hastaya göre karar verilmesi
gereken durumlar
Daktilit ve ağrılı krizlerin varlığı
•
AGS varlığı
•
Hemoglobin ve Hb F
•
düzeyindeki düşüklük
Beyaz küre ve LDH düzeyinde
•
yükseklik
Anormal Transkranyal USG
•
varlığı
Anormal beyin MRG (sessiz
•
enfarkt)
Nörokognitif
fonksiyonlarda
•
bozukluk
Büyüme ve gelişme geriliği
•
OHA’lı hastalarda şelasyon tedavisi
5.
Hasta düzenli transfüzyonun birinci yılını doldurduğunda
•
ve/veya 12-15 transfüzyon sonrası,
Serum ferritini 1000 ng/ml düzeyine ulaştığında demir
•
şelatörünün başlanması önerilmektedir.
6. OHA’lı hastalarda kök hücre transplantasyonu
Henüz OHA’lı hastalarda kök hücre transplantasyonu
•
için oluşturulmuş bir kılavuz yoktur. Ancak aşağıdaki
komplikasyonların varlığında kök hücre transplantasyonu
önerilebilir;
- İnme veya 24 saatten uzun süren nörolojik bulgu
- Anormal beyin MR ve anjiografisi ile birlikte
nöropsikolojik fonksiyon bozukluğu,
- Tekrarlayan AGS,
- Evre I veya II orak hücre akciğeri,
- Tekrarlayan damar tıkayıcı krizler veya tekrarlayan
priapizm,
- Orak hücre nefropatisi (Glomerüler filtrasyon hızı
%30-50)
ORAK HÜCRE ANEMİSİ
TANI VE TEDAVİ KILAVUZU
63
Kronik transfüzyon tedavisinin amacı Hb düzeyini 10 g/dl
•
ve Hb S oranının %30’un altında tutulmasıdır.
Splenik sekestrasyon tedavisi;
•
Basit transfüzyon yapılarak hastanın volüm açığı
o
kapatılmalı ve dokulara oksijen gidişi artırılmalıdır.
Tekrarlayan vakalarda splenektomi düşünülebilir.
o
Priapizm tedavisi;
•
Analjezik, ılık pansuman ve sıvı tedavisi,
o
Dört saatten uzun süren hastalarda intrakavernozal
o
aspirasyon ve α agonistlerin verilmesi,
Devam eden vakalarda basit transfüzyon yada kan
o
değişimi önerilebilir,
12-24 saatten uzun süren ergenlik sonrası vakalarda
o
şant operasyonu düşünülebilir.
4. Hemoglobin F yapımını artıran ilaçlar
Günümüzde bu amaçla klinikte kullanılan tek ilaç
•
hidroksiüredir.
Başlangıç dozu 10-15 mg/kg/gündür.
•
Üç ayda bir 5 mg/kg/günlük artışlar ile maksimum doz
•
olan 35 mg/kg/güne kadar çıkılabilir.
En önemli yan etkisi kemik iliği baskılanması olup yakın
•
kan sayımı ile takip yapılmalıdır.
Tedaviden 4-12 hafta sonra Hb F düzeyinde %5-15 ve Hb
•
düzeyinde 1 g/dl artış beklenebilir.
İki yaş üzerindeki HbSS ve HbSB olan hastalarda
•
Hidroksiüre başlanması önerilen yada hastaya göre karar
verilmesi gereken durumlar Tablo 21’de özetlenmiştir;
Tablo 21. İki yaş üzerindeki HbSS ve HbSB olan hastalarda
hidroksiüre başlanması önerilen yada hastaya göre
karar verilmesi gereken durumlar
Hidroksiüre başlanması önerilen
durumlar
Hastaya göre karar verilmesi
gereken durumlar
Daktilit ve ağrılı krizlerin varlığı
•
AGS varlığı
•
Hemoglobin ve Hb F
•
düzeyindeki düşüklük
Beyaz küre ve LDH düzeyinde
•
yükseklik
Anormal Transkranyal USG
•
varlığı
Anormal beyin MRG (sessiz
•
enfarkt)
Nörokognitif
fonksiyonlarda
•
bozukluk
Büyüme ve gelişme geriliği
•
OHA’lı hastalarda şelasyon tedavisi
5.
Hasta düzenli transfüzyonun birinci yılını doldurduğunda
•
ve/veya 12-15 transfüzyon sonrası,
Serum ferritini 1000 ng/ml düzeyine ulaştığında demir
•
şelatörünün başlanması önerilmektedir.
6. OHA’lı hastalarda kök hücre transplantasyonu
Henüz OHA’lı hastalarda kök hücre transplantasyonu
•
için oluşturulmuş bir kılavuz yoktur. Ancak aşağıdaki
komplikasyonların varlığında kök hücre transplantasyonu
önerilebilir;
- İnme veya 24 saatten uzun süren nörolojik bulgu
- Anormal beyin MR ve anjiografisi ile birlikte
nöropsikolojik fonksiyon bozukluğu,
- Tekrarlayan AGS,
- Evre I veya II orak hücre akciğeri,
- Tekrarlayan damar tıkayıcı krizler veya tekrarlayan
priapizm,
- Orak hücre nefropatisi (Glomerüler filtrasyon hızı
%30-50)
ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011
64
GEBELİK VE OHA
Gebelere rutin transfüzyon yada kan değişimi önerilmez.
•
Preeklampsi, ağır anemi, sık ağrılı krizler, daha önce
•
düşük öyküsü olan gebelerde Hb düzeyini 9 g/dl civarında
tutacak şekilde transfüzyon önerilebilir.
OHA’LI HASTALARDA CERRAHİYE HAZIRLIK
Operasyon öncesi ve sonrasında oraklaşmayı artıracak
•
etkenlerden uzak durulmalı (hipoksi, hipotermi,
dehidratasyon vs.)
Bütün OHA’lı hastalara cerrahi öncesinde Hb düzeyini 10
•
g/dl üzerine çıkaracak ve Hb S düzeyini %30’un altına
düşürecek şekilde basit transfüzyon yada kan değişimi
önerilmelidir.
OHA’NIN ÖNLENMESİ
Eğitim
•
Tarama Programları
•
Genetik Danışma
•
PİGT (Preimplantasyon genetik tanı )
•
Prenatal tanı
•
Prenatal Tanı:
Fetal kan örneklerinden;
1.
- Fetal kanda globin-zincir sentezi 19-20. haftalardadır.
Amniosentez
2.
- İkinci trimester, 15. haftadan sonra
Koryon –villus örnekleri
3.
- 10–11. haftalarda fetal DNA analizi yapılır
ORAK HÜCRE ANEMİSİ
TANI VE TEDAVİ KILAVUZU
65
Yararlanılan Kaynaklar
NIH guidelines on “The management of sickle cell disease,”
1.
2002.
UK guidelines on “Standards for the clinical care of adults with
2.
sickle cell disease,” 2008.
Recent advances in improving the management of sickle cell
3.
disease. Blood Rev 2009; 23: 9–13,.
Guidilines for the management of the acute painful crisis in
4.
sickle cell disease. Br J Haematol 2003; 120: 744–752.
OTOİMMUN
HEMOLİTİK
ANEMİ
TANI VE TEDAVİ
KILAVUZU
U L U S A L T E D A V İ K I L A V U Z U 2 0 1 1
BÖLÜM
VII.
OTOİMMUN HEMOLİTİK ANEMİ
TANI VE TEDAVİ KILAVUZU
69
OTOİMMUN HEMOLİTİK ANEMİ TANI VE
TEDAVİ KILAVUZU
GİRİŞ
Otoimmun hemolitik anemi (OİHA), hastanın kendi eritrositlerine
karşı antikor üretmesi sonucunda, eritrositlerin parçalanması ve
anemi ile karakterize bir hastalıktır. Çoğu hastada idyopatik olan
bu durum, bazı otoimmun hastalıklara da eşlik edebilir.
TANI
Öykü
Oto-antikor yapabilen diğer hastalıklar (kollajen doku
•
hastalıkları, lenfoproliferatif hastalıklar, v.b.,
İlaç kullanımı,
•
Yakınmaların soğukta ortaya çıkması,
•
Daha önceki kan transfüzyonları ve doğum hikayesi
•
sorgulanır.
Klinik bulgular
Klinik olarak aşağıdaki bulguların varlığında OİHA’dan
şüphelenilir:
Anemiye ait bulgular (solukluk, sarılık, takipne, taşikardi
•
v.b.)
Splenomegali: idyopatik veya sekonder şeklinde olabilir.
•
Özellikle yaşlı bir hastada masif splenomegali ve
lenfadenopati varsa lenfoproliferatif hastalıklar düşünülür.
Soğukla karşılaşınca oluşan akrosiyanoz, kol ve bacaklarda
•
livedo retikülaris.
Laboratuar bulguları (Tablo 22)
Genel Kurallar
Antikorlar vücut ısısında (ılık antikorlar) veya daha düşük
•
ısılarda (soğuk antikorlar) aktif olabilirler. Bu durumda ılık
antikorlarla oluşan hemolizler klinikte her zaman değişik
ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011
70
derecede sorunlara neden olurken soğuk antikorlarla
oluşanlar ancak düşük ısılarda sorun yaratırlar.
Antikorların antijenlerine afinitesi farklı olabilir. Bu durumda
•
antikor varlığı her zaman hemoliz olacağını işaret etmez
(her Coombs pozitifliği hemoliz oluşturmaz). Aynı şekilde
hemolizin şiddeti de hastadan hastaya farklı olabilir.
Tablo 22. Otoimmun hemolitik tanısında kullanılan laboratuar
testleri
Tetkik
Açıklama
Özel durumlar
Tam kan sayımı
*Hemoglobin veya hematokrit
düzeyi yaşa ve cinse göre
düşük bulunur.
*Anemi genellikle normokrom
ve normositerdir.
*Sferositoz nedeniyle MCHC,
retikülositoz nedeniyle MCV
artabilir.
*Lökosit ve trombosit
sayısı genellikle normaldir.
*Trombosit sayısı düşük ise
immun trombositopenin de
eşlik ettiği düşünülür (Evans
sendromu).
Periferik kan
yayması
*Ilık bir otoantikor varsa,
polikromatofili ve sferositler;
*Soğuk otoantikor varsa,
aglütinasyon yapmış
eritrositler
*Lenfoproliferatif
hastalıklarda patolojik lenfoid
hücreler görülebilir.
*Altta yatan nedene uygun
değişiklikler görülebilir.
Retikülosit
*Genellikle artar
*Düzeltilmiş retikülosit sayısı
>%5’dir
*Retikülosit üretim indeksi
artar
*Mutlak retikülosit sayısı artar
(> 150 x 10
3
/mm
3
)
*Retikülositoz yapan diğer
nedenler dışlanır (akut bir
kanama sonrası, demir, folat
veya B
12
vitamini eksikliği
tedavisi sonrası)
*İntramedüller hemoliz de
varsa hemolize rağmen
retikülosit normal olabilir.
Bu durumda diğer hemoliz
kriterleri önem kazanır.
Kan
biyokimyası
Serum indirekt bilirubin ve
laktik dehidrogenaz düzeyi
yükselir.
Haptoglobin
Genellikle düşük bulunur.
*Akut faz reaktanı olduğu için,
hastada inflamasyon varsa
yüksek bulunabilir.
*Otoimmun hemolitik
anemi de olay daha çok
ekstravasküler bölgede olduğu
için normal de olabilir.
*Kan transfüzyonu sonrası
alındıysa, transfüzyon
nedeniyle de düşük bulunabilir.
Bu durumda testin değeri
sınırlıdır.
OTOİMMUN HEMOLİTİK ANEMİ
TANI VE TEDAVİ KILAVUZU
71
Direkt
antiglobulin
testi = Direkt
Coombs testi
(DAT)
*Tanısal tetkiktir.
*Genellikle IgG ve C3 tabiatında
ılık antikorlar nedeniyle
oluştuğu için kullanılan ayıraç
bu antikor ve komplemanı
saptayacak polispesifik ayıraç
olmalıdır. *Testin sonucu “+, ++,
+++, ++++” şeklinde verilir.
*İlaç hapten tipi otoimmun
hemolitik anemi
yapıyorsa test için kullanılacak
eritrositler önce ilgili ilaçla
inkübe edilir.
*Hiçbir hemoliz belirtisi
göstermeyen bazı kişilerde
(bazı kan donörleri gibi) direkt
antiglobulin testi pozitif
bulunabilir. Bu nedenle klinik
paralellik önemlidir.
*Yalancı negatif sonuçlar
olabilir. Klinik tablo ısrarla
hemolizi düşündürüyorsa ileri
teknikler kullanılabilir.
*Nadiren hastada otoimmun
hemolitik anemi olduğu halde
DAT negatif bulunabilir.
*Bu durumda IgG ve C3 dışı
antikorlar için (IgA veya IgM
gibi) monospesifik ayıraçlar
kullanılarak testler yapılabilir.
İndirekt
Coombs testi
Direkt Coombs testi pozitif
çıkan hastanın, serumunda
ayrıca serbest otoantikor olup
olmadığı indirekt Coombs
testiyle aranır.
Tüm otoantikorlar eritrositlere
bağlı ise test negatif bulunur.
Antikor
tanımlaması
İndirekt Coombs pozitif
olgularda antikorun hangi
eritrosit antijenine karşı
olduğunu saptamak için yapılır.
*Hastaların otoantikorları
genellikle pan-reaktiftir. Bu
nedenle tanımlanamayabilir.
*İndirekt Coombs testi
negatifse ileri tetkikler
gerekebilir (elüsyon).
Soğuk
aglütinasyon
testi
Soğuk aglütinin hastalığından
şüpheleniyorsa, testler soğuk
ortamda (+4° ve +22
0
C)
çalışılır.
Elüsyon +
Adsorbsiyon
testi
Otoimmun hadiseye ayrıca
alloantikorlar da eşlik ediyorsa
(%32 oranda görülür), bu
alloantikorları saptamak için
yapılır.
Özelleşmiş laboratuarlarda
yapılır.
Hastada OİHA olduğu halde, DAT’ın negatif olduğu
durumlar:
Eritrosit başına düşen Ig G molekül sayısının düşüklüğü,
•
Otoantikorların Ig A veya M şeklinde olması,
•
Tablo 22. (Devam)
ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011
72
Otoantikorların afinitelerinin düşük olması.
•
İdyopatik OİHA’yi sekonder nedenlerden ayırmak için
yapılacak testler:
Kollajen doku hastalıklarından ayırmak için: ANA, Anti DNA,
1.
lupus antikoagülanı, antifosfolipid antikorları, C3, C4, CH50
Kalıtsal immun yetersizliklerden ayırmak için: Kantitatif IgA,
2.
G, M, C3, C4, CH50, lenfosit alt grup analizi, çift negatif T
hücre analizi
Lenfoproliferatif hastalıklardan ayırmak için: Lenfosit alt
3.
grup analizi, çift negatif T hücre analizi, akciğer grafisi,
abdominal ultrasonografi, Gerekirse kemik iliği aspirasyonu
incelenmesi
Enfeksiyonlardan ayırmak için: Mikrobiyolojik seroloji
4.
tetkikleri
TEDAVİ
Hastalığın tedavisi; hastalığın şiddeti, hastanın yaşı,
•
hastanın altta yatan diğer hastalıkları, tedaviye bağlı yan
etkilerin varlığı ve şiddeti, vücudun hastalığı kompanse etme
yeteneğine göre ayarlanmalıdır.
I. Ilık antikorlu OİHA tedavisi
a. Sekonder (altta yatan bir hastalığa bağlı) ise bu durum
tedavi edilmelidir.
b. Kortikosteroid tedavisi:
Tedavide ilk seçenektir.
•
Prednizolon veya metilprednizolon 1-2 mg/kg/gün do-
•
zunda bir veya ikiye bölünerek ağızdan veya parenteral
başlanır.
İstenen cevap elde edilemezse veya çok ağır anemi
•
mevcutsa steroid dozu
arttırılabilir.
Hemoglobin düzeyi 10 g/dl ulaştığında doz yavaş olarak
•
azaltılır. Genellikle önerilen, dozun 4-6 haftada 0,5
OTOİMMUN HEMOLİTİK ANEMİ
TANI VE TEDAVİ KILAVUZU
73
mg/kg/güne düşülmesidir. Bu doza ulaşıldıktan sonra
günlük dozun 3-4 ay gibi bir sürede azaltılarak kesilmesi
önerilir.
Tedavi, hastaya göre 3- 12 ay ya da daha uzun sürebilir.
•
Hastanın tedaviye cevabını takip etmek için aralıklı olarak
•
tam kan sayımı, retikülosit ve Coombs testi yapılır.
Direkt antiglobulin testi negatifleşmeden tedavi
•
kesilmez.
Steroid tedavisi kesildikten sonra otoimmun hemolitik
•
anemi nüks edebilir. Bu nedenle hastalar tedavi kesildikten
sonraki birkaç yıl izlenirler.
Tedaviye 4-6 haftada yanıt alınamayan hastalarda veya
•
kortikosteroid tedavisinin azaltıldığı dönemde remisyonda
kalmayan hastalarda diğer tedavi seçenekleri düşünülür.
Steroid tedavisi sonrasındaki tedaviler, hastanın ve
doktorun ortak kararı ile seçilirler veya hastanın
durumuna, doktorun tercihine göre şekillenebilir.
c. İmmunsupresif tedavi
Steroid tedavisine cevap vermeyen ya da (yan etkileri
•
nedeniyle) tolere edemeyen hastalarda, remisyon halini
devam ettirebilmek için uzun süreli 15-20 mg/gün ya
da 0,5 mg/kg/gün doz üzerinde prednisolon kullanan
hastalarda immunsupresif tedavi önerilir.
İmmunsupresif ilaçların etkileri genellikle 1 ay içinde ortaya
•
çıkar. 4-6 aylık süre içinde tedaviye cevap alınamaması
halinde tedaviye devam edilmesi önerilmez.
İmmunsupresif ilaçlarla yapılan tedavideki en büyük yanlış,
•
hastalara uzun süreli aynı dozda ilaç verilmesidir. Bu
nedenle, lökosit sayısı 3x10
9
/l düşene kadar immünsupresif
ilaç doz ayarlamasının yapılması önerilmektedir.
Çocuk ve yetişkin hastalarda immunsupresif tedavi ikinci
•
seçenek olarak kullanılabilir.
ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011
74
Siklo
o
sporin: 5-10 mg/kg/gün PO dozunda ikiye
bölünerek başlanır. Siklosporin kan düzeyine göre
doz ayarlanır. Standart tedaviye dirençli hastalarda
kullanılabilir.
Rituksimab:
o
375 mg/m
2
/hafta İV infüzyon, hastanın
cevabına göre 4 hafta uygulanır. Standart tedaviye
dirençli hastalarda kullanılabilir.
d. Splenektomi
Hastanın anemisi yüksek doz steroid tedavisine rağmen
•
düzelmiyorsa, aneminin düzelmesine karşın kullanılan
steroid dozuna bağlı ağır yan etkiler varsa, sık tekrarlayan
ve yüksek doz steroid gerektiren hemoliz mevcutsa
splenektomi önerilebilir. Yetişkin hastalarda ikinci tedavi
seçeneği olarak kullanılabilir. Ancak, çocuk hastalarda,
seçilmiş olgularda splenektomi yapılabilir.
Splenektomi sonrası hastalığın tekrarlayabileceği ve
•
splenektomiye bağlı ağır enfeksiyonlar konusunda hasta
uyarılır. Gerekli önlemler alınarak cerrahi uygulanır.
Splenektomi öncesi, hastalar, pnömokok, meningekok
•
ve H. İnfluenza’ya karşı aşılanır. Aşının splenektomiden
3 hafta önce yapılması önerilir. Bu aşıların tekrarı her 5
senede bir yapılır.
Splenektomi sonrası penisilin profilaksisi önerilir.
•
e. Eritrosit transfüzyonu
Mümkün olduğunca transfüzyondan kaçınılmalı. Ancak,
•
hastanın hemoglobini kritik düzeye düştüğünde, tıbbi
tedaviye cevap beklenirken hayat kurtarıcı olarak
verilebilir.
Antikor taramasıyla hastanın otoantikorunun hangi
•
eritrosit antijenine karşı olduğu saptanabilirse, bu antijenin
bulunmadığı bir eritrosit süspansiyonunun verilmesi
idealdir. Bu durum mümkün değilse, uygunluk testleriyle
en uygun olduğu saptanan eritrosit süspansiyonu verilir.
(ABO ve Rh (D) uyumu yanısıra diğer Rh antijenleri ve
Kell antijen uygunluğu özellikle önerilir)
OTOİMMUN HEMOLİTİK ANEMİ
TANI VE TEDAVİ KILAVUZU
75
Genellik
•
le hastaya çapraz karşılaştırma testleriyle
kan bulunamaz. Bu durumda hasta ile aynı kan
grubundan (ABO, Rh ve Kell antijenleri uyumlu) eritrosit
süspansiyonunun yavaşça verilmesi, eğer hastanın
kan grubu bilinemiyor veya tayin edilemiyorsa O Rh (-)
eritrosit süspansiyonunun yavaşça ve hastanın yakın
takibi ile verilmesi önerilir.
f. Diğer immunsupresif tedaviler: Yukarıdaki tedavilere cevap
vermeyen hastalarda denenebilir.
Danazol: 50-800 mg/gün dozunda ağızdan verilebilir.
•
Siklofosfamid: Çocuklarda 50-100 mg/gün ağızdan,
•
yetişkinde 100 mg/gün ağızdan yada 500-700 mg İV, her
3-4 haftada bir olacak şekilde verilebilir. Saç dökülmesi,
gonadal toksisite, kemik iliği baskılanması, hematüri
ve lösemi gelişme riski gibi ağır yan etkilerinin olduğu
akılda tutulur. Tedavinin sabahları tek doz ve hidrasyonla
birlikte verilmesi mesane irritasyon riskini azaltır.
Azatiyoprin: Çocuklarda 25-200 mg/gün, yetişkinde 100-
•
150 mg/gün veya 2 mg/kg/gün, dozunda ağızdan verilir.
Mikofenolat mofetil (MMF): Çocuklarda 30-40 mg/kg/gün
•
dozunda ikiye bölünerek ağızdan, yetişkinde 500-1000
mg/gün dozunda ikiye bölünerek başlanır ve yetişkinlerde
1000-2000 mg/gün dozuna kadar çıkılabilir. Standart
tedaviye dirençli hastalarda kullanılabilir.
Vinkristin: 1 mg/m
•
2
dozunda İV haftada bir verilebilir.
g. İntravenöz immunoglobulin tedavisi: 0,5-1g/kg/gün dozunda
5 gün verilir.
Hastanın otoimmun hemolitik anemisi yanı sıra immun
•
trombositopenisi de varsa intravenöz immunoglobulin
verilebilir.
Steroid tedavisine yanıtsız veya steroid tedavisinin
•
uygulanmadığı hastalarda hemoglobini kısa sürede
yükseltmek için denenebilir.
ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011
76
h. Plazmaferez
Verilen
tedavilere
cevap
vermeyen
hastalarda
•
denenebilir.
ı. Hematopoietik kök hücre transplantasyonu
Tedaviye cevap vermeyen hastalar bu tedavi için
•
değerlendirilir.
II. Soğuk antikorlu otoimmun hemolitik anemi tedavisi
(Tablo 23)
Tablo 23. Soğuk aglutinini olan otoimmun hemolitik anemili
hastalarda tedavi
Tedavi
Açıklama
Özel durumlar
Nedene yönelik
tedavi
Altta yatan hastalığın
tedavisi
Örnek; enfeksiyon,
lenfoproliferatif hastalık
Hastanın sıcak
ortamlarda
tutulması ve/
veya hastanın
ısıtılması
Özellikle hafif bir hemoliz
varsa tek başına yeterli
olur.
İmmunsupresif
tedavi
Siklofosfamid 100-150
mg/gün dozunda verilir.
Klorambusil 2-4 mg/gün
dozunda verilir.
Rituksimab 375 mg/
m
2
/hafta İV infüzyon, 4
hafta uygulanabilir.
Plazmaferez
İmmunsupresif tedaviye
ek olarak yapılabilir.
Bu hastalarda,
plazmaferez yapılırken,
kanın ısısının
düşürülmemesine dikkat
edilir.
Transfüzyon
desteği
Verilecek kan ile ilgili
tüm testler 37°C’de
yapılır.
Uygunluk testleriyle
saptanan en uygun kan
verilir.
Kan verilirken, kanı
37°C’de tutabilecek
bir ısıtıcı kullanılması
önerilir.
OTOİMMUN HEMOLİTİK ANEMİ
TANI VE TEDAVİ KILAVUZU
77
III. İlaca bağlı otoimmun hemolitik anemi
Her ilacın hemoliz yapma potansiyeli vardır. Tablo 24’de
•
en bilinenler yazılmıştır.
Bu duruma sebep olan ilacın bulunması ve kesilmesi
•
tedavinin temelini oluşturur.
Tablo 24. Otoimmun hemolitik anemiye neden olan ilaçlar
Asetaminofen
Dietilstilbesterol
Omeprazol
Alfa-interferon
Doksepin
Penisillin G
Aminopirin
Eritromisin
Fenasetin
p-aminosalisilik asid
Fenfluramin
Podofilotoksin
Amfoterisin B
5-florourasil
Probenesid
Ampisilin
Hidralazin
Prokainamid
Karbenisilin
Hidrokloratiazid
Kinidin
Karbimazol
İbuprofen
Kinin
Karboplatin
İnsulin
Ranitidin
Sefotaksim
İzoniazid
Rifampin
Sefotetan
Levodopa
Stibofen
Sefoksitin
Mefenamik asid
Streptomisin
Seftazidim
Melfalan
Sulfonilüre türevleri
Seftriakson
Mesantoin
Sulindak
Sefaloridin
Metadon
Suramin
Sefalotin
Metisilin
Teniposid
Klorambusil
Metotreksat
Tiazidler
Klorpropamid
Metildepo
Tiopental sodyum
Sisplatin
Nafsilin
Tioridazin
Diklofenak
Nalidiksik asid
Triamteren
IV. Kronik hemolizi olan hastalar:
Folik asit desteğine ihtiyaç duyulur.
•
Aralıklı olarak demir eksikliği anemisi açısından da takip
•
edilirler.
ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011
78
Yararlanılan Kaynaklar
Reardon JE, Marques MB. Laboratory evaluation and transfusion
1.
support of patients with autoimmune hemolytic anemia. Am J
Clin Pathol 2006;125(suppl1):S71-S77.
Lechner K, Jager U. How I treat autoimmune hemolytic anemias
2.
in adults. Blood 2010;116:1831-1838.
Aladjidi N, Leverger G, Leblanc T, et al. New insights into
3.
childhood autoimmune hemolytic anemia: a French national
observational study of 265 children. Haematologica 2011; as
doi:10.3324/haematologica.2010.036053.
Packman CH. Hemolytic anemia resulting from immune injury.
4.
In: Kaushansky K, Licthman MA, Beutler E, Kipps TJ, Seligsohn
U, Prchal JT, Eds. Williams Hematology, 8th edition, The Mc
Graw Hill, China, 2010;pp777-798.
Barros MMO, Blajchman MA, Bordin JO. Warm autoimmune
5.
hemolytic anemia: recent progress in understanding the
immunobiology and the treatment. Transfus Med Rev
2010;24:195-210.
Garraty G. Immune hemolytic anemia associated with drug
6.
therapy. Blood Rev 2010;24:143-150.
Ware RE. Autoimmune hemolytic anemia. Orkin SH, Nathan
7.
DG, Ginsburg D, Look AT, Fisher DE, Lux IV SE, Eds. Nathan and
Oski’s Hematology of infancy and childhood. 7th Ed., Saunders
Elsevier, Philadelphia, 2009:pp613-658.
BETA TALASEMİ
TANI VE TEDAVİ
KILAVUZU
U L U S A L T E D A V İ K I L A V U Z U 2 0 1 1
BÖLÜM
VIII.
BETA TALASEMİ
TANI VE TEDAVİ KILAVUZU
81
BETA TALASEMİ TANI VE TEDAVİ
KILAVUZU
GİRİŞ
Talasemiler, otozomal resesif geçiş gösteren, hemoglobin
(Hb) zincirlerinden birinin veya birkaçının hasarlı sentezi sonucu
gelişen, hipokrom mikrositer anemi ile karakterize heterojen bir
grup hastalıktır. Talasemi, α, β, γ, δ olarak tanımlanan Hb zincirinin
veya zincirlerinin az sayıda veya hiç yapılamaması ile oluşur. Bu
tanımlamaya göre, alfa zincir yapımı azlığı alfa talasemiye, beta
zincir yapım azlığı beta talasemiye neden olmaktadır. Beta zincir
yapımı hiç yoksa β
0
, beta zincir yapımı az da olsa yapılıyorsa β
+
talasemi adı verilmektedir. Dünya nüfusunun %3’ü beta talasemi
taşıyıcısı, Güneybatı Asya’da nüfusun %5-10’u alfa talasemi
taşıyıcısıdır. Ülkemizde Çukurova, Akdeniz kıyı şeridi, Ege ve
Marmara bölgelerinde talasemi taşıyıcılığı çok sık görülmektedir.
Türkiye’de yaklaşık 1.300.000 beta talasemi taşıyıcı ve 4000
civarında beta talasemi hastası vardır.
BETA TALASEMİDE KLİNİK SINIFLAMA
Sessiz taşıyıcı: Hematolojik olarak normal
1.
Talasemi minör (taşıyıcı, heterozigot ): Hafif hipokrom
2.
mikrositer anemi
Talasemi intermedia (hasta, homozigot): Transfüzyon
3.
ihtiyacı fazla olmayan
Talasemi majör (hasta, homozigot): Transfüzyona bağımlı
4.
Sessiz taşıyıcı:
Globin sentezinde orta derecede azalma (en sık -101
•
promotor mutasyon) vardır.
Hb A
•
2
düzeyleri ve periferik yaymaları normal, MCV hafif
düşük olabilir.
ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011
82
Her iki
•
ebeveynin sessiz taşıyıcı olduğu homozigot çocukta
orta derecede bir anemi (Hb 6-7g/dl, nadiren transfüzyon
gereksinimi) ve hepatosplenomegali görülür.
Beta talasemi taşıyıcılığı (BTT): Üç farklı tipte olabilir.
Yüksek A
1.
2
ile olan β talasemi taşıyıcılığı
En fazla görülen tiptir,
•
HbA
•
2
: %3,5-8, HbF: %1-5’dir,
β
•
+
veya β
o
mutasyonlarla olan heterozigotlar farklıdır.
β
•
+
taşıyıcılarda MCV ve MCH daha yüksektir. Homozigot
çocuklarında transfüzyona bağımlı anemi görülürken,
bazen de talasemi intermedia fenotipi olabilir.
Yüksek A
2.
2
, yüksek F ile olan β talasemi taşıyıcılığı
Farklı bir varyanttır. Hem A
•
2
hem de Hb F (%5-20)
yüksektir. β gen delesyonu varken, δ ve γ genleri
sağlamdır.
Normal A
3.
2
ile olan β talasemi taşıyıcılığı
Sessiz taşıyıcılardan ayrılmalıdır. Sessiz taşıyıcılardan
•
farkı, hipokrom mikrositer anemi oluşudur (Hb A
2
seviyesi
sınırda saptanır).
Hem
•
β hem δ geni hasarlıdır (aynı kromozom veya karşı
sağlam kromozomda).
Ebeveynlerden biri bu tip, diğeri klasik taşıyıcı ise
•
homozigot çocukta ağır klinik tablo görülür.
BTT’de laboratuar bulguları:
BTT’de; eritrositoz ve mikrositozun olması, RDW’nin
•
normal saptanması ayırıcı tanıda önemlidir. BTT tanısı
konarken; demir eksikliği anemisi, alfa talasemi taşıyıcılığı
ve kronik hastalık anemisinden ayırıcı tanısının yapılması
gerekmektedir (Tablo 25).
BETA TALASEMİ
TANI VE TEDAVİ KILAVUZU
83
Tablo 25. Beta talasemi taşıyıcılığının diğer hipokrom mikrositer
anemilerden ayırıcı tanısı
Demir
eksikliği
anemisi
Talasemi taşıyıcılığı
Kronik hastalık
anemisi
Beta
Alfa
Hemoglobin
3-10
9-11
10-12
8-11
Serum ferritin
Düşük
Yüksek
Yüksek
Düşük/
yüksek
Serum demir
Düşük
Yüksek
Yüksek
Düşük
TDBK (total
demir bağlama
kapasitesi)
Yüksek
Normal/
düşük
Normal
Düşük
TS (transferin
saturasyonu)
Düşük
Yüksek
Yüksek/
normal
Düşük
FEP (serbest
eritrosit içi
protoporfirin)
Hafif/
yüksek
Normal
Normal
Yüksek
Hemoglobin A
2
Düşük/*
normal
Yüksek
Normal
Normal
Kemik iliğinde
sideroblast
(%30-50)
Azalmış
Normal
Normal
Azalmış
% 5-20
*Beta talesemi taşıyıcılığı yanı sıra demir eksikliği anemisi de
varsa Hb A
2
normal olabilir
.
BTT’de tedavi ve izlem:
BTT’de herhangi bir tedavi vermeye gerek yoktur. Ancak
•
genetik danışmanlık mutlaka verilmeli ve hasta anne,
baba ve kardeşleri taşıyıcılık yönünden taranmalıdır.
Beta talasemi intermedia (BTİ):
Homozigot talasemidir, ancak klinik bulgular Beta
•
talasemi majör (BTM) kadar ağır değildir.
ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011
84
Enfeksiyon, cerrahi ve bazı özel stres durumları dışında
•
Hb: 6-10g/dl düzeyindedir.
İlerleyen yaşla kemik iliği genişlemesine bağlı kemik
•
değişiklikleri görülür.
Ekstramedüller hematopoez kitleleri saptanabilir.
•
Artmış demir emilimi sonucu demir birikim bulguları
•
görülebilir.
BTİ’de laboratuar bulguları:
Hct, eritrosit sayısı ve eritrosit indekslerinde (MCV, MCH,
•
MCHC) azalma, RDW’de artış,
Periferik yaymada; eritrositlerde ağır hipokromi,
•
mikrositoz, anizositoz, poikilositoz, hedef hücreleri,
polikromazi, basofilik noktalanma ve normoblastlar,
Retikülosit düzeyinde hafif artış (% 2-4),
•
Hemoglobin elektroforezi (HE); Hb A azalır (%10-20), Hb
•
F (%70-80) ve Hb A
2
artar,
Moleküler (DNA-PCR) yöntemler,
•
Anne ve babada BTT’nin gösterilmesi ile tanıya yardımcı-
•
dır. BTİ ve BTM ayırıcı tanısı Tablo 26’da gösterilmiştir.
Tablo 26. Beta talasemi majör ve beta talasemi intermediada
ayırt edici klinik ve laboratuar özellikler
Beta talasemi major
Beta talasemi
intermedia
Tanı (yıl)
<2
>2
Hb (g/dl)
<7
8-10
Hepatomegali/splenomegali
Ağır
Hafif-orta
Hb F(%)
>50
>10-50
Hb A
2
<4
>4
Ebeveynler
Her ikisinde de Hb A
2
yüksek beta talasemi
Biri veya her ikisi
atipik taşıyıcı
Mutasyon tipi
Ağır
Hafif/sessiz
BETA TALASEMİ
TANI VE TEDAVİ KILAVUZU
85
BTİ’de tedavi ve izlem:
Büyüme-gelişme, kemik değişiklikleri ve splenomegali
•
gelişimi yönünden izlem
Kan transfüzyonu (Bkz. BTİ’de kan transfüzyon
•
endikasyonları)
Demir şelasyonu (Bkz. BTM’de demir şelasyon tedavisi)
•
Splenektomi (Bkz. BTM’de splenektomi endikasyonları)
•
BTİ’de kan transfüzyon endikasyonları:
BTİ’li hastalarda transfüzyon kararı hastaya göre verilmeli ve
aşağıdaki bulguların varlığında kan transfüzonu düşünülmelidir;
Egzersize tahammülsüzlük
•
Büyüme ve gelişmede duraklama
•
Yüzde tipik kemik değişikliği
•
Splenomegali, hipersplenizm
•
Ekstramedüller hematopoez
•
Bacak ülserleri
•
Patolojik kırıklar
•
Kardiyak komplikasyonlar, pulmoner hipertansiyon
•
Enfeksiyon ve gebelik dönemleri
•
Beta talasemi majör (BTM):
Klinik bulgular genellikle 6 ay–2 yaş arasında ortaya
•
çıkar.
İlk 4-6 ayda anemi ve anemiye bağlı bulgular görülür.
•
Hasta soluktur, büyüme geriliği, ve karında şişlik
•
mevcuttur.
Hafif sarılık, hepatosplenomegali tespit edilir.
•
Kısa boy, büyük baş, belirginleşmiş abdomen inspeksiyonda
•
göze çarpar
ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011
86
Maksiller hipertrofi ve hiperplazi, dental deformite, frontal
•
ve zigomatik kemiklerde hipertrofi, uzun kemiklerde
patolojik kırıklar hastalarda görülen iskelet kusurları
arasındadır.
BTM’de laboratuar bulguları:
Beta talasemi intermedia ile aynıdır. Ancak HE’de
•
genellikle HbA sentezi daha az ve HbF total hemoglobinin
%80’inden fazladır.
BTM’de tedavi ve izlem:
Güncel tedaviler
1.
Eritrosit transfüzyonu
•
Demir şelasyon tedavisi
•
Splenektomi
•
Komplikasyonların izlem ve tedavisi
•
Küratif tedavi
2.
Kök Hücre Transplantasyonu (KİT)
•
Eritrosit transfüzyonu:
Transfüzyonun amacı; doku oksijenlenmesini sağlayacak,
büyümeyi engellemeyecek, kemik iliğindeki inefektif eritropoezi
baskılayabilecek Hb düzeyinin sağlanmasıdır. Beta talasemili
hastalarda ilk transfüzyon öncesinde yapılması gereken tetkikler
Tablo 27’de gösterilmiştir.
Tablo 27. Beta talasemili hastalarda ilk transfüzyon öncesi
yapılması gereken tetkikler
Belirli aralıklarla Hb ölçümü ve G6PD enzim düzey tayini
Eritrosit Rh (D,C,c,E,e) ve Kell antijenleri tayini
HBsAg, anti-HBs, anti-HCV, anti-CMV ve anti-HIV tayini
Transfüzyon kararı;
- Hemoglobin seviyesi, enfeksiyon gibi Hb düzeyini düşürebilecek
ek bir faktör olmaksızın 7 gr/dl’nin altına iner ve 1 hafta içinde
kendiliğinden yükseliş göstermezse ve/veya,
BETA TALASEMİ
TANI VE TEDAVİ KILAVUZU
87
- Hemoglobin seviyesine bakılmaksızın, büyüme ve gelişme
geriliği, ve/veya talasemik yüz değişikliği ve/veya ilerleyici
splenomegali olan hastalarda transfüzyon başlama kararı
alınmalıdır.
BTM’li hastalarda hipertransfüzyon tedavisi önerilmektedir.
Hipertransfüzyon tedavisinde; transfüzyon öncesi hemoglobin
düzeyinin 9-10 g/dl’nin altına indirilmeden, ortalama 12 g/dl
civarında tutulması ve mümkün olduğu kadar genç eritrosit
(7 günden kısa) verilmesi önerilmektedir (Tablo 28).
Tablo 28. Beta talasemi majörlü hastalarda eritrosit transfüzyon
ilkeleri
Hemoglobin düzeyi
Transfüzyon
öncesi
9-10
g/dl
olmalı,
transfüzyon sonrası Hb 15 g/dl’yi aşmamalıdır
Transfüzyon hızı
4-5
ml/kg/saati
geçmemelidir.
Özellikle
kardiyak sorunu olan hastalarda volüm yükü
dikkate alınmalıdır.
Transfüzyon miktarı
10-20 ml/kg
Transfüzyon sıklığı
3-4 hafta aralıklarla
Transfüzyon ürünü
Lökositi azaltılmış (<1 x 10
6
/ ünite) eritrosit
süspansiyonu
Demir Şelasyon Tedavisi:
Bu tedavinin amacı; vücutta demir birikiminin önlenmesi,
mevcut demir birikiminin azaltılması ve böylece artmış vücut demir
birikimine bağlı komplikasyonların önlenmesidir.
BT’li hastalarda Demir Şelatör başlama kriterleri;
Hasta düzenli transfüzyonun birinci yılını doldurduğunda ve/
veya 12-15 transfüzyon sonrası ve/veya serum ferritini 1000ng/ml
düzeyine ulaştığında demir şelasyonunun başlanması önerilmekte-
dir.
BTM’li hastalarda demir birikiminin izlenmesi:
Serum ferritin düzeyinin ölçülmesi:
1.
vücut demir depolarını
indirek olarak gösteren, en ucuz, en kolay ve en sık
ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011
88
kullanılan yöntemdir. Serum ferritin düzeyine en az 3
ay aralıklarla bakılması ve 500–1000 ng/ml düzeyinde
tutulması önerilmektedir. Ferritinin; akut faz reaktanı olması
ve bu nedenle inflamatuar durumlardan etkilenmesi, ayrıca
vücut demir birikimini indirek olarak göstermesi nedeni ile
diğer yöntemlerin uygulanamadığı durumlarda veya diğer
yöntemlere paralel olarak kullanılması önerilmektedir.
2. Karaciğer demir birikiminin ölçülmesi:
- Karaciğer biyopsisi ile karaciğer dokusunda demir
miktarının ölçülmesi; vücut demir depolarını göstermede
altın standart yöntemdir. Hedef, karaciğer demirini 3-5 mg
Fe/g kuru karaciğer ağırlığında tutacak şekilde şelasyon
tedavisini sürdürmektir. İnvaziv bir işlem olması, her
merkezde kolaylıkla uygulanamaması nedeni ile pratikte
önerilmemekte ve genellikle transplant öncesi hastalarda
yapılmaktadır.
- Superconducting
Quantum
Interference
Device
(SQUID);karaciğer demir yoğunluğunun doğrudan ölçümü
için başarılı, non-invaziv bir teknik olmasına rağmen
pahalı ve uygulanması zor bir tekniktir.
- Karaciğer MRI-R2; Karaciğer demir birikimini indirek
olarak ölçen etkili bir yöntemdir. Bir çok merkezde
yapılması mümkün, invaziv olmayan bir yöntem olması
nedeni ile yılda bir kez yada tedavi değişikliği yapıldığı
zaman ölçülmesi önerilmektedir. Ancak, karaciğer MRI-
R2 ile kardiak T2* arasında anlamlı bir ilişki olmadığı da
akılda tutulmalıdır.
3. Kardiyak demir birikiminin ölçülmesi: Kardiak MRI (T2*)
kalpte demir birikimini gösteren hassas bir yöntemdir.
Uygulanabilen merkezlerde 10 yaşın üzerindeki hastalarda
ölçüme başlanması ve düzeyin şelasyon tedavileri ile >20 ms
üzerinde tutulması amaçlanmaktadır. Değeri >20 ms olan
hastalarda her 2 yılda bir, 10-20 ms ise yıllık, <10 ms ise 6
aylık, kardiyak fonksiyon bozukluğu olan hastalarda ise her
3 ayda bir yapılması önerilmektedir.
BETA TALASEMİ
TANI VE TEDAVİ KILAVUZU
89
BT’li hastalarda demir şelatör seçenekleri (Tablo 29)
Desferrioksamine (Desferal®, DFO)
•
Deferiprone (Ferriprox®, DFP)
•
Deferasiroks (Exjade®, DFX)
•
Kombinasyon tedavileri
•
Tablo 29. Beta talasemi tedavisinde kullanılan demir
şelatörlerinin karşılaştırılması
DFO
DFP
DFX
Doz
25–60 mg/kg/
gün
75-100 mg/kg/
gün
20–40 mg/kg/gün
Yaş
>2yaş
>2 yaş
(6 yaş altında
deneyim sınırlı)
>2yaş
Uygulama
PE (SK,İV)
8–12 saat , 5 -7g/
hafta
Oral (tablet-
süsp.)
3 dozda
Oral (suda çözünen
tablet)
Tek dozda
Yarılanma
ömrü
20–30 dk
3–4 saat
8–16 saat
Atılım
İdrar-Dışkı
İdrar
Dışkı
Yan etki
Lokal
reaksiyonlar,
oftalmolojik,
işitsel, büyümede
gecikme, alerjik
Gastrointestinal
bozukluklar,
agranülositoz/
nötropeni, artralji
Gastrointestinal
bozukluklar,
döküntü, hafif
ilerleyici olmayan
kreatinin artışı,
oftalmolojik, işitsel
Maliyet
Yüksek
Düşük
Düşük
İzlem
Yılda bir kez
işitsel ve görsel
ölçüm
Haftalık
tam kan sayımı
ve aylık
ALT
ölçümü
Ayda bir kez
serum kreatinin,
ALT, Total, direkt
bilirubin ve
hemogram tayini
Lisans
FDA+
FDA-
FDA+
ALT; alanin aminotransferaz, İV; intravenöz, SK; subkutan
ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011
90
Hangi şelatörü tercih edelim?
Her BTM’li hasta için
•
bireyselleştirilmiş şelatör tedavileri
talasemi tedavisinde deneyimli uzmanlar-merkezler
tarafından yapılmalıdır.
DFO konvansiyonel tedavidir. Çocuklarda 20-30 mg/kg,
•
erişkinlerde 40-60 mg/kg haftada 5-6 kez, 8-12 saatlik
subkutan infüzyonla verilmesi önerilir,
DFO alan hastalarda doz ayarlamasında teropötik indeks
•
dikkate alınmalıdır.
Teropötik indeks = DFO (mg/kg/gün) / serum ferritin
< 0.025 olmalıdır.
DFO’ya uyum problemi olan hastalara; 20-40 mg/kg/gün
•
DFX, ya da 75-100 mg/kg/gün DFP verilmesi önerilir,
Hedef; serum ferritin düzeylerini 500-1000 ng/ml
•
arasında sürdürmektir.
Düzenli transfüzyon alan hastalarda serum ferritin
•
düzeyi 500’ün altına indiğinde, şelatör toksisite bulguları
gelişmedikçe, şelatör dozu düşürülmeli ancak tedavi
kesilmemelidir.
Şelasyon düzenlemeleri nasıl olmalıdır?
1. Serum ferritini >1500 ng/ml ve kardiyak T2*MRI >20 ms olan
hastalarda şelasyon seçenekleri:
Hasta DFO alıyorsa; hasta uyumu değerlendirilir, DFO dozu
•
artırılır. DFX monoterapi yada DFP/DFO kombinasyon
tedavi seçenekleri düşünülür.
DFX alan hastada; hasta uyumu değerlendirilir, DFX dozu
•
arttırılır yada DFP/DFO kombinasyon tedavisine geçilmesi
düşünülür.
DFP alan hastada; hasta uyumu değerlendirilir, DFP dozu
•
arttırılır ya da DFX monoterapisi ya da DFP/DFO kombine
tedavisine geçilmesi düşünülür.
DFP/DFO kombinasyon tedavisi alan hastada; hasta
•
BETA TALASEMİ
TANI VE TEDAVİ KILAVUZU
91
uyumu değerlendirilir, DFP dozu, DFO sıklığı arttırılır yada
DFX monoterapisine geçilir.
2. Serum ferritini >1500 ng/ml, ancak kardiyak T2*MRI yapı-
lamayan hastalarda uygulanan şelasyon ile serum ferritin
seviyelerinin istenilen düzeylere gerilemesi sağlanamıyorsa,
DFO 40-50 mg/kg/gün haftada 3-7 kez ve DFP 75-100 mg/
kg/gün haftada 7 kez olacak şekilde kombinasyon tedavisi
uygulamasına geçilmesi önerilebilir.
3. Kardiyak T2*MRI 10-20 ms olan hastalarda şelasyon
seçenekleri:
3.1. Serum ferritin >1500 ng/ml;
DFO 40-50 mg/kg/gün haftada 3-5 kez ve DFP 100
•
mg/kg/gün haftada 7 kez olacak şekilde kombinasyon
tedavisinin uygulanması önerilebilir.
DFX monoterapisi 40 mg/kg/gün dozda uygulanabilir
•
3.2. Serum ferritin <1500 ng/ml;
DFX, serum ferritin 500-1000 ng/ml arasında korunmak
•
üzere titre edilerek 40 mg/kg/gün önerilebilir.
DFP, serum ferritin düzeylerini istenen seviyelerde
•
korumak kaydıyla, 100 mg/kg/gün önerilebilir. DFP ile
serum ferritin yükseliyorsa, DFP/DFO kombinasyonu
düşünülebilir.
4. Kardiyak T2*MRI <10 ms olan hastalarda şelasyon seçe-
nekleri: Yoğun şelasyon tedavisinin uygulanması önerilir
(Tablo 30).
Tablo 30. Yoğun şelasyon tedavi uygulamaları
Port kateteri ile DFO 50-60 mg/kg/gün sürekli infüzyon ile verilir.
•
DFO 40-50mg/kg/gün haftada 6-7 kez, 12-24 saatlik infüzyon şeklinde
•
(SK yada İV olarak) ve DFP 100mg/kg/gün haftada 7 gün verilir.
Şelatör toksisitesinden kaçınmak için serum ferritin düzeyi
izlenmelidir. Serum ferritin düzeyleri progresif olarak azalarak
500-1000 ng/ml altına indiyse, şelasyon sıklığı değiştirilmeksizin
DFO dozunun azaltılması önerilir.
ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011
92
Splenektomi:
Endikasyonları;
Geç hemolitik transfüzyon reaksiyonu yok ve eritrosit
•
süspansiyonu kalitesi yeterliyken, transfüzyon öncesi
hemoglobin değerini 9-9.5 g/dl arasında sürdürmek için
gerekli yıllık kan tüketimi 250 ml/kg eritrosit süspansiyonu
üzerinde olan hastalarda,
Hipersplenizm bulguları olan hastalarda önerilmektedir.
•
Splenektomi; çocuklarda fatal enfeksiyon riski nedeniyle
erken çocukluk çağında önerilmemektedir. Bu işlem genellikle beş
yaşından sonra yapılmalıdır.
Splenektomiden 3-6 hafta önce pnömokok, hemofilus influenza,
meningokok aşıları yapılmalı, splenektomi sonrasında ise oral yada
parenteral penisilin profilaksisi sürdürülmelidir.
BTM’de görülen komplikasyonların izlem ve tedavisi (Tablo 31):
1. Kardiyak komplikasyonlar:
Kalpte demir birikimine bağlı olarak gelişen kardiyak
•
komplikasyonlar hastalarda en sık ölüm nedenidir.
Klinik olarak, göğüs ağrısı, dispne, çarpıntı, aritmi
•
görülür.
Hastalar 10 yaşından sonra yılda bir kez, EKG,
•
konvansiyonel ve doku doppler ekokardiyografi ve
kardiyak MRI T2* ile izlenmelidir. MRI T2* da >20 ms
normal, 20-10 ms orta, <10ms ağır kardiyak demir birikimi
olarak adlandırılır.
2. Endokrin komplikasyonlar:
Anemi, tedaviye bağlı demir birikimi ve nütrisyonel
•
eksiklikler sonucu;
Büyüme geriliği,
o
Pubertede gecikme, hipogonadizm,
o
Kemik yapısında zayıflık ve kolay kırılma
o
BETA TALASEMİ
TANI VE TEDAVİ KILAVUZU
93
Diabetes mellitus
o
Hipotiroidi
o
Hipoparatiroidi
o
Üreme fonksiyonlarında bozukluk hastalarda görülen
o
endokrin komplikasyonlar arasındadır.
Tanıdan itibaren hastalar 3 ay aralarla boy ve ağırlık,
•
pubertal gelişim, 10 yaş üzerinde yıllık oral glukoz tolerans
testi, tiroid fonksiyon testleri, kemik yoğunluğu ölçümü
ile değerlendirilmeli ve herhangi bir bozukluk saptanması
halinde uygun ileri tetkik ve tedaviler önerilmelidir.
3. Enfeksiyöz komplikasyonlar:
Enfeksiyon nedenleri; kan transfüzyonları, splenektomi,
•
demir birikimi ve demir şelasyon (DFO) tedavisi olarak
sıralanabilir.
BTM’li hastalarda enfeksiyöz komplikasyonları önlemek
•
için çocukluk dönemi rutin aşı programı mutlaka
uygulanmalıdır. Ayrıca, kronik eritrosit transfüzyonu alan
hastalarda Hepatik virüsler ve HIV açısından 6 ay-yılda
bir kez tarama yapılmalıdır.
Hastalarda demir birikimine bağlı olarak Yersinia
•
enterokolitika ve Klebsiella enfeksiyonlarının görülme
sıklığının arttığı akılda tutulmalıdır. DFO kullanan
hastalarda ateş yüksekliği nedeni aydınlatılıncaya ve
enfeksiyon kontrol altına alınıncaya kadar DFO tedavisi
sonlandırılmalıdır. DFP kullanan hastalarda agranülositoz
gelişimi şiddetli enfeksiyon nedeni olabileceğinden,
hemogramın haftalık monitorizasyonu ve özellikle ateşli
hastalık sırasında lökosit sayısının görülmesi önemlidir.
4. Hepatik komplikasyonlar:
Hepatik virüsler ve karaciğerde demir birikimine bağlı
•
olarak ilerleyici karaciğer hasarı- siroz ve hepatosellüler
karsinom gelişebilmektedir.
Hepatik komplikasyonların izlemi için, her 3 ayda bir
•
ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011
94
karaciğer fonksiyon testleri (ALT, AST, GGT, ALP, Direk/
indirek bilirubin) izlenmelidir.
Karaciğer demir birikimi tayini için mümkünse karaciğer
•
MRI (R2 ya da T2*) yapılmalıdır.
Hepatit C enfeksiyonu olan hastalarda anti viral tedavinin
•
başlanması önerilmelidir.
BTM’li hastalarda gelişebilecek komplikasyonlar izlem
•
planı Tablo 31’de özetlenmiştir.
Tablo 31. Beta talasemi majörlü hastaların komplikasyon izlem
planı
Tanıda
Aylık
3 ayda bir
6 ayda bir
Yıllık
Gerektiğinde
Hepatit
belirleyicileri
HIV
HBV aşısı
Karaciğer
testleri
Kan grubu
(alt gruplar)
Mutasyon
Analizi
Tam kan
sayımı
Sistemik
muayene
Karaciğer
testleri
(yüksekse)
Boy, Ağırlık
Ferritin,
Kan şekeri,
Böbrek,
Karaciğer
testleri
Kardiak:
Tele, EKG
EKO
(gerekirse)
Endokrin:
sT4, TSH (>10y)
OGTT (>10y)
Kemik yaşı ve
kemik dansitesi
(>10y)
Puberte
değerlendirmesi
(>10y)
FSH, LH,
Östrodiol,
Testesteron
(gerekirse)
Kardiyak:
Tele , EKG, EKO
Holter EKG
(gerekirse)
Kardiyak
T2*MRI (>10y)
Hepatik:
Karaciğer MRI-
R2
PZ, aPTZ
Hepatit virus
taraması
Göz muayenesi
Diş muayenesi
İşitme testi
Hepatik:
Karaciğer
biyopsisi
BETA TALASEMİ
TANI VE TEDAVİ KILAVUZU
95
Kök hücre transplantasyonu:
Tek küratif tedavi yaklaşımıdır.
•
Bütün BTM’li hastalara tanı sonrası sağlıklı kardeşi varsa
•
doku grupları (HLA) araştırılmalı, donörü olma olasılığı
değerlendirilmelidir.
HLA uygun kardeş donör bulma şansı % 25 gibidir.
•
Kök hücre (kemik iliği, periferik kan, göbek kordon kanı)
•
transplantasyonu yapılır.
Halen en sık uygulanan, HLA-uygun kardeşten alınan kök
•
hücre transplantasyonudur.
Hepatomegali, karaciğer biyopsisinde fibrozis varlığı,
•
şelasyon tedavisine uyuma göre hastalar kök hücre
trasplantasyonu riski açısından I, II ve III olarak
sınıflandırılmıştır (Tablo 32).
Tablo 32. Risk sınıflaması KİT-beta talasemi
Şelasyon
Hepatomegali
Fibrozis
Sınıf I
Düzenli
Yok
Yok
Sınıf II
Düzenli/düzensiz
+/-
+/-
Sınıf III
Düzensiz
Var
Var
Günümüzde BTM’nin kesin tedavisi kök hücre nakli ile
mümkündür. En iyi sonuçlar hastalığın erken döneminde yani
henüz talaseminin ve onun konvansiyonel tedavisinin organ hasarı
yapmadığı hastalarda alınmaktadır. Bu nedenle HLA uyumlu kardeşi
olan BTM’li hastalara kök hücre nakli mümkün olduğu kadar erken
dönemde uygulanmalıdır.
ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011
96
BETA TALASEMİ ÖNLEME PROGRAMLARI
- Eğitim
- Tarama programları
- Genetik danışma
- Prenatal tanı
- PİGT (Preimplantasyon genetik tanı)
PRENATAL TANI
Fetal kan örneklerinden;
1.
Fetal kanda globin-zincir sentezi 19-20. haftalardadır.
Amniyosentez;
2.
Rutin olarak 16-20. haftalarda uygulanır.
Koryon –villus örnekleri;
3.
10–11. haftalarda fetal DNA analizi yapılır
Okul
Evlilik
Erken gebelik
Yenidoğan
BETA TALASEMİ
TANI VE TEDAVİ KILAVUZU
97
Yararlanılan Kaynaklar
TIF-Guidelines for the clinical management of thalassemia. 2nd
1.
revised edition 2008.
Standards for the Clinical Care of Children and Adults with
2.
Thalassaemia in the UK -2008.
Italian Society of Hematology practice guidelines for the
3.
management of iron overload in thalassemia major and related
disorders. Haematologica 2008; 93: 741 – 752.
Guideline recommendations for heart complications in
4.
thalassemia major. J Cardiovasc Med 2008; 9:515–525.
KRONİK
HASTALIK
ANEMİSİ
TANI VE TEDAVİ
KILAVUZU
U L U S A L T E D A V İ K I L A V U Z U 2 0 1 1
BÖLÜM
IX.
KRONİK HASTALIK ANEMİSİ
TANI VE TEDAVİ KILAVUZU
101
KRONİK HASTALIK ANEMİSİ TANI VE
TEDAVİ KILAVUZU
GİRİŞ VE TANIM
Kronik hastalık anemisi (KHA) infeksiyon, inflamasyon,
neoplastik hastalıklar, ağır travmalar, kalp yetersizliği, diabetes
mellitus, akut veya kronik immun aktivasyon sırasında görülen
anemi halidir.
Anemi esas olarak normokrom, normositerdir. Eritrosit
yapımında azalma ve eritrosit yaşam süresindeki hafif kısalma
aneminin gelişmesinden sorumlu tutulmaktadır. Hastalarda; demirin
barsaktan emiliminde azalma ve makrofajlar içinde hapsolmasına
yol açan anormal demir metabolizması vardır. Bu durum; plazma
demir seviyesinde düşmeye (hipoferremi) ve yeni hemoglobin (Hb)
sentezi için demir eksikliğine neden olmaktadır.
TANI
Laboratuar bulguları
• Genellikle hafif bir anemi vardır (Hb 10–11 g/dl), ancak
hastaların % 20 kadarında daha ağır (Hb ≤ 8 g/dl) bir anemi
saptanabilir.
• Eritrositler normokrom normositerdir, hastalık uzadıkça
hipokrom mikrositer eritrositler görülebilir.
• Mutlak retikülosit sayısı genellikle düşüktür (< 25000
μl).
• Anemi ile beraber sitokinler (örn. IL-6) ve akut faz
reaktanlarında (fibrinojen, ESH, CRP gibi) artma gözlenir.
• Serum demir (SD) ve transferrin (TDBK) seviyesi düşüktür.
Transferrin satürasyonu (TS) normaldir. Ancak, KHA’li
hastaların %20 sinde transferrin satürasyonu demir
eksikliğinde görülen sınırlara yakın derecede (%10 kadar)
düşük saptanabilir.
• KHA’yı demir eksikliği anemisinden (DEA) ayırmak için
transferrin reseptörü ve/veya özel eritrosit indeksleri
ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011
102
kullanılabilir. Demir eksikliğinde hücre membranında
transferrin reseptörü (TfR), serumda da sTfR artar. KHA’yı
demir eksikliğinden ayırmak için bir diğer yol da hastaya
demir tedavisi verip yanıtı gözlemektir.
• Ferritin indeksi (sTfR/log. Ferritin) olarak hesaplanır. Bu
indeks <1.0 ise KHA, >2.0 ise ya demir eksikliği ya da KHA+DEA
düşünülmelidir.
• Kemik iliği değerlendirilmesinde; eritroid öncüllerde azalma
veya yokluk saptanırken demir boyası ile makrofajlarda demir
miktarı normal veya artmış olarak gözlenir.
Ayırıcı tanı
• Hipoproliferatif anemiler: böbrek hastalıkları, endokrin
hastalıklar (hipertiroidi, hipotiroidi, panhipopituiterizm,
primer ve sekonder hipoparatiroidizm)
• Mikrositik anemiler: DEA, talasemi, MDS’nin sideroblastik
varyantları
TEDAVİ
• Altta yatan hastalık tedavi edilmelidir.
• Altta yatan hastalığın tedavi edilmesine rağmen devam eden
anemide eritropoietin kullanımı önerilir. Eritropoietin (EPO) ve
darbepoetin veya darbepoetin eşdeğer olarak kullanılabilir.
• EPO ve darbepoetin ile istenen Hb seviyesine ulaşmak için
vücut demir depoları yeterli olmalıdır. Bu nedenle TS satüras-
yonunu ≥ %20 ve serum ferritin seviyesini ≥ 100 ng/ml tuta-
cak şekilde demir tedavisinin verilmesi önerilir. İlk olarak oral
demir tedavisi verilir. Yanıt vermeyen hastalarda parenteral
demir tedavisi denenmelidir.
• Başlangıçta oral demir tedavisi ile birlikte EPO haftada 3 kez,
100-150 ünite/kg dozda subkutan olarak verilir. Bu tedaviye
yanıt veren hastalarda, Hb 2-4 haftada en az 0.5 g/dl artar.
• 6-8 hafta içinde yanıt alınamazsa doz, haftada 3 kez 300
ünite/kg’a artırılır.
KRONİK HASTALIK ANEMİSİ
TANI VE TEDAVİ KILAVUZU
103
• 12 haftada Hb düzeyinde anlamlı bir yükselme olmayan
hastalarda EPO’ya devam etmenin gereği yoktur.
• Haftada 1 kez 30,000-40,000 ünite subkutan darbepoetin
dozu 70 kg’lık bir erişkinde haftada 3 kez 140-190 ünite/kg
EPO’ya karşılık gelmektedir.
Dört haftada yanıt yoksa (Hb deki artış <1 g/dl ise) bu doz
60,000 ünite/kg’a artırılabilir
• Bu dozlar, HİV ile birlikte görülen anemide de kullanılabilir.
Kritik durumdaki hastalarda EPO’nun fayda zarar analizi
yapılmalıdır.
• EPO tedavisinin yan etkilerini en aza indirmek için Hb seviyesi
12 g/dl’ı geçmeyecek şekilde doz ayarlaması yapılmalıdır.
• Altta yatan hastalık tedavi edilmesine ve EPO kullanılmasına
rağmen semptomatik seyreden anemili hastalara eritrosit
süspansiyonu verilebilir. Eritrosit süspansiyonu vermek
için önerilen Hb eşiği hastanın semptomları ve eşlik eden
hastalıklara göre değişmektedir.
Kronik hastalık anemisinde EPO kullanımında henüz geri
•
ödeme yoktur.
ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011
104
Yararlanılan Kaynaklar
1. Weiss G, Goodnough LT. Anemia of chronic disease. N Engl J
Med 2005; 352: 1011.
2. Weiss g. Pathogenesis and treatment of anemia of chronic
disease. Blood Rev 2002; 16:87.
Document Outline - 1
- 2
- 3
- 4
- 5
- 6
- 7
- 8
- 9
- 10
- 11
- 12
- 13
- 14
1>10ms>10>1500>10>1>4>7>2>
Dostları ilə paylaş: |