Sezaryen operasyonlarinda farkli dozlarda


Spinal Anestezinin Kontrendikasyonları



Yüklə 0,62 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə3/6
tarix21.04.2017
ölçüsü0,62 Mb.
#14732
1   2   3   4   5   6

Spinal Anestezinin Kontrendikasyonları

Spinal anestezi kontrendikasyonları kesin ve göreceli olarak ikiye ayrılır.



Kesin Kontrendikasyonlar (26)

1. Enjeksiyon bölgesinde enfeksiyon.

2.

Enjeksiyon yerinde cildin aseptik olarak hazırlanmasını  önleyecek psöriazis 



gibi dermatolojik hastalıklar

3. Septisemi veya bakteriyemi

4.

Şok veya ciddi hipovolemi



5.

Daha önce omurilikle ilgili bir hastalığı  olanlar: Bu kontrendikasyon anormal 

yapıdaki sinir dokusunun lokal anesteziklerin nörotoksik etkilerine normal sinir 

dokusuna göre daha hassas olduğu yolundaki daha ispatlanmamış bir hipoteze 

dayanmaktadır.

6.

İntrakraniyal   basının   yüksek   olması;  medüller   vazomotor   ve   respiratuar 



merkezlerde herniasyona yol açabilir.

7.

Pıhtılaşma bozuklukları



8. Hastanın   reddetmesi   ya   da   psikiyatrik   açıdan   hazır   olmaması

9-Anesteziyoloğun deneyimsiz olması

10-Cerrahın   deneyimsiz   olması  ve   belirli   bir   sürede   operasyonu   bitirememe 

olasılığı 

11.Ameliyat   süresinin   özellikle   de   kapsamının   belirli   olmaması,  örneğin 

eksploratris laparotomi.



Göreceli Kontrendikasyonlar (27)

1.

Spinal   anestezinin   tek   başına   uygulanacağı  umblikus   seviyesi   üzerindeki 



operasyonlar

2.

Vertebral kolonda deformiteler, artrit, kifoskolyoz, lumbar vertebraların çeşitli 



27

seviyelerde füzyonu

3.

Kronik ciddi baş veya bel ağrısı



4.

BOS aspirasyonunda 5-10 ml gelmesine karşın, BOS’ta hala kan görülmesi

5.

Üç kez denemeye rağmen spinal aralığa girilememesi



6.

Spinal aralıktan yeterince BOS gelmemesi

7.

Daha   önce   hastaya   heparin   verilmiş  olması  ve   kan   pıhtılaşmasında   minör 



sorunlar

8.

Operasyon   için,   T6   veya   daha   yüksek   sensoryal   seviye   ihtiyacı  varsa, 



miyokardial, valvüler veya iskemik hastalıklarda dahil her türlü kalp hastalığı, 

spinal anestezi için majör bir kontrendikasyondur.



Spinal Anestezi Tekniği:

Spinal anestezide girişim bölgesi yüzey anatomisinden faydalanılır.Her iki iliak 

kristalardan çizilen bir çizgi genellikle L4’ün gövdesi veya  L4-L5 intervertebral 

aralıktan geçer.Spinöz proçeslerin bu referans noktalarından aşağı ya da yukarı 

doğru sayılması ile diğer spinal seviyeler saptanır.Spinal anestezi üç pozisyonda 

gerçekleştirilebilir.

1. Lateral dekübit pozisyonu

2. Oturur pozisyon

3. Yüzükoyun pozisyon (pron)

1.   Lateral   Dekübit   pozisyonu:  En   sık   tercih   edilen   pozisyondur.Hasta 

masanın  kenarına yakın olarak yatırılır.Dizlerini karnına ve çenesini göğsüne 

yaslar, böylelikle vertebraların arasının mümkün olduğunca açılması sağlanır. 

Burada   dikkat   edilmesi   gereken   nokta   vertebral   kolunun   masaya   paralel 

olması,  iliak   krista   ve   omuzun   dik   olmasıdır   (28).   Kalça   ve   diz   kırığı  olan 

hastalarda,   tam   kooperasyon   kurulamayan   hastalarda   bir   yardımcı  ile   bu 

pozisyonda spinal anestezi yapılabilir (29)(şekil-5).

28


Şekil-5

2.   Oturur   pozisyon:  Hasta   ayaklarını  masanın   kenarından   sarkıtır.Başını 

göğsüne   doğru   fleksiyona   getirir,   öne   doğru   eğilmesi   istenir.Spinal   fleksiyon 

aralıklar arasındaki açıklığın maksimum olmasını sağlar ve alttaki derin yapılara 

karşı cildi gerginleştirir.Çeşitli jinekolojik ve ürolojik ameliyatlarda ya da hiperbarik 

solüsyon   kullanıldığında   tercih   edilen   bir   pozisyondur.   Bu   pozisyonda   kan 

basıncındaki   düşmeye   bağlı  olarak   beynin   kanlanmasındaki   yetrsizliğe   karşı 

önlemler   alınmalı,  hasta   fenalaşırsa   supin   pozisyona   getirilip,   oksijen 

verilmelidir(şekil-6).

Şekil-6

4.

Yüzükoyun (prone) Pozisyon:  Rektum, sakrum ve vertebral kolonun alt 



bölümü   ile   ilgili   ameliyatlarda   nadiren   tercih   edilen   bir   pozisyondur.   Hastanın 

batın   bölgesine   bir   yastık   konarak   ve   ameliyat   masası  fleksiyona   getirilerek 

pozisyon   sağlanır.   Bu   teknikte   BOS   damlamaz,   subaraknoid   aralığa   girilince 

aspire   edilmesi   gerekir.   Hastaya   uygun   pozisyon   verildikten   sonra   anatomik 

29


olarak   spinal   anestezi   yapılacak   bölge   saptanır.   Saha   antiseptik   solüsyonla 

silinerek steril bir alan sağlanır. Ortası  delikli bir örtü ile saha örtülür. Solüsyon 

kuruduktan sonra bölge steril bir gazlı bezle silinerek bu solüsyonun subaraknoid 

aralığa kaçarak kimyasal menenjit yapması önlenmelidir. Daha sonra cilt, cilt altı 

lokal anestezik infiltrasyonu ile analjezi sağlanır(Şekil-7).

Spinal Anestezi İçin Çeşitli Teknikler Geliştirilmiştir:

1. Orta Hattan Yaklaşım: En sık kullanılan yaklaşımdır. İnter laminer foramen bir 

kemik   halka   ile   çevrili   olup,   ligamentum   flavum   ile   kaplıdır.  İğnenin   yönü   iyi 

olmazsa  bu   kemik   halkanın   herhangi   bir   yerine   rastlayabilir.  İğnenin   yönü   alt 

lomber   aralıklarda   dikey   iken,   yukarıya   kaydıkça   başa   doğru   hafif   eğimli 

olmalıdır.  İğne   ligamentum   flavumu   geçerken   dirençte   belirgin   bir   artış  olur. 

Epidural   aralıkta   direnç   kaybolur   bir   miktar   daha   ilerletince   dura   delinir   ve 

subaraknoid   aralığa   geçilir,   bu   da   BOS’un   serbest   olarak   iğneden   akması  ile 

anlaşılır.(Şekil-8)

30


Şekil-8

2. Paramedian (lateral) Yaklaşım:  Subaraknoid blok zor olduğunda, özellikle 

kolay


 

pozisyon verilemeyen  şiddetli artriti, kifoskolyozu veya eski lomber spinal 

cerrahisi olanlarda paramedian teknik seçilebilir.Paramedian yaklaşımda omuz 

ve kollar düz tutulur, enjeksiyon orta hattın bir parmak dışından ve intervertebral 

aralığın kaudal kenarından yapılır. İğne hafifçe başa doğru ve ucu 4 cm derinlikte 

orta hatta doğru eğim verilir. Ligamentum flavumun fark edilmesi ve direnç kaybı 

ile   epidural   aralığa   girilmesi   orta   hattan   yaklaşımdan   çok   daha   az   belirgindir 

(Şekil 9).

Şekil 9

3-Lumbosakral   Yaklaşım:  Hasta   lateral   dekubitis   pozisyonunda   fleksiyona 

getirildikten   sonra,   posterior   superior   iliak   spinanın   en   alt   noktasından   1   cm 

medial ve 1 cm kaudalden girilir, iğne 55 derece açı  ile medial ve sefale doğru 

ilerletilir   (30).  İğneden   gelen   spinal   sıvı  berrak   ise   lokal   anestezik   solüsyon 

verilir.Eğer gelen spinal sıvının ilk birkaç damlası kanlı ise, BOS’un birkaç damla 

akması  beklenir, BOS’un rengi açılıyorsa lokal anestezik solüsyon verilir, kanlı 

gelmeye   devam   ediyorsa   iğne   çıkarılır   ve   başka   aralıktan   girişim   tekrarlanır. 

Lokal anestezik verildikten sonra hastanın kan basıncı, kalp atım hızı ve anestezi 

seviyesi   takip   edilir.Operasyon   için   yeterli   anestezi   seviyesi   elde   edilince 

operasyon başlatılır.

31


Blokaj Seviyesinin Değerlendirilmesi

Bir blokla elde edilen duyusal seviye iğne batması (pinprick) ile değerlendirilirken, 

sempatik   blokaj   seviyesi  ısı  ölçümü   ile   değerlendirilir.Bromage   skalası  motor 

blokajı değerlendirmek için kullanılır.

Spinal anestezide farklı  blok modelleri ortaya çıkar. Motor parezinin segmental 

seviyesi   ciltteki   analjezi   seviyesinin   iki   ile   üç   segment   altındadır.Otonom 

fonksiyon  blokajı  ise duyusal blokaj seviyesinin iki ile altı  segment üzerindedir. 

Arzu edilen blok seviyesi yapılacak operasyona  bağlıdır. 

  

Tablo-3 Spinal Anestezi Uygulamasında Operasyon için uygun seviyeler

Seviye

Operasyon

T4-T5 (meme ucu)

Üst abdominal operasyonlar

T6-T8 (ksifoid)

İntestinal  operasyonlar, jinekolojik  pelvik 

operasyonlar,    üreter    ve    renal    pelvik 

operasyonlar.

T10 (umbilikus)

Transüretral   rezeksiyon,   obstetrik 

vajinal doğum ve kalça operasyonları

L1 (inguinal ligament)

Transüretral   rezeksiyon,    uyluk   ve    alt 

ekstremite amputasyonları

L2-L3 (diz ve altı)

Ayak operasyonları

S2-S5 (perineal)

Perine    cerrahisi,    hemoroidektomi, 

anal dilatasyon

32


Şekil-10 Spinal Anestezi Uygulamasında Operasyon İçin Uygun Seviyeler 

Spinal Anestezi Modelleri

1.

Saddle blok: Alt segment ve sakral segmentlerin bloğu ile gelişir.

2.

Alçak spinal anestezi: Alt torasik, lomber ve sakral segmentleri tutar ve cilt 

anestezisi T10’u geçmez. Kan basıncına belirgin etkisi yoktur.

3.

Yüksek spinal anestezi:  T4-T12, lomber ve sakral segmentleri tutar, cilt 

anestezisi T4 hizasındadır. T4 üzerinde blok söz konusu ise çok yüksek spinal 

blok kabul edilir, hipotansiyon belirgindir. Solunum yetmezliği  olasılığı  vardır. 

Yüksek   spinal   anestezi   sağlamak   üzere   L2-L3   veya   L3-L4   aralığından, 

hiperbarik   bir   solüsyon   enjekte   edildikten   sonra   hasta   sırt   üstü   çevirilir. 

Solüsyon omurganın eğimine uyarak yukarı yayılır ve T4 hizasında göllenir.

4.  Tek taraflı  spinal anestezi (Hemianestezi):  Enjeksiyonun, hastayı  anestezi 

edilmek   istenen   tarafa   yatırarak   yapılması  ve   hastanın   5   dakika   süre   ile   bu 

33


pozisyonda tutulması ile elde edilir.

Lokal Anestezik Ajanın Subaraknoid Aralıkta Dağılımını Etkileyen Faktörler

Lokal anestezik ajanın subaraknoid aralıkta dağılımı spinal anestezinin sınırlarını 

belirleyen en önemli etkendir.L3-L4 düzeyinden gerçekleştirilen spinal anestezi 

sakral   kökleri   etkilediği  gibi   lomber   ve   torakal   bölgeleri   de   etkiler.Bu   dağılım 

farklılığı bir çok etkene bağlıdır.

Anestezik Ajanın Özellikleri 

Hipobarik Solüsyon

Spinal   anestezide   en   sık   kullanılan   hipobarik   lokal   anestezik   tetrakaindir. 

Tetrakainin   sudaki   %   0,1-0,33   konsantrasyondaki   solüsyonları  tüm   hastalarda 

güvenilir  şekilde spinal anestezi için uygulabilen hipobarik konsantrasyonudur. 

Prokain, lidokain ve diğer lokal anesteziklerin hipobarik solüsyonları  genellikle 

hipobarik   operasyon   amaçlı  spinal   anestezi   için   uygun   değildir.Bunun   nedeni 

hipobarik   solüsyonların   hazırlanması  için   yeterli   oranda   distile   su   içinde 

seyreltildiğinde   minimum   efektif   konsantrasyonlara   ulaşan   lokal   anesteziklerin 

BOS   içinde   daha   da   fazla   dilüe   olduğunda,   etkilerini   yitirmiş  olmalarıdır. 

Hipobarik   solüsyonların   intratekal   enjeksiyonlarında   ve   sonrasındaki   birkaç 

dakika   içindeki   hasta   pozisyonu   BOS  içindeki   yayılımını  belirler.Enjeksiyon 

esnasında ve sonrasında baş  yukarı  pozisyonda ise anestezikler kaudal yönde 

ilerlerler.Hipobarik   solüsyonlar   özellikle   yüz   üstü   veya  “jack-knife”   pozisyonda 

uygulanan perineal ve rektal operasyonlar için kullanışlıdır(32).

  Hipobarik   solüsyonlar   ayrıca   unilateral   anestezi,   özellikle   de   alt   ekstremite 

operasyonları  için   çok   uygundur.Buna   karşı  intraabdominal   operasyonlar   için 

tavsiye edilmezler.

İzobarik Solüsyon

Tetrakain solüsyonunun % 1 olarak hazırlanmış formu izobariktir.Bupivakainin % 

0,5  sudaki   solüsyonu   hafif   hipobariktir.Lidokain   veya   prokainin   izobarik 

34


solüsyonları  kolaylıkla   hazırlanır   fakat   operasyon   amacıyla   yapılan   spinal 

anestezi   için   önceden  hipobarik   solüsyonlar   için   belirtilen   nedenlerden   dolayı 

sınırlı  değere   sahiptir.  İzobarik  spinal   anesteziklerin   en   önemli   klinik   avantajı; 

pozisyonun   anesteziğin   dağılımı  ve   anestezi   seviyesi   üzerine   etkisinin 

olmayışıdır.Enjeksiyon   her   pozisyonda   uygulanabilir   ve   anestezi   seviyesini 

etkilemeden   hastaya   intraoperatif   her   türlü   pozisyon   verilebilir.  İzobarik   spinal 

anestezikler özellikle T10 veya daha düşük seviyedeki anestezi için kullanışlıdır.

Hiperbarik Solüsyon

Spinal anestezi için hiperbarik solüsyon hazırlamanın en kolay, en güvenli ve en 

sık   kullanılan   yolu   glikoz   eklenmesidir.Ticari   kullanımda   olan   bupivakain   ve 

lidokain % 5-8 glikoz içerir.Barisitenin 1,0010’un üzerine çıkarılması  için yeterli 

glikoz   eklendikten   sonra   glikozun   dağılımı  üzerinde   etkisi   yoktur.Enjeksiyon 

esnasında ve sonraki 20-30 dakika içinde hastaya pozisyon verilmesi hiperbarik 

solüsyonların   dağılımına   yön   verir.Ancak   yüksek   seviyelere   ulaşılabildiği 

belirtildiğinden, pozisyondan sonra sensoryal seviyenin 10 ile 20 dakika süreyle 

daha monitörize edilmesi gerekir.Oturur pozisyon alt lumbar ve sakral köklere 

dağılımı  sınırlar.Baş  aşağı  pozisyon,   süre   ve   derecesine   bağlı  olarak   yüksek 

torakal anestezi seviyelerine neden olur.

Spinal İğneler

Spinal anestezi iğneleri klinik kullanımda genel olarak ucunun kesiciliğine göre iki 

tiptedir.Ucu kesici olmayan iğneler Sprotte, Whitacre (kalem uçlular) ve Greene, 

kesici uçlular ise Quincke-Babcock ve Pitkin iğnesidir.Spinal anestezi iğnelerinin 

geri  çekilebilen   kılavuzu   bulunmalıdır.Bu   derinin   epidermis   parçacıklarının 

subaraknoid aralığa taşınması ile olası epidermoid spinal kord tümörü oluşumunu 

engeller. Yıllardır spinal iğneler ile ilgili araştırmalarda iğne ucu tipinin yanı sıra, 

etkin bir spinal ponksiyon sağlayacak ve daha az yan etkiye yol açabilecek iğne 

kalınlığı,  iç   çapı  gibi   konularda   bir   çok   yenilik   irdelenmiştir.Bu   araştırmalar 

sonucunda   piyasaya   sunulan   iğne   kalınlıkları  22G   ile   29G   arasında   değişir. 

Quincke-Babcock   spinal  iğnesi   standart  spinal   iğne  olarak  adlandırılır  ve   orta 

35


boylu   keskin   ucu   olan   bir   iğnedir.Bu   konuda   klinisyenlerin   önerisine   göre 

kullanılan iğnenin boyutundan çok, longitudinal dural liflerin kesilmeyip birbirinden 

ayrıştırılmasına   dikkat   edilmelidir.Buna   göre,   ponksiyon   sonrası  başağrısı 

sıklığını azaltmak için ince veya yuvarlak, keskin olmayan uçlu iğneler (Greene, 

Whitacre veya Sprotte) kullanılmalıdır. İğne inceldikçe cilt, cilt altı ilerletmek zor 

olacağından   bu   amaçla   kullanılmak   üzere   içinden   spinal   iğnenin   rahatlıkla 

geçebileceği introdüserler geliştirilmiştir (33).

Spinal Anestezi Seviyesini Etkileyen Faktörler:

1.

Anestezik ajanın barisitesi



2.

Hastanın pozisyonu 

3.

İlaç dozu



4.

Enjeksiyon yeri



Diğer Faktörler

1.

Yaş



2.

Beyin omurilik sıvısı

3.

Vertebral kolonun eğimi



4.

İlaç hacmi

5.

İntraabdominal basınç



6.

İğnenin yönü

7.

Hastanın boyu



8. Gebelik

C. EPİDURAL ANESTEZİ

Spinal   sinirlerin   duradan   çıkıp   intervertebral   foramenlere   uzanırken   peridural 

aralıkta   lokal   anesteziklerle   bloke   edilmesi   ile   oluşturulan   bir   tür   rejyonal 

anestezi   yöntemidir.Başlıca   sensorial   ve   sempatik   lifler   bloke   olurken,   motor 

sinirleri  de  kısmen  veya   tamamen  bloke  olabilir.Epidural  enjekte  edilen  lokal 

anesteziğin bir bölümü duradan diffüzyonla subaraknoid aralığa geçer ve spinal 

anestezide   olduğu   gibi   etki   gösterir.Ayrıca   lokal   anestezikler   paravertebral 

foramenler yoluyla spinal sinirleri paravertebral alanda da etkiler (34) (şekil 11).

36


Şekil 11:Epidural ve spinal aralık

Epidural   anestezinin   en   büyük   avantajı,  operasyon   esnasında   seviyenin 

ayarlanması ve sürenin uzatılmasıdır.Bu yöntemde lokal anestezik, opioid veya 

ikisinin kombinasyonu epidural alana enjekte edilir.Epidural blokta tek bolus doz 

tekniği  kullanılabileceği  gibi   epidural   kateter   takılarak   bolus   dozlar   belirli 

aralıklarla tekrarlanabilir,   sürekli   infüzyon   yapılabilir,   veya   bu   iki   yöntem 

birarada uygulanabilir.Kateter uygulamasının tek bolus doza avantajı  analjezi 

yoğunluğu, ilaç yayılımı ve nöral blokajın süresinin kontrol edilebilmesi imkanını 

sağlamasıdır (35). Sezaryen operasyonlarında spinal veya epidural anestezide 

duyusal bloğun en az T4 seviyesinde olması gerekmektedir (36).



Lombar Epidural Analjezinin Endike Olduğu Maternal Problemler

1.

Konjenital veya edinsel kalp hastalıkları



2. Esansiyel hipertansiyon, pulmoner hipertansiyon

3.

Gebeliğin indüklediği hipertansiyon



4. Diyabet

5.

Renal ve hepatik hastalıklar



6.

Astım bronşit

7.

İnrakranial basıncın yükselme riskinin olduğu hastalıklar(37). 



Lombar Epidural Analjezinin Endike Olduğu Fetal Problemler

1. Prematürite

37


2. Postmatürite

3.

Çoğul gebelik



4.

Depresan faktörlere bağlı fetal distres

5.

Sistemik   opioidlerden,   sedatiflerden   ve   genel   anesteziden   kaçınılması 



gereken durumlar(37).

Lombar Epidural Analjezinin Endike Olduğu Obstetrik Problemler

1. Anormal uterin kontraksiyonlar veya servikal distosiler

2. Gebelere uygulanan indüksiyon

3.

Forseps uygulamaları



4.

Makat geliş

5.

Bozulmuş plasental kan akımını veya bozulmuş plasental sirkülasyon



Lombar Epidural Analjezinin Kontrendikasyonları

1.

Gebenin uygulamayı red etmesi



2.

Uygulayıcının yalnızca prosedürü başarması  açısından değil, aynı  zamanda 

travayı  yönetebilmesi   ve   komplikasyonları  doğru   tedavi   edebilmesi   açısından 

beceri sahibi olmayışı

3.

Epidural alandaki enfeksiyonlar



4.

Malnütrisyon, hemoraji veya dehidrasyona bağlı şiddetli hipovolemi

5. Koagülopati

6.

Resusitasyon   ekipmanının   hazır   olmayışı  veya   hemen   ulaşılacak   alanda 



olmaması sayılabilir (37).

D. KOMBİNE SPİNAL EPİDURAL ANESTEZİ (KSE)

KSE   teknik,   subaraknoid   blok   ile   birlikte   epidural   kateter   yerleştirilmesini 

içermektedir.KSE,   nöraksiyal   bloğun   hızla   başlamasını  sağlar   ve   süresini 

uzatabilir. Spinal bloğun (hızlı etki, derin blok, düşük doz ilaç) ve epidural bloğun 

(seviyenin   ayarlanabilmesi,   sürenin   uzatılması)  avantajlarını  birleştirirken, 

bunların dezavantajlarını  (Spinal: Tek-doz uygulaması,  blok seviyesinin tahmin 

edilememesi,  Epidural:   Missed   segment,   imkomplet   motor   blok,   kötü   sakral 

yayılım,  lokal   anestetik  toksisitesi)   ortadan   kaldırır.   Ancak   her   iki   bloğun 

uygulanmasıyla   ortaya   çıkan   multikompartman   blok   tek   başına   uygulanan 

38


bloktan daha karmaşıktır.Bunun sonucunda, bilinen komplikasyonlarda değişiklik 

veya   yeni   bazı  komplikasyonlar   meydana   gelebilmektedir.   Spinal   iğne,   Tuohy 

iğneden geçirilerek subaraknoid alana ulaşılır ve düşük dozda lokal anestezik 

enjekte edilir, daha sonra epidural kateter yerleştirilir (39)(Şekil-12).

Şekil-12

Kombine   spinal   epidural   blokaj   ile   sağlanan   analjezi,   özellikle   doğum   travayı 

esnasında   kullanılmak   üzere   obstetrik   analjezide   önemli   bir   yere   sahiptir.En 

önemli avantajı  etkinin çabuk başlamasıdır.Motor işlevlerde belirgin bir azalma 

olmaksızın  mükemmel   bir   analjezi   sağlaması  en   önemli   avantajı  olarak 

görülmektedir.Bu yöntem ile yapılan blokajlarda özellikle travay esnasında yeterli 

analjeziye ulaşma süresinin daha kısa olduğu dikkati çekmiştir.Epidural kateter 

ile subaraknoid aralığın blokajı gecikmeli gerçekleşir (40).

Kombine   spinal   epidural   anestezi   giderek   yaygınlaşmakta   ve   etkinliğini 

kanıtlamaktadır.   Uygulama   için   gereken   protokollere   uyulduğu   takdirde,   hasta 

hareket edebilmesine rağmen, yeterli anestezi sağlanabilmekte, dural ponksiyon 

sonrası menenjit gibi komplikasyonların riski azalmaktadır (40).

KSE, tek başına epidural veya spinal bloğa göre, fizyolojik olarak daha derin blok 

oluşturmaktadır   (41).KSE,   rejyonal   anesteziden   genel   anesteziye   geçiş  riskini 

azaltmaktadır (42).

Sezaryenlerde bu teknik epidural ile karşılaştırıldığında, KSE ile daha iyi analjezi 

ve kas gevşemesi, daha az hipotansiyon, anne ve fötal kanda çok daha  düşük 

lokal  anestezik  seviyesi   olduğu  görülmüştür  (43).  Ancak  bu   teknik  ,   deneyimli 

anesteziyologlar tarafından uygulanmalıdır.

Rejyonal Anestezinin Komplikasyonları

39


1.Hipotansiyon: Spinal anestezinin en sık görülün komplikasyonudur.Genellikle 

spinal anesteziyi takiben 10 dakika içinde oluşur. Lokal anestezikler duyusal blok 

yanında sempatik blok ta yapar.

Sempatik blokaj nedeniyle oluşan venöz göllenmedeki artış ve sistemik vasküler 

rezistanstaki   azalma   hipotansiyona   neden   olabilmektedir.Maternal 

dehidratasyon,  supin pozisyonda uterusun vena kava inferiora basısı  nedeniyle 

kalbe  dönüşte   azalma  ,  operasyon   sırasında   uterus   ve   peritonun   çekilmesine 

bağlı


 vagal   aktivasyon   gibi   faktörler   hipotansiyonu   daha   da 

derinleştirebilmektedir.Uterin kan akımı perfüzyon basıncına bağımlı olduğundan, 

hipotansiyon   uterin   kan   akımında   azalmaya,   bu   da   fötal   oksijenasyonda 

bozukluğa neden olmaktadır.Ayrıca hipotansiyon; annede bulantı,  kusma hatta 

şoka kadar gidebilen bir dizi reaksiyona neden olabilmektedir.

Obstetrik   rejyonel   anestezide   hipotansiyonu   önlemek   için   önceden   sıvı 

yüklenmeli   ve   aorta-kaval   bası  önlenmelidir.Obstetrik   hastalarda   hipotansiyon; 

sistolik arter basıncının 90 veya 100 mmHg’nın altına düşmesi veya blok öncesi 

değerlerin   %   20-30   oranında   azalması  olarak   tanımlanır.   Hipotansiyonun 

tedavisinde   hızlı  bir  şekilde   sıvı   infüzyonu,   hastanın   sol   lateral   pozisyona 

getirilerek uterusun sola yer  değiştirmesi sağlanır. Hipotansiyon, bir iki dakika 

içinde düzelmezse efedrin 5-10 mg intravenöz bolus uygulanır, yine düzelmezse 

aynı dozlar tekrarlanır(44).


Yüklə 0,62 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin