Tibet'li bir rahip olarak bilinen ünlü Lobsang Rampa'­



Yüklə 6,06 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə16/19
tarix09.04.2020
ölçüsü6,06 Mb.
#30802
1   ...   11   12   13   14   15   16   17   18   19
Lobsang Rampa - Antiklerin Mağarası

tan'da  bir süre  kaldıktan  sonra  topraklarım ıza  bütün  yolu ge­
çerek  gel mişti.  Kendi  ülkesinde  büyük  bir  insandı  ve  bera­
beri nde  ahşap  davul lar  getirm işti .   Ahşap  davul ları  çalmak, 
Japon  keşişlerin  dininde  öylesine  büyük  bir  parçadır.  Japon 
keşişlerin  çok  yönlülüğüne,  davul larıyla  yaptıkları  d ikkate 
değer m üziğe hayret ettim. Bir tür ahşap kutunun çal ınmasıy­
la  böyle  hoş  müzikal  ses  vermesi,  bana  gerçekten  şaşırtıcı 
geldi.  Ahşap  davulu  vardı  ve  her  birine  küçük  çanlar  i l işti­
rilmiş  çeşitl i  tokmakları  vardı.  B izim  lamalarım ızda  gümüş 
çan larıyla,  yeri  geldiğinde  büyük  tapınak  deniz  kabukları nı 
öttürerek  ona  eşlik  ettiler.  Bu  bana,  bütün  tapınak  titreşiyor 
1 98 

"BÖLÜM  DOKUZ" 
gibi geldi. Duvarlar kendi  kendilerine dans  ediyor ve parı ldı­
yor  gibi  göründü.  S i sler,  yüzler  gibi,  uzun  zaman  önce  ölen 
Lamaların  yüzleri  gibi  şeki l lenerek  uzak  mesafelere  çekil­
diler.  Fakat  bir kere  daha, her şey  birazdan  sona erdi  ve  Reh­
berimin toplantısına yetişebilmek  için aceleyle dışarı çıktım. 
"Fazla  zaman  kaybetmedin  Lobsang! " 
dedi  Rehberim 
neşeyle. 
"Sayısız mezelerden birini yemek için belki kalırsın 
diye  düşündüm! "  "Hayır Saygıdeğer Lama, " 
dedim. 
"Tacir­
lerden ve başkalarından seks hakkında o kadar çok şey duy­
duktan sonra,  benim çok şaşırmama sebep olan Batı dünya­
sında seks konusu  için biraz bilgi elde etmek için çok istek­
liyim. " 
Bana  güldü  ve 
"Seks,  her yerde pek çok ilgiye sebep 
olur.1 Her şeyden  öte,  insanları  bu yeryüzünde  alıkoyan  bu 
sekstir. Bunu, .bu kadar çok istediğin için görüşeceğiz. " 
"Saygıdeğer Lama, " 
dedim; 
"önceden,  seksin dünyadaki 
ikinci güç olduğunu söylemiştin.  Bununla ne demek istedin? 
Eğer seks,  dünya nüfusunu korumak için çok gerekliyse,  ni­
çin,  en önemli güç değildir? "  "Dünyada en büyük güç Lob­
sang, " 
dedi  Rehberim, 
"İmajinasyon olmadan seks dürtüleri 
olamayacağı için,  bütün güçlerin en büyüğü imajina.\yondw'. 
seks değil.  Eğer bir erkek imajinm.yona sahip değilse,  o za­
man  erkek,  dişiye  ilgi  duyamazdı.  İmajinasyon  olmadan  ne 
yazar,  ne sanatçı olacaktı.  Yapıcı ya da iyi olan hiçbir şey ol­
mayacaktı!"  "Fakat  Saygıdeğer  Lama " 
dedim; 
"İmajinas­
.yonun seks için gerekli olduğunu mu söylüyorsunuz?  Ve  siz. 
imajinasyonu  hayvanlara  nasıl  uygulayacaksınız'! '�  "İnwji­
nmyona hayvanlar da sahiptir Lobsang,  insanların sahip ol­
duğu gibi. Pek çok insan. bu hayvanları hiçbir şekilde zekası 
olmayan,  mantığın  hiçbir  şekli  olmayan.  akılsız 
yaratıklar 
olarak düşünür. Sadece ben, şaşırtıcı sayıda uzun yıllar 
ya.ya­
mış  biri, farklı  olduğunu sana anlaıabi/İ/'. " 
Rehberim  bana 
baktı  ve  sonra  bir  parmağını  bana  sal layarak; 
"Tap111a[!,ın sal 
1 99 

"ANTİKLERİN  MAGARASI " 
kedilerini  ortaya  koy,  onlartn  imajinmyona sahip  olmadık­
l<ırını hana söyleyebilir misin? Onları okşamayı bırak, onlar­
la daima konuşuyorsun.  Onlara hir kere şefkat gösterdikten 
sonra seni hir ikinci sefeı: hir üçüncü sefer ve daha.fazla bek­
leyecekler.  Eğer hu sadece duygusuz reaks�von olsaydı,  eğer 
bunlar sadece  zihin  ka!thı olsaydı. 

zaman  kedi,  senin için _ 
ikinci ya da  üçüncü firsatı  beklemeyecekti.  alışkanlık şekil­
lenmiş  olana  kadar  bekleyecekti.  Hayır  Lohsang.  herhangi 
hir hayvan imajinmyona sahiptir.  Bir hayvan,  eşiyle birlikte 
olmanın zevkini hayal eder ve sonra,  kesinlikle o olur.1 " 
Konu  üzerinde  durursak,  konuya düşünerek  yaklaşırsak, 
Rehberimin  kesinl i kle hak l ı  olduğu  benim  için o ldukça aç ık­
tı. Genç kadın ların göz kapaklarını  kırpması gibi aynı  şekilde 
kanatlarını  çırpan  küçük  kuşlar,  küçük tavuklar görmüştüm . 
Küçük  kuşları  seyretmiştim  ve devamlı  yiyecek  arayan  eşle­
rinin  dönmesini  beklerken,  gerçekçi  endişe lerini  gördüm. 
Küçük sev i m l i  bir kuşun, eşinin dönüşünde onu selamlayışın­
daki  neşeyi  görmüştüm.  Ş imdi  onun  üzerinde  düşününce, 
hayvanların  gerçekten  imaj i nasyona  sahi p   oldukları,  benim 
için aç ıktı. Bu yüzden, Rehberimin, dünyanın en büyük gücü­
nün  iınaj inasyon  olduğunu  bel irtmesindeki  duyguyu  an laya­
bildim. 
"Tacirlerden  hiri.  hir kişinin ne kadar okültse,  o  kadar 
sekse  karşı  olduğunu  anlatmıştı  saygıdeğer  Lama, " 
ded im. 
"Bu doğru mu. yoksa alaya mı almdım? Böyle çok.fazla ilginç 
şey duydum ki konuya nasıl katlanacağımı gerçekten bilemi­
yorum. " 
Lama  Mingyar Dondup: 
"Tamamen doğru Lohsang. 
Okült konulara yoğun ilgi duyan pek çok insan,  sekse yoğun 
olarak soğuktw:  Özel hir sebeple daha önce sana söylenmiş 
olan.  en  büyük  okültistlerin  normal  olmadığı  işte  hudur. 
Fiziksel hazı  kusurları vardır.  Bir kişi,  TB ..  kanser ya da hu 
liinfe herhangi hir mezar hasıalığına sahip olabilir.  Bir kişi. 
200 

"BÖLÜM  DOKUZ" 
bazı  sinirsel şikayetlere  sahip  olabilir.  Ne olursa olsun,  bu 
hastalıklar  meta.fiziksel  algtlan  artmr, " 
diye  cevaplarken 
başını üzülerek sal lad ı .  Devam  ederken hafifçe kaşlarını çattı . 
"Pek çok insan,  seksüel dürtülerin,  harika bir yönelim oldu­
ğunu ke�'fetti.  Bazı insanlar.  bir sebeple ya da başka bir se­
beple,  süblimleşme  metodu  olarak seksüel yönelimleri  kul­
lanır ve şeyleri maneviyata çevirebilir.  Bir kere,  bir erkek ya 
da kadın bir şeyden uzaklaştı mı, onlar bu şeye ölümüne düş­
man  olurlar.  İçkinin  kötülüğüne  karşı,  ayyaşın reformların­
dan  daha  büyük bir reformist yoktur! Aynı  şekilde,  seksten 
vazgeçmiş bir erkek ya da kadın (muhtemelen ne tatmin ede­
bilmiş ne de tatmin olmuş.') okült konulara dönecektir ve eski­
den tamamen seksüel maceralara olan yönelimleri,  şimdi o­
kült maceralara adanır. Fakat maalesef hu insanlar sıklıkla, 
konu hakkında dengesiz olmaya meyillidirler.  Sadece seksten 
vazgeçerek mümkün olan gelişmeyi v1Z1ldamaya meyillidirler. 
Hiçbir şey daha hayali olamaz.  Hiçbir şey daha fazla çarpı­
tılmış olamaz.  En büyük insanların  bazıları,  normal bir ha­
yattan zevk alabilirler ve de  meta.fizikte büyük ilerleme kay­
dederler. " 
Tam  da  o  anda,  Büyük  Tıbbi  Lama  Chinrobnobo  içeri 
geldi.  Ona  selam  verd ik  ve  bizimle  oturdu. 
"Lobsang'a seks 
ve  okültizm  hakkında  sadece  bazı  konuları  anlatıyordum, " 
dedi  Rehberim .  
"Evet, " 
dedi  Lama  Chinrobnobo, 
"bunun 
hakkında  biraz  bilgi  vermenin  tam  zamanı.  Bunu  uzun  za­
mandır düşünüyordum. " 
Rehberim  devam etti; 
"seksi normal 
olarak kullananların ruhsal güçlerini artıracağı açıktır. Seks, 
kötüye  kullanılmış  bir  konu  değildir,  fakat  diğer  taraftan, 
kabul edilmemiş olan bir konu da değildir.  Bir kişiye titreşim 
kazandırarak,  o kişinin ruhsallığını artırabilir. Senin için be­
lirtmek  istiyorum,  her  nedense, " 
d iyerek  sertçe  bana 
baktı. 
"Bu seksüel hareket, sadece aşık olanlarca.  ruhsal sev-
201 

"ANTİKLERİN  MAGARASI " 
giyle  birbirlerine  bağlı  kişilerce  yapzlmasına  IZln  verilme­
lidir.  Yasadışı, haram olan sadece fahişe bedenidir ve başka­
sına yardım  edebileceği  kadar,  zararlı  da  olabilir.  Aynı şe­
kilde bir erkek ya da bir kadın, sadece tek eş sahibi olmalıdır. 
Bir kişiyi,  gerçeğin ve dürüstlüğün yolundan  uzaklaştıracak 
bütün cazibelerden sakınmalıdır. " 
Lama  Chinrobnobo; 
"Fakat değinilmesi gereken  başka 
bir konu var Saygıdeğer Meslektaşım.  Bu  konu,  doğum kon­
trolü  ile  ilgilidir.  Buna  değinmeniz  için  sizi  bırakıyorum. " 
Ayağa kalktı, başıyla yavaşça  selamlad ı  ve  odayı  terk  etti. 
Rehberim  bir  an  bekledi  ve  sonra; 
"Bundan  hdld  bık­
madın  mı Lobsang? " 
dedi. 
"Hayır,  Efendim! "  
diye  cevapla­
dım. 
"Bütün hunlar benim  için ilginç olabildiği için hepsini 
öğrenmeye korkuyorum. " "Öyleyse yeryüzü üzerindeki haya­
tın ilk günlerinde insanların ailelere bölündüğünü bilmelisin. 
Dünyada,  baştan sona,  zamanla büyük ailelere dönüşen kü­
çük aileler vardı. İnsanlar arasında kaçınılmaz gibi görünen 
suçlar ve anlaşmazlıklar ortaya çıktı. Aileler, ailelerle savaş­
tı.  Erkekleri öldürerek zafer kazananlar,  onların kadınlarını 
da kendi ailelerine kattılar.  Çok geçmeden açıkça,  bir kahile 
olarak söz edilebilecek, daha güçlü ve daha başkalarının sal­
dırgan  davranışlarından  daha güvende,  daha  büyük aileler 
oldular. " 
Bir parça üzüntü duyarak bana baktı ve sonra devam 
etti: 
"Yılların ve yüzyılların geçmesiyle kabileler boyut olarak 
arllyordu.  Bazı  insanlar,  bir pqrça politik güç olarak,  gele­
ceğe bir göz olarak, rahipler oldular! Rahipler, bir bütün ola­
rak kabileye yardım edecek olan kutsal bir iradeye  -Tanrı '-: 
dan  bir emir olarak isimlendirilebilen şey- sahip olmak zo­
runda olduklarına karar verdileı:  Bir kişinin verimli ve  üret­
ken olmak zorunda olduğunu düşündüler.  O günlerde  hu,  çok 
gerçek  bir gereksinimdi.  Çünkü  insanlar çoğalmadan  kabi­
leleri zanflayabilir ve  belki de  tamamen yok  olabilirdi.  Bu 
202 

"BÖLÜM  DOKUZ" 
yüzden,  verimli  ve  üretken olan  insanlara komuta eden ra­
hipler,  kendi kabilelerinin geleceğinin korunmasını bile sağ­
ladılar.  Yüzyılların geçmesiyle dünya popülasyonunun böyle 
bir hızda artarak,  nüfusu çoğalmış oldu.  Yeterli yi)lecek kay­
naklarından daha fazla insan vardı.  Bu konuda bir şeyler ya­
pılmak zorunda kalınacaktı. " 
Bütün bunlar bana mantıklı geldi. Bana gerçeği  söylemiş 
olan  Pargo Kal ing arkadaşlarımı -böyle uzak ve uzun seyahat 
etmiş tacirler- gördüğüme memnun oldum. 
Rehberim devam etti : 
"Bazı dinler, şimdi bile, doğan ço­
cuk sayısı üzerinde herhangi bir sınırlandırmanın yer alma­
sını gerçekten yanlış bulur. Fakat eğer bir kişi dünya tarihine 
bakarsa görecektir ki savaşların çoğu, saldırgan tarafın ya­
şam  alanı  eksikliğinden  kaynaklanmıştır.  Bir  ülke  hızla  bü­
yüyen bir nüfusa sahiptir ve bilinir ki,  eğer bu oranda büyü­
meye devam ederse, kendi insanları için yeterince yiyecek  ve 
yeterli fırsat olmayacaktır.  Bu yüzden, yaşam alanına sahip 
olmak zorunda olduklarını söyleyerek savaş yaparlar! "  "Son­
ra,  Saygıdeğer Lama, " 
dedim, 
''problemle  nasıl  uğraşabili­
riz?" "Lobsang! " 
diye cevaplad ı :  
"Eğer iyi niyetli kadın ve er­
kekler bir araya gelerek konuyu görüşürlerse,  mesele kolay­
dır.  Dinlerin eski şekilleri -eski dini öğretiler- dünya gençken, 
insanlar az iken her yönden uygundur/ar, fakat şimdi kaçınıl­
maz olarak yeni yaklaşımlar yapılmalıdu:  Onun hakkında ne 
yapacağımızı soruyorsun? Elbette şunu yapacaktık; yasal do­
ğum  kontrolü yapacaktık.  Bütün  insanlara doğum  kontrolü 
hakkında,  nasıl başarılabileceğini, ne olduğunu ve onun hak­
kında her şeyin keşfedilebileceğini öğretecektik. Dinimize gö­
re  lobsang,  bunu yapmak  bir suç olmayacaktı.  Bu  kürenin 
Batı  bölümleri ortaya çıkmazdan  önce,  bildiğiniz gibi hayat 
ilkönce Çin 'de ve Tibet çevresindeki bölümlerde  ortaya çıktı. 
Batıya  doğru gitmeden önce  Hindistan'a yayıldığı  için  çok 
203 

"ANTİKLERİN  MAGARASI,, 
uzun çağlar öncesine geri giderek eski kitaplara çaltştım. Bu­
na rağmen, artık bununla ilgilenmiyoruz. " 
O zaman  Rehberimle buluşur buluşmaz, bu yeryüzü üze­
rindeki  hayatın  kaynağı  hakkında  daha  fazla  konuşmaya  ka­
rar verdim.  Fakat  şimdi,  seks  konusu  üzerinde  yapabi ldiğim 
her  şey i  çal ıştığımı  anımsadım.  Rehberim  beni  seyrediyordu 
ve  tekrar  d ikkatimi  ona  verdiğimi  gördüğünde  devam  ett i :  
"Savaşlarm  çoğunluğunun fazla  nüfus  artışından  ileri gel­
diğini söylüyordum.  Bu gerçektir ki savaşlar, fazla ve artan 
nüfitslanma sebebiyle daima olacaktır. 
Ve 
bu bir gerekliliktir. 
Aksi takdirde,  ölü  bir farenin  az  sonra  karınca kümeleriyle 
istila edilmesi gibi insanlarda  dünyayı  tamamen istila etmiş 
olacağı için savaş olmalıdır.  Çok küçük bir nüfusa sahip ol­
duğumuz  Tibet'ten  uzaklara  gittiğin  zaman,  dünyanın  bazı 
büyük şehirlerinde,  büyük insan yığınlarına,  büyük rakam­
lara şaşıracak ve şok olacaksın. Sözlerimin doğru olduğunu 
anlayacaksın. Savaşlar, popü/a!}yonu aşağıda tutmak için son 
derece  gereklidir.  İnsanlar yeryüzüne  bir şeyler  öğrenmeye 
gelir. Hastaltklar, savaşlar olmasaydı o zaman nüfusu kontrol 
altında  tutmanın ve onları  beslemeyi sürdürmenin herhangi 
bir yolunu bulamayacaktı. Buldukları her şeyi yiyen, her şeyi 
zehirleyen  ve  sonunda  kendi kendilerini  tamamen  bitirecek 
olan bir çekirge sürüsü gibi olacaklardı. " 
"Saygıdeğer Lama! "  
dedim, 
"tacirlerin  bazıları,  bu  do­
ğum kontrolü konusunda konuşmuş oldukları pek çok insanın 
bunun kölü olduğunu düşündüklerini söylediler.  Şimdi,  niçin 
böyle  düşünme  gereği  duydular? " 
Rehberim  muhtemelen, 
henüz genç  olan  benim gibi  birine ne kadar anlatması  gerek­
tiğini merak ederek  bir süre düşündü. Sonra devam  etti : 
"Do­
ğum kontrolü  bazılarına,  doğmamış bir kişinin öldürülmesi 
olarak gözükür: faka! bizim inancımızda ruh,  doğmamış be­
beğe girmemiştiı�  Bizim inancımızda.  muhtemelen ortaya 
p-
204 

"BÖLÜM  DOKUZ" 
kabilen cinayet yoktur.  Her neyse,  elbette kavrayışı engelle­
mek  için,  tedbirler almanın  herhangi  bir  cinayet  olduğunu 
söylemek,  açıkça saçmalıktır.  Pek  çok  bitkinin  tümünün to­
humlarının filizlenmesini  önlemenin,  cinayet  işlemek  oldu­
ğunu söylemek  buna  çok uyar! İnsanlar,  bu  büyük Kainatta 
her  zaman  olan  en harika şeyleri de sıklıkla  hayal  ederler. 
Gerçekten,  elbette insanlar hayatın sadece bir şeklidir,  ama 
en yüksek şekli değildir.  Bununla birlikte, şimdilik böyle 
ko­
nulara girmeye zaman yoktur, " 
dedi. 
Duyduğum  başka  bir şeyi  düşündüm  ve  öyle  şok  edici 
görünüyordu  ki, onun üzerinde  konuşmak  için zar zor kendi­
me  geleb i ldim.  Her  nası lsa  yaptım ! 
"Saygıdeğer Lama! Ör­
neğin inek gibi hayvanların, doğal olmayan araçlarla hamile 
bırakıldığım  duydum.  Bu  doğru  mu? " 
Rehberim,  bir  süre 
oldukça şok  geçirm i ş  gibi  baktı  ve  sonra: 
"Evet Lobsang,  bu 
kesinlikle doğru. Batı dünyasında sığır yetiştiren bazı insan­
lar  vardır ve  suni  döllenme  dedikleri  bir yöntemle  inekleri 
şırıngayla döllerler. 
Eğer bir kişi iyi stok yapacaksa,  o zaman çiftleşme süre­
cinde şefkatin bir şekli ya da sevgi olmalıdır.  Eğer insan suni 
olarak döllenirse, o zaman hu, -sevgisiz doğurulmak- yarı in­
san olacaktır! Senin için tekrar ediyorum Lobsang,  daha iyi 
insan tipi için ailenin birbirine düşkün olması gereklidir.  Bu, 
fiziksel titreşimleri olduğu  kadar ruhsal titreşimleri de yük­
seltecektir. Suni döllenme, soğukta icra etmek, sevgisiz koşul­
lar, gerçekten çok zayıf stokla sonuçlanır. İnanıyorum ki suni 
dölleme, bu yeryüzü üzerinde büyük suçlardan biridir. " 
Akşa­
mın gölgeleri  odanın  üzerine düşerken,  Lama  M ingyar  Don­
dup,  çoğalan  akşam  karanlığında  yıkan ırken  oraya oturdum . 
Karanlık  artarken,  ruhsal lığın  harika  altın  rengindeki  aura­
sının  titrek  parı ltısını  gördüm .  Benim  için  durugörüyle.  ışık 
gerçekten  parlaktı  ve  karan lık  kend ini  hissettirdi.  Durugörü 
205 

"ANTİKLERİN  MAGARASI ,, 
algı larım  bana, Tibet'in en  büyük  insan larından  birinin önün­
de  hazır  bulunduğumu  söyled i .   Bütün  varl ığımın,  Rehberim 
ve öğretmenim  için sevgiyle zonk ladığını hissettim. 
A ltım ızdaki  Tapınakta,  den iz  kabukları  tekrar  bağırdı. 
Fakat  bu sefer bizi değ i l ,  öteki leri  çağırıyordu.  Birlikte  pen­
cereye  yürüdük  ve dışarı  baktık. Aşağıdaki  vadiye  bakarken 
Rehberim el lerini omuzuma koydu. Şimdi vadi, bölüm bölüm 
mor karanl ığa sarınmıştı. 
"Vicdanının, rehberin olmasına izin 
ver lobsang, 
" dedi  Rehberim .  
"Bir şeyin doğru mu, yanlış mı 
olduğunu her zaman bileceksin.  Uzaklara gidiyorsun,  hayal 
edebildiğinden daha ötelere  ve  önüne  cazibe konulmuş ola­
cak.  Vicdanının rehberin olmasına izin ver. Tibet'te biz barışçı 
insanlarız, küçük bir sayıda insanımız var. Kutsallığa inanan, 
Ruhun kutsallığına inanan, barış içerisinde yaşayan insanla­
rız.  Nereye  gidersen git,  ne  olursa olsun sabret.  Vicdanının 
'rehberin  olmasına izin ver. Sana,  vicdanınla yardım  etmeye 
çalışıyoruz.  Çok  uzun yaşayacağın geleceğinde,  yüksek Hi­
malayalarda,  zamanlarının tamamını senin mesajlarını bek­
lemek  için  adayacak,  büyük  lamalarla  daima  bağlantıya 
geçebilmen için,  sana en fazla  telepatik  ve  klervoyans güç­
lerini vermeye çalışıyoruz. " 
Mesaj larım ı   bekleyerek  m i ?  Şaşkınlıktan  çenemin  fırla­
masından  korktum .   Ben im  mesaj larım  m ı ?   Beni  orada  çok 
özel  yapan  nedir?  Büyük  Lamalar  niçin  mesaj larımı  her za­
man  bek l iyor olmalı? Rehberim  güldü  ve omuzuma bir fiske 
vurdu. 
"Varoluş sebebin Lobsang, yapmak için çok özel bir 
görevin  olma.wdır.  Bütün zorluklara  rağmen,  bütün  acılara 
rağmen, gö.revinde  başarıli  olacaksın.  Fakat seninle  alay e­
decek,  seni bir yalancı.  sahtekar ve düzenbaz olarak adlan­
dıracak yabanc:ı  bir  dünyaya  bıraktlman gereklilifti  açıkça 
haksızlıktır. Asla umutsuzluğa kaptlma. Asla bırakma. Doğru­
luk kazanacaktır. Sen lobsang, kazanacaksın.' "  
Akşamın göl-
206 

"BÖLÜM  DOKUZ" 
geleri,  gecenin  karanlığına dönüştü. A ltım ızdaki  şehrin  ışık­
ları  parlıyordu.  Üzerim izde  yeni  bir ay,  dağların  kenarları  ü­
zerinden  bizi  gözetl iyordu.  Gezegenler,  mi lyonlarcası  mor 
göklerde  parı ldadı.  H akkım ızda  tahmin  edilen  bütün  düşün­
celeri  gözden  geçirdim.  Yeterli  güvenin  arkadaşım,  Rehbe­
rim,  Lama  M ingyar  Dondup  tarafından  gösterilmesinden 
dolay ı  mutlu luk duydum ... 
207 

BÖLÜM  ON 
Öğretmenin  sinirleri  tepesindeyd i .   Belki  çayını  çok  so­
ğuk  bul muştu.  Belki tsampası  onun  sevdiği gibi  tamamen  kı­
zartı lmam ış  ya da  karıştırılmamıştı.  Öğretmen in  sinirleri  te­
pesindeydi .  B iz çocuklar, korkudan titreyerek sınıfta oturduk. 
Çoktan  sağımda  ve  solumdaki  çocuklara  beklenmedik  şeki l ­
d e  saldırm ıştı .  Hafızam  iy iyd i.  Dersleri  mükemmel  derecede 
bil iyordum.  Kangyur'un  sekiz c i ldi  ve  yüzlerce  bölümünden 
herhangi  bir  ayet  ve  bölüm  tekrar  edeb i l irdim.  "Küt!  Küt ! ! "  
Şaşkınl ıkla,  neredeyse  bir ayak  boyu  havaya  sıçrad ım.  Yak­
laşık  üç  çocuk  sağda,  üç  çocuk  solda  onlar da  havaya  sıçra­
dı lar.  B i r  süre  hangimizin dayak  yed iğini anlayamad ık.  Son­
ra  öğretmen  onu  biraz  sertçe  yatırırken,  şanssız  olan ın  ben 
olduğumu  an ladım!  Vurmaya  devam  edip,  devam l ı   homur­
danarak, 
"Lamamn gözdesi! Şımartılmış aptal! Sana bir şey­
leri öğreteceğim.' " 
Cübbemden  boğucu  bir  bulut  gibi  tozlar 
kalktı  ve  beni  hapşırtmaya  başlad ı.  Bi rkaç  sebeple  öfkelen­
miş olan öğretmen bi le. benden daha fazla toz çıkmaması  için 
yumruklamay ı  bıraktı .  Al lahtan onun sinirli olduğunu tahmin 
etmiştim  ve  normalden  daha  fazla elbise  giym iştim.  Böylece 
buna  rağmen.  onu  bilmekten  memnun  kalmayacaktı  -vu­
ruşları  beni  boş  yere  rahatsız  etmed i .   Herhangi  hir  sebeple 
209 

"ANTİKLERİN 
MAGARASI ,, 
sert 
leşm İşi inı . 
Bu 
Öğretmen  za l imd i .   Kendi  mükemmel ol madığı  halde 
bir nıükenınıclc iyd i .  Sadece öy le yapmak değil, ders çal ışma­
larırnızda  kel ime  kusursuzu  olmak  zorundaydık.  Fakat  te­
la ffuz.  ses  akışı.  tam  isted iği  gibi  olmazsa  sopasını çı karabi­
lird i .  Kı rbac ı  arkam ıza do land ırı p  sırtımızı kırbaç lardı. Şimdi 
biraz  al ıştırma  yapıyorduk  ve  neredeyse  tozdan  bunal ıyor­
dum. Tibet'te  küçük Çocuklar.  kavga ederken  ya  da  oynarken 
toza yuvarlanı rlar ve tozun elbiselerinden ge ldiğine dair emin 
olmad ıkları  için.  dış etki lerden  tamamen  uzaktı lar.  Beni m  ki 
toz  doluydu ve bu gerçekten  bir bahar tem izl iği  kadar iyiydi. 
Öğretmen  küt  diye  vurmaya  devam  etti. 
"Sana bir kelimeyi 
yanlış telqffitz etmeyi öğreteceğim! Kutsal 8ilgiye saygısızlığı 
göstereceğim.' Şımartılmış aptal. Daima Stn!/İan kaçıp, sonra 
tekrar geri dönerek ve işe yaramaz yumurcak diye  düşündü­
ğüm birinden daha fazla  bilerek sana öğreteceğim.  Öyle ya 
da höyle benden öğreneceksin! " 
Tibet'te  biz zem inde  bağdaş  kurarak  otururuz.  Çoğu  za­
man  1 5  cm  kal ınl ığında m inder üzerinde ve öğrencinin ölçü­
süne  bağlı  olarak zeminden  40-60  cm  yüksek olabilen  masa­
lar önüm üzde  olarak otururduk.  Bu  öğretmen,  an iden el lerini 
başımın arkasına  koydu ve üzerinde birkaç  kitap ve taş tahta­
mın olduğu  masamın  üzerine  başımı  iterek  eğd i .  Beni  uygun 
bir  pozisyona getirerek  derin  bir nefes aldı  ve gerçekten  i ler­
led i .  Canı mı acıttığı ndan  deği l.  sadece  bir  al ışkanl ı kla kımıl­
dad ım. Çünkü en  azimli çabalarına rağmen biz çocuklar daha 
güç lü  olduk.  Neredeyse  tam  olarak  derim izin  iç inden  tabak­
landık. Böyle  şey ler,  sadece günlük  bir olayd ı .  Bazı  çocuk lar 
lıali lÇe  kıkırdad ılar.  Öğretmen  sanki an iden  sıcak kırmızı bir 
kor o l muşum  gibi  beni  bıraktı  ve  başka  bir çocuğun  üzerine 
kaplan  gibi  atı ldı.  Aşağıda  bir  yerlerde  birkaç  çocuktan  bir 
toz 
bu lutunun  kalktığını  gördüğümde.  neşem in bel irtisini  ele 
210 

"BÖLÜM  ON" 
vermemeye  dikkat ettim.  Sağımda dehşetin,  korkunun  ve  a­
cının değişik ünlemleri  vardı. Çünkü öğretmen, çocuğun kim 
olduğundan  hiç  emin  olmadan,  ayırt  etmeksizin  vuruyordu. 
Sonunda,  nefes almadan  ve şüphesiz  bir parça  daha  iyi  his­

Yüklə 6,06 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   11   12   13   14   15   16   17   18   19




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin