York Kitap Kritikleri ’nde çıkan bir yazısını
okumayı henüz bitirmiş, Panama Oteli’nin
lobisinde oturuyordum.
Greene’nin Beş Cepheli Ülke isimli makalesi,
Panama Milli Muhafız kıtasındaki üst düzey
subaylar arasındaki yolsuzluklar hakkında bir
[52]
tartışmayı da içeren, gözü pek bir yazı idi.
Yazar, generalin kendisinin de, yanındakilerden
birçoğuna, daha iyi konutlar gibi özel haklar
verdiğini kabul ettiğine dikkat çekiyordu. Çünkü
‘Eğer onları ben memnun etmezsem, CIA
edecek,’ diyordu. Açık olan şuydu ki, ABD
haber alma örgütü, Başkan Carter’in isteklerini
baltalamaya kararlı olup, bunun için gerekirse
anlaşma müzakerelerini sabote etmeleri için
Panama’nın askeri erkânına rüşvet vermeye
hazırdı.
Çakalların, Torrijos’un etrafında
dönmeye başladıklarını düşünmeden edemedim.
TIME veya Newsweek dergilerinden birinin
‘Kişiler’ bölümünde, Torrijos ile Greene’nin
birlikte otururken çekilmiş bir fotoğrafını
görmüştüm. Fotoğrafın altındaki yazı, yazarın
özel bir misafir ve iyi bir dost olduğunu
söylüyordu. Generalin, görünüşe göre güvendiği
bu yazarın, böyle bir eleştiri yazması hakkında
nasıl hissettiğini merak ettim.
Graham Greene’nin makalesi aklıma, 1972
yılınca
bir
kahve
masasında, Torrijos’un
karşısında oturduğum o günle ilgili bir soru
getiriyordu. O zaman, bu dış yardım oyununun
ülkesini borç yükü ile zincirlerken, kendisini
zengin etmek için var olan bir düzen, olduğunu,
Torrijos’un bildiğini varsaymıştım. Bu sürecin,
iktidardaki tüm insanların rüşvete açık oldukları
varsayımı üzerine kurulu olduğunu ve bir kişisel
çıkar beklentisi içinde olmayıp, onun yerine dış
yardımı
gerçekten
insanların
yararı
için
kullanma
kararının
ileride
tüm
sistemin
devrilmesine neden olabilecek bir tehdit olarak
algılanacağını bildiğine emindim. Dünya bu
adamı gözlüyordu; eylemlerinin Panama’nın çok
ötesine uzanan sonuçları vardı ve bu yüzden
hafife alınamazdı.
Panama’ya
verilen
kredilerin
ödenmesi
imkânsız borçlara dönüşmek yerine fakirlere
yardım için kullanılmasına şirketokrasinin nasıl
bir tepki göstereceğini merak etmiştim. Şimdi de
Torrijos’un o gün yaptığımız anlaşmadan
pişman olup olmadığını merak ediyordum. Bu
arada, o anlaşmalar hakkında kendimin de nasıl
hissettiğimden pek emin değildim. ET rolümden
geri adım atmıştım. Kendi oyunum yerine,
onunkini oynamış, daha fazla kontrata Karşılık,
dürüst olma konusundaki ısrarını kabul etmiştim.
Salt ekonomik açıdan bakınca, MAIN için çok
akıllıca bir karar olmuştu. Yine de, Claudine’nin
bana telkin ettikleriyle tutarlı değildi; küresel
imparatorluğa yardımcı olmuyordu. Acaba
şimdi, çakalların salıverilmelerine mi neden
olmuştu?
O gün Torrijos’un bungalovundan çıkarken,
Latin Amerika tarihinin ölü kahramanlarla dolu
olduğunu düşündüğümü hatırladım. Tanınmış
kimseleri yozlaştırmak üzerine kurulu bir sistem,
yozlaşmayı reddeden kişilere sıcak bakmaz.
Birden gözlerime inanamadım. Lobide tanıdık
biri yürüyordu. O kadar şaşırmıştım ki, önce
onun Humphrey Bogart olduğunu zannettim
ama Bogart öleli çok oluyordu. Sonra, önümden
salınarak
geçen
kişinin
modern
İngiliz
edebiyatının büyük isimlerinden,
Dostları ilə paylaş: |