Mizaç bozukluklarından M. Ö. 400 senesinde Hipokrat mani ve melankoli kelimelerini



Yüklə 176,7 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə3/4
tarix07.03.2017
ölçüsü176,7 Kb.
#10600
1   2   3   4

MANİDE GÖRÜLEN BELİRTİLER

Maninin klinik belirtileri depresyondakilerin tersi olarak da ifade edilebilir. Dolayısıyla 

duygu durumda yükselme, fi kir uçuşması, psikomotor hızlanma, grandiozite hali bulunur. 

Ancak manide de depresyonda bulunan irritabilite, sinirlilik, uykusuzluk, ajitasyon gibi 

ortak belirtiler de bulunmaktadır.

a- Manik hastaların klinik özellikleri :

• Taşkın, kabarmış, elasyonda, öforik irritabl, değişken (labil ) mizaç hali

• Düşüncelerin hızlanması, konuşmanın basıncının artması, düşünce uçuşmaları, 

benlik saygısında abartılı bir artmanın gözlenmesi, grandiösite, Distraktibilite, 

hezeyanların ve hallusinasyonlasın mevcudiyeti.

• Uyku ihtiyacının azalması, enerji düzeyinde aşırı artma, bedensel yakınmalarda 

azalma ile acı ve ağrı duyumunun ortadan kalkması.

• Hiperaktivite, her şeye karışma, aşırı para harcama, sosyal ilişkilerde artma, aşırı 

konuşkanlık (lögore), başkalarının ilgi alanlarındaki işlere aşırı karışma, cinsel 

açıdan kontrolsüzleşme, muhakemenin bozulması.



b-Manik hastalarda sık görülen klinik semptomlar –belirtiler.

•  Öfori - irritabilite,

• Hiperaktivite

• Distraktibilte

Uygunsuz 

davranışların artışı

• Hiposomnia


   

Duygudurum Bozuklukları

          

     74 

• Hiperfaji 

–iştah artması

•  Libidoda artma- erotizm de artma

• Düşüncelerde uçuşmalar

• Taşkın düşünceler

• Grandiöz 

hezeyanlar,

• Hallusinasyonlar,

•  İçgörünün kaybolması.



c-Manide duygu durum değişiklikleri- tanımları 

•  Fikir uçuşması (Düşüncelerin uçuşması): Düşüncenin hızlandığı ve konuşmanın 

arttığı bir durumdur konuşmanın artmasına lögore adı verilir. 

•  Dürtüsel davranış: Dürtüler artmıştır. Artık bu hastaların ileri derecede coşkulu ve 

her şeye karıştıkları da gözlenir. Ufak şuur bozukluğu periyotlarında hastanın aşırı 

derecede kontrolsüz biçimde her işe karışıp, bulaşması ve çevresindekileri rahatsız 

etmesi duruma ‘Distraktibilite’ adı da verilir. Bu dönemlerde olur olmaz her şeyle 

karıştıklarından çok zaman çevrelerinden olumsuz muameleler de. Bu dürtüsel 

davranışların seyrinde hastalarda kontrolsüz biçimde eşya çalma (kleptomani ), 

çok telefon kullanma, gereksiz yerler ile uzun saatler telefon görüşmeleri yapma, 

sokakta önüne gelen insana vaaz verme, olmadık yerde olmadık hareketler yapma, 

dans etme, şarkı söyleme, etrafındaki insanlara gereksiz yere hediyeler dağıtma ve 

harcamalarında aşırıya gitme ve diğer insanlara sebepsiz biçimde karışma ve onların 

huzurunu bozma çok sık görülür. 

•  Deliryumlu mani: Mani vakalarının ekstrem durumlarda aşırı derecede dışa vurum 

ile karakterize bir durumdur. Beraberinde sürekli deliryum ve yönelim bozukluğunun 

görüldüğü bildirilmektedir.

d-Manide görülen vejetatif değişiklikler-tanımları

•  Hipomani, beslenme bozukluğu, kilo artışının belirgin olması, cinsel arzularda art-

ma, ile hastaların aşırı pozitif düşünce ifadeleri ile karakterizedir. Hastaların iyimser 

ve içten düşünme ile uyumlu kognitif bozukluk durumlarının oluşu da dikkat çek-

mektedir.

•  Grandiözite hastalarda çok sık görülen aşırı güven durumunu yansıtan bir belirtidir. 

Kendilerinin her konuda en bilgili ve en yetenekli olduklarına inanırlar. Onların 

güçleri sayesinde bütün işler yolunda gitmektedir; gibi.

•  İçgörülerinde de bir bozukluk bulunmaktadır. İçgörüleri bozuk olduğu için kendile-

rini doğru değerlendiremezler.



e--Manyak hastalarda görülen hezeyanlar:

•  Manyak hasta servet, aristokrasi, dindarlık, güçlülük ve soyu bakımından kendinde 

aşırı güçlülük durumları görür. Bunlara sırasıyla zenginlik hezeyanı, mistik heze-

yanlar, güçlülük hezeyanları gibi isimler verilir. Hastalar kendi grandiöz kimlikleri 

ile düşmanlarının düşüncelerinden kaçar, onların kendisinin özel yeteneklerine karşı 

durduklarını ve kıskandıklarını düşünebilir ve arkasından; karşısındaki insanlara 

karşı yoğun perseküsyon hezeyanları da geliştiririler. 


Prof. Dr. Müfi t Uğur

   75 

HİPOMANİ

Yaşantıları sıklıkla aşırı memnunluk verici olduğundan çok zaman bu durumu yaşayan 

hipomanik hastalar ve onların yakınları bunu bir hastalık olarak kabul etmezler. Göz-

lemleyen dış ortamdaki aile yakınları ile arkadaş çevresi tarafından daha çok durum 

hissedildiğinden anamnez alma esnasında onların bilgisinden istifade etmek faydalı olur. 

Hipomanide sık görülen belirtiler ( DSM –TR kriterlerine göre)

•  Mizaçta yükselme, patlayıcı konuşma ile birlikte en az 4 günden beri devam et-

mekte olan çabuk sinirlenen bir hastalık durumu olup depresyon olmayan diğer ruh 

hastalıkları dışındaki bir durumdur.

• Mizacın bozulduğu dönem içinde en sık aşağıdaki belirtiler görülmektedir. Bunların 

da en az dört tanesinin mevcudiyeti hastalık durumunun tanısı için aranır.

  a- Öz güven durumunun aşırı artması veya Grandiözite durumunun mevcudiyeti,

  b- Uyku ihtiyacının ileri derecede azalmış olması (günde 3 saat uyku ile çok zaman 

yetinmeleri),

  c- Mutat zamanlara göre daha konuşkan olmaları (lögore), ve konuşurken daha yük-

sek sesle konuşmaları dikkat çekmektedir.

  d- Fikir kaçışmaları çok sık görülürken; konuşmada konudan konuya atlamalar da 

çok sık olur,

  e- Distraktibilite hali, (ilgisiz konulara çabuk bulaşma halini yansıtır),

 f- 

Hedefl erin çok büyütülmesi (İş yerinde ve Okulda), Psikomotor ajitasyon duru-



munun mevcut olması,

  g-Sonucunu iyi bilmedikleri tehlikeli bir takım işlere bulaşmaktan aşırı zevk almaları 

bilinir. Bu yüzden gereksiz yatırımlar yapar ifl as eder, çapkınlık ederler aile düzen-

leri bozulur, imkânından çok alış veriş yaparlar ve bankalara kredi kartları ile aşırı 

borçlanırlar, gibi.

  (Bu yüzden bu tip belirtilerin görülmesi halinde hekim olarak hasta ailelerine 

hastaların elerinden çek, senet, imza sirküleri gibi bir takım maddi tasarruf 

vesikalarının alınması önemli bir tedbir olur.

•  Normal zamandakine göre hareketlerinin ve düşüncesinin aynı olmadığı çok iyi 

görülür ve bilinir.

•  Mizaçta ortaya çıkan bu değişiklik çevre tarafından çok rahat biçimde gözlenir ve 

fark edilebilir olmalıdır.

• Ortaya çıkan hastalık hali hastanın günlük yaşamında işini ve sosyal ilişkilerini 

bozacak derecede değildir. Psikotik belirtileri de beraberinde bulundurmadığı için 

hastanın hospitalizasyonunu gerektirmez.

•  Tek kutuplu ( Unipolar hastalık )- Çift kutuplu ( Bipolar ) mizaç bozuklukları

Tek kutuplu mizaç bozuklukları seyirlerinde mizaçta yükselişten ziyade hep depresif 

durumların görülüşü ile karakterize durumları yansıtırlar. Görülen bir depresyon nöbetini 

belli bir aralıktan sonra gene ikinci bir depresyon nöbeti takip eder ve hep arka arkaya 


   

Duygudurum Bozuklukları

          

     76 

depresyonların görülmesi ile seyrederler 



Bu yüzden özellikle tek uçlu (Unipolar) ve çift uçlu (Bipolar) hastalıkların sık 

rastlanılan belirtileri şöyle sıralanır.

Tek kutuplu (unipolar) depresif bozukluklar

a- Unipolar depresyonlar

(a) Major depresyon

(b) Distimik bozukluk

(c) Yas durumları

(d) Uyum bozuklukları

(e) Post şizofrenik depresyon

(f)  Pseudodemans olmak üzere; sub gruplara ayrılırlar.

Majör Depresyonlarda ayrıcı tanı

1. Tıbbi durumlara bağlı hastalık hallerinden ayrılmalıdır Multipl skleroz, felç sonrası 

dönemler ve hipotiroidi en sık majör depresyona benzer mizaç bozukluğu yapan 

tıbbi hastalıklardır.

2. Madde  bağımlılığına bağlı durumlardan ayrılmalıdır. Kokain kullanımının 

bırakılması çok zaman ciddi depresyon durumları ile seyreden bir durumdur.

3. Distimiden  ayrılmalıdır. Distimi seyrinde iki sene süren başlangıç döneminin 

bulunması şarttır ve onu diğer depresyon durumlarından ayırtır

4.  Şizoaffektif bozukluk durumunda hezeyanlar ve hallusinasyanlar; diğer mizaç 

semptomları olmadan en az iki hafta devam etmektedir.

5. Yaşlı bireylerin depresyonu ile demans karıştırılmaktadır. Demans vakalarında erken 

başlangıç ve premorbit özellikler bulunurken, depresyonlularda premorbit durum; 

ani kognitif bozukluğun başlangıcı ile ayrılır.

b-Distimik bozukluk:

Distimi vakalarında ayrıcı tanı özellikleri 

1.  Distimiler iki senelik başlangıç dönemlerinin bulunması ile diğer depresyon durum-

larından ayrılırlar. Majör depresyonların seyrinde psikotik belirtiler de gözlen-

ebilmektedir.

2. Genel tıbbi durumlara bağlı mizaç bozukluğu yapan hastalık hallerinden ayrılmalıdır. 

Burada mizaç durumunun spesifi k, kronik ve tıbbi durumun bir fi zyolojik sonucu 

olup olmadığına bakılır.Anamnezi, laboratuar bulguları ve fi zik muayene bulguları 

değerlendirilir. Genel tıbbi durumun sonucu olarak depresif bulguların bulunmasında 

ve etiolojik olarak depresif durum ile ilgi göstermemesinde; tıbbı duruma bağlı 

depresyon tanısı konur.



Prof. Dr. Müfi t Uğur

   77 

3. Bazı durumlarda kişilik bozuklukları ile distimi birlikte bulunmaktadır. Kişilik 

bozukluğu ile birlikte oluşu prognozu kötüleştirmektedir.

 

c-Yas durumları

Fenichel yas durumlarında insanların belli süre yaslarını yaşama hakkına sahip 

olduklarını, ancak yaslarını yaşamak suretiyle kendi egolarını daha dirayetli kılabilecekleri 

üzerinde durmaktadır. O bakımdan ilk yas günlerinde hemen üzüntülü görülen insanlara 

bir çok anti depresan ilacın verilmesi doğru olmaz. Bu gibi durumlarda yapılacak psiko-

terapiler, destekleyici yaklaşımlar insanlara daha faydalı olur. Ancak bu yas durumunun 

sebep olduğu depresif belirtilerin 2 ila 3 ay içinde geçmesi beklenir. 



Özellikleri itibariyle bu durumun bireylerinde şu özellikler aranmalıdır;

•  Yas tutan kişi ve onun çevresindekiler yas tutumunu normal bir tepki olarak kabul 

ederler.Depresyonlular gibi kendilerini hasta görmezler.

•  Yas tutan insanlar çevreye tepki verebilir oluşlarıyla melankoliklerden ayrılırlar.

•  Normal yas durumlarında ,depresyon durumlarında olduğu gibi psikomotor retar-

dasyon görülmez. 

•  Yas tutan kişilerde; yitirdiklerini telafi  edememeye bağlı, derin suçluluk bulunmakta-

dır. (keşke falan doktoru getirseydim, kurtulurdu, bu yüzden suçluyum gibi).

• Değersizlik ve günahkarlık hezeyanları yasta olmaz, olduğunda psikotik bir duruma 

işaret eder. 

•  Aktif intihar düşüncesi ,majör depresyondaki kadar çok ve kuvvetli değildir.

•   Kaybedilenin eşyaları ve ona ait semboller ile aşırı vakit geçirilir.

• Yıldönümü tepkileri (kayıpla ilgili) ciddi olduğunda; o zaman hekim uyanık olmalı-

dır, çünkü normal yas süresini aşmış gözükmektedir.

 

d-Uyum bozukluğu (Adjustment Disorder)

Cinsiyet, kültür ve yaş göz önüne alındığında bireylerin stresörler karşısındaki 

cevaplarının maladaptif veya aşırı oluşu tablonun kötü seyrine etki etmektedir. Ortaya 

çıkışının kadınlar arasında erkeklere oranla iki kat daha fazla olduğu ifade edilmektedir. 

Buna karşılık çocuklar arasında bir cinsiyet farkı olmaz ve oğlanlar ile kızlar arasında eşit 

sıklıkta görülür. Uyum bozukluğunun ; hastanede yattıkları süre içinde psikiyatri konsül-

tasyonu istenen hastaların büyük bir çoğunluğunda görülmüş olması , ön yatkınlığın uyum 

bozukluğunda önemli olduğunu göstermektedir Bu gruplar içinde ekonomik durumlarını, 

özellikle fakirlik şeklinde bir stres faktörü olarak ifade edenlerde daha çok görüldüğü 

bildirilmektedir. Ortaya çıkıp kötüye doğru gidişi ; çocuklarda ve gençlerde, erişkinlerden 

daha hızlı ve daha kötü seyreder.

Stres durumlarına bağlı bir hastalık halidir. Belli bir zaman içinde adaptasyonun 

sağlanmasıyla şikayetlerde bir geriye dönüş olmaktadır.. Aynı zamanda tanı konmasında 

sözü edilen stres durumuna ne kadar süre evvel maruz kalındığının da iyi öğrenilmesi 



   

Duygudurum Bozuklukları

          

     78 

gerekir, çünkü uyum bozuklukları belli bir zaman diliminden sonra (maksimum 5 ay) 

iyileşmeye başlar. 

Tedavisinde daha çok Stres ör etkenin hafi fl etilmesi için gerekli yaklaşımlarda 

bulunulmalıdır

e-Post şizofrenik depresyon:

Şizofreni hastalığının tedavisinden sonra görülen bir durumdur. Şizofreni hastalığına 

ait negatif belirtilerin depresyon belirtilerine çok benzemesinden dolayı, şizofreni teda-

visinin sonunda bazen depresyon ve şizofreni karışmaktadır. Şizofrenili hastaların büyük 

bir kısmında kullanılmakta olan ilaçlar, kullanımlarında ortaya çıkan akatizi sonunda in-

tihar davranışlarına kadar varabilen, enerji ve motivasyon azlığına sebep olan depresif 

durumlara yol açarlar. Bu hastalar kullandıkları antipsikotik ilacın dozunun azaltılması 

ve hastanın Antikolinerjik ilaç ile tedavi edilmesi sonunda bu depresyon belirtileri or-

tadan kalkmaktadır. Hep depresif biçimde gittiği için Unipolar depresyonlar arasında 

konmuştur.



Ayrıcı tanı

1. Depresif belirtilerin kullanılan antipsikotik ilacın yan etkisi veya kullanılan alkol 

ve kokain gibi maddelerin bırakılmasının bir kesilme belirtisi olarak ortaya çıktığı 

durumlarda maddeye bağlı mizaç bozukluğu denir.

2. Nöroleptik kullanımına bağlı Parkinson ile , nöroleptik kullanımının yaptığı akatizi 

hallerinden ayrılmalıdır.

3.  Şizofreni hastalığının tortul negatif semptomları ile depresif belirtiler birbirinden 

ayrılmalıdır Tortul belirtilerin ortaya çıkardığı durum post şizofrenik depresyon ile 

uyumludur.

 

f-Pseudodemans

Yaşlı insanlarda ortaya çıkan depresyon durumları demansiyel belirtiler ile ört 

üşmektedir. Bu yüzden orta yaşın üstündeki vakalarda depresyon ve demans birbirinden 

iyi ayrılmalıdır.

• Depresyon vakalarında genel görünüm itibariyle hastanın ailesi hastalığın farkında 

olup, depresif durumun başlangıç zamanı hakkında bilgi verebilmektedir. Oysa pri-

mer demans durumunda hastanın ailesi hastada primer demansın başlangıçından ha-

berdar değildir. Sinsi başlangıçlı bir hastalık olduğu için primer demansın başladığı 

zaman da tam bilinmez

• Depresyon semptomları çok kısa bir süre içinde gelişir ve kendini çevreye belli 

eder. Bu söylemle depresyon belirtileri ve hastalık hızlı ilerlemektedir. Bunun 

yanı sıra Primer demansiyel durumlarda semptomlar daha uzun bir zamandan beri 

bulunmaktadır ve yavaş ilerleyişli oldukları için de pek fazla fark edilmezler.



Prof. Dr. Müfi t Uğur

   79 

•  Depresyonlarda affektif hastalığın bulunuşuna dair aile anamnezinin bulunması, he-

kimi depresyon tanısına yönlendirirken, primer demans vakalarında ancak hastanın 

aile anamnezinde Alzheimer hastalığı bulunanların anamnezi bulunmaktadır.

• Kişisel olarak depresif durumdan şikayet eden, kognitif yetersizliğinin olmasından 

yakınan ve yardım arayan bir depresyonlu; yakınmalarını ayrıntıları ile anlatır, de-

fi siter ve yetersizlik durumlarını bilir, bir iş yapmak için gerekli eforu harcayamaz, 

ve hasta kendisine yeterince ilgi göstermemesine karşılık; primer demansı olan bir 

kişinin depresyon hikayesi olmaz, kognitif defi siter bir yakınması yoktur, kendi de-

fi sitlerini saklamasını becerir, yaptığı işler ile de sanki boğuşmaktadır. Depresyonlu-

nun sıkıntısı yerine bunlarda bir aldırmazlık hali vardır.

• Aynı zamanda primer demanslılarda yönelim bozulmuştur, dikkat ve konsantrasyon 

da bozulmuştur. Aynı zamanda bunların yakın hafıza yıkımları çok belirgin bir du-

rumda bulunmaktadır. Depresyonlu da dikkat ve konsantrasyon bozukluğu çok yok-

tur. Aynı zamanda primer demanslılarda apraksi ve agnozi bulunmaktadır.

 Bu 


şekilde demans ve yaşlılardaki depresyonun karışması önlenir. 

Psikotik özellikli depresyon: Majör depresif bozuklukların %10 ila %15 kadarı 

melankolik özellikli olup hezeyan ve hallusinasyon gibi Psikotik belirtileri de içerirler.

Daha çok hezeyanlı olarak gidenleri sık görülmektedir. Gençlerde hareketlerde yavaşlama 

ile karakterize olan bu depresyon tiplerinde stupor görülmektedir. Elli yaştan sonraya or-

taya çıkan Psikotik depresyon vakalarında şiddetli ajitasyon, suçluluk hezeyanları, hipo-

kondriak düşünceler, terminal insomni ve kilo kaybı en sık görülen belirtileri oluştururlar. 

Bu vakalar genelde premorbid olarak obsessif özellikleri ile tanınırlar. Kraepelin bu tür 

vakaların serebrovasküler patoloji üzerinde geliştiklerinin üzerinde durmuştur. Bun-

larda yapılan M R tetkiklerinde ventriküllerde genişleme ile beyaz cevherde hiperintens 

imajların sıklığına rastlanmaktadır. Bazı çalışmacılar, Kraepelin gibi bu duruma vasküler 

depresyon da demektedirler.

Premenstrüel Disforik bozukluk: Premenstrüel disforik (P.M.D.)bozukluk emosyonel 

bozukluk ve irritabilite , disfori, gerilim ve mizaçta dengesizlik gibi davranışsal belirtiler 

ile kendini gösteren ve kadınlarda görülen bir geç luteal safha disforik bozukluğudur. Epi-

demiolojik olarak yapılan çalışmalar premenstrüel düzensizliklerin emosyonel, davranışsal 

ve  fi ziksel belirtiler ile menstrüasyon öncesi ortaya çıktığı ,ancak menstrüasyondan 

sonra tam bir remisyon gösterdiğini bildirmektedir. Bu semptomlara hafi f  derecede 

mizaç değişiklikleri, göğüslerde gerginlik, karında şişlik ve baş ağrıları da eşlik etmek-

tedir. Kadınlarda görülen Premenstrüel Disforik Duygudurum Bozukluğu( P.D.D.D.) da 

kadınlarda görülür .Bu duruma aynı zamanda “Menstrüel Psikoz” adı da verilmektedir. 

Premenstrüel sendrom bozuklukları tedavi gerektirmezler. Bu grubun sadece % 3 ila % 

8 kadarı kadında premenstrüel disforik duygu durum bozukluğu ( P.D.D:D) gelişir. Bu 

durumu geliştiren kadınların geçmişlerinde duygu durum bozukluğu geçirdikleri yapılan 

çalışmalardan görülmektedir. Hele geçirdikleri mizaç bozukluğu esnasında P.D.D.D 


   

Duygudurum Bozuklukları

          

     80 

yaşayanlarda P.D.D.D çok ağır ve zenginleşen şikayetler ile seyreder. P.M.D.D li kadınların 

hayat boyu mizaç bozukluğu geçirme riski %30 ile %60 arasında değişmektedir. Yapılan 

çalışmalar premenstrüel belirtilerin çocuk doğumundan sonra artabileceğini göstermekte-

dir. Hastalığın seyrinde kadınların eğitim seviyesinin artışıyla orantılı olarak, premenstrüel 

şikayet sıklığında artma bulunmaktadır. Affektif semptomların ve kilo artışının üst so-

syokültürel seviyedeki kadında fazla olmasına karşılık, somatik belirtilerin kırsal kesimde 

daha sık olduğuna rastlanmaktadır.

Günümüzde P.M.D.D etiolojisi tam bilinmemektedir. Hereditenin üzerinde duranlar 

vardır. Over aktivitesini arttırmak suretiyle semptomlar bastırılabilmektedir. Endokrin 

olayların over siklusunu etkilemesi üzerinde durulmaktadır. P.M.D.D esnasında östrojen 

ve progesteron hormon düzeylerinin normal bulunması karşısında dikkatler androgenlere 

çevrilmiştir. Luteal safhada yükselen serum testosteronu premenstrüel irritabilite haline 

sebep olmaktadır. Androgenlerin artmış bulunması, kadınlarda artan androgenlerin irrita-

bilite ve agresyon yapması ve premenstrüel sendrom (P.M.S) belirtilerinin androgen an-

tagonistleri ile tedavi edilmesi bu görüşü doğrulamaktadır. Aynı zamanda P.M.S esnasında 

calcium / magnesium oranın da çok düşmesi etkili olmaktadır. Geç luteal safhada Endojen 

opioidlerde ortaya çıkan şiddetli düşüşlerin tesirini de göz ardı etmemek gerekir.

Seyrinde serotonerjik disfonksiyon vardır. Bu da impuls kontrolünü bozmaktadır. 

Depresyon irritabilite ye ve aşırı karbonhidrat tüketimine sebep olmaktadır. Bu dönem 

esnasında migren ataklarında, epilepsi nöbetlerinin sıklığında ve panik atağın ortaya 

çıkışında bir artma gözlenmektedir.



Reaktif Depresyon: Yaşam olayından kaynaklanan bir depresyon durumudur. Sev-

giliden ayrılma, çocuğun hastalığı ve benzeri durumların sonunda olmaktadır. Ayrılık 

devam ettiği sürece reaktif depresyon devam eder. Ayrılığın şiddetinin azalması veya bir-

birlerine kavuşma ile azalır. Bu gibi durumlarda kişiler arası destek çok faydalı bir tedavi 

prensibidir.

Mevsim depresyonu= Daha evvelki bölümde mevsimsellik başlığı altında bu durumdan 

bahsedilmiştir.

Bipolar tip I in ana karakteri şunlardır;

• Erken 


yaşta başlangıç,

• Eşit cinsiyet oranın korunması,

•  Karma dönemi andıran irritabilite ,mizaç labilitesi, ,patlayıcı mizacın mevcudiyeti,

Antidepresan 

kullanımı ile hipomanik –manik kaymaların gözlenmesi,

•  Depresyonlardan sonra yüksek oranda yineleme riskini taşıması,

•  Ailevi yüklülük halinin bulunması ,

•  İleri yaşta görülmesinde gençlikte ortaya çıkmış, fakat anlaşılmamış bir depresyo-

nun mevcudiyeti anlaşılır.

Bipolar Tip I bozukluğu olanlarda gerçek intihar ve intihar girişimlerinin oldukça sık 

olduğu gözden uzak tutulmamalıdır. Bu hastalığın seyrinde çocuklarda çok sık okuldan 


Prof. Dr. Müfi t Uğur

   81 

kaçmalar,erişkinlerde iş başarısızlıkları, boşanmalar ve bir dizi antisosyal davranışlar ko-

morbid olarak görülür. 

Akut mani

Ani başlangıçlı bir durumdur. Şu tipik özellikler tabloyu tanımamıza yardımcı 

olmaktadır.

• Hastalık öncesi işlevsellik durumuna göre belirgin bozulma olur.

•  En az bir hafta süreyle akut mani belirtileri devam eder, daha uzun olabilir.

• Hastanın klinik belirtileri arasında yükselmiş ve irritabl bir mizacın mevcudiyeti he-

men dikkat çekicidir.

•  Nöbetin seyrinde; en az klasik mani belirtilerinden 4 tanesinin daha bulunması ge-

rekmektedir ( Bu belirtiler daha evvel sıralanmıştır).

•  Klinik tabloyu açıklayacak her hangi bir fi zik hastalık halinin bulunmaması,

•  Söz konusu durumun kullanılan alkol ya da tıbbi maksatla kullanılan ilaç alımı ile 

madde bağımlığına veya başka bir ruhsal hastalık halinin mevcut olmayışı halinde 

olmasına dikkat edilmelidir.

Akut mani dönemindeki hastalarda reddedilme durumları karşısında aşırı derecede 

hırçın davranışlar görülür. Çabuk saldırgan olurlar. Grandiösite hallerinin oluşu, hastaların 

saldırgan olabilme eğilimini de arttırmaktadır.  İki uçlu durumda olanlar mani nöbetleri 

esnasında alkol kullanıp disinhibe olduklarında tehlikeli taşkınlık halleri gösterebilirler. 

Çok zaman karşılaşılan bazı  eşler arasında işlenen cinayetlerde “jeluzi morbid-marazi 

kıskançlık “ tipinde hezeyanlar etkili olmaktadır. Akut manik durumların seyrinde heze-

yanlar, hallusinasyon ile birlikte formal düşünceyi bozar,buna hastanın postür bozukluğu 

,negativizm, konfüzyon hali de eklenerek, manik durum semptomları arasında görülürler.


Yüklə 176,7 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin