Multipl skleroz (Multiple Sclerosis; ms) tanim ms beyin ve omuriliğin bir hastalığıdır


Ağrıların tedavisinde farklı tip ilaçlar kullanılabilir



Yüklə 422 Kb.
səhifə26/26
tarix07.01.2017
ölçüsü422 Kb.
#5034
1   ...   18   19   20   21   22   23   24   25   26

Ağrıların tedavisinde farklı tip ilaçlar kullanılabilir.

Bulgular bölümünde söz edildiği gibi MS birbirinden farklı bir çok ağrıya neden olabilir. Bu ağrıların giderilmesinde bir çok ilaç kullanılmaktaysa da en çok kullanılan ilaç karbamezapindir.

Karbamazepin (Piyasa adı Tegretol, Karazepin, Karbeks) ya da temelde benzer özellikte olan yeni bir türevi olan Okskarbamazepin (Piyasa adı Trileptal) de aslında bir sara (Epilepsi) ilacıdır. Bu ilaç, MS’de bir çok başka amaçla kullanıldığı gibi, vücudun herhangi bir yerindeki ağrıyı özellikle de aralıklarla gelen keskin ağrıları geçirmek için kullanılır. Hap şeklindedir. Günde en az iki kez yutulur. Yan etkileri fazla olmayan bir ilaçtır. Bazı kan hücrelerinin yapımında azalmaya neden olabilir. Ciltte döküntü ve kaşıntı yaratan bir çeşit allerjik reaksiyona neden olabilir. Günlük kullanım miktarı fazlaysa, zehirlenme olasılığına karşın kan düzeyleri ölçülmelidir. Uzun süreli kullanımında kan yapımını azaltıcı ve vücut tuzunu azaltıcı yan etkiler açısından kan ölçümleri yapılmalıdır.

Fenitoin (Piyasa adı Epdantoin, Hydantin ) Karbamezapin gibi hap şeklinde olan bir sara (Epilepsi) ilacıdır. Ağrı giderici etkisi de benzer şekilde oluşur. Ancak yaygın bir kıllanma artışı yaptığından bayanlarda kullanımı sınırlıdır. Uzun süreli kullanımında diş etlerinde şişme ve bozulmalara neden olabilir. Ucuz bir ilaçtır.

Gabapentin (Piyasa adı Neurontin) Diğer Sara ilaçları gibi aynı amaçla kullanılabilir. Hap şeklindedir. Türkiye’de piyasaya yeni verilmiştir. MS’deki ağrıda özellikle önerilmektedir. Yorgunluk ve dengesizlik yakınmalarını artırabilir. Diğerlerinden daha pahalıdır.

Amitriptilin (Piyasa adı Laroxyl ve Triptilin) Ağrı, aralıklı değil de daha sürekli ise veya daha yaygınsa ve de yanıcı batıcı gibi özellikleri varsa bu ilaç daha çok yarar sağlar. 10 ve 25 miligramlık hapları vardır. Ağız kuruluğu, idrar kesesindeki idrar birikiminde artma, bunama varsa belirtilerini arttırma gibi yan etkileri vardır.

MS’lilerdeki ağrılarda bazı “Sara” (Epilepsi) ilaçları kullanılır.

Sara” (Epilepsi) ilaçları başka amaçlarla da kullanılabilir. MS’de bu ilaçların kullanılması MS’in bir çeşit Epilepsi hastalığı olduğu anlamına gelmez. İlaçlar aslında birbirinden farklı mekanizmalar ile birbirinden oldukça farklı hastalıklarda, birbirinden oldukça farklı belirtileri gidermekte kullanılabilirler. MS bunun tek örneği değildir. Bir çeşit barsak kurdu ilacı ile kanser tedavisi yapılıyor olması gibi tıpta bu tür uygulamaların yüzlerce örneği vardır. Bu yüzden ilaç prospektüslerini okuyarak karar vermek ve doktorun yanlış ilaç verdiğine hükmetmek yanılgıdır.

MS’lilerdeki ağrılarda bazı “Romatizma İlaçları” kullanılır.

MS’ deki ağrıların tedavisinde yukarıda söz edilen ilaçlar dışında, yurdumuzda romatizma ilacı adıyla da bilinen Aspirin başta olmak üzere pek çok ilaç kullanılabilir. İltihap giderici etkileri de olan “Steroid olmayan ağrı kesiciler” diye de adlandırılan bu ilaçlar çok çeşitlidir. Bu ilaçların büyük bir kısmının mide ve bağırsak ülserlerini azdırabildiği, hatta kanamasına neden olduğu bilindiğinden, ülser olduğu bilinen kişilerde dikkatli kullanılmaları önerilir.

MS’ lilerde ki ağrılarda diğer tip ağrı kesici ilaçlar da kullanılabilir.

Ağrıları geçirmek için kortizon kullanılmaz.

Kortizonlu ilaçların da ağrı kesici özelikleri vardır. Bu nedenle atak tedavisi sırasında MS’lilerin ağrıları hafiflemekte veya geçmekte, tedavi sonrasında tekrar ortaya çıkabilmektedir. Bunu gören bazı MS’liler kortizon tedavisine devam etmek istemektedir. Hatta hekimlerinden habersiz Kortizon almaktadır. Hekim önerisi dışında Kortizon kullanmak, hem olası yan etkiler açısından yanlıştır, hem de daha sonra gerçekten gerektiğinde, ilacın etkisiz kalmasına neden olabilir. Ağrı için kortizon kullanmak kesinlikle kaçınılması gereken bir davranıştır.

Yorgunluk tedavisinde kullanılan bir çok ilaç vardır.

Amantadin (Türkiye’de bulunmamaktadır.) Aslında eski bir virus ilacıdır. Sonradan Parkinson ve benzeri hastalıklarda da işe yaradığı anlaşılmıştır. MS’deki yorgunluğu azalttığı da ortaya çıkmıştır. Güçsüzlük yakınmalarını nasıl azalttığı bilinmemektedir. Hap şeklindedir. Günde iki kez alınması önerilir. İthal olduğundan ucuz değildir.

Pemoline (Türkiye’de bulunmamaktadır.) Beyin için uyarıcı bir ilaçtır. Yan etkileri fazladır. Çok yararlı olduğu kanısı yoktur. Diğer tedaviler başarısız olduğunda denenmektedir.

4-Aminopyridin (Türkiye de bulunmamaktadır) Başka amaçlarla da kullanılan hap şeklinde olan yeni bir ilaçtır. Tıbbi etkinliğini “Kalsium kanal blokeri” olarak oluşturur. MS’de, sinirsel iletimdeki aksamayı azaltarak yorgunluğu azalttığı anlaşılmıştır. Yan etkileri çok olmayan etkili bir ilaçtır. İngiltere’den getirterek kullanmak mümkündür. Ucuz değildir.

Modafinil (Türkiye’de yok. Modiodal adıyla yakında çıkacak.) Beyin üzerinde uyarıcı etkisi olan hap şeklinde yeni bir ilaçtır. MS’deki yorgunluğu azaltıcı etkisi olduğunu bildirilmektedir. Kesin kanı oluşturacak çalışmalar henüz yoktur. Denenmekte olan bir ilaçtır.

Yorgunluk yakınması, bir depresyonu gizliyor olabilir, bu durumda ise depresyon ilaçları yararlı olacaktır.

Kabızlık ve diğer bağırsak sorunlarının giderilmesi için bazı önlemler alınabilir.

Kabızlık temel olarak ilaçlarla değil uygun şekilde beslenme ile tedavi edilir. Posalı yiyeceklerin bol tüketilmesi ve çok bol su içilmesi çoğu kişinin sorunu çözmektedir. Çünkü bir çok kişi su ve sulu şeyleri daha az tuvalet ihtiyacı olsun diye azaltmaktadır. Hareket etme zorluğu olduğu için, tuvalete zor gidilebildiği için, sokakta v.b sık sık tuvalet bulmak çok zor olduğu için ya da başka herhangi bir haklı nedenle sıvı alımı azaltılmaktadır. Yine de bu çok hatalı bir davranıştır. Çünkü hem mesane hem de bağırsaklar daha çok sıvıya ihtiyaç göstermektedir. Sıvıyı kısıtlamak, idrar iltihaplanması gibi ,kabızlık gibi pek çok önemli soruna neden olur.

Beslenme alışkanlıklarımız giderek yanlış şekilde değişmektedir.

Pek çok kişi kolay olduğu gerekçesi ile “Fast Food” denilen türde atıştırarak karın doyurmaktadır. Çocuklar ve gençler bu etkilenmeye daha açıktır. Oysa bu kolay beslenmeyi icat edenler, yanlış olduğunu görmüş ve bizim eski beslenme alışkanlıklarımızı öğrenerek, “Akdeniz tipi beslenme” adıyla uygulamaya başlamışlardır. Beslenmenin sebze meyve ve bakliyat ağırlıklı olması tercih edilmelidir. Tencere yemekleri ve sofraya oturup yavaş yavaş yeme alışkanlığı korunmalıdır. Öğün atlanmamalı, rejim yapma niyetiyle yemekler geçiştirilmemelidir. Doğru beslenme alışkanlıklarının bağırsakların sağlığı ile de doğrudan ilgisi vardır. Barsak kanserleri ile beslenme şeklinin ilgili olduğu kanıtlanmıştır. (Beslenme ile kalp ve damar hastalıklarının ilgisi herkesin bildiği kadar çoktur. )

Dışkıyı oluşturan, yiyeceklerin posası olduğundan, doğru beslendiğimizde posa artacak kabızlık azalacaktır. Dışkı kıvamını artıran ilaçlar ancak çok zorunlu olduklarında kullanılabilir. Yukarıda söz edilen önlemler yerine hemen ilaca başvurmak sorunu çözümsüz hale getirebilir. Çayın kabızlık yapıcı bir etkisi olduğu bilinmelidir.

“Doğal Maddelerle Yapılan Tedaviler” istenmeyen sonuçlar yaratabilir.

“Doğal tedavi” adı ile uygulanan kuru ya da yaş bitkiler de bir anlamda ilaçtır. İlaçtan farkları özel ilaç paketleri halinde satılmıyor oluşları değildir. İlaçların geçtiği testlerden geçirilmemiş olmaları, hangi miktarın ne oranda etkili olduğu, ne gibi yan etkilere sahip olduğu gibi uzun incelemelerle belirlenen sonuçların bilinmiyor oluşudur. Bunların doğaldır diye zararsız olduklarını düşünmek yanılgıdır. O yüzden, başka birine iyi gelmiş bana da iyi gelir, diye kolaycı bir düşünceye kapılmadan, dikkatli kullanılmaları gerekir. Mümkünse söz konusu maddeyi tanıyan bir hekimden görüş alınmalıdır. Pek çok ilaç, aslında bitkisel kökenlidir. Örneğin aspirin söğüt ağacının yaprağından elde edilir. Buna benzer yüzlerce örnek verilebilir. Doğal bir maddelerin etkinlikleri kadar yan etkilerinin de bulunduğu, uzun araştırmalara dayanan bilgiler sonrasında kullanıma sunulduğu, hatırlanmalıdır.

Doğal bitki çaylarını içerken bile dikkatli olmak gereklidir.

İçinde Sinameki adıyla bilinen Senna denilen bitki yaprağının bulunduğu bitki çayları marketlerde v.b satılmaktadır. Bu maddenin kabızlık giderici etkisi oldukça güçlüdür. Az miktarda alımı kabızlıkta işe yarar. Fazlası ishal yaratabilir. Aslında aynı maddenin hap, toz ve şurup halinde pek çok farklı adla satılan oldukça ucuz ilaç formu da vardır. Ancak doğalsa daha iyidir yargısıyla ilaç formu yerine çay formu rağbet görmektedir.

Cinsel sorunların giderilmesi önemsenmelidir.

Sildenofil (Piyasa adı Viagra) Erkeklerde, sertleşme zorluğu ve erken boşalmaların tedavisinde çok işe yarayan hap şeklinde bir ilaçtır. Cinsel ilişkiden yaklaşık bir saat önce bir adet yutulur. Kalp ve dolaşım sistemi üzerinde oluşan yan etkileri nedeniyle hekim önerisi olmadan kullanılmamalıdır. Ucuz değildir.

Kadınlarda benzer bir ilaç henüz üretim aşamasındadır. Bu gün için sadece kayganlığı artırıcı ürünler kullanılmaktadır.

Cinsel sorunların çözümünde psikiyatrik yardım alınmalıdır.

Hastaların hekimleri ile cinsel sorunlarını konuşabilir duruma gelmeleri ile sorunlarla baş etme şansı artabilir. Cinsel sorunların giderilmesinde eşlere birlikte uygulanacak psiko terapinin çok yararı olabilir.

Kişinin bağımsız hareket yeteneği kısıtlanmışsa, cilt bakımına özen göstermek gerekir

Cilt bakımına yeterli önemi vermek de yaraları önlemek için gereklidir. Cildin mutlaka temiz ve kuru kalmasını sağlamak gereklidir.

Kendi hareket edemeyen kişileri iki üç saatte bir yatak çarşafından çekerek çevirmek bile çok önemli bir önlemdir. Havalı yatak adıyla bilinen yer yer şişip sönerek vücudun hep aynı yerinin yük altında kalmasını engelleyen motorlu yataklar, jelden yapılmış yataklar ya da küçük çıkarılabilir kafesler şeklinde ki sünger yataklar ve benzer amaçlı başka tür koruyucu yataklar kullanmak da iyi bir önlemdir. Bu yatak türlerinin birbirlerine üstünlükleri pek belirgin değildir.

Yatak yaralarını önlemek için söz edilen önlemlerin hiçbiri tek başına yeterli olmayacağından tümüne birden dikkat etmek gerekir.

Kişinin bağımsız hareket yeteneği kısıtlanmışsa, beslenmesine özen göstermek gerekir.

Hareket yeteneği çok azalmış kişileri yatak yaralarından korumak çok önemlidir. Hemen her çeşit yiyecekten oluşan , dengeli ve iyi bir beslenme ve bol sıvı alımı en önemli önlemdir. Yetersiz beslenme zayıflamaya, bu da kasların içerden gizlice erimesine, sonuçta yatak yarası denilen tedavisi zor bir doku yıkımına neden olur.

MS’liler için özel bir beslenme biçimi uygulamak gerekli değildir.

Dengeli beslenme ile ideal kilonun sağlanması temeldir. Dengeli beslenmek demek tek tip yiyeceğe dayanmayan hemen her çeşit besinin tüketildiği beslenme şeklidir. Bitki kökenli yiyecekler, sebze, meyve, bakliyat ve hububat çeşitleri cinslerine göre çiğ ya da pişirilerek yenmelidir. Her gün bir çeşit sebze bir çeşit meyve bir çeşit hububat mutlaka yenmelidir. Beslenirken az yağ, az şeker ve az tuz tüketilmelidir. Et ve süt ürünlerinin de yeterince alınması gerekir. Bu basit kurallar sağlıklı olsun hasta olsun herkes için geçerlidir. Doğal olarak MS’liler için de geçerlidir.

Besinin cinsi kadar miktarına da önem verilmelidir.

Beslenme, kilo almayacak ve vermeyecek şekilde sağlanmalıdır. Yağlı yiyeceklerin kilo alımına neden oldukları bilinir. Proteinli yiyecekler olan et süt ve yumurtanın dokuların tamiri ve gelişmesi için gerekli olduğu hatırlanmalıdır. Yeşil sebze, salata ve meyveler başta olmak üzere özellikle çiğ yenen bitkisel yiyeceklerin vücudun savunma ve direnç sistemleri ile ilgisi olduğu bilinir.

Çeşitli yiyeceklerin yenmesi bedenin bütün işleyişinin sağlığı açısından yararlıdır. Hatırlanması gereken şey, herkesin her zaman olabildiğince çok çeşitli yiyeceklerle beslenmesidir. Kilo alımı hedeflenmiyorsa yiyecek miktarı azaltılmalı ama buna karşılık yiyecek çeşidi arttırılmalıdır. Bu genel bilgiler MS’liler için de geçerlidir.

Zayıflık da şişmanlık da zararlıdır.

Hemen herkes için geçerli olan bir beslenme kuralı vardır. Zayıflama yetersiz beslenmeyi, şişmanlama ise fazla beslenmeyi gösterir. Çok az yediğini söyleyen şişmanlar en azından kilo aldıkları dönemde fazla beslendiklerini bilirler. Fazla yemedikleri dönemlerde ise en azından aynı kiloda kaldıklarını.

Fazla kilolar başka olumsuz etkilerinin yanı sıra, hareket yeteneğini azaltarak da zarar verirler. Hareket yeteneği, MS ya da bir başka nedenle sınırlanmışsa buna daha çok dikkat edilmelidir.

Zayıflık, özellikle yatağa bağımlı hareketsiz hasta ve sakat kişilerde ciddi sorunlar yaratır. Kasların içten erimesi ile yatak yaralarına neden olabileceği gibi vücudun savunma düzeneklerinde bozulma sonucunda kolay hastalanmaya ve zor iyileşmeye de neden olur.

MS’lilerde özel vitamin takviyeleri yapılmaktadır.

E vitamini, Karnitin ve C vitamini gibi bazı vitamin ve maddelerin hücre içinde oksijen ve enerji kullanımında yararları olduğu bilinir. “Anti oksidan” adı verilen bu gibi maddelerin hücreyi yıkımdan koruduğuna ilişkin bazı bilimsel kanıtlar da bulunduğundan bu maddeler gripten başlayan bir dizi hastalıkta denenmişlerdir. Ancak MS’de kesin olarak kanıtlanmış bir etkinlikleri yoktur. Vücutta depolanmadıklarında fazla kullanımlarının yararı da zararı da olmaz. (Kiloyla portakal mandalina yiyerek gripten korunduklarını düşünenlere duyurulur.)

Benzer şekilde bazı B vitaminlerinin, özellikle B12 vitamininin sinir dokusu üzerinde iyileştirici etkisi olduğuna inanılır. Bu inancın kesin bilimsel kanıtları yoktur. B vitaminlerinin her birinin eksikliği beyin omurilik ve sinirler üzerinde önemli hasarlar, hastalıklar yaratır. Bu nedenle eksiklikleri söz konusu ise ilaç olarak kullanılmaları gerekir. Aksi takdirde bu vitaminlerin kullanılmasının bir yararı yoktur. Ayrıca B6 gibi bazılarının birikici özelliği olduğundan zararlı sonuçlar da oluşabilir. B12 vitaminin kandaki miktarı, başka bazı hastalıklarda olduğu gibi bazı MS’lilerde düşük bulunmaktadır. Bu durum doğal olarak tedavi gerektirir.

MS’lilerde bazı özel beslenme rejimleri önerenler vardır.

MS’de özellikle yağdan oluşan bir yapı olan Myelin harabiyeti olduğundan yağ rejimi üzerinde çok durulmuştur. Bir yüzyılı aşan süreyle bu amaçla inceleme ve araştırmalar yapılmıştır. “Lorenzo’nun Yağı” filmi gibi medyaya yansıyan bazı etkinlikler yüzünden bu yağ konusu bir çok kez güncellenmiştir.

MS için bilimsel olarak kanıtlanmış bir beslenme şekli ya da önerisi yoktur. Bu amaçla beslenmede aksamalara neden olabilecek kısıtlayıcı önerilere değer verilmemelidir.

MS’liler baldan özel olarak yararlanmaz.

Bal ve arı sütünün besleyici ve iyileştirici etkisi olduğuna inanılır. Hemen her hastalık nekahatinde her sabah arı sütü, bulunamıyorsa bir kaşık bal yutturulur. Bal doğal bir şekerdir ve oldukça besleyicidir. Besleyici olmasının nedeni bedene hemen kullanabileceği şekeri sunmasındandır. Şeker enerji kaynağıdır. Zayıflıkta bu uygulama hızla kilo almayı sağlayarak işe yarar. Ama kilo alımı istenmediğinde dikkat edilmelidir. Balın, bunun dışında iyileştirici bir etkisi olduğu bilinmemektedir. Aşırı ve gereksiz kilo alımına neden olmamak için dikkat edilmelidir. Arı sütünün tedavi ediciliği hakkında, çok fazla sansasyon varsa da yeterli bilimsel veri yoktur.

MS’in bazı özel bitki karışımları ile iyileşebildiği söylenir.

MS için pek çok farklı bitki ya da tohum karışımı önerilmiş ve denenmiştir. Bu güne kadar etkinliği kanıtlanmış bir formül yoktur. MS’liler paralarını ve umutlarını bu konularda tüketmemelidir.

MS’in alternatif bir yöntemle tedavisi mümkün değildir.

Tıp dışı uygulamalar ile sağlandığı söylenen yararlar rastlantısal olan kendiliğinden düzelme dönemlerine denk gelen ya da psikojenik kökenli etkilenmelerdendir. Kişilerin gereksiz ve yararsız uygulamalardan kaçınması, umudunu ve parasını umut tacirlerinin elinde ziyan ettirmemesi gerekir.

MS’de fizik tedavi uygulamaları önlem olarak da, iyileştirme amacıyla da yarar sağlar.

Gerek beden, gerek akıl ve gerekse ruh sağlığı özen gerektirir. Yıpratılmaması için tarafımızdan korunmalıdır. Gösterilen özen ile alınan sonuç arasında doğru orantı vardır. Yapılan her egzersizin beden için önemli olduğu bilinir. Mümkün olduğunca hareketli yaşamak gelecekteki hastalıklara karşı dayanıklılık sağlar.

Fiziksel yeterliliğin ya da yaşam kalitesinin bozulduğu her durum, bunu yaratan ne olursa olsun “Rehabilite” edilmelidir. Rehabilitasyon, fiziksel, mental, ruhsal ve sosyal açıdan uygulanabilir. Rehabilitasyonun amacı, bozulan işlevlerde düzelme sağlamak, özürlülük oluşmuşsa bunu azaltmak ve eklem serleşmeleri gibi olabilecek yeni hasarları önlemektir.

Aşırı yorgunluk yaratmayacak her türlü fiziksel egzersiz işe yarar.

Çok yoğun olarak yapılan fiziksel aktiviteler ve sıcak kaplıca gibi aşırı sıcak uygulamaları MS’lilere önerilmez. Hatta yasaklanır. Çünkü vücut ısısının artması geçici belirtiler yaratabilir ya da var olanları arttırabilir.

Bedenin aşırı ısınmasına neden olmamak, aşırı yorgunluk yaratmamak koşulu ile her türlü egzersiz yararlı olacaktır. İster havuzda, ister kaplıca suyunda ister denizde yapılsın, yüzme en iyi egzersizlerdendir.

Fiziksel olmayan egzersizler de işe yarar.

“Bilişsel işlevler” denilen, öğrenme, hatırlama, değerlendirme, yorumlama gibi yetilerin geliştirilmesine yönelik çabalar, fiziksel olanlara benzer şekilde işe yarar. Bu herkes için geçerlidir. Düzenli egzersiz yapan bir kişinin bedeni eskisine göre nasıl daha dinç oluyorsa, düzenli olarak beyinsel etkinliklerde bulunan kişilerin beyinleri de gelişir. Üstelik bedenin bir bölümü kullanıldığında sadece o bölümü gelişirken beynin bir bölümü kullanıldığında diğer bölümleri de bundan etkilenmekte ve gelişmektedir. Bu nedenlerle daha çok ve çeşitli konular da okumak, sürekli olarak yeni bilgiler edinmeye çalışmak, hemen her konuda akıl yürümek ve düşünme yeteneğini geliştirmeye çalışmak herkes için gereklidir. Sanıldığının tersine bu uğraşlar kafayı sulandırmaz (!), aklı ve buna bağlı yetenekleri geliştirir.

Akıl düzeyi ne olursa olsun bu söylenenler geçerlidir. Çelimsiz bir vücuda sahip bir kişinin düzenli egzersiz yaparak olimpiyat rekoru kırması beklenmez. Ama olduğundan daha çelimli hale geleceği açıktır. Benzer şekilde geri zekalı bir insanın söz edilen öğrenme ve düşünme çalışmaları ile Einstein olması beklenmez. Ama beyin yetilerinin belirgin bir şekilde gelişeceği kesindir. Ayrıca nasıl idman bırakıldığında beden hantallaşıyorsa, kullanılmayan beyinde parlaklığını yitirmekte, sanılanın tersine kısa sürede hatta birkaç hafta içinde bile belirgin olarak düşüş göstermektedir. MS’li olsun olmasın herkesin bedenine olduğu kadar beynine de sahip çıkması ve onu geliştirmesinin kendi yararına olduğunu anlaması gerekir. Atalarımız boşuna “Çalışan demir pas tutmaz.” Derken sadece bedeni kastetmemiş aklı da kastetmiş olmalıdırlar.

MS’de uğraş tedavileri gereklidir.

Bazı MS’liler iş güç kaybına uğrarlar. Daha önce etkin ve etkili iken giderek gündelik yaşamın dışına düşerler. Bu durum kişinin kendisini yük olarak algılamasına neden olur. Oysa bazı becerilerini yitiren kişilerin başka bazı beceriler kazanabilmeleri mümkündür. Hemen herkesin yaşama katabileceği bir şey vardır. Bunların bulunup çıkarılması, herkesin kendi yeteneği ve becerisi ölçüsünde üretken tutulması MS’li içinde, ailesi içinde, toplum içinde çok önemlidir.

Bu ve başka bir çok amaçla işe yarayan “Uğraş tedavisi” geliştirilip yaygınlaştırılmalıdır. Ülkemizde yeterince bilinmediği ve uygulanmadığı için, bu konuda talep oluşturmakta herkese görevler düşmektedir.

YAKIN GELECEKTEN TEDAVİ BEKLENTİLERİ;

MS’de kombine ilaç tedavileri daha etkili olabilir.

MS’in seyrini etkileyen ama MS üzerindeki etkinlikleri birbirinden farklı olan ilaçlar vardır. Her b,r ilaç grubu da yeterince etkin olmadığından, bunların beraber kullanımının daha iyi sonuç verebileceği düşünülerek çalışmalar planlanmıştır. Bu çalışmalar henüz sonuçlanmadığından, oluşabilecek yararlar şimdilik bilinmemektedir. Ancak her bir ilaç çok pahalı olduğundan, birlikte kullanılmalarının yararı kanıtlansa bile pratik uygulamasında da sorunlar oluşabilir.

İğne şeklinde ki ilaçların yerine hap şekilleri geliştirilebilir.

Bu gün için etkin oldukları bileinen ilaçların hemen hepsi iğne şeklindedir. Ağızdan alınmaları mümkün değildir. Bazılarının ağız yoluyla alınan şekilleri üzerinde halen çalışılmaktadır. Bu şekilde iğneden kaynaklanan uygulama zorlukları aşılabilir.

Kemik iliği nakli ile tedavi geliştirilebilir.

Kemik iliğinde henüz özel bir yapıya dönüşmemiş kan hücrelerinin (Kök hücreler) bulunur. Bunlar beyin içine konulursa orada gerekli beyin hücreleri şeklinde özelleşebilirler. Bu hücrelerin beyin içinde gereken tamiri yapabilmesi amaçlanır. Bu amaçla yapılan inceleme çalışmaları gelecek için umut verecidir.

Genetik Tedaviler” diğer hastalıklarda olduğu gibi MS’de de umut kapısıdır.

Kök hücre tedavileri kadar gen tedavi çalışmaları da umut verici görünmektedir. Gerek genetik bilimindeki gerekse de moleküler biyoloji konularındaki gelişmeler geleceğin umut kapılarıdır. Gelecekteki daha başarılı tedaviler, belki de bu gün öngöremediğimiz bir başka alandan gelecektir.

SON SÖZ

MS konusunda ne yazık ki son söz söylenmemiştir. Neden oluştuğu ve nasıl yok edilebileceği henüz bilinmemektedir. Yapılan binlerce araştırma, sona yaklaştığımızı hissettirmekteyse de MS’le beraber yaşayanların sorunları devam etmektedir.

MS denilen sinsi düşmanla uğraşırken yapabileceğimiz pek çok şey var. MS’li bir kişinin, yakınları ve hekimi ile el ele vererek, ne zaman geleceği belli olmayan bu yarını beklerken, bugünü, olabileceğin en iyisi haline getirme yükümlüğü var.

Elimizde bugün var. Bugünü mutlu geçirebilmek için, önümüze dikilen bütün engelleri yıkabilecek öz gücümüz var. Sorun bunun farkında olup olmamamızdır.

Doktor Nevin olarak, MS’le savaşan bir hekim olarak, bu gücü kendimde ve izlediğim MS’lilerde görmekten mutluluk duyuyorum.


Ocak 2003-İst.





Yüklə 422 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   18   19   20   21   22   23   24   25   26




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin