Issn 1300 9745 ege pediatri BÜlteni ediTÖR



Yüklə 1,01 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə8/9
tarix11.01.2017
ölçüsü1,01 Mb.
#5095
1   2   3   4   5   6   7   8   9

Yazışma Adresi: 

Yard. Doç. Dr. Hasan YÜKSEKKAYA  

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi 

Pediatrik Gastroenteroloji,  

Hepatoloji ve Beslenme Bilim Dalı 

35040-Bornova / İZMİR. 

Tel 

: 0332 223 67 35  



E-posta : dryuksek @yahoo.com 

 

   



 

 

 



55 

O

LGU 



S

UNUMU


 

EGE PEDİATRİ BÜLTENİ 2009, 16 (1): 55-58

 

 

 



 

 

 



 

 

 



 

ÖZET 

enfanjiyomlar lenfatik sistemin nadir tümörlerindendir. Sıklıkla baş-boyun bölgesinde görülürler. Lenfanjiom dilde yerleşirse, 

konuşmada güçlük, oral hijyende bozulma, travmaya bağlı kanama gibi sorunlar ortaya çıkabilir. Bu yazıda, dilde geçmeyen 

lezyonlar nedeniyle başvuran ve lenfanjiyom tanısı alan altı yaşında bir kız olgu sunulmaktadır.   



Anahtar Sözcükler: Konjenital, dil, lenfanjiyom, çocu  

SUMMARY 

ymphangiomas are uncommon tumors of the lymphatic system. They are usually located in the head and neck area. The 

patients tend to have speech disturbances, poor oral hygiene, and bleeding from tongue associated with oral trauma. We 

present a 6-year-old girl with lingering lesions of the tongue diagnosed as lymhangioma.  

Key Words: Congenital, tongue, lymphangioma, child  

Geliş tarihi: 13.01.2009

 

                         Kabul tarihi: 30.02.2009 



   

   


   

   


   

   


   

   


   

  

GİRİŞ 



Lenfanjiyomlar, lenfatik sistemin nadir görülen 

konjenital benign hamartamöz tümörleridir. 

Lenfatik kanalın geri kalan kısmıyla ilişkisiz, 

lenfatik dokunun artığı  şeklinde tarif edilen bir 

gelişim anomalisidir (1, 2). Turner sendromu, 

Noonan sendromu, trizomiler, kardiyak anoma-

liler, fetal hidrops ve fetal alkol sendromu gibi 

bazı hastalıklara eşlik edebilirler. Lezyonların % 

50’si doğumda, % 90’ı ise 2 yaşına kadar klinik 

bulgu verir (3). Lenfanjiyomların % 50-70’i baş-

boyun bölgesinde saptanır.  Oral  kavitede  ise 

sıklıkla dilde ön 2/3 kısımda yerleşmekte ve 

makroglossi ile prezente olabilmektedir (4-6). 

Ayrıca damak, bukkal mukoza, jinjiva ve 

dudaklarda da saptanabilmektedir (1).  

OLGU SUNUMU 

Altı yaşında kız hasta, iki yaşından sonra ortaya 

çıkan, dilinde aralıklı olarak daha belirgin hale 

gelen, kırmızı, yüzeyden kabarık lezyonlar ne-

deniyle başvurdu. Herhangi bir başka yakınması 

yoktu ve motor-mental gelişiminin yaşına uygun 

olduğu öğrenildi. Öz ve soy geçmişinde ek bir 

özellik saptanmayan hastanın yapılan fizik bakı-

sında; ağırlık 50 persentilde, boy 75 persentilde, 

kardiyak nabız: 80/dk, TA: 95/65 mmHg, diğer 

vital fonksiyonları olağan olarak saptandı. Yapı-

lan oral bakısında yaklaşık 2,5x3 cm boyutların-

da, dil sol lateralde, sublingual bölgede hiper-

emik, çevre dokulardan kabarık, ödemli, yüzeyi 

pürtüklü lezyon izlendi. Makroglossi yoktu (Şekil 

1, 2). Ağız–boğaz bakısında ve anterior rino-

skopisinde ek patolojik bulgu saptanmadı. 

Akciğer ve kardiovasküler sistem bakıları olağan 

olan hastanın organomegalisi ve lenfadeno-

megalisi saptanmadı. Hastada başka bir bölge-

de lokalize damarsal patoloji düşündürecek 

dermatolojik lezyona rastlanmadı.  



L 

ORAL LENFANJİYOM  

 

 

Oral Lymphangioma 



 

Aşan ÖNDER 

Levent MİDYAT 

Gabil MURSALOV 

Yasemin ÖZDEMiR 

Şule GÖKÇE 

Sevgi MİR 

 

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi  



Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı,

Bornova-İzmir 



Önder ve ark.  

 

 

56 



Laboratuar incelemelerinde lökosit: 10.500/mm

3



Hb:13.4 gr/dl, Htc: %39.4, Trombosit: 

355.000/mm

3

 olarak bulundu. Periferik yay-



masında herhangi bir özellik saptanmadı. AST: 

32 IU/L, ALT: 20 IU/L, üre: 26 mg/dl, kreatinin: 

0.5 mg/dl, açlık kan şekeri: 94 mg/dl, Na: 140 

meq/lt, K: 4.9,meq/L, Ca:9.8 mg/dl, albumin: 

4.3 gr/dl, t. protein: 6.5 gr/dl olarak bulundu. 

Karın içi organ tutulumu açısından istenen USG 

normal olarak değerlendirildi. Hasta kulak-

burun-boğaz kliniği ile konsülte edildi ve 

mevcut lezyonların lenfanjiyom ile uyumlu 

olduğu yönünde görüş bildirildi. Lenfanjiyomun 

yayılımını tespit etmek ve eşlik eden anomalileri 

saptamak için yapılan servikal-kranial manyetik 

rezonans görüntülemesinde, dilde ½ anterior 

kesimi simetrik şekilde tutan, dil kasları ile 

sınırlı olan ve T2 ağırlıklı görüntülerde yoğun 

hiperintens tubuler yapılardan oluşan, kistik 

komponent içermeyen yumuşak doku kitlesi 

saptandı ve bulgular lenfanjiyomla uyumlu 

olarak değerlendirildi. Herhangi bir klinik bulgu 

oluşturmayan lezyon için cerrahi müdahale 

endikasyonu konulmadı ve hasta poliklinik 

kontrollerine gelmek üzere taburcu edildi.  

 

Şekil 1.  Dilin anterior yarısında görülen, yüzeyden kabarık 



kırmızı-beyaz renkli lezyonlar.   

 

Şekil 2.  Dilin lateralinde yüzeyden kabarık, lenfanjiyoma ait 



görüntü. 

 

TARTIŞMA



 

Lenfanyiomlar konjenital vasküler malformas-

yonlar içinde yer almaktadır. Tüm vasküler 

tümörlerin %4’ünü, beniyn vasküler tümörlerin 

ise %25’ini oluşturmaktadır. Çoğunlukla hayatın 

ilk 2 yılında görülse de, nadiren lenfatik damar-

ların enflamasyonuna sekonder obstruksiyon ve 

fibrozise bağlı olarak ileri yaşlarda da ortaya 

çıkabilmektedir (4-6). Embriyolojik olarak, ve-

nöz sistemden kaynaklanan beş primitif tomur-

cuktan köken almaktadır; bu tomurcuklar bir çift 

juguler kese, bir çift posterior kese ve bir tek 

retroperitoneal keseden oluşmaktadır (3). Lez-

yonlar fetal anjiogenezisteki lenfatik vazofor-

matif dokuların aşırı genişlemesi ile oluşmakta 

ve deriden iç organlara kadar vücudun her 

yerinde görülebilmektedir (1, 4-6).  


Oral Lenfanjiyom

     


 

 

 



 

57 


Lenfanjiyomlar histopatolojik olarak üç tipe 

ayrılmaktadır; 1-Kapiller lenfanjiyom (lenfanji-

yom simpleks): Küçük, kapiller boyuttaki le-

nfatik damarların genişlemesidir ve en sık görü-

len tipidir. Sunulan olgu da bu gruba uymak-

tadır. 2-Kavernöz lenfanjiyom: Büyük lenf da-

marlarının genişlemesi ile karakterizedir. 3-

Kistik higroma: Lenfatik sistemin büyük boyutlu, 

kistik genişlemesidir. Bu alt gruplar, aynı 

patolojik sürecin farklı damar boyutlarına ve 

çevreleyen dokulara göre farklı adlandırılması 

olarak kabul edilmektedir (3).   

Bizim olgumuzda olduğu gibi, oral lenfan-

jiyomlar çoğunlukla dilin anterior kısmında ve 

dorsal yüzde görülmekte, lezyonlar genelde 

yüzeyel, yarı saydam damar topluluğu görüntü-

sünde pürtüklü bir yapısal özellik göstermek-

tedir. Dil yerleşimli olanlarda konuşma güçlüğü, 

oral hijyen yetersizliği ve travmaya bağlı kanama 

gibi sorunlar ortaya çıkabilir (1). Özellikle larinks 

yerleşimli olanlar, basıya bağlı olarak ciddi 

solunum sıkıntısına yol açabilmektedir (6).    

Tanıda anamnez, radyolojik görüntüleme (MRI, 

anjiyografi, ultrasonografi) ve sistemik formda 

D2-40 bakılması (lenfatik endotel hücrelerine 

karşı bir monoklonal antikor) gibi yöntemlerden 

yararlanılabilir. Kesin tanı için biyopsiye gerek 

yoktur, ancak cerrahi müdahale durumunda pa-

tolojik inceleme yapılması önerilmektedir (7, 8). 

Tedavide skleroterapi, lazer tedavisi (Nd-YAG, 

CO

2

), mikroembolizasyon, radyoterapi, koteri-



zasyon, kriyoterapi, steroid uygulaması, cerrahi 

eksizyon ve sistemik formda IFN alfa-2b, klo-

rambusil-etaposid, bifosfonat gibi medikal yön-

temler denenebilmektedir (4-6, 9). Lezyonlar 

beniyn seyirli olduğu ve cerrahi eksizyonda asıl 

ideal yaklaşımın dilin tamamıyla çıkartılması 

olduğu için, birçok olguda tedavisiz izlem 

önerilmektedir. Semptomlar oluşmadıkça ya da 

kozmetik bir soruna yol açmadıkça herhangi bir 

tedavi metodunun uygulanmaması tavsiye edil-

mektedir. Literatürde sistemik formda olmasına 

rağmen tedavisiz izlenen ve komplikasyon 

gelişmeyen olgular mevcuttur (9). Lenfanjiyom-

lar maliyn transformasyon göstermemekte, lez-

yonlar kapsüllü olmadığından derindeki sister-

naları içine almayan uygulamalar nedeniyle 

nüks de sık görülmektedir (1). Bu nedenle 

tedavi konusunda kar-zarar oranları net olarak 

değerlendirilmeli ve bizim olgumuzda da ol-

duğu gibi, sorunsuz hastalarda tedavisiz izlem 

öncelikli seçenek olmalıdır. 

 

KAYNAKLAR 



1.  Jeeva Rathan J, Harsha Vardhan BG, Muthu MS, et al. Oral lymphangioma: a case report. J Indian Soc Pedod Prev Dent 2005; 23: 185-189. 

2.  Neville BW, Damn DD, Allen CM. Oral and maxillofacial pathology. WB Saunders: Philadelphia; 1995. p:395. 

3.  Morley SE, Ramesar KC, Macleod DA. Cystic hygroma in an adult: a case report. J R Coll Surg Edinb 1999; 44: 57-58. 

4.  Tei E, Yamata A, Kumuro Y, et al. Huge lymphangioma of the tongue: a case report. Asian J Sur 2003; 26: 228-230.  

5.  Wang LC, Krunic AL, Medenica MM, et al. Treatment of hemorrhagic lymphatic malformation of the tongue with a pulse-dye laser. J Am 

Acad Dermatol 2005; 52: 1088-1090.   

6.  Çallı Ç, Pınar E, Öncel S, Etit D. Laryngeal lymphangioma: a case report. Turk Arch of Otolaryn 2008; 46: 58-60.  

7.  Yenidünya MO, İşleyen N, Seven E. Deri ve deri altı dokularda ortaya çıkan damar kökenli patolojiler ve tedavileri. Yeni Tıp Dergisi 2007; 

24: 152-159.  

8.  Michio O, Michinori F, Kaori K, et al. Clinical improvement of diffuse lymphangiomatosis with pegylated interferon alfa-2b therapy: case 

report and review of the literature. Pediatric Hematol Oncol 2007; 24: 513-524.   

9.  Küpeli S, Araç A, Yalçın B, et al. Lymphangiomatosis in a child: eight years’ follow-up without treatment. Pediatric Hematol Oncol 2008; 25: 

614- 619.   

 


Önder ve ark.  

 

 

58 



Yazışma Adresi: 

Uzm. Dr. Levent MIDYAT 

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi  

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı 

Bornova - İzmir 

Tel 


: 0232 390 10 01 

E-posta :  levent.midyat@ege.edu.tr 

 


 

 

 



59 

O

LGU 



S

UNUMU


 

EGE PEDİATRİ BÜLTENİ 2009, 16 (1): 59-62

 

 

 



 

 

 



 

 

 



 

ÖZET 

nikinci kraniyal sinirin izole paralizisi cocukluk çağında  nadir görülen klinik bir antitedir. Onikinci kranial sinir paralizisinin 

nedenleri arasında aşılama, enfeksiyonlar, travma,  karotid arter anevrizma veya diseksiyonu, intrakranial tümörler ve 

otoimmün hastalıklar yer alır. Bu bildiride yineleyen hipoglossal sinir paralizisi olan ve steroid tedavisiyle semptomları gerileyen,  

tetkiklerinde Borrelia IgG ve IgM antikorları (+) olan bir çocuk olgu sunulmaktadır. 

Anahtar Sözcükler: Hipoglossus felci, kraniyal nöropati  

SUMMARY 

solated hypoglossus nerve palsy is a very rare clinical condition in childhood. Temporary paralysis of hypoglossus nerve is caused 

by vaccines, trauma, dissection or aneurysm of carotid artery, intracranial tumors, or  autoimmune diseases. We report a child with 

positive Borrelia IgM, IgG serology, and recurrent nervus hypoglossus palsy, His symptoms relieved by steroid therapy. 

Key Words: Hypoglossus palsy, cranial neuropathy  

Geliş tarihi: 12.01.2009

 

                         Kabul tarihi: 30.02.2009 



   

   


   

   


   

   


   

   


 

GİRİŞ 


Hipoglossal sinir dilin intrinsik ve ekstrinsik 

kaslarını innerve eden pür motor sinirdir. Genel 

somatoefferent lifleri içeren bu sinirin lifleri 

medulla oblangatanın alt seviyelerinde yer alan 

nucleus nervi hipoglosside başlar. Nervus 

hipoglossus intrinsik dil kasları ile ekstrinsik dil 

kaslarından m. genioglossus, m hyoglossus ve 

m. styloglossusu innerve eder. 

Sinirin tam kesisi dilin bir tarafının paralizisi ile 

sonuçlanır. Dil ağız içindeyken sağlam tarafa, 

dışarıdayken sağlam genioglossun kontraksiyo-

nuna bağlı olarak lezyon tarafına kayar. Sinir 

kökü lezyonları nadirdir. Supranükleer lezyon-

larda dil dışarı çıkartıldığında dilin lezyonun kar-

şı tarafına doğru kaydığı görülür (1-3). Sinirin 

izole tutuluşlarında neoplazi, travma, enfeksi-

yon, endokrin, otoimmün ve vasküler nedenler 

dışlanmalıdır (4,5). 

OLGU SUNUMU 

On yaşında erkek olgu hastanemize peltek 

konuşma  şikayetiyle başvurdu. Başvurudan üç 

gün önce ateş, başın ön tarafında zonklayıcı baş 

ağrısı sonrası peltek konuşmaya başlamış. Dili-

nin ağız içinde sağa, ağız dışında sola kaydığı 

fark edilmiş. Peltek konuşma düzelmiş ancak 

dilindeki kayma devam etmiş (Resim 1-2).  

Özgeçmişinde; bu olaydan 2 yıl önce de ateş ve 

baş ağrısı sonrası benzer yakınma ile nedeniyle 

yatırılmıştı. O dönemde çekilen kranial manyetik 

rezonans (MR) ve kranial MR anjiyosu normal 

saptanmıştı. Olası motor nöron hastalığının dış-

lanması amacıyla yapılan dil EMG’si de nor-

maldi. Gönderilen tetkiklerinden viral seroloji 

(EBV, CMV, Rubella IgM ve IgG), antinükleer 

antikor, anti-DNA, C3 normal saptanmıştı. 

Metilprednizolon (1 mg/kg/gün) başlanan 

hastanın şikayetleri kısa sürede düzelmişti.  



I 

UNİLATERAL REKÜREN İZOLE HİPOGLOSSAL 

SİNİR PARALİZİSİ 

 

Recurrent Unilateral Hypoglossus Palsy 



 

Mustafa ÇAM 

Gül SERDAROĞLU 

Sanem YILMAZ  

Hasan TEKGÜL  

Sarenur GÖKBEN 

 

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi 



Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı

Çocuk Nörolojisi Bilim Dalı 



Çam ve ark.  

 

 

60 



Hastanın son yatışında travma öyküsü alınmadı. 

Beyin sapını içeren ince kesit kranial manyetik 

rezonans görüntülemesinde bilateral maksiller 

sinüzit dışında bir patoloji saptanmadı. Kranial 

MR anjiyosu da normal değerlendirildi. Sekon-

der kranial nöropatiye yol açabilecek viral 

enfeksiyon, otoimmmün hastalık nedeniyle viral 

seroloji ve vaskülit açısından tetkikleri alındı. 

Hastaya tekrar metil prednizolon (1 mg/kg/gün) 

başlandı ve 3 gün içinde lezyonu geriledi.  

Gönderilen tetkiklerinden Borrelia IgG ve IgM  

antikorları (+) saptanan olguya Seftriakson baş-

landı. Kene ısırığı öyküsü olmayan ve daha önce 

de cilt lezyonları bulunmayan olguda immuno-

loji ve enfeksiyon bölümlerinin de görüşü alına-

rak Lyme hastalığı düşünülmedi. Ancak hastanın 

immünoloji ve enfeksiyon bölümünce takibi bu 

açıdan devam etti. 

 

Resim 1. Dil dışarıda iken sola kayma 



 

 

Resim 2. Dil ağız dışında iken görülen sağa kayma 



TARTIŞMA   

Hipoglossal sinir, kafatasını terk etmeden önce 

posterior kranial fossada ve daha sonra da 

retrofarengeal aralıkta 9-10-11. kranial sinirler 

ile yakın bir komşuluk gösterir (6). Bu bölge-

lerdeki patolojiler değişik derecelerde ve değişik 

kombinasyonlar halinde etkilenmelere yol açar 

(7-8).   

Hipoglossal sinir kökü lezyonları nadirdir. Yayın-

lanan hasta serilerinde 979 kraniyal nöropatili 

hastayı inceleyen bir çalışmada en sık etkilenen 

kraniyal sinirler sıklık sırasına göre 6,7, 5 ve 3. 

kraniyal sinirler olarak bildirilmiştir. Etiyolojide 

saptanan en sık nedenler ise tümörler, vasküler 

hastalıklar, travma, enfeksiyonlar ve Guillain-

Barre sendromu olarak bildirilmiştir (9). Rekür-

ren kraniyal sinir felci ise nadirdir. Bu seride 

979 olgunun 43’ünde tekrarlayan felçler görül-

müş, diabetes mellitus (%1.4), bilinmeyen ne-

denler (%1.4) ve idiyopatik kavernöz sinüzit 

(%1.02) en sık nedenler olarak saptanmıştır (9). 

Hipoglossal sinir felcinde inme nedeniyle oluşan 

intrameduller lezyon genellikle hipoglossal sini-

rin çıkan dallarını, kortikospinal traktı ve medial 

lemniskusu etkiler. Sonuç karşı el ayakta spastik 

paralizi, vibrasyon-pozisyon kaybı ile beraber 

dilin bir tarafının paralizi ve atrofisidir. Bazal 

meninkslerde ve oksipital kemiklerde (tümör 

invazyonu, platibazi, oksipital kondillerin invagi-

nasyonu, Paget hastalığı) lezyonlar siniri ekstra-

medüller seyrinde etkileyebilir, bazen de boyun 

operasyonu sırasında zedelenebilir.(1)  

Literatürde izole hipoglossal sinir paralizi olgu-

ları daha çok yetişkin hastalarda rapor edil-

miştir. Bu olguların yarısında intrakranial ya da 

ekstrakraniyal tümörler saptanmıştır. Çoğun-

luğunu metastazlar, kordoma, meningiom, fib-

röz displazi, anevrizmal kemik kisti, nazofaren-

geal karsinomlar ve lenfomalar oluşturur 

(10,11). Daha nadir olarak hipoglossal nörinom 

ve dil adenokarsinomu yer alır (12). Kraniyoser-

vikal bileşkede yer alan tümörler çocukluk 



Unilateral Rekürren İzole Hipoglossal Sinir Paralizisi     

 

 



 

61 


çağında nadirdir. Retrospektif olarak incelenen 

38 hastada sıklıkla nervus vagus ve ikinci sık-

lıkla nervus hipoglossus felcine rastlanmıştır (13). 

Oksipital kondil fraktüre yol açan kafa travmaları 

nadiren izole hipoglossal sinir paraliziye yol 

açabilir (14). İnternal karotid arter diseksiyon-

ları, özellikle ipsilateral boyun ağrısı, başağrısı 

ve Horner sendromu ile beraber görüldüğünde 

düşünülmelidir. Disfaji ve ses kalınlaşması gibi 

bulgularla gelen erişkin bir hastada da üst 

özafagusun dilatasyonuna yol açan sol karotis 

arter disseksiyonu, buna bağlı disfaji ve ipsila-

teral 10. ve 12. kraniyal sinirlerin tutulumu 

görülmüştür (15,16). 

Laringoskopi, tonsillektomi, bronkoskopi, servi-

kal girişim, endotrakeal entübasyon gibi cerrahi 

girişimler izole hipoglossal sinir paralizine 

neden olabilir (17-19). 

Uzun süreli olgu çalışmalarında aşılama sonrası, 

vertebral arter anevrizması, 1. servikal vertebra 

dislokasyonu, enfeksiyoz mononükleozis, silahla 

yaralanma, inme, histeri, multiple skleroz, 

Guillain-Barre ve diğer enfeksiyonlar tanımlan-

mıştır. Hastaların %3’ünde ise spesifik neden 

saptanmamıştır (11). 

İzole olarak N.hipoglossus paralizisi ise daha 

nadir bir klinik antitedir (4). Literatürde birkaç 

izole ünilateral hipoglosal sinir paralizisi sunul-

muştur (4, 5). Bu olgu ise izole ve reküren 

olması ve steroid tedavisi ile çok hızlı gerilemesi 

ile dikkat çekicidir. 

KAYNAKLAR 

1.  Özmenoğlu M. Kranial Sinir Hastalıkları. In: Ropper AH, Brown RH, eds. Principles of Neurology. 8.Baskı, 2006: 1187. 

2.  Brazis PW, Masdeu JC, Biler J. Localization in Clinical Neurology. Boston: Little Brown Comp.,1996: 336-338.  

3.  Bradley WG, Darof RB, Fenichel GM, Jankovic J. Cranial Neuropathies. In: Heineman B, ed. Neurology in Clinical Practice. Philadelphia: 

2004: 2120-2122. 

4.  Giuffrida S,  Lo Bartolo ML, Nicoletti A, et al. Isolated unilateral, reversible palsy of the hypoglossal nevre. Eur J  Neurol 2000; 7: 347-349. 

5.  Affifi AK, Rifai ZH, Faris KB. Isolated, reversible, hypoglossal nerve palsy. Arch Neurol 1984; 41: 1219-1220. 

6.  Loh C, Maya MM, Go JL. Cranial nerve XII: the hypoglossal nerve. Semin Ultrasound CT MR 2002; 23): 256-265. 

7.  Wilding LJ, Howlett DC, Anderson HJ, Sangle PD, Violaris N, Evans GH. Extracrainal internal carotid aneurysm presenting as symptomatic 

hypoglossal and glossopharyngeal nerve paralysis. J Laryngol Otol 2004; 118: 150-152. 

8.  Lance JW, Anthony M.  Neck-tongue syndrome on sudden turning of the head. J. Neuro Neurosurg Psychiatry 1980; 43: 97-101. 

9.  Keane JR. Cranial nerve palsies: analysis of 979 cases. Arch Neurol 2005; 62: 1714-1717. 

10.  Tucker A, Miyake H, Tsui M, Ukita T, Nishihara K, Ohmura T. Intradural microsurgery and extradural gamma knife surgery for hypoglossal 

schwannoma: case report and review of the literature. Minim Invasive Neurosurg 2007; 50: 374-378. 

11.  Keane JR. Twelfth-nerve palsy. Arch Neurol 1996; 53: 561-566.  

12.  Hoshi M, Yoshida K, Ogawa K, Kawase T. Hypoglossal neurinoma: two case reports. Neurol Med Chir (Tokyo) 2000; 40: 489-493. 

13.  Menezes AH. Craniovertebral junction neoplasms in the pediatric population. Childs Nerv Syst 2008; epub ahead of print. 

14.  Castling B., Hicks K.Traumatic isolated unilateral hypoglossal nevre palsy : case report and review of the literature. Br J Oral Maxillofac 

Surg 1995; 33: 171-173. 

15.  Sturzenegger M, Huber P. Cranial nevre palsies in spontaneous carotid artery disection. J Neurol Neurosurg Psychiatry 1993; 56: 1191-

1199. 


16.  Vaes M, Sellitti E, Sukkarich F, Vanhaeverbeek M. A carotid artery dissection presenting with dysphagia due to a dilation of upper 

oesophagus. Acta Neurol Belg 2007; 107(3): 91-93. 

17.  Stankiewicz JA, Pazevic JP. Hypoglossal nerve palsy after tooth extraction. J Oral Maxillofac Surg 1988; 46: 148-149.  


Çam ve ark.  

 

 

62 



18.  Sengupta DK, Grevitt MP, Mehdian SM. Hypoglossal nerve injury as a complication of anterior surgery to the upper cervical spine. Eur 

Spine J 1999; 8: 78-80. 

19.  Nagai K, Sakuramoto C, Goto F. Unilateral hypoglossal nerve paralysis following the use of the laryngeal mask airway. Anaesthesia 1994; 

49: 603-604. 

 

 


Yüklə 1,01 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin