Dİl nöropsikolojiSİ Özlem ÖZTÜRK



Yüklə 446 b.
səhifə19/19
tarix18.04.2017
ölçüsü446 b.
#14409
1   ...   11   12   13   14   15   16   17   18   19

Böylece bu bulgular,hem disleksik hem kontrol grubu okuyucularının,okuma için ortak bir dil kullandıkları yönündeki nöropsikolojik kanıtları destekliyor.Ancak bu okuyucular başarılı okuma yaptıklarında bile,bu sistemin anterior ve posterior bölümlerini aktive etmede farklılık gösteriyorlar.



GELİŞİMSEL DİSLEKSİ VE NÖROPSİKOLOJİ

  • Post mortem açıklamalar,normal okuyucular ile bozukluğu olanların beyinleri arasındaki yapısal farklılıkları açığa çıkardı. Disleksik okuyucuların beyinlerinin sol temporo-parietal bölgesindeki microdysgenesis’in yüksek konsantrasyonu incelendi. Bu konsantrasyon, planum temporal bölgesinde dikkate değerdir. Bu kümeler normal okuyucuların beyinlerinde yabancı olmamasına rağmen, seyrektir ve genellikle sağ anterior temporal kortekste meydana gelir.

  • Bu microdysgenesisler, disleksik okuyucuların beyin yapılarının normal halini ciddi bir biçimde bozmaktadır. Ve sol temporo-parietal bölgenin genişletilmiş dil alanları ile sağ hemisferin daha küçük homologous alanları arasında normalde gözlenen asimetriyi ortadan kaldırmaktadır.



İnsanlarda dil kapasitesi,genellikle sol temporo-parietal bölgenin büyüklüğündeki anlamlı gelişme ve sağ hemisferdeki nöronların yıpratmasıyla korelasyon gösterir.Bu nöronal sebepler “programlanmış hücre ölümü”nün parçalarıdır.

  • İnsanlarda dil kapasitesi,genellikle sol temporo-parietal bölgenin büyüklüğündeki anlamlı gelişme ve sağ hemisferdeki nöronların yıpratmasıyla korelasyon gösterir.Bu nöronal sebepler “programlanmış hücre ölümü”nün parçalarıdır.



Disleksik okuyucuların beyinlerindeki göreli simetri, onların bozulmuş dil gelişimlerini yansıtıyor olabilir.

  • Disleksik okuyucuların beyinlerindeki göreli simetri, onların bozulmuş dil gelişimlerini yansıtıyor olabilir.

  • Disleksiyle tanımlanan kortikal simetri ve dildeki bozukluklar göz önünde bulundurularak,sol hemisferin gelişimsel yetersizliklerininsonuçları olan bilişsel bozukluklar tartışılmalıdır.

  • Disleksik okuyucuların beyinlerinde görülen psikolojik simetriler, sol hemisfer bölgelerinin beklenenden daha küçük olmasının bir sonucu olmayabilir.Bu simetri, sağ hemisferdeki nöronların beklenmedik bir biçimde hayatta kalmasına atfedilebilir.

  • Hayatta kalan sağ hemisfer nöronları, sol hemisferin dil-işlem fonksiyonunu destekler.



Alternatif olarak,her iki fenomen de disleksik okuyucuların azalmış intrahemisferik uzmanlaşmasının sonucudur.Bu duruma örnek olarak,bu bireylerin beyinlerinde hemisferler arasında,işlemin tipine göre daha az farklılaşma gözlenir.

  • Alternatif olarak,her iki fenomen de disleksik okuyucuların azalmış intrahemisferik uzmanlaşmasının sonucudur.Bu duruma örnek olarak,bu bireylerin beyinlerinde hemisferler arasında,işlemin tipine göre daha az farklılaşma gözlenir.



ANTERİOR VE POSTERİOR ANORMALLİKLERİN ELEKTROPSİKOLOJİK KANITLARI

  • Okuma konusuyla ilgili uyaracı kullanılan EEG çalışmaları; konuşma algısı,okuma ve anlamsız hecelerin işlenmesi sırasında sol frontal,orta temporal ve posterior fronto-central bölgelerin ;işitsel fonemik ayırım boyunca da temporo-parietal bölgelerin alfa aktivitesinin zayıflamasıyla, disleksinin ilişkili olduğunu göstermiştir.

  • Bu bulgular,disleksik okuyucuların,bu dil görevfleri boyunca azalmış “kortikal hazırlık”larını göstermektedir.



Son zamanlarda yapılan bir çalışma; çocuklarda disleksinin, fonolojik işlem boyunca meydana gelen ancak görsel işlem boyunca oluşmayan teta seviyesinin önemli ölçüde azalmasıyla ilişkili olduğunu göstermiştir.

  • Son zamanlarda yapılan bir çalışma; çocuklarda disleksinin, fonolojik işlem boyunca meydana gelen ancak görsel işlem boyunca oluşmayan teta seviyesinin önemli ölçüde azalmasıyla ilişkili olduğunu göstermiştir.

  • Disleksik okuyucular,görevden bağımsız olarak beta genişliğinde göze çarpan bir parieto-oksipital simetri göstermişlerdir.

  • Bu bulgular, disleksikler ve kontrol grubu ojkuyucular arasındaki bilişsel çaba ve stratejilerdeki farklılıkları yansıtıyor gibi görünmektedir.



Disleksik okuyucuların fonksiyonel aktivasyonlarındaki benzer anormallikler ERP çalışmalarından da elde edildi.

  • Disleksik okuyucuların fonksiyonel aktivasyonlarındaki benzer anormallikler ERP çalışmalarından da elde edildi.

  • İşitsel ve görsel dil uyarıcılarına verdikleri cevaplar açısından,normal okuyucular ile disleksik okuyucular arasındaki intrahemisferik farkları açıklayan çalışmalar; bozukluğu olanların ERP genişliğindeki simetrinin kontrol grubundan daha fazla olduğunu kanıtlamıştır.disleksiklerin ERP genişliğinde büyük miktarda simetri olması, bu okuyucuların hemisferik uzmanlaşmasının düşük olduğunu gösterir.



Sözlü ve sözlü olmayan uyarıcıların işlenmesi boyunca,disleksik okuyucuların ERP aktivasyonlarında interhemisferik farkları olmadığını söyleyen araştırmalar da vardır. Simetri, disleksik okuyucuların sol hemisfer katılımlarının, sağ hemisfer katılımlarına oranla daha düşük olmasının bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Bu farkların; işitsel ve görsel dil işlemenin erken evrelerinde bile, uyarıcının verilmesinden aşağı yukarı 100-200 ms sonra, disleksik okuyucular ile kontrol grubundakilerin duyusal işlemelerindeki farklılıkları yansıttığı düşünülebilir.

  • Sözlü ve sözlü olmayan uyarıcıların işlenmesi boyunca,disleksik okuyucuların ERP aktivasyonlarında interhemisferik farkları olmadığını söyleyen araştırmalar da vardır. Simetri, disleksik okuyucuların sol hemisfer katılımlarının, sağ hemisfer katılımlarına oranla daha düşük olmasının bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Bu farkların; işitsel ve görsel dil işlemenin erken evrelerinde bile, uyarıcının verilmesinden aşağı yukarı 100-200 ms sonra, disleksik okuyucular ile kontrol grubundakilerin duyusal işlemelerindeki farklılıkları yansıttığı düşünülebilir.

  • Uyarıcı değerlendirme ve bellek güncelleştirme ile ilişkili olan, P300 waveformdaki farklar, disleksik okuyucuların yetersiz bilişsel işlemesini yansıtır.



SEREBELLUMDAKİ AÇIKLAR DİSLEKSİYE SEBEP OLUR MU?

  • Son on yılda yapılan çok sayıda araştırma, okuma ile ilgili rahatsızlıklara (gelişimsel disleksi gibi) çarpık beyin yapılarının ya da fonksiyonlarının neden olduğunu vurgulamıştır. Yeni bir araştırma şekli serebelluma odaklanmıştır. Bu çarpıklığın, bozukluk için önemli bir semptom olup olmadığı önemlidir.

  • Serebellum; motor işlevler, duruş ve dengeye katkıda bulunan bir bölgedir. Aslında son araştırmalar; okuma, konuşma algısı ve hatta duygusal ifade gibi motor olmayan işlev çeşitlerin



İlk durum çalışması bir İtalyan hastayla yapılmış ve hastada azalmış sözel akıcılık ile konuşma için gramerinin yetersiz olduğu görülmüştür. Sonraki durum çalışmaları da bu bulguları tekrarlamıştır.

  • İlk durum çalışması bir İtalyan hastayla yapılmış ve hastada azalmış sözel akıcılık ile konuşma için gramerinin yetersiz olduğu görülmüştür. Sonraki durum çalışmaları da bu bulguları tekrarlamıştır.

  • Beyinsel hasarı olan 16 hasta ile yapılan çalışmada, hastaların resimleri tasvir ederken kelimeleri kullandıkları bulunmuştur. Ama işitsel olarak sunulan kelimelerin gerçek-doğru ya da tuhaf-yanlış olup olmadığına karar vermede önemli problemler yaşamışlardır.

  • Bu cümlelere örnek olarak “ Ressam, küçük ama pahalı birkaç suluboya resmini satıyordu.” Bu özne-yüklem uyumsuzluğundan kaynaklanan anormallikler, özel problemler yarattı.



6 disleksik erkek ve onlarla aynı yaşlarda olan bir kontrol grubuyla yapılan çalışmada; aşina olunan ve alışılmammış motor davranışların yapılması boyunca disleksik okuyucuların serebellum aktivasyonlarının kontrol grubundakilerden anlamlı olarak düşük olduğu bulunmuştur.

  • 6 disleksik erkek ve onlarla aynı yaşlarda olan bir kontrol grubuyla yapılan çalışmada; aşina olunan ve alışılmammış motor davranışların yapılması boyunca disleksik okuyucuların serebellum aktivasyonlarının kontrol grubundakilerden anlamlı olarak düşük olduğu bulunmuştur.

  • Okuma, birbirini etkileyen bir dizi motor davranıştan oluşan kompleks bir davranıştır.Disfonksiyonel serebellum, disleksinin nedeni değildir ama kilit yapısıdır.



Beyinsel hasarı olan bir hastanın yaptığı gramer hatası örneği

  • İtalyan hasta(çeviri):Televizyon izliyordum.1 dk sonra, hemen sonra, bir yarımın gitmediğini hissettim. Konuşamayacak durumdaydım. Merdivenler orada eşim uyuyordu çünkü gece yarısıydı. Birden kalktım, aniden düştüm. Hiçbir şey yapmadım çünkü orda halı vardı.



Beaton, disleksinin nedeniyle ilgili olarak öne sürülen hipotezlerin birçoğunu eleştirir. Bu hipotezlerin orijinal yazarları, otomatiklikteki bir yetersizliği serebellumun bütünlüğüyle bağlantılandırmışlardır.

  • Beaton, disleksinin nedeniyle ilgili olarak öne sürülen hipotezlerin birçoğunu eleştirir. Bu hipotezlerin orijinal yazarları, otomatiklikteki bir yetersizliği serebellumun bütünlüğüyle bağlantılandırmışlardır.

  • Bu birlik için bazı kanıtlar var gibi görünmektedir.Son zamanlarda yapılan bir deney; zayıf okuma becerisine fakat okuma performansında superior sözel zekaya sahip disleksik çocukların beyin yapılarıyla ilişkilidir.Y azarlara göre, bu ve diğer çalışmalar; kontrol grubu ile disleksik okuyucuların yapısal farklılıklarını açıklayan en uygun yerlerden birinin serebellum olduğunu göstermiştir.



Ayrı bir çalışmada, serebellumun yazı yazan eli kontrol eden parçasının, disleksik okuyucularda kontrol grubundakilerden daha az geliştiği bulunmuştur.

  • Ayrı bir çalışmada, serebellumun yazı yazan eli kontrol eden parçasının, disleksik okuyucularda kontrol grubundakilerden daha az geliştiği bulunmuştur.

  • Serebellumun gelişmesi, kişinin yazı yazmayla ilgili deneyim düzeyine bağlıdır. Okuma yazmayla ilgili problemi olan bir çocuk, bir kalemi tutma ve kullanmayla ilgili daha az yetenekli olur.

  • Bu alternatif yorumlama; serebellumdaki çarpıklığın, okuma bozukluğu ile ilişkili olan disfonksiyonel gelişmeden kaynaklanmadığını, tamamen yazma pratiğinin olmamasından kaynaklandığını savunur.



OKUMANIN BİR MODELİ VE BAZI NÖROPSİKOLOJİK KANITLAR

  • Okumayla ilgili teorilerin en etkililerinden biri; belirgin ve farklı iki “izlenecek yol”dan bahsetmektedir. Okumanın çift taraflı (dual-route) modelinde; dolaylı yol, grapheme-phoneme yazışma kuralları (grapho-fonological route) sesleri içeren yazılı dili çevirir. Diğer doğrudan yol, grapheme-phoneme yazışma kurallarını izlemeyen (lexico-semantic route) kelimelerin çevirilmesine yardımcı olur.

  • Birinci yol kullanılırken okuyucular kelimeleri dil kurallarına uygun bir şekilde telaffuz edebilir ve anlamını kavrayabilirler.

  • İkinci yol kullanılırken, okuyucular, kelimeyi direkt daha önceden var olan bir kelimeyle eşleştirirler ve sonradan anlamını kavrarlar.



Bu model, beyin hasarı daha çok birinci yolu kullanmalarına bağlı olarak ortaya çıkan hastalardan yola çıkılarak geliştirilmiştir.Mesela fonolojik disleksisi olan kişiler, kelimeyi bir bütün olarak kavrayabiliyor ancak okuma sırasında kelimeyi düzgün bir biçimde heceleyemiyor.

  • Bu model, beyin hasarı daha çok birinci yolu kullanmalarına bağlı olarak ortaya çıkan hastalardan yola çıkılarak geliştirilmiştir.Mesela fonolojik disleksisi olan kişiler, kelimeyi bir bütün olarak kavrayabiliyor ancak okuma sırasında kelimeyi düzgün bir biçimde heceleyemiyor.

  • Caccoppoula van Vilet saf fonolojik disleksi gösteren iki Alzheimer hastası tanımlamıştır. Anlam taşımayan kelimeleri (non-words) okuyacak durumda değillerdi ama aşina oldukları kelimeleri okuyabiliyor, düzgün bir şekilde eksiksiz inceleyebiliyorlardı. Bu hastaların fonolojik kabiliyetleri sağlamdı.

  • Bu bulgular; aşina olunmayanharflerin seslere dönüştürülmesindeki bozulmadan türeyen rahatsızlıkların tartışıldığı fonolojik disleksinin çift taraflı model açıklamalarını destekliyor.



Beyin görüntülemenin meta analizi ve çift taraflı model, okumanın bu çift taraflı yolunun haritasının sağlıklı bireylerin beyinlerinden elde edilebileceğini savunmuşlardır. Bu analizde sağlıklı katılımcıların gerçek ve yalancı kelimelerin okunması nörogörüntüleme çalışmalarıyla denendi.

  • Beyin görüntülemenin meta analizi ve çift taraflı model, okumanın bu çift taraflı yolunun haritasının sağlıklı bireylerin beyinlerinden elde edilebileceğini savunmuşlardır. Bu analizde sağlıklı katılımcıların gerçek ve yalancı kelimelerin okunması nörogörüntüleme çalışmalarıyla denendi.

  • Araştırmacılar, iki yolun kullanılmasına bağlı olarak, kelimenin görsel temsillerinin kavrandığını buldular.



DYSGRAPHIA/AGRAPHIA

  • Kelime seslerini işleme ile gramer ve sözdizimi bilgisine sahip olma yeteneği; yazılı dilin üretilmesi,algılanması ve yorumlanmasında çok önemlidir.CNS bozukluğunun 2. derecesi olan agraphia, okuma bozukluğu ya da anlama bozukluğu olmadığı halde yazamama şeklinde ortaya çıkan bir bozukluktur.

  • Agraphia ve dysgraphia birbirinin yerine geçeçek şekilde kullanılmasına rağmen dysgraphia; bu yetenekteki bir bozukluk olarak tanımlanmaktadır.



Dysgraphia, bazen diğer dil bozukluklarının olmayışında görülmesine rağmen genelde disleksiye eşlik eder. Dysgraphic güçlükler motor problemler değildir. Çünkü bireyin yazma için gereken hareketleri üretme yeteneği kaybolmaz. Bunun yerine, heceleme bozuklukları gösterirler. Söylenen kelimeleri yazıya dökme kabiliyetleri yoktur.

  • Dysgraphia, bazen diğer dil bozukluklarının olmayışında görülmesine rağmen genelde disleksiye eşlik eder. Dysgraphic güçlükler motor problemler değildir. Çünkü bireyin yazma için gereken hareketleri üretme yeteneği kaybolmaz. Bunun yerine, heceleme bozuklukları gösterirler. Söylenen kelimeleri yazıya dökme kabiliyetleri yoktur.

  • Seslerin açık bir şekilde ifade edilmesi ve kelimenin görsel formlarının taranması heceleme için önemlidir. Heceleme, fonolojik işleme bağlı olmaktan çok belki de hecelenen kelimenin göz önüne getirilebilmesiyle başarılıyordur.



FONOLOJİK DYSGRAPHIA

  • Fonolojik dysgraphia, fonolojik heceleme (spelling) kabiliyetinin olmayışı olarak tanımlanır. Bireylerde; yalancı kelimelerin (pseudowords) hecelenmesi mümkün olmamasına rağmen, gerçek kelimeleri hecelemelerine aracılık eden görsel stratejileri kullanma yeteneğine sahiptirler.

  • Fonolojik disleksi gibi fonolojik dysgraphia da superior temporal lobdaki bir hasarla ilişkilidir.



FONONOLOJİK AGRAPHIA

  • FONONOLOJİK AGRAPHIA

  • Başlıca semptomu: Anlam taşımayan kelimelerin hecelenmesinde yetersizlik vardır. Gerçek kelimeleri “görsel olarak” heceleyebilirler.

  • Beyin bölgesi: Superior temporal lob

  • ORTHOGRAPHIC (YÜZEYSEL) AGRAPHIA

  • Başlıca semptomu: Düzensiz kelimelerin hecelenmesinde bozulma vardır. Düzenli ve anlam taşımayan kelimeleri fonetik olarak heceleyebilirler.

  • Beyin bölgesi: İnferior parietal lob



DERİN (DEEP) AGRAPHİA

  • DERİN (DEEP) AGRAPHİA

  • Başlıca semptomu: Fonetik olarak heceleme yeteneği yoktur.

  • Beyin bölgesi: Yaygın sol hemisfer hasarı



ORTHOGRAPHIC DYSGRAPHIA

  • Görsel işlem yolu ile heceleme yapma yeteneğini kaybetmiş kişiler “yacht” ya da “enough” gibi düzensiz kelimeleri hecelemede çok büyük zorluk yaşarlar. Aslında onlar, anlamsız ve düzenli kelimelerin hecelenmesini kolaylaştırmak için fonolojik stratejileri uygulamaya koyma yeteneğine sahiptirler. Bu da yüzeysel dysgraphia olarak adlandırlır.

  • İşin aslı, bu dysgraphia tipine sahip insanlar, grapheme-phoneme konuşmaya oldukça bağımlıdırlar. Ve kelimeyi bir bütün olarak heceleme kabiliyetlerinde bir bozuklukları var gibi görünmektedir.

  • Orthographıc dysgraphıa inferior parietal loblarında hasar olan bireylerde görülür.



DERİN DYSGRAPHIA

  • Derin dysgraphia, fonolojik heceleme yeteneğinde kaybı ve söyleyerek yazılan kelimeler ile semantik (anlamla ilgili) kelimelerin değiştirilmesinin kolaylaştırılmasını yansıtır.,

  • Örneğin “çörek” kelimesine cevaben “pasta” yazılması.

  • Söyleyerek yazdırılan anlam taşımayan bir kelimeyi hecelemesi istendiğinde, derin dysgraphiası olan kişi, tipik olarak, gerçek kelimeyle semantik olarak ilişkili bir ses üretecektir.Sözlü olarak hecelenen kelimeleri ayırt etme becerisi kaybolmuştur.

  • Biraz şaşırtıcı olmasına rağmen derin dysgraphiası olan bireyler, uzun heceli olmayan ve anlam taşımayan kelimeleri tekrar etme ve okuma kabiliyetine sahiptirler.

  • Bozukluk, derin dislekside olduğu gibi derin dysgraphiada da baskın hemisferdeki yaygın hasarla ilişkilidir.



Yüklə 446 b.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   11   12   13   14   15   16   17   18   19




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin