Kimlik Politikaları
Milliyetçiliğin istisnasız tüm şekilleri, kimlik meselesiyle doğrudan bağlantılıdır. Milliyetçilikle
kurgulanan siyasî hedefler her ne olursa olsun, millet olma bilinci, genelde vatanseverlik olarak
algılanan kolektif kimlik duygusuna dayanır. Siyasî milliyetçilere göre, toprak din ve dil gibi objek
tif unsurlar irade, hâtıra ve vatansever bağlılık gibi sübjektif unsurlardan daha önemli değildirler.
Bundan dolayı milliyetçilik sadece siyasî hedefler öne sürmekle kalmaz, aynı zamanda insanlara
kim olduklarını da empoze eder: Bu yolla milliyetçilik insanlara bir tarih verir, insanlar için sosyal
bağlar ve kolektif bir ruh uydurur ve bireysel varoluşun ötesinde bir ortak kader duygusunu yaratır.
Gerçekten de, bu yaratılan milliyetçiliğin etkileyici unsurlarının gücü ya da siyasî bir inanç olarak
milliyetçiliğin mutat olmayan başarısını tanımlayan doktrinin görece zaafıdır.
Bununla birlikte, milliyetçiliğin belirli şekilleri diğerlerine oranla açık siyasî taleplerle daha
az ilgidir. Bu daha çok-kültürel ve etnik milliyetçilik için geçerlidir. Kültürel milliyetçilik, birincil
vurguyu, sağ duyulu siyasî bir topluluktan ziyade ayırt edici bir uygarlık olarak ulusun yeniden üre
tilmesine veren bir milliyetçilik şeklidir. H er ne kadar genel nitelik taşımamakla birlikte, kültürel
milliyetçiler, devleti, yabancı bir unsur olarak olmasa da çevresel bir faktör olarak görür. Hâlbuki
siyasî milliyetçilik ‘rasyonel’dir ve ilkelere dayanır. Kültürel milliyetçilik ise yegâne organik ve ta
rihsel bir bütünlük olarak millete duyulan rom antik inanca ve “m istik” bir algılayışa sahiptir. Tipik
Vatanseverlik [Patriotism]
i
Vatanseverlik (Patriotism, Lâtincede"anavatan"anlamına gelen “patria"dan türemiştir); kişinin milletine psikolojik
bağlılığı ve kelime kelimesine "kişinin ülke aşkı"diye tanımlanabilecek bir duygudur. Milliyetçilik ve vatanseverlik
terimleri sıklıkla birbiriyle karıştırılır. Milliyetçilik doktriner bir yapıdır ve milletin, bir şekilde, siyasî örgütlenmenin
ana ilkesi olduğu inancını içerir. Vatanseverlik bu inanca duygusal bir destek sağlar ve böylelikle milliyetçiliğin
tüm şekillerine alttan destek verir. Ulusal grubu vatansever bir sadakat ya da millî bilinç olmaksızın sadece bağım
sızlığa meyleden bir topluluk olarak algılamak zordur. Bununla birlikte bütün vatanseverler milliyetçi değildirler.
Kendisini ulusuyla birlikte tanımlayanların ve hatta ulusunu sevenlerin hepsi, vatanseverliği, siyasî talepleri ek
lemleyerek bütünleştirebilmenin bir aracı olarak görmektedir.
olarak, kültürel milliyetçilik elit ya da “yüksek” kültürden ziyade popüler ritüeller, gelenekler ve ef
sanelerden oluşan, milliyetçiliğin “en alt birim i”dir. Gerçi kültürel milliyetçilik her ne kadar yapısal
olarak anti-modern görünse de, halkın kendini “yeniden yaratmasına” imkân verdiğinden dolayı,
modernleşmenin bir ajanı olarak işlev görür.
Ayırt edici bir nitelik taşıyan millî bilincin önemi, ilk defa, 18. Yüzyıl’ın sonunda Almanyada
vurgulanmıştır. Herder (1 7 4 4 -1 8 0 3 ) ve Fichte (1 7 6 2 -1 8 1 4 ) gibi yazarlar, Fransız İhtilâlinin getir
diği fikirlerin aksine, Alman kültürünün biricikliği ve üstünlüğü inancını yüceltmişlerdir. Herder
her milletin, insanlarına yaratıcılık içgüdüsü veren “millî ruh
(volksgeist
) ”a sahip olduğuna inan
mıştı. Bundan dolayı, milliyetçiliğin rolü milletin kültürü ve geleneğine yönelik bilinç ve takdiri ge
liştirmektir. 19. Yüzyıl boyunca bu kabil kültürel milliyetçilik, halk geleneklerinin yeniden dirilişi
ve Alman mit ve efsanelerinin yeniden keşfi açılardan tüm özgünlüğüyle Almanya’da ortaya çıktı.
Örneğin, Grim m Kardeşler Alman halk hikâyelerini topladı ve yayımladılar. Aynı şekilde besteci
Richard Wagner bestelediği operaların büyük bir kısmını kadim çağ efsane ve mitlerine dayan
dırdı. 20. Yüzyıl’ın ortalarından beri, çok-milletli devletlere üyelik yüzünden büyük bir tehdide
mâruz kalan ve millî kültürlerini korumanın yollarını arayan İngiltere Gallerleri ve Fransa Bretton
ve Baskları arasında kültürel milliyetçilik oldukça yaygın bir biçimde revaçtadır. Bazı noktalarda,
politikadan kültüre ve böylece devletten bölgeye doğru milliyetçiliğin içindeki bu dönüşüm eko
nomik küreselleşme bağlamında sadakât ve tutkunun anlamını sürdürmede millî-devletlerin gittik
çe gerileyen kapasitesini yansıtmaktadır.
Bazı açılardan, her ne kadar etniklik ve ulusallık açıkça örtüşseler bile etnik milliyetçilik ve kül
türel milliyetçilik birbirinden farklılaşmaktadır. Etniklik, ayırt edici bir nüfus, kültürel grup ya da
ülkesel toprağa sadakâtin bir ifadesidir. Hem ırksal ve hem de kültürel tonlar taşıdığından dolayı
etniklik kavramı girift bir yapıya sahiptir. Etnik grubun üyeleri, doğru ya da yanlış, ortak atalardan
bugünkü soya, yukarıdan aşağıya oluşmakta ve gruplar böylece aralarında kan bağı bulunan genişle
tilmiş bir akraba ağı olarak algılanmaktadır. Etnikliğin dar bir biçimde kültürel terimlerle anlaşıldığı
durumlarda bile etniklik, derin duygusal seviyede işlev görür ve insanlara ayrı oluş hissi veren değer-
Milliyetçilik İçindeki Gerilimler (1
)
[Yurttaşlığa Dayalı - Etno-Kültürel]
Dostları ilə paylaş: |