Archives Medical Review Journal 42 Ölüm ve



Yüklə 380,79 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə3/4
tarix28.03.2017
ölçüsü380,79 Kb.
#12738
1   2   3   4

1.Yaş

 

Gençlerin  ölüme  henüz  uzak  olduklarından  ölümü  düşünmedikleri  ve 

aileleri ile bu konuda konuşmadıkları; yaşlıların ise ölüme daha yakın olduğu 

ve bu nedenle yaşla birlikte bireylerin ölümü daha çok düşünmeye başladığı 

kabul  edilir.  Gençler  ölümü  sağlıklı  bedenini  yitirme  ve  geleceğe  ilişkin 


Ar

şiv, 2012                                                                                                               Karakuş ve ark. 

 

60 


tasarılarını gerçekleştirememe olarak görüp kaygı yaşarken, orta ve ileri  yaş 

dönemlerinde ise işlerini ve yakın çevrelerindekilere karşı olan sorumluklarını 

tamamlayamam

a sıkıntısı biçiminde kaygı duyarlar

69-72



Yaş  ve  ölüm  kaygısı  arasındaki  ilişkiyi  değerlendiren  çalışmalara 



bakıldığında  Templer  yaş  ve  ölüm  kayısı  arasında  bir  ilişki  olmadığını 

söylerken;  çalışmaların  birçoğunda  ilişki  olduğu  vurgulanmıştır.  Bu  ilişkini

doğrusal veya inişli çıkışlı eğrisel bir ilişki olabileceği söylenmektedir



73-78

Çalışmaların çoğu yaşlılarda ölüm kaygısının ergenlere ve genç erişkinlere 



göre  düşük  olduğunu  bildirmektedir.  Tek  başına  şu  anki  yaş  değil;  yaşam 

öyküsü,  sağlık  durumu,  sosyoekonomik  durumu  ve  yaşlanma  sürecine 

uyumun 

da 


bu 

kaygı 


düzeyinin 

belirlenmesinde 

rolü 

olduğu 


vurgulanmaktadır

79

.  Yaşın  ilerlemesiyle  ortaya  çıkan  olgunlukla  ölümü 



kabullenmenin  yavaş  yavaş  gerçekleşmesi  ve  bazı  yaşlıların  fiziksel 

problemler  ve  sosyal  y

alıtım  gibi  nedenlerle  yaşam  korkularının  ölüm 

korkusundan  daha  yüksek  olması  nedeni  ile  yaşlanmayla  beraber  ölüm 

kaygısının  azaldığı  şeklinde  yorumlanmaktadır

80

.  Literatürdeki  az  sayıda 



çalışmada  ise  yaşlılarda  ölüm  kaygısının  daha  yüksek  oranda  olduğu 

be

lirlenmiştir



77-81

Tüm  bu  yorumlara  karşın  yaştaki  değişimin  ölüm  kaygısını 



nasıl etkilediği konusunda kesin bir fikir birliği yoktur.

 

2.Cinsiyet 

Ölüm kaygısı açısından cinsiyet değişkeni aynı yaş değişkenin de olduğu 

gibi  bazı  çalışmalarda  kadınlarda  erkeklere  göre  daha  yüksek  bulunmuşken 

bazılarında  ise  anlamlı  bulunmamıştır

82-84


Kadınlarda  ölüm  kaygısını  daha 

yüksek  olarak  değerlendiren  çalışmalarda  bu  durum  kadınların  ölümle  ilgili 

daha kaygılı olabileceği; erkeklerin ölümle ilgili kaygı duymadıkları ya da ölüm 

kaygısı  açısından  aslında  her  iki  cinsiyet  arasında  fark  olmayıp,  kadınların 

bunu  daha  çok  ifade  ettiği  şeklinde  yorumlanmıştır.  Erkekler  daha  çok 

soyunun  tükenmesinden,  artık  yaşamamaktan  korkarken;  kadınlar  ölüm 

sürecinden  ve  kendilerinden  sonra  aileleri  için  yeterli  bir  düzen 

bırakamamakla ilgili kaygı yaşarlar

79



3.Medeni durum 

Ar

şiv, 2012                                                                                                               Karakuş ve ark. 

 

61 


Psikososyal bir varlık olan insanın toplumsal ilişkiler kurma ve zorlu yaşam 

olayları  ile  baş  etme  konusunda  aile  ve  eşin  olumlu  etkileri  olabileceği 

düşünülmektedir

49



Bazı  çalışmalarda  dul  kalmanın  ölüm  kaygısını  artırdığı 

savunulmaktadır

79



Türkiye’de  yapılan  bir  araştırmada  evli  olanlarda  bekar  olanlara  kıyasla 



ölüm  kaygısı  daha  yüksek  saptanmış  olup  bunun  evli  bireylerin  eş  ve 

çocuklarına  karşı  olan  sorumluluklarının  fazla  olmasından  kaynaklandığı 

düşünülmüştür. Türkiye’de yapılan diğer iki çalışmanın birinde medeni durum 

ile ölüm kaygısı arasında bir ilişki bulunmazken diğerinde evli olanlarda daha 

yüksek saptanmıştır

85-87


Kişinin  çocuğunun  olup  olmaması  da  ölüm  kaygısının  şiddetini 

etkilemektedir.  Bireyin  çocuğunun  psikososyal  destek  açısından  sıklıkla 

yanında olması ve biyolojik ölümsüzlük kavramı olarak nitelendirilen öldükten 

sonra  bir  uzantısının  devam  etmesi  düşünülerek  ölüm  kaygısı  açısından 

olumlu etkileri o

lduğu savunulur. Erkek çocuk özellikle doğu kültüründe soyun 

devam  etmesini  simgelediğinden  varolma  duygusu  açısından  önemli  olduğu 

düşünülebilir

49



4.Fiziksel Hastalık

 

Organik  hastalıklarda  ölüm  kaygısının  iki  durumda  zirve  yaptığı 

düşünülmektedir. 

Birincisi 

hastalığın 

terminal 

dönemde 

olduğunu 

öğrenmesidir.  Bu  dönemde  bireyin  özkıyım  düşünceleri,  depresyon  tablosu 

görülebilir.  İkincisi  organik  hastalık  nedeni  ile  bireyde  yorgunluk,  işlevsellikte 

azalma ve sakat kalma durumunun ortaya çıktığı dönemdir.

 

Yaşamı  tehdit  eden  bir  hastalığı  olan  kişide  ölüm  kaygısının  düzeyini 



belirleyen nedenler şu şekilde sıralanabilir.

 

a. 



Hastalıkta tanı ve prognozun belirsiz olması

 

b. 



Yaşamı tehdit eden bir hastalığı olduğunu öğrenmesi

 

c. 



Tedaviye rağmen semptomlarda yeterli düzelme olmaması

 

d. 



Bireyin bir yakınını kaybetmesi ve yaşamın sona ermesinin yaklaşması ile 

ilgili toplumsal düşünceler

 

e. 


Hayatın sonu ile ilgili bireysel düşünceler

 


Ar

şiv, 2012                                                                                                               Karakuş ve ark. 

 

62 


f. 

Bireyin hayatın anlamına ait düşünceleri

 

g. 


Ölüm  sürecinin  son  döneminde  duyacağı  çaresizlik  ve  ağrı  de

neyimleri 

hakkında

 

kaygı



79

Yapılan  çalışmalara  bakıldığında  ise  fiziksel  hastalık  bulunmasının  her 



zaman  ölüm  kaygısını  artırmadığı  görülmektedir.  Son  dönem  kanser 

hastalarıyla  ölümcül  hastalığı  olmayan  hastaların  karşılaştırıldığı  bir 

çalışmada kanserli grupta ölüm kaygısının artmadığı bulunmuş ve hatta ölüm 

kaygısı ölçek puanlarının düştüğü saptanmıştır

88



Başka  bir  çalışmada  kanser  hastaları  ile  başka  hastalığı  olan  bireyler 



karşılaştırılmış  ve  yine  kanserli  grupta  bir  önceki  çalışmaya  benzer  şekilde 

ölüm  kaygısı  daha  düşük  bulunmuştur

50

.  Diyalize  giren  bireylerle  normal 



sağlıklı  bireylerin  karşılaştırıldığı  bir  çalışmada  ölüm  kaygısı  düzeyleri 

arasında fark bulunmamıştır

89,90



5.Ruhsal H



astalık

 

Dünyası  yıkılacakmış  veya  yok  olacakmış  gibi  hisseden  bireyler  ölümle 

ilgili  kaygılarını  daha  yoğun  şekilde  yaşarlar.  Ölüm  kaygısının  en  sık  ifade 

edildiği  durumlar  psikotik atak  ya da  ilaç  yan  etkisi  gibi  bireyde anksiyetenin 

arttığı  durumlar  olarak  düşünülebilir.  Bireyde  kontrolünü  kaybettiği  hissi  altta 

yatan  s


ebep  ne  olursa  olsun  ölüm  kaygısını  artırabilir.  Ağır  depresyonlarda 

birey  ölümü  kabullendiği,  hatta  ölmek  istediği  için  ölüm  kaygısı 

yaşamamaktadır

79

.  Ölüm  kaygısı  ve  psikopatoloji  arasındaki  ilişkiyi 



değerlendiren  bir  çalışmada  bu  durumu  destekleyen  bir  kanıt  bulunamamış, 

genel kaygı düzeyi ile ölüm kaygısı arasında pozitif bir ilişki gösterilmiştir

91,92



Schulz  1979  yılında  psikiyatri  hastalarında  ölüm  kaygısı  ile  ilgili 



araştırmaların  tutarsız  sonuçlar  gösterdiğini  belirtmiştir

93

.  Planasky  ve 



Johnstao  1

977  yılında  ölüm  kaygısını  şizofrenlerde  yüksek  bulmuşlardır

94



Lonetto ve Templer yatan psikiyatri hastalarında TDAS ile MMPI ve şizofreni 



alt  ölçekleri  arasında  pozitif  ve  yüksek  bir  ilişki  belirlemişlerdir

95

.  Alkol  ile 



kontrolünü  keybetmeye  meyilli  olmayan  ve  kontrolünü  kaybeden  bireylerde 

ölüm  kaygısı  değerlendirilen  bir  çalışmada  alkol  ile  kendini  kaybeden 

bireylerde daha yüksek bulunmuştur

96



Ar

şiv, 2012                                                                                                               Karakuş ve ark. 

 

63 


Abdel-

Khalek’in psikiyatrik tedavi gören ve görmeyenlerde ölüm kaygısının 

karşılaştırıldığı  çalışmasında  7  alt

 

grup  alınmış,  bu  alt  gruplar,  normal  kadın 



ve erkek bireyler, kaygı bozukluğu olan kadın ve erkekler, şizofreni bozukluğu 

olan  erkek  ve  kadın  bireyler  ve  erkek  bağımlılardır.  ASDA  skorları  kadın  ve 

erkek  kaygı  bozukluğu  olan  bireylerde  diğer  gruplara  göre

 

daha  yüksek 



saptanmış  ve bu  durum klinik olarak kaygı bozukluğu tanısının ölüm kaygısı 

ile  ilişkili  olabileceği  şeklinde  yorumlanmıştır.  Literatürün  tersine  erkek 

şizofrenlerde  ASDA  puanı  gruplar  arasında  en  düşük  olarak  saptanmıştır. 

Bağımlı gruptakilerde de ASDA puanı düşük olarak saptanmıştır

97



Ölüm kaygısı ve psikopatoloji çalışmalarının çoğunda, psikopatolojisi olan 



kadınlarda  erkeklerden  daha  yüksek  ölüm  kaygısı  düzeyi  saptanmış  olup, 

cinsiyetin psikopatoloji ve ölüm arasındaki ilişkiyi etkilediği düşünülebilir

2



Abdel  Khalek  tarafından  yapılan  bir  başka  çalışmada  ölüm  kaygısı  ile 



anksiyete, depresyon, obsesyon ve nörotizm arasında pozitif bir ilişki olduğu 

saptanmıştır

98



Türkiye’de yapılan bir çalışmada obsesyon ve paranoid düşünce ile ölüm 



kaygısı

 

arasında  negatif  bir  ilişki  saptanmıştır.  Aynı  çalışmada  ölüm  kaygısı 



düzeyleri  ile  anksiyete  semptomları  ve  kişilerarası  duyarlılık  başta  olmak 

üzere  somatizasyon  ve  fobik  kaçınma  semptomları  arasında  pozitif  bir  ilişki 

bulunmuştur

85



6.Meslek 

Bazı mesleklerde ölüm ve ölüm anı ile daha sık karşılaşılmaktadır. Örneğin 

hastanedeki  acil  servis,  yeni  doğan  bakım  ünitesi  ve  bazı  dini  kurumların 

çalışanları  ölümle  belli  bir  amaç  doğrultusunda  birkaç  dakikalığına  da  olsa 

diğer  bireylerden  daha  sık  yüzleşmektedirler.  Ölüm  anı  tanıklığı  sayısının 

özellikle  bazı  mesleklerde  önemli  olduğu  düşünülmektedir.  Bireyin  bir  kaza 

veya bir hastalık gibi durumlarla ölümle yüzleşme deneyiminin olup olmaması 

da ölüm kaygısının gelişiminde önemli olarak kabul edilir

49



Ölüm olayının sık  yaşandığı ve ölüm olayının sık  yaşanmadığı kliniklerde 



çalışan  hemşirelerin  ölüm  kaygılarının  ve  genel  kaygılarının  değerlendirildiği 

bir  araştırmada  hemşirelerin  çalıştığı  kliniğin  genel  kaygı  düzeyi  açısından 



Ar

şiv, 2012                                                                                                               Karakuş ve ark. 

 

64 


etkili  olmadığı  bulunmuştur.  Oysa  ki  araştırmada  ölüm  olaylarının  sık 

yaşandığı  klinikler  ile  ölüm  olayının  sık  yaşanmadığı  kliniklerde  çalışan 

hemşirelerin  ölüm  kaygıları  arasında  anlamlı  bir  fark  olduğu  saptanmıştır

99



Başka bir çalışmada hemşirelerin ölüm düşünme sıklığının ölüme ilişkin kaygı 

düzeylerini  etkilemediği,  fakat  hemşirelerin  ölümü  ara  sıra  düşünmeleri  ile 

ölüm  kaygısı  puanları  arasında  anlamlı  bir  ilişki  olduğu  saptanmıştır

100


.  Bir 

diğer  çalışmada  ise  polis,  pilot,  itfaiyeci,  muhasebeci,  sınıf  öğretmeni  ve 

psikologdan  oluşan  farklı  meslek    gruplarında  kişiler  karşılaştırılmış;  yüksek 

ölüm riski olan mesleklerde çalışanlarda (pilot, polis ve itfaiyeci) daha düşük 

ölüm kaygısı belirlenmiştir

101




7.Yaşam 

O

layları

 

Boşanma,  çalışma  koşulları,  yeni  bir  işe  başlama,  iş  kaybı,  yeni  bir 

yere 

taşınma  gibi  durumlar  ölüm  kaygısını  artırabilir.  Hatta  ilk  beyaz  saçın  genç 



bireyde ölüm kaygısını artırdığı düşünülmektedir

79

. Olumsuz yaşam şartları ve 



sorunlarla  başa  çıkma  stratejilerinin  ölüm  kaygısı  ile  ilişkisinin  bakıldığı  bir 

çalışmada bu değişkenler arasında anlamlı bir ilişki olduğu bulunmuştur

102



Aile  bireylerinin  kaybının  bireyin  ölümle  yüzleşmesi,  yalnızlık,  sosyal 



desteğin  azalması  gibi  nedenlerden  dolayı  ölüm  kaygısı  ile  ilişkili  olduğu 

düşünülür.  Özellikle  ailedeki  kadının  hastalanması  durumunda  erkeklerin 

normalde  kadınların  yüklendikleri  sorumlulukları  yerine  getirmenin  eklenmesi 

ile  kaygı  düzeylerinin  daha  yüksek  olduğu  bildirilmiştir

103

.  Bireyin  ekonomik 



sorunları  genel  kaygı  düzeyini  artırabilir,  genel  kaygının  ölüm  kaygısını 

art


ırdığı düşünüldüğünde maddi sorunlar ölüm kaygısının gelişiminde  önemli 

olabilir gibi görünmektedir.

 

8. Kişilik Özellikleri

 

Duygulardan kolay etkilenen, kendine ve çevreye güveni az olan, topluma 

uyumu  az  olan  ve  gergin  bireylerde  ölüm  kaygısının  daha  yüksek  olduğu 

bulunmuştur

104

.  Kişilik  ve  ölüm  kaygısının  değerlendirildiği  bir  çalışmada  ise 



nörotiklik,  saldırganlık  ve  duygusallık  davranışları  gösteren  bireylerde  ölüm 

kaygısının  daha  yüksek  olduğu  bulunmuştur

105

.  Fobik  ve  diğer  korku 



bozuklukları olan bireylerde ölüm kaygısı daha yüksek bulunmuştur

79

.  



Ar

şiv, 2012                                                                                                               Karakuş ve ark. 

 

65 


9. Sosyokültürel Ö

zellikler ve Din 

Her  kültürün  ölüm  kaygısına  karşı  kendine  özgü  olarak  geliştirdiği  inanç, 

tutum  ve  davranışları  vardır.  Bu  inanç,  tutum  ve  davranışların,  bireyi  ölüm 

kaygısına  karşı  koruduğu  savunulur.  Araştırmalar  her  kültürün  ölümü  dile 

getirme  ve  anlam  yükleme  konusunda  farklılıklar  gösterdiğini  ve  bazı 

kültürlerin ölüm kaygısını hafifletmede daha etkin olduklarını göstermiştir. Batı 

toplumlarının  hasta  ve  yaşlıları  dışladığı,  bu  kültürdeki  bireylerin  ölümün 

farkındalığından  uzak  kaldığı  belirtilmiştir

106

.  Çalışmalar,  doğu  toplumlarında 



ölüm kaygısının daha düşük olduğunu desteklemektedir

107


Schumaker  ve  arkadaşlarının  1991  yılında  yaptığı  Japonların  ve 

Avusturalyalıların  karşılaştırıldığı  çalışmada  ölüm  kaygısı  Japonlarda  daha 

yüksek  bildirilmiştir.  Bu  durum  Japonların  doğu  kültüründen  belirgin  farkları 

olmasına bağlanmıştır

75

. Kubler-



Ross kültürlerin ölüme getirdikleri açıklamalar 

ve yükledikleri anlamlar açısından farklılık gösterdiklerini; dolayısıyla kültürün 

ölüm kaygısının düzeyini biçimlendirebileceğini belirtmiştir

93-108


Din  doğası  gereği  değişmez  bir  kavram  olmasına  karşın  toplumsal  ve 

tarihsel  süreç  içerisinde  din  ve  ölüm  arasındaki  ilişki  de  değişmiştir.  Genel 

olarak  dinlere  ba

kıldığında  her  dinin  kendi  bireyini  ölüm,  yokluk  ve  hiçlik 

karşısında  yaşanan  kaygıya  karşı  koruduğu  söylenebilir

109



Mezar 



ziyaretlerinin  ölümü  hatırlatan  ve  ölüm  kaygısını  artıran  bir  değişken  olduğu 

düşünülür.  Psikodinamik  kuramcılara  göre  birey  ölüm  düşüncesini  sürekli 

bastırmaktadır.  Araştırmalardan  elde  edilen  bulgular  da  bu  görüşü  destekler 

niteliktedir.  Dolayısıyla  sürekli  mezar  ziyareti  yapmanın  ölüm  düşüncesinin 

bastırılmasını  engelleyerek  ölüm  kaygısının  artmasına  neden  olduğu 

savunulmuştur.

 

Kara


ca’ nın yapmış olduğu çalışmada ise buna ters bir sonuç bulunmuş ve 

bu durum çalışmanın yapıldığı bölgede dindarlığın yaygın olması ve insanların 

manevi 

değerlerine 



bağlı 

olmasından 

kaynaklandığı 

şeklinde 

yorumlanmıştır

85-110


Yapılan  araştırmaların  çoğu  din  ile  ölüm  kaygısı  arasında  bir  ilişki 

olduğunu  göstermektedir.  Birçok  çalışmada  dindar  bireylerde  daha  az 


Ar

şiv, 2012                                                                                                               Karakuş ve ark. 

 

66 


düzeyde  ölüm  kaygısı  bildirilmişken,  bazılarında  doğrusal  bir  ilişki 

bulunmuştur. Buna karşın dindarlık ile ölüm kaygısı arasında ilişki olmadığını 

belirten çalışmalar da vardır. Bu durumda din ve ölüm kaygısı ilişkisi için net 

bir  sonuç  oluşmamaktadır.  Türkiye’de  yapılan  çalışmaların  çoğunda  dindar 

bireylerde daha düşük seviyede ölüm kaygısı saptanmıştır

2



Ölüm kaygısı ve dini yönelim arasındaki ilişkinin araştırıldığı bir çalışmada, 

tanrı inancı ile ölüm kaygısı arasında anlamlı bir ilişki saptanmazken, ölümden 

sonra  cezalandırılma  ile  ölüm  kaygısı  arasında  pozitif  bir  sonuç  elde 

edilmiştir

111



Dehşet yönetim kuramına göre dindarlık ile ölümsüzlük arasında negatif bir 



ilişki olduğu; ölümsüzlük vaadini savunan kültürlerde ölüm kaygısının daha az 

olduğu; 


dinine 

çok 


bağlı 

kişilerin, 

ölümden 

sonraki 


süreçte 

ödüllendirileceklerine odaklanarak kendilerini ölüm tehdidine karşı korudukları 

savunulmaktadır

53



10.Gelişimsel 

S

üreç

 

Literatürde  çeşitli  gelişim  dönemlerinde  ölüm  kaygısı  şiddetinde 

değişiklikler  olduğu  yönünde  veriler  vardır.  Çocukların  aslında  çok  küçük 

yaşlarda  dahi  ölümü  fark  ettikleri;  ancak  dil  yetisindeki  eksiklikler,  soyut 

düşünme yetisinin henüz gelişmemesi, araştırmaları yapan yetişkinlerin ölüm 

kavramı konusunda çocukları derinlemesine sorgulamamaları gibi nedenlerle 

ölüm kavramını bilmediklerinin düşünüldüğü savunulmuştur

36

. 5 yaş altındaki 



çocuklar 

henüz 


soyut 

düşünme 


yetisi 

gelişmediğinden 

ölümü 

anlamlandıramazlar. 6



-

9 yaşlarda çocuklar ölü insanın artık olmayan bir insan 

olduğunu  öğrenmeye  başlar.  9  yaşından  sonra  çocuk  kendi  ölümlülüğünün 

farkına  varır  ve  bu  yaşta  ölüm  kaygısının  artık  yaşanmaya  başladığı 

düşünülür

112


Ergenlik  dönemi  ise  ölüm  kaygısının  açıkça  yaşanmaya  başlandığı  ilk 

gelişim dönemidir

16

. Ergenler ölümü anlamsız olarak nitelendirip, çevreleriyle 



bu  konuyu  konuşmasalar  da;  onlar  için  aslında  ölümlü  olma  ve  zamanın 

ilerlemesi  gibi  düşüncelerin  eşliğinde  ölüm  kaygısı  baş  ed

ilmesi  gereken  bir 

durum  olmaya  başlar

31

.  Genç  yetişkin  ölümü  özseverliğine  karşı  bir  tehdit 



Ar

şiv, 2012                                                                                                               Karakuş ve ark. 

 

67 


olarak  algılar,  sağlıklı  bedenini  kaybetme  ve  geleceğe  ilişkin  planlarını 

gerçekleştirememe  gibi  nedenlerle  kaygı  yaşar.  Orta  ve  ileri  yaştaki  bireyler 

de  işlerini

 

ve  yakınlarına  olan  sorumluluklarını  yeterince  yerine  getirmeme 



sıkıntısı ile kaygı yaşarlar

72



Bazı  araştırmalarda  ölüm  kaygısı  ergenlik

-

erişkinlik  dönemlerinde  yüksek 



bulunmuş  ve  bu  durum,  bu  dönemde  birey  de  henüz  kimlik  duygusu  tam 

olarak  gelişmemesine  bağlanmıştır.  Ölüm  kaygısının  orta  yaştaki  bireylerde 

daha yüksek olup, bunun daha sonraki yetişkinlikte düştüğünü ve daha sonra 

yaşlılıkta durgunlaştığını gösteren çalışmalar vardır

111-114



 



Ölüm 

K

aygısının 

D

eğerlendirilmesinde 

K

ullanılan Ölçekler

 

1960’lı yıllardan itibaren ölüm kaygısı ve ölüm korkusunu ölçme amacıyla 

birçok  ölçek  geliştirilmiştir

115


.  Ölüm  kaygısını  değerlendiren  ölçekler  tek 

boyutlu ve çok boyutlu olarak iki grupta sınıflandırılabilir. Tek boyutlu ölçekler 

bir  veya  daha  fazla  madde  içe

rebilmektedir

116

.  Bu  ölçeklerden  Templer’in 



Ölüm  Kaygısı  Ölçeği,  Thorson  ve  Powell  Ölüm  Kaygısı  Ölçeği,  Collet  ve 

Lester  Ölüm  Korkusu  Ölçeğinin  Türkçe  geçerlik  ve  güvenilirlik  çalışmaları 

yapılmış ve çeşitli yayınlarda kullanılmıştır

2



 

1. Tek Boyutlu Ölçe

kler: 

Tek  boyutlu  ölçekler  ölümle  ilgili  deneyimleri  geniş  şekilde  değerlendiren, 

bir  veya  birden  fazla  madde  içeren  ama  tek  skor  bırakan  ölçeklerdir.  Çok 

boyutlu ölçekleri tercih eden araştırıcılar tek boyutlu ölçekleri eleştirmektedir. 

Çünkü  bu  kişiler  ölüm  korkusunun  üniter  ya  da  monolitik  bir  değişken 

olmadığını  düşünmektedirler.  Buna  karşın  tek  boyutlu  ölçekler  çalışmaların 

yarısından fazlasında kullanılmıştır

116




a. 

Templer’in Ölüm Kaygısı Ölçeği (TDAS, 1970)

 

1970  yılında  Templer  tarafından  geliştirilmiş

 

olan  bu  ölçek  bireyin  kendi 



ölümü  ve  ölüm  riski  ile  ilgili  kaygı  ve  korkularını  ölçen,  15  maddelik,  doğru

-

yanlış  şeklinde  yanıtlanan  bir  ölçektir.  Toplam  skor  0



-

15  arasında  olabilir. 

Yüksek  puan  artmış  ölüm  kaygısını  gösterir.  Arapça  ve  İspanyolcaya 


Ar

şiv, 2012                                                                                                               Karakuş ve ark. 

 

68 


çevrilmiş,  ülkemizde  geçerlik  ve  güvenirlik  çalışması  1989  yılında  Şenol 

tarafından yapılmıştır

117,118



Yüklə 380,79 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin