T. C. Sağlik bakanliği haydarpaşa numune eğİTİm ve araştirma hastanesi İÇ hastaliklari kliNİĞİ


Tablo-2. Çölyak Hastalığının Klinik Tipleri    ÇH Klinik Tipleri



Yüklə 1,13 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə2/6
tarix09.02.2017
ölçüsü1,13 Mb.
#7928
1   2   3   4   5   6

Tablo-2. Çölyak Hastalığının Klinik Tipleri 

 

ÇH Klinik Tipleri 

Tanım 

Tipik / Belirtili / 

Klasik ÇH 

Tipik GİS belirtileri ve malabsorsiyon bulguları 

(+) 

Seroloji (+), Histopatoloji (+) 



Atipik / Klasik 

Olmayan ÇH 

GİS dışı belirtiler ve bulgular (+) 

Seroloji (+), Histopatoloji (+) 

Sessiz / Belirtisiz ÇH 

Belirti ve bulgu (-) 

Seroloji (+), Histopatolji (+) 

Latent ÇH 

Belirti ve bulgu (-) 

Seroloji (+), Histopatoloji (-)(ya da çok hafif) 

İleride ÇH geliştirme potansiyeline sahip, 

Genetik olarak ÇH’ na yatkın bireyler 

Refrakter ÇH 

12 aydan daha uzun süre glutensiz diyete rağmen  

Klinik ve Histopatolojik bulguların gerilemediği 

durum 


 

 

15

Klasik formda gastrintestinal semptomlar mevcut iken, atipik 



formda daha çok ekstraintestinal bulgular mevcuttur. 

Klasik formunun ana özelliği kronik diyare ile birlikte olsun veya 

olmasın malabsorsiyon sendromu bulgularının mevcut olmasıdır. Klasik 

formda hastalarda steatore , kilo kaybı,  şişkinlik, çeşitli vitamin ve 

besinlerin eksiklikleri mevcuttur. Klasik formun olduğu çocuk yaş 

grubunda klinik bulgular sıklıkla 6-18 aylık iken ortaya çıkar. Bu 

hastalarda en sık görülen bulgular büyüme ve gelişme geriliği,anormal 

gaita, kusma, abdominal distansiyon, kas güçsüzlüğü, hipotoni, iştah 

azlığı ve irritabilitedir. İki yaşından küçük hastalarda hayatı tehdit eden 

ciddi hipoproteinemi ile birlikte olan ödemle seyreden çölyak krizi 

görülebilir (62,64). Çölyak krizi nadirde olsa yetişkinlerde de 

bildirilmiştir (65). 

Yetişkinlerde görülen klasik formda vakaların ancak yarısında 

diyare,  şişkinlik ve abdominal rahatsızlık hissi mevcuttur. Diyare ani 

başlangıçlı olup sıklıkla kroniktir. Steatore ise yetişkin yaş grubunda 

daha az sıklıkta görülür (62,64,66). 

Atipik formda ise gastrointestinal semptomlar bulunmaz. Atipik 

form daha çok yetişkinlerde görülmekte olup tüm yetişkin hastaların 

yaklaşık yarısında gastrointestinal sisteme ait semptomlar bulunmaz 

(67). Atipik formda ekstraintestinal bulgular olan hematolojik, psikiatrik, 

endokrin, renal, nörolojik, romatolojik, dermatolojik ve kardiyovasküler 

semptomlar sıklıkla bulunur. 

Anemi hem çocuklarda hem de erişkinde sıklıkla görülür ve 

genellikle proksimal ileumdan bozulmuş demir ve folat emilimine 

bağlıdır.  Şiddetli ileal tutulumu olanlarda vitamin B12 emilimi de 

bozulmuştur (12,68). Yaygın hastalığı olanlarda hematüri, epitaksis, 

vajinal kanama, gasrointestinal kanama ya da deri ve mukozalardan 


 

16

kanamalar görülebilir. Kanama intestinal K vitamini emilim 



bozukluğuna bağlıdır ve daha önceden var olan anemiyi derineştirebilir. 

Demir eksikliği anemisi glutensiz diyetle tamamen düzelir(8). Sebebi  

bilinmeyen hiposplenizm erişkinlerin % 50’sinden fazla olmakla birlikte 

çocuklarda nadir görülür; trombositozis, deforme eritrositler ve splenik 

atrofi ile birliktedir (69). 

Tedavi edilmeyen Çölyak hastalığında kemik mineral dansitesi 

hemen daima düşüktür ve hastaların 1/4’ ünde osteoporoz vardır.  İnce 

barsak hastalığına bağlı yağda eriyen vitaminlerin emilim bozukluğuna 

bağlı vitamin D eksikliği ve inefektif kalsiyum transportuna bağlı 

kalsiyum emiliminin bozulması sonucu osteopenik kemik hastalıkları 

gelişir (69). 

Kemik hastalıkları genellikle semptomatik çölyak hastalığı olan 

hastalarda daha şiddetlidir ve çocukluk çağında tanı konmuş olup 

adelosanda normal diyet alan semptomatik hastalığı olanların 1/3’ünde 

rapor edilmiştir (70). Özellikle alt ekstremite, kalça ve pelviste olmak 

üzere kemik ağrıları bulunur. Kalsiyum ve magnezyum eksikliği 

parastezi, kas krampları ve hatta tetaniye sebep olabilir. Patolojik 

fraktürlerin nadir olduğu düşünülse de yapılan son bir çalışmada çölyak 

hastalığı tanısı konmamış veya diyetini yapmayan hastaların %25’inde 

periferal kemik fraktürlerinin görüldüğü rapor edilmiştir (71). Uzun 

süreli kalsiyum malabsorbsiyonu  sonucu sekonder hiperparatiroidizm 

gelişir (8). 

Şiddetli hastalıkta santral veya periferal sinir sistemi lezyonlarına 

bağlı nörolojik semptomlar görülebilir fakat patogenezi iyi 

anlaşılamamıştır. Ataksi en sık görülen nörolojik semptomdur. Bu 

anormalliklerin serebellum, spinal kordun posterior kollumunun ve 

periferal sinirlerin immunolojik hasarı sonucu olduğu düşünülür ve 


 

17

‘gluten ataksi’ terimi ile anlatılır. Duyu kaybı ile birlikte kas güçsüzlüğü 



ve parestezi arasıra görülür ve periferal nöropati ve spinal kordun yama 

tarzında demiyelinizasyonu, serebellar atrofi ve proliferasyon ‘‘Wernice 

Ensfalopatisi’ni’’ akla getirir (72). 

Vitamin B12, tiamin, riboflavin ve piridoksin eksikliğinin 

nörolojik semptomlara sebep olduğunun ortaya konulamamasına rağmen 

vitamin A,B,E multivitamin veya kalsiyum içeren preperatların 

alınmasının semptomlarda düzelme sağladığı rapor edilmiştir. Gece 

körlüğü A vitamini tedavisi için endikasyondur. Periferal nöropati ve 

ataksi spesifik vitamin eksikliği ile bağlantılı değildir ve gluten 

kesilmesine cevapsızdır. Çölyak hastalığı ile kompleks parsiyel epilepsi 

ve bilateral parietooksipital kalsifikasyon ilişkisi bilinmektedir. 

Epilepsinin nedeni bilinmemektedir, ancak prognozu diyete erken 

başlanması ile koreledir. Çoğu hasta psikolojik olarak normalse de 

irritabilite, depresyon gibi semptomlar görülür ve bunlar glutensiz 

diyetle düzelir (72). 

Dermatitis Herpetiformis tanısı alan hastaların 2/3’ünde glutene 

benzer enteropati görülür. Dermatitis Herpetiformis’li hastalarda doku 

transglutaminaz’a karşı antikorun bulunması çölyak hastalığı ile 

arasındaki patogenik ilişkiyi kanıtlar. Dermatitis Herpetiformis’li 

hastalar da glutensiz diyetten fayda görebilirler (73). 

Jinekolojik ve obstetrik problemler tedavi edilmemiş hastalarda 

sıktır. Amenore doğurgan çağdaki kadınların 1/3’ünde, tedavi edilmeyen 

kişilerde menarşda 1 yıl kadar gecikme görülür. Çölyaklı hastalarda 

infertilite görülebilir   diyet sonrası feritilite görülür. İnfertilite bazen 

hastalığın ilk belirtisi olabilir. Spontan ve tekrarlayan abortuslar, düşük 

doğum ağırlıklı bebekler, doğumda ters geliş tedavi edilmeyen kişilerde 

daha sıktır ve glutenden fakir diyetle önlenebilir (8). Hastalık 


 

18

prevalansının yüksek olduğu bölgelerdeki hamilelerin taranması 



gerekliliği düşünülmektedir. 

Çölyak hastalarının % 30’unda geçici karaciğer enzim yüksekliği 

görülür (74).Bazılarında otoimmun hepatit, primer biliyer siroz, 

otoimmun kolanjit, primer sklerozan kolanjit gelişir. Karaciğer 

yetmezliği ve karaciğer transpantasyonu bu hastalarda daha sık görülür 

(8). Çölyak hastalığına eşlik eden pekçok  karaciğer hastalığının sebebi 

hala anlaşılamamış ancak immunolojik temeli olduğu ileri sürülmüştür 

(74).  Çölyak hastalığında görülebilecek ekstraintestinal  bulgular tablo 

3’de belirtilmiştir (19,64,75,92). 

 

 



 

 

19

Tablo:3 Çölyak Hastalığında ekstraintestinal bulgular 



 

1-   Hematopoetik  sistem : 

-  Anemi : Demir, folat, vitamin B12 veya pridoksin eksikliği 

-  Hemoraji: K vitamin eksikliği, nadiren folik asit eksikliğine 

bağlı trombositopeni 

- Trombositoz: 

Hipospenizm 

 

2-   İskelet Sistemi:  



-  Osteopeni: Ca ve vitamin D malabsorbsiyonu 

- Patolojik 

kırıklar: Osteopeni 

- Osteoartropati: 

Bilinmiyor 

 

3-   Kas Sistemi: 



-  Atrofi: Panmalabsorbsiyon nedeniyle malnutrisyon 

-  Tetani: Ca, vitamin D, magnezyum malabsorbsiyonu 

-  Güçsüzlük: Genel kas atrofisi , hipokalemi 

 

4- Sinir 



Sistemi: 

-  Periferal nöropati: Tiamin ve B12 vitamin eksikliği 

- Nöbetler: 

Bilinmiyor 

-  Demiyelanize SSS lezyonları: Bilinmiyor 

- Ataksi: 

Bilinmiyor 

 

5- Endokrin 



Sistem:  

- Sekonder  Hiperparatiroidzm: Ca ve vitamin D 

malabsorbsiyonuna bağlı hipokalemi 

- Amenore,  İnfertilite, 

İmpotans, Menarşın gecikmesi: 

Hipotalamo-hipofizer disfonksiyon, malnütrisyon 

 

6-   Karaciğer: 



-  Artmış karaciğer enzimleri 

7-   Cilt: 

- Foliküler 

hiperkeratozis, 

Dermatitis: Vitamin A ve Vitamin B 

kompleks malabsorbsiyonu 

- Peteşi ve Ekimoz: Hipoproteinemi ve trombositopeni 

- Ödem: 


Hipoproteinemi 

- Dermatitis 

Herpetiformis:Bilinmiyor 

 


 

20

Çölyak Hastalığına Eşlik Eden Hastalıklar 

Çölyak hastalığına bazı otoimmun ve genetik hastalıkların eşlik 

ettiği bilinmektedir. Çölyak hastalığında otoimmun hastalıklar yaklaşık 

10 kat daha sık görülmektedir ve bu birliktelik bazı varsayımlarla 

açıklanmaya çalışılmaktadır. Her iki hastalığa karşı yatkınlığa neden 

olan gen değişimlerinin birlikte kalıtılmaları ya da çölyak hastalığının 

bazı otoimmun hastalıkların ortaya çıkmasına neden olabileceği ileri 

sürülmüştür. Genellikle otoimmun hastalığa eşlik eden çölyak hastalığı 

hiçbir belirti vermez(sessiz çölyak hastalığı) (76). 

Bunların içinde en sık rastlanılan dermatitis herpetiformistir. 

Dermatitis herpetiformis, gluten için hedef organın deri olduğu özel bir 

durumdur. Dermatitis herpetiformis özellikle ekstremitelerin dış 

yüzeylerinde simetrik olarak oluşan yoğun kaşıntılı papüloveziküler 

lezyonlarla karakterizedir. Böyle hastalarda hiçbir gastrointestinal sistem 

yakınması olmamasına karşın, ince barsakta özellikle Marsh-1 

histopatolojik değişiklikler saptanmaktadır (67). 

Çölyak hastalığına eşlik eden otoimmun hastalıklardan biride Tip 

1 diabetes mellitusdur. Tip 1 diabetes mellituslu hastalarda % 4.5 

oranında çölyak hastalığının eşlik ettiği gösterilmiştir. Çölyak 

hastalığının erken tanısı ve glutensiz beslenme ile büyüme ve diabet 

kontrolü daha iyi olmaktadır (77,78,79). 

Çölyak hastalığı iyi bilinen bir başka otoimmun hastalık da 

otoimmun tiroidittir. Graves hastalığı ve Hashimato tiroiditinde çölyak 

hastalığı prevalansı %7.8 dir (80,81). 

Bazı genetik hastalıklarda çölyak hastalığına eşlik edebilmektedir. 

Bunlar arasında en iyi bilineni Down Sendromu’dur. Down 

sendromunda çölyak hastalığı  sıklığı %3-10 arasında bildirilmiştir. 

Down sendromlu hastalarda da genellikle çölyak hastalığına ilişkin 


 

21

belirti yoktur, tarama testleri ile tanı alırlar (sessiz çölyak hastalığı) (82). 



Çölyak hastalığı ile birlikteliği bilinen diğer genetik hastalıklar Turner 

Sendromu, Williams Sendromu ve IgA eksikliğidir. Tablo-4 de çölyak 

hastalığı ile ilgili hastalıklar verilmektedir (67,83,84). 

 

Tablo-4: Çölyak Hastalığı ile Birliktelik Gösteren Hastalıklar 

     

- Dermatitis 



Herpetiformis - 

Sklerozan 

Kolanjitis 

- IgA 


Eksikliği - 

Pulmoner 

Hemosiderozis 

-  Tip 1 Diabetes Mellitus 

-  Sistemik Lupus Eritematozis 

-  Otoimmun Tiroit Hastalıkları - 

Turner 

Sendromu 



- Sjögren 

Sendromu 

- Williams 

Sendromu 

-  Mikroskobik Kolit 

-  Addison Hastalığı 

- Down 

Sendromu 



- Alopesia 

Areata 


- Romatoid 

Artrit 


- Kistik 

Fibrozis 

-  IgA Nefropatisi 

-  Myastenia Gravis 

- Otoimmun 

Hepatit 


- Sarkoidoz 

- Epilepsi 

- Depresyon 

- Primer 

Biliyer 

Siroz 


- Migren 

- Otoimmun 

Hepatit 

- Skleroderma 

 

Fizik Muayene 

Bulgular çok değişkendir. Hafif hastalığı olan hastaların fizik 

muayenesi normaldir. Daha ağır hastalığı olanlarda fizik bulgular 

malabsorbsiyon sonucu ortaya çıkar ve spesifik değildir. Çocuklarda 

büyüme geriliği sıktır, çomak parmak görülebilir, kaşık tırnak uzun 

süreli demir eksikliği anemisine eşlik edebilir. Gode bırakan ödem alt 

ekstremitelerde görülür. Sıvı elektrolit eksikliğine bağlı dehidratasyon 


 

22

varsa turgor tonus azalmıştır, ciltte kuruluk vardır. Dermatitis 



herpetiformis, hipotrombinemiye bağlı spontan ekimozlar, A vitamini 

yetmezliğine bağlı folliküler hiperkeratöz ve anemiye bağlı solukluk gibi 

diğer dermatolojik bulgular görülebilir (8). 

Ağız muayenesinde aftöz stomatit, angular şelozis ve glossitle 

beraber dil papillalarında azalma görülür. Dişlerde enema tabakasında 

defektler sıktır. Batın, barsak anslarının sıvı ve gaz distansiyonuna bağlı 

olarak gergin ve timpandır. Hepatomegali ve abdominal hassasiyet sık 

değildir, hipoproteinemi hastalarda asit görülebilir (8). 

Ekstremitelerde periferal nöropati ve nadiren demiyelizan spinal 

kord lezyonlarına bağlı çeşitli duyu kayıpları görülebilir. Eğer nöropati 

ağırsa derin tendon refleksler azalabilir hatta kaybolabilir. Şiddetli 

kalsiyum ve magnezyum eksikliği ‘‘Chvostek veya Trosseau’’ 

bulgularına yol açabilir. Bu hastalarda osteopeni ile ilişkili kemik 

hassasiyeti bulunabilir (71). 

 

Tanısal Çalışmalar 

Serolojik testler ve ince barsak biyopsisi Çölyak hastalığı için en 

kesin tanı testleridir. Gaita çalışmaları, hematolojik, biyokimyasal testler 

ve radyolojik çalışmalar anormal olabilir ancak spesifik değildir. Çünkü 

benzer anormallikler diğer intestinal malabsorsiyon yapan hastalıklarda 

da görülebilir (8). 

 

Gaita İncelemesi 

Eğer malabsorbsiyon steatoreye yol açacak düzeyde ise, sulu, çok 

miktarda, yarı forme, açık kahve-gri renkli, kötü kokulu, yağlı 

görünümde gaita karakteistiktir. Asetik asit ve ısıtma ile hidrolize edimiş 

gaitanın, Sudan 3 veya 4 ile boyanarak mikroskopik incelemesinde yağ 


 

23

komponentinin gösterilmesi tarama testi olarak kullanılabilir (8). 



 

Hematolojik Testler 

Çölyak hastalığında anemi demir, folik asit, B12 vitamini 

eksikliğine bağlı olabilir. Bu nedenle eritrosit morfolojisi mikrositik 

anemiden makrositik anemiye kadar değişebilir. Serum demir seviyesi 

düşüklüğü sıktır. Lökopeni ve trombositopeni sık değildir, fakat ağır 

folik asit ve B12 vitamini eksikliğinde olabilir. Trombositoz, Howell-

Jolly cisimcikleri görülebilir ve bu da hiposplenizmi yansıtır. K vitamini 

eksikliğine bağlı protrombin zamanı uzamış olabilir. Eğer karaciğer 

hastalığı yoksa parenteral K vitamini protrombin zamanını hızla düzeltir 

(8). 


 

Biyokimyasal Testler 

Birçok organ sistemi tutulduğu için kan biyokimyasında 

anormallikler olur. Diyare ağır ise serum sodyum, potasyum, klor ve 

bikarbonat seviyeleri düşük olabilir. Diyare ve steatore olanlarda 

kalsiyum, magnezyum ve hatta çinko düzeyleri düşük olabilir. Osteopeni 

olanlarda fosfor düşük, alkalen fosfataz artmış bulunabilir. Serum 

albumin, globulin, kolesterol düzeyleri düşebilir (8). 

 

Oral Tolerans Testleri  

En yararlı testler xylose ve laktoz tolerans testleridir. Xylose daha 

çok proksimal ince barsak tarafından emilir. Bu nedenle tedavi 

edilmemiş  ağır çölyak hastalarında xylose’un üriner atılımı ve xylose 

seviyesi düşmüştür. Benzer şekilde çölyak hastalarında absorptif hücre 

lezyonlarına bağlı sekonder laktaz eksikliği oluşur (8). 



 

 

24

Serolojik Testler 

Klinik pratikte 4 serolojik çalışma çölyak hastalığı tanısına katkıda 

bulunur. IgA EMA ve IgA tTG antikorları temel olarak doku 

transglutaminaz antijenini hedef alırken , IgA  AGA ve IgG AGA’ların 

hedef antijeni gliadindir. Laboratuardaki değişkenliğe ek olarak 

hastalığın  şiddeti ve toplumdaki prevalansına bağlı olarak bu testlerin 

sensitivitesi ve spesivitesinin değiştiği rapor edilmiştir. Biopsi ile tanı 

konulmuş 101 hasta ile yapılan bir çalışmada, IgA EMA sensitivitesi 

total villus atrofisi olanlarda % 100 iken, parsiyel villus atrofisi olanlarda 

sadece % 31 olarak bulunmuştur (85). 

Yapılan bir metaanalizde EMA ve tTG antikorlarının  sensitivite 

ve spesitivite oranlarının birbirine benzer olduğu ve AGA’na  göre çok 

üstün oldukları kanıtlanmıştır (86). 

Son çalışmalarda hastaların EMA ve tTG antikorlarından biri ile 

değerlendirilmesi durumunda % 20’ye varan oranda tanı  dışı kalan 

hastaların olabileceği gösterilmiştir. Bu nedenle günümüzde EMA ve 

tTG antikorlarının birlikte kullanımı önerilmektedir (12). 

AGA uzun yıllar çölyak hastalığı tanısında kullanılmıştır. AGA 

IgA ve IgG seviyeleri orta derecede spesifik ve sensitif olmasına rağmen, 

pozitif prediktif değerleri oldukça düşüktür. Normal populasyonda 

çölyak hastası olmadığı halde AGA pozitif tespit edilenler sık görülür. 

Selektif IgA yetersizliği çölyak hastalarında %1.7 ile %2.6 arasındadır. 

Normal populasyona göre göre 10-16 kat daha sık görülür. Selektif IgA 

yetersizliği olan hastalarda IgG tabanlı testlerin yapılması gerekir 

(87,88). 

Glutensiz diyete giren hastalarda serolojik markerlerin hepsi 

negatifleşir. IgG AGA glutensiz diyet sırasında 6-12 aylık dönemde 

aşamalı olarak azalır, bu nedenle glutensiz diyetin etkinliğinin takibinde 


 

25

IgG AGA tetkiki etkili görülmektedir (89). 



Dahele ve arkadaşlarının yaptığı bir çalışmada 65 sağlıklı kontrol 

ve 53 çölyak hastasında IgA AGA, IgG AGA, IgA EMA, IgA tTG ve 

total serum IgA seviyeleri çalışılmış. 13 hastada IgA EMA negatif 

bulunmuş ve bu negatif çıkan hastaların 3’ünde IgA tTG pozitif 

bulunmuş. Yazar IgA EMA ile birlikte tTG antikorlarının birlikte 

çalışılması gerektiğini vurgulamıştır (90).  

Tedavi edilmemiş çölyak hastalarında serolojik testlerin 

sensitiviteleri, spesifiteleri, pozitif ve negatif prediktif değerleri Tablo 

5’de gösterilmiştir (67).  

 

Tablo 5: Tedavi edilmemiş çölyak hastalarında serolojik testlerin 

sensitiviteleri, spesifiteleri, pozitif ve negatif prediktif değerleri 



Serolojik Test 

Sensitivite  Spesivite 

Pozitif 

PD 

Negatif 

PD 

IgA  AGA 

    75-90 

  82-95 


  28-100 

  65-100 

IgG AGA 

    69-85 

  73-90 

  20-95 


  41-88 

IgA EMA 


    85-98 

  97-100 

  98-100 

  80-95 


Human tTG IgA 

    93 


  99 

  99 


  93 

Pig  guinea tTG IgA      95-98 

  94-95 

  91-95 


  96-98 

 

Çölyak hastalığının tanısında tTG antikor testi EMA testinden 



daha sensitif görülmektedir. Çölyak hastalığı için en spesifik test EMA 

testidir. 

Her iki testte benzer spesivite ve sensitivite değerlerine sahip 

görünmekle birlikte EMA, immunfloresan yöntemiyle yapılan, bu 

nedenle zaman alıcı,zahmetli, pahalı ve testi yapanın deneyimine dayalı 

bir testtir. Test için maymun özofagusu ya da göbek kordonu 



 

26

kullanılmaktadır. tTG ise ELİSA yöntemiyle yapılan, bu nedenle yapımı 



kolay, ucuz ve kolayca yorumlanabilen bir testtir. Test için kobay doku 

transglutaminazı ya da insan transglutaminazı kullanılır. Bu nedenle tTG 

IgA testi çölyak hastalığı taramalarında ön plana çıkmaktadır. 

Serolojik testler , çölyak hastalığı tanısında, glutensiz beslenmeye 

uyumu izlemede ve çölyak hastalığı açısından risk altında olan bireylerin 

taranmasında kullanılır. Glutensiz beslenme ile 6-12 ayda EMA 

negatifleşir (12). Çölyak hastalığı tanısı tek başına serolojiye 

dayandırılamaz, glutensiz beslenmeye başlamadan önce ince barsak 

biyopsisi yapılarak karakteristik histopatolojik bulgular gösterilmelidir. 

 

Radyoloji 

Tedavi edilmemiş çölyak hastalığı olduğundan  şüphelenilen 

hastaların değerlendirilmesinde ince barsak baryumlu grafisi faydalıdır. 

Anormal bulgular ince barsakta genişleme, baryumun floküle olması, 

segmentasyon ve pililerde kalınlaşma bulunur. 

Skleroderma, aşırı bakteri çoğalması (ince barsak divertikülozisi) 

veya kollagenöz sprue gibi diğer hastalıklardan  şüphelenildiğinde çok 

faydalıdır. Orta dereceli çölyak hastalığı olanlarda baryumlu grafi 

olabilir ve baryumlu grafi ince barsak biyopsisi ve serolojik testler kadar 

tanıda sensitif değildir. Çölyak hastalığı olan hastaların çoğunda rutin 

ince barsak pasaj grafisi gereksizdir ve lenfoma, karsinoma, ülseratif 

jejunoileitis veya striktür gibi komplikasyonların ekarte edilmesinde 

düşünülmelidir (8). 

Hiposplenizm, asit, lenfadenopati, mesenterik lenf nodu 

kavitasyonu bulunduğunda abdominal tomografi veya manyetik 

rezonans tanısal ipucu sağlar. Kemiklerin radyografik incelenmesinde 



 

27

kemik dansitesinde diffüz azalma, vertebral kompresyon kırığı ve 



psödofraktürler gibi osteopenik kemik hastalığının sekonder bulguları 

görülebilir (8). 



 

Endoskopi 

Çölyak hastalığında çeşitli endoskopik değişiklikler 

tanımlanmıştır. Duodenal katlantıların azalması, taraklaşma, mukozal 

düzleşme ve mozaik görünüm vardır. Daha az sıklıkta ise vaskülaritede 

artma ve mukozal nodülarite görülebilir. Mukoza çabuk kanar. Ancak bu 

bulguların hiçbiri çölyak hastalığı için spesifik ve sensitif değildir. Tanı 

için duodenumdan alınan biyopside histopatolojik değerlendirme  şarttır 

(91). 


Yüklə 1,13 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin