Yazışma Adresi / Address for Correspondence



Yüklə 1,02 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə9/11
tarix17.05.2022
ölçüsü1,02 Mb.
#58319
növüYazı
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   11
barsak-paraziti-infeksiyonlarinda-son-durum-bir-referans-laboratuvari-sonuclari

Şekil 6. “Real-time” polimeraz zincir reaksiyonu amplifikasyon eğrisi.

Cycle


5

10

15



20

25

30



100

80

60



40

20

0



Fluorescence

Pozitif kontrol

Pozitif örnekler

Negatif kontrol ve 

negatif örnekler

310 Klimik Dergisi 2020; 33(3): 307-13




vermektedir (10,18,19). Bu yöntemin kısa sürede sonuç ver-

mesi, uygulama kolaylığı, türleri ayırt edebilmesi, duyarlılık 

ve özgüllüğünün yüksek olması ve özellikle endemik alanlar-

da infeksiyona erken tanı konulması gibi avantajları bulun-

maktadır (19,21). ELISA yöntemi diğer barsak parazitleriyle 

çapraz reaksiyon göstermemesi açısından da avantajlı olup 

zimodem analizi ve PCR ile eşdeğer sonuçlara ulaşmaktadır 

(9). E. histolytica DNA’sını saptamaya yönelik moleküler yön-

temlerin duyarlılık ve özgüllükleri de kültür ve antijen sapta-

ma yöntemleriyle karşılaştırılabilir sonuçlar vermektedir (10). 

Laboratuvarımızda serum fizyolojik ve Lugol'ün iyod 

solüsyonu kullanılarak hazırlanan lam-lamel arası preparat, 

konsantrasyon, trikrom ve modifiye aside dirençli boyama 

yöntemleri,  Cryptosporidium/Giardia DFA, E. histolytica 

adezin antijenini belirleyen ELISA, E. histolytica, G. intesti-

nalis, Cryptosporidium spp. ve D. fragilis için multipleks “re-

al-time” PCR uygulanmakta, özellikle ishalli olgularda tümü 

kombine olarak uygulanarak barsak parazitlerinin tanı şansı 

artırılmaya çalışılmıştır. 

Ülkemizde yapılan çalışmalarda bir ya da birden fazla 

barsak paraziti saptanma oranlarının kullanılan tanı yöntem-

leri, patojen olmayan türlerin dahil edilip edilmemesi, hasta-

ların semptomatik olup olmaması gibi nedenlere bağlı olarak 

%1.84-19.5 arasında değiştiği görülmektedir (1-4,6,22-25). Ça-

lışmamızda incelenen dışkı örneklerinin %5.58’inde herhangi 

bir yöntemle parazit saptanmıştır. Patojen olmayan parazitler 

de değerlendirmeye alınmıştır. Hastalara ait klinik bilgilere ula-

şılamadığı için bu konuda bir değerlendirme yapılamamıştır. 

Ülkemizde en sık görülen barsak parazitleri açısından 

değerlendirildiğinde  Blastocystis  spp.’nin birinci sıklıkta 

saptandığını bildiren çalışmalar çoğunlukta olmakla birlikte, 

(1,4,6,22,23-25). G. intestinalis’in birinci sıklıkta saptandığını 

bildiren çalışmalar da mevcuttur (2,3). Bu durum bazı labora-

tuvarların, her sahada 5 veya daha fazla parazit görülmesini 

Blastocystis spp. için bildirim kriteri olarak kabul ederken, ba-

zılarının incelenen tüm mikroskopik sahada tek bir parazit gö-

rülmesi halinde bile bildirimde bulunmalarıyla açıklanabilir. 

Birçok çalışmada 40× büyütmede her mikroskop sahasında 5 

veya daha fazla sayıda parazit görülmesi durumunda bildiril-

mesi gerektiği belirtilmekle birlikte, günümüzde farklı patojen 

suşlar olabileceği ve parazitin günlük atılımında farklılıklar 

olabileceği düşüncesiyle tek bir parazit görülmesi durumun-

da da bildirilmesi kabul görmektedir (26). Bu nedenle labora-

tuvarımızda incelenen tüm mikroskopik sahada tek bir parazit 

görülmesi durumunda Blastocystis spp. tanısı konulmaktadır. 

Çalışmamızda incelenen örneklerin 242 (%1.97)'sin-

de saptanan birinci sıradaki parazitin G. intestinalis, 240 

(%1.96)’ında saptanan ikinci sıradaki parazitin Blastocystis 

spp. ve 157 (%1.28)’sinde saptanan üçüncü sıradaki parazitin 

E. histolytica olduğu belirlenmiştir. G. intestinalis’in birinci 

sırada saptanan etken olmasının, laboratuvarımızda ishal-

li örneklere giardiyaz tanısında altın standard yöntem olan 

Cryptosporidium/Giardia DFA yönteminin uygulanmasının 

neden olabileceği düşünülmüştür. Blastocystis spp.’nin bil-

dirimi ise incelenen tüm mikroskopik sahada tek bir parazit 

görülmesi halinde bile yapılmaktadır. E. histolytica tanısında 

sadece Lugol solüsyonu kullanılarak lam-lamel arası prepa-

ratı ve konsantrasyon yöntemi kullanılmayıp, trikrom boya-

ma ve E. histolytica adezin antijenini belirleyen ELISA testi 

de birlikte değerlendirilmektedir. Laboratuvarımızda birden 

fazla yöntemin bir arada kullanılması ve dışkı mikroskopisi-

nin mümkün olduğunca tanıda altın standard kabul edilen 

yöntemlerle desteklenmesi nedeniyle sonuçlarımızda yalancı 

negatiflik olmadığı düşünülmektedir. 

Alver ve arkadaşları (21)’nın çalışmasında dışkı örnekle-

rinde Lugol solüsyonu kullanılarak lam-lamel arası preparatı 

ve amip antijeni saptama yöntemleriyle alınan sonuçlar ret-

rospektif olarak karşılaştırılmış, lam-lamel arası preparatıyla 

örneklerin %0.86’sında E. histolytica/E. dispar kist ve/veya 

trofozoitleri belirlenmiş, ELISA testiyle %29.3’ünde pozitif-

lik saptanmıştır. Yüksel ve arkadaşları (18)’nın çalışmasında 

ELISA testiyle E. histolytica pozitiflik oranının %7 olduğu ve 

özellikle sonbahar aylarında daha yüksek olarak saptandığı 

bildirilmiştir. Tuncay ve arkadaşları (19)’nın çalışmasında dış-

kı örneklerinde lam-lamel arası preparatı ve şüpheli durum-

larda trikrom boyama, Robinson besiyerine ekim ve/veya dış-

kıda E. histolytica antijeni aranması yöntemleri uygulanmış, 

incelenen örneklerin %0.44’ünün uygulanan yöntemlerden 

en az biriyle pozitif olarak belirlendiği bildirilmiştir. 

Ahmed ve arkadaşları (13)’nın çalışmasında ELISA yön-

temiyle %17.5 oranında E. histolytica pozitifliği saptanmıştır. 

Mikroskopi ve antijen testleriyle pozitif olarak belirlenen ol-

guların “real-time” PCR ile de pozitif olarak saptandığı, bu 

iki yöntemle karşılaştırıldığında PCR’ın duyarlılık ve özgül-

lüğünün %100 olduğu bildirilmiştir (13). Roy ve arkadaşları 

(10)’nın çalışmasında “real-time” PCR yöntemiyle karşılaştı-

rıldığında, antijen saptama testinin duyarlılığı %79, özgüllü-

ğü %96 olarak belirlenirken, konvansiyonel PCR yönteminin 

duyarlılığı %72, özgüllüğü %99 olarak belirlenmiştir. “Real-ti-

me” PCR yöntemiyle pozitif olan, ancak antijen saptama testi 

ve konvansiyonel PCR ile negatif olan örneklerin yüksek sik-

lus eşiği değerleri vermesi, bu örneklerde bulunan düşük sa-

yıdaki parazitin antijen saptama testi ve konvansiyonel PCR’ın 

saptama limitlerinin altında olduğunu düşündürmüştür (10). 

Ngosso ve arkadaşları (27)’nın çalışmasında PCR yöntemiy-

le, mikroskopi pozitif olarak saptanan Entamoeba türlerinin 

%33.3’ünün  E. histolytica, %55.6’sının E. dispar, %11.1’inin 

E. moshkovskii olduğu belirlenmiştir. 

Çalışmamızda E. dispar saptanan bir olgu dışında, E. his-



tolytica-pozitif olarak değerlendirilen örneklerin sadece ELI-

SA ve/veya PCR yöntemleriyle saptanması, örneklerin alın-

masıyla laboratuvarımıza ulaşması arasında geçen sürenin 

optimum sürenin üzerinde olduğunu düşündürmüştür. Özel-

likle trofozoit formlarının çevre koşullarına dayanıksız olması 

nedeniyle mikroskopik incelemenin örnek alındıktan sonra 

en kısa sürede yapılmasının yanlış negatif sonuç verilmemesi 

açısından önemli olduğu, bu gibi durumlarda tanının ELISA 

ve/veya PCR yöntemleriyle güçlendirilmesi gerektiği düşü-

nülmektedir. 

Elde ettiğimiz sonuçlara göre Enterobius vermicularis dı-

şında helmint yumurtalarına rastlanmaması, bölge halkının 

bu etkenlerin bulaşmasında rolü olan beslenme alışkanlığına 

sahip olmamasıyla açıklanabilir. Örneklerin incelenmesi sıra-

sında selofan band yöntemi kullanılmamasına rağmen dışkı 

örneği içerisinde bol miktarda E. vermicularis larvasına rast-

lanmıştır. Çalışmamızda C. cayatenensis, Microsporidium 


Yüklə 1,02 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   11




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin