Mantik tariHİnde râZİ İbrahim Çapak* Giriş


e) Zaman, hareketin uzamasının miktarından ibarettir denmektedir, oysa  hareketin uzamasının dış dünyada karşılığı yoktur. 72



Yüklə 306,67 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə12/15
tarix07.08.2022
ölçüsü306,67 Kb.
#63041
1   ...   7   8   9   10   11   12   13   14   15
2013 58 CAPAKI

 
e) Zaman, hareketin uzamasının miktarından ibarettir denmektedir, oysa 
hareketin uzamasının dış dünyada karşılığı yoktur.
72
 
Râzi, kelamcıların izafetli kategori kabul etmediklerini ifade etmenin yanı 
sıra, onların sürekli ve süreksiz niceliklerin varlıklarını da kabul edilmediğine 
dikkat çekmektedir.
73
 
70 
Râzi, age., s. 88.
71 
Râzi, Kelam’a Giriş (el-Muhassal), s. 85-86. el-Muhassal, s. 89-90.
72 
Râzi, Kelam’a Giriş (el-Muhassal), s. 87. el-Muhassal, s. 91.
73 
Bk. Râzi, el-Muhassal, s. 89, 91. Bkz. İbrahim Çapak, agm., s. 121-122


Felsefe Dünyası
56
5. Tanım ve Çeşitleri
Tanım, bir kavramın içlemini tayin eden zihin işlemlerine denir.
74
Râzi’ye 
göre tanım bir şeyin mahiyetini ortaya koymalıdır. O tanımın tanımının yapı-
lamayacağı kanaatindedir. Ona göre İbn Sînâ’nın yaptığı tanımın tanımında bir 
problem vardır. Çünkü eğer tanımın tanımı olursa tanımın tanımının da tanımı-
nın olması gerekir. Bu da teselsülü gerektirir. Dolayısıyla tanımın bir çok tanımı 
yapılabilir. Yapılacak tanımlar tam tanım olmaz. Bu nedenle tanımın tanımında 
yakın ayrım ve yakın cinsi zikretmek zorlaşır.
75
Râzi, klasik mantıkçılarda olduğu gibi tanımı tasavvurlarla bağlantılı ola-
rak ele alarak İslâm mantıkçılarının yaptığı gibi tanımı temelde “had” ve “resm” 
olmak üzere ikiye ayırmaktadır. “Had” zat (öz), “resm” ise ilinti ile ilgilidir.
76
Râzi, İbn Sînâ’nın “açıklanmak istenen kavramı veren şeye, “açıklayıcı söz/ta-
nım” denir. Bunun bir kısmı had, bir kısmı resmdir” ifadelerinin amacının şu 
olduğunu ifade etmektedir: Açıklayıcı söz, genel bir isimdir. Meçhul tasavvur 
olan her şeyi ifade etmek için konulmuştur. Sonra bu zatilerden olursa had, arazi-
lerden olursa resm olur. Had engel olarak adlandırılır. Çünkü had, efradını cami’ 
ağyarını mani’ demektir. Bu engel şeyin kurucu unsurlarında oluşur. Açıktır ki 
had, zatilerden meydana gelirken, resm arazilerden meydana gelir. Çünkü resm 
şeyin hakikatini değil ona dair bir tasviri ihtiva etmektedir.
77
Dolayısı ile resm bir 
şeyin hassaları ve genel arazları ile yapılırken had sadece zati niteliklerle yapılır. 
Buna göre resm ile yapılan tanım eksik tanımdır.
78
Eğer, tasavvur cüzlerinin bütünü ile tanımlanırsa ona tam özsel tanım 
(hadd-i tam); eğer cüzlerinin bir kısmı ile tanımlanırsa ona da eksik özel tanım 
(hadd-i nakıs) denir. Yine tasavvur sadece özünden dışarıda kalan bir şey ile ta-
nımlanır ise, eksik ilintisel tanım (resm-i nakıs), özü bakımından içte bulunan ve 
dışta kalan nitelikten meydana geliyorsa, buna da tam ilintisel tanım (resm-i tam) 
denir.
79
74 Necati ÖnerKlasik Mantık, Ankara 1996, s. 47; İbrahim Emiroğlu, age., s. 80.
75 Râzi, Şerhu’l-işarat ve’t-tenbihat, Mantık C. I, Tahran 1382, s. 107.
76 Öner, age, s. 47.
77 Bkz. Râzi, Şerhu’l-işarat ve’t-tenbihat, Mantık C.I, Tahran 1382, s. 27-28.
78 Râzi, age., s. 111. Bkz. s. 117-118.
79 
Râzi, el-Muhassal, s. 19, Bkz. Lübabu’l-işârât, (Thk. Muhammed Şehabi), Tahran 
1339, s. 178-179. Tam özel tanım (hadd-ı tam), bir şeyin yakın cinsi ile yakın 
ayrımından yapılan tanımdır. “İnsan konuşan canlıdır” gibi. Eksik özel tanım (hadd-i 
nakıs), bir şeyin uzak cinsi ile yakın ayrımından yapılan tanımdır. “İnsan konuşan 
cisimdir” gibi. Tam ilintisel tanım (resm-i tam), bir şeyin yakın cinsi ile hassasından 
yapılan tanımdır. “İnsan gülücü canlıdır” gibi. Eksik ilintisel tanım (resm-i nakıs), 
bir şeyin ilintileri ile veya uzak cinsi ile ilintisinden yapılan tanımına denilir. “İnsan 


57
Felsefe Dünyası
Râzi, tanım çeşitlerini zikrettikten sonra tanımlanamazlarla ilgili şu bilgi-
lere yer vermektedir:
a) Kendisinden başkası meydana gelmeyen yani başkasının bileşiminde 
bulunmayan basit nesne tanımlanamaz ve kendisi ile tanım da yapılamaz. Baş-
kasının birleşiminde bulunan bileşik, hem tanımlanır ve hem kendisi ile tanım 
da yapılabilir. Fakat, başkasının birleşiminde bulunmayan bir birleşik tanımlanır, 
ama kendisi ile tanım yapılamaz. Başkasının bileşiminde bulunan basit tanımla-
namaz. 
b) Bir şeyin tanımlanmasında, o şeyin benzeri veya daha kapalı olanı ile ve 
kendisiyle, bilinen bir şey ile tanımlamaktan kaçınmak gerekir.
c) Daha geniş anlamlı olan terimi daha dar anlamlı olandan önceye almak 
gerekir. Çünkü geniş anlamlı daha çok bilinir, daha çok bilinenin öne geçmesi 
daha uygundur.
80
Râzi el-Muhassal adlı eserlerinin giriş kısmına tanım teorisini koyarak ta-
nımın, tanımlananın bütün fertlerini şamil olması ve onu başkalarından ayırması 
için umum ve hususlukta denk olması gerektiğini ifade etmektedir. Bir şey, açıklık 
ve kapalılıkta kendisinin dengiyle (örneğin çift, tek olmayan sayıdır), kendisiy-
le (örneğin hareket, nakildir, insan, beşerdir) daha kapalı olanla (örneğin güneş, 
gündüz yıldızıdır), mertebelerle (örneğin iki, ilk çift sayıdır), ilgisi olmayanla 
(örneğin ateş, nefse benzeyen asıldır) tanımlanamaz. Tanımda en genel olanın 
öncelenmesi, garip, mecazî ve tekrar ifade eden lafızların kullanılmaması gere-
kir.
81
Râzi’nin tanımla ilgili olarak ileri sürdüğü şartlar, Aristo’nun öne sürdüğü 
şartlarla aynıdır.
82
 Bu da Râzi’nin İbn Sînâ ve Fârâbî kanalıyla klasik mantıktan 
ve dolayısıyla Aristo’dan ne kadar etkilendiğini göstermektedir.
83
Yukarıda da ifade edildiği gibi Râzi’ye göre
tanım, mahiyete delalet etme-
ye dayandırılmalıdır ve lafzın manasına mutabık olmalıdır. Mahiyete delalet eden 
tanım cins ve ayrımlardan oluşur.
84
Tanımdan amaç, şeyin hakikat ve mahiyetine 
uygun bir suretin zihinde meydana gelmesidir. Bu da ancak bütün zatilerin zihin-
uyuyandır veya insan uyuyan cisimdir” gibi. (Bkz. Necati Öner, Klasik Mantık, 
Ankara 1996, s. 47.)
80 
Râzi, Kelam’a Giriş (el-Muhassal), s. 7-8; el-Muhassal, s. 19-20.
81 
Bkz. Râzi, Kelam’a Giriş (el-Muhassal), s. 7-8; el-Muhassal, s. 19-20. Bkz. 
Şerhu’l-
işarat ve’t-tenbihat, 
s. 111.
82 Bkz. Aristoteles, Topikler, (Çev. H. Ragıp Atademir) İstanbul 1996, s. 30-31, 170-171, 180-
181, 200-202.
83 
Muhit Mert, “Kelamcıların Tanım Kuramları”, Kelam Araştırmaları 1: 2 (2003), s. 
81-92. 
84 Bkz. Râzi, Şerhu’l-işarat ve’t-tenbihat, Mantık C.I, Tahran 1382, s. 111.


Felsefe Dünyası
58
de ortaya çıkması sırasında olur. Diğer bir ifade ile tanımın asıl amacı mahiyetin 
künhünü ortaya koymaktır..
85
Tanımla ilgili gerekli niteliklere ne kadar çok yer 
verilirse tanım o kadar tam olur.
86

Yüklə 306,67 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   7   8   9   10   11   12   13   14   15




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin