Karakalpak tüRKÇESİndeki tip terimleri



Yüklə 172,12 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə1/3
tarix07.01.2017
ölçüsü172,12 Kb.
#4773
  1   2   3

KARAKALPAK TÜRKÇESİNDEKİ TIP TERİMLERİ

Feyza TOKAT*

Özet

Tıp terimi, tıp ilmi ile uğraşan bilim adamlarının kısa yoldan anlaşmalarını sağlayan özel kelimelerdir. Bu 

çalışmada Kıpçak grubu yazı dillerinden biri olan Karakalpak Türkçesindeki tıp terimleri tespit edilmeye 

çalışılmış ve böylelikle tıp dili ile çağdaş Türk lehçeleri üzerine yapılan araştırmalara katkıda bulunulması 

amaçlanmıştır. Karakalpak Türkçesinde tespit ettiğimiz 398 tıp teriminin 158 tanesinin Türkçe olduğu ve 

Türkçe olan bu tıp terimlerinin 60 tanesinin de standart Türkiye Türkçesinde ve ağızlarında karşılığı olduğu 

görülmüştür.

Anahtar Kelimeler:

 

Karakalpak Türkçesi, Tıp terimi, Çağdaş Türk Lehçeleri.



MEDICAL TERMS IN KARAKALPAK TURKISH

Abstract

Medical terms are special words that provides the scientiest dealing with medical sciences to easily 

communicate with each other. In this study, the medical terms in Karakalpak Turkish which is a Kipchak 

group text dialect are tried to be determined and in this manner it is aimed to contribute to the researchs on 

medical language and modern Turkish dialects. It is seen that 158 of 398 medical terms that are identified 

in Karakalpak Turkish are Turkish words and also 60 of these 158 medical terms in Turkish have equivalent 

counterparts in standard Turkey Turkish and dialects. 

Key Words:

 

Karakalpak Turkish, Medical terms, Modern Turkish Dialects.



Pamukkale Üniversitesi 

Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi

Sayı 13, 2012, Sayfa 1-15

* Doktor - Öğretmen, Orhan Abalıoğlu Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi, DENİZLİ.

e-posta : feyzaturgut@yahoo.com

1. GİRİŞ

Türk dünyasının kullandığı terimleri bilmek 

ve anlamak birbirimizi anlamamızı sağladığı 

gibi, bilimsel bir araştırma yapmamızı ve terim 

yapmada ortak bir noktada buluşmamızı 

kolaylaştıracaktır. Bu sebeple biz bu çalışmada 

Kıpçak grubu yazı dillerinden biri olan 

Karakalpak Türkçesindeki tıp terimlerini 

tespit etmeye çalıştık. Çalışmanın amacı 

Karakalpak Türkçesindeki tıp terimlerini tespit 

etmek ve böylelikle tıp dili ile çağdaş Türk 

lehçeleri üzerine yapılan araştırmalara katkıda 

bulunmaktır. Çalışmamız, Türk toplulukları 

arasındaki ortak veya farklı terimleri görmeye 

kısmen de olsa imkân verecektir.

2. KARAKALPAK TÜRKÇESİNDEKİ TIP TERİMLERİ

Tıp ilmi ile uğraşan bilim adamlarının kısa 

yoldan anlaşmalarını sağlayan özel kelimelere 

tıp terimi diyebiliriz. Tıp terimleri; hastalık adı, 

organ adı, ilaç adı, tedavi yöntemleri, tıp aletleri 

gibi geniş bir söz varlığını kapsamaktadır. 

Araştırmamız hastalık adları, tıp mesleğiyle 

uğraşanlara verilen adlar, tedavi yöntemleri, 

ilaç adları, genel sağlık terimleri, tıp aletleri, 

organ adları ile sınırlandırılmıştır. İlaç 

yapımında kullanılan bitki isimleri, bazı 

hastalıkları iyileştirdiğine inanılan taşlar 

üzerinde durulmamıştır. Bu yazıda 398 tıp 

terimi bulunmaktadır. Bu terimler tespit 

edilirken dört ciltlik “Qaraqalpaq Tiliniñ Tüsindirme 

Sözligi”nden yararlanılmıştır.

1

 Bu çalışmada 



tespit edilen tıp terimlerinin hepsi Türkçe 

(Karakalpak Türkçesi) kökenli kelimeler 

değildir. Amacımız Karakalpak Türkçesinde 

günlük hayatta kullanılan, sözlüklere girmiş 

1

  Qaraqalpaq Tiliniñ Tüsindirme Sözligi’ni Türkiye 



Türkçesine aktaran ve daha yayımlanmadan 

çalışmamıza kaynaklık etmesi için istifademize 

sunan Prof.Dr. Ceyhun Vedat UYGUR’a teşekkür 

ederiz.


F. Tokat

2

Pamukkale University Journal of Social Sciences Institute, Number 13, 2012

tıp terimlerini tespit etmek olduğu için Rusça, 

Arapça, Farsça, Fransızca gibi başka dillerden 

Karakalpak Türkçesine girmiş kelimeler de 

çalışmaya dâhil edilmiş ve bunların oranı 

sonuç bölümünde belirtilmiştir. 

Tespit edebildiğimiz Karakalpak tıp terimleri, 

alfabetik olarak aşağıda gösterilmiştir.

 

 A

Alasla-, < T. alaz+la- (f.) eski söz. Eski usulde tedavi 

etmek, okuyup üfleyerek iyi etmek (etmeye 

çalışmak).

Asal-,  < T. (f.) aş- (ED255b) aş-a-l-(?)

 

Yaranın, 



hastalığın vb. artması, kötüleşmesi, 

şiddetlenmesi. 



Awırlan-,

 

T. ağırla:- (ED, 94a) awır+la-n- (f.) 1. Ağır 

olmak, ağırlaşmak. 2. Acı çekmek, eziyete 

uğramak.

Awırlas-, < T. ağırla:- (ED, 94a)

 

awır+la-ş- (f.) 1. Kaygı 



basmak, dertli olmak. 2. Hastalığı artmak, 

ağırlaşmak.



Awır-,  < T. ağrı:-/ağru:- ( ED, 91a) (f.)  Hasta olmak, 

hastalanmak.  *Bas awırıw: Baş ağrısı. As 



qazanı awırıw: Mide ağrısı.

Awız, < T. ağız (ED, 98a) (is.) İnsan ve hayvanların 

yemek yeme organı, ağız. 



Awsıl, < T. avsıl (TS, 286) (is.) Hayvanlarda görülen 

(salya akma şeklindeki) bir hastalık.



Ayaq,  < T. adak (ED, 45a) (is.) İnsan veya hayvanların 

yürüme organı, ayak. 



Ä

Äynek, < Ar. ayn (is.) Gözlük.

    


B

Baldaq, < Moğ. baldag = bardag (MTS) (is.) Hasta veya 

ayağı aksak insanların koltuklarına dayayıp 

yürüdükleri baston, koltuk değneği.

Balzam,  < İng. balsam (is.)  Mum türündeki ilaç, 

pelesenk yağı, belsem.



Banka, < R. ? (is.) 1. Cam veya kalaydan yapılan 

silindir şeklindeki kap. 2. Soğuk alıp hasta 

olunduğunda et ile deri arasındaki havayı 

çıkarmak için küçük cam koyarak hastayı 

tedavi etme.

Bawır,  < T. bağır (ED, 317a) (is.)  Canlıların göğüs 

kısmı. *Jürek-bawrı, ökpe bawır: İnsan 

ve canlıların organları, yürek-ciğeri, ciğer 

göğsü.


Bawırday, < T. bağır (ED, 317a) bawır +day (sf.) 

Ciğer gibi, ciğere benzer. 



Bawırqurt,  < T. bağır (ED, 317a) bawır+ kurt /kurd 

(ED, 648a) (bir.is.) 1. İnsanların ve canlıların 

bağrında görülen (uzun bir kurt sebebiyle 

ortaya çıkan) bir tür hastalık. 2. Bağırda 

(ciğerde) olan uzun bir kurt.

Bädik,  < ? (is.)  Hastaları iyileştirmek amacıyla 

söylenen şiirlerin bir türü (bunu halk 

tabipleri veya falcılar kullanır)

Berman qara-: < T. beri+man kara- ( ED, 645b) qara- 

(bir.f.)


 

Hasta iyileşmeye başlamak, kötü giden 

bir olay olumluya değişmeye başlamak. 

Bez,

 

< T. béz (ED, 388a)

 

(is.)  Vücutta bulunan ve 



vücudun ihtiyaç duyduğu maddeleri 

salgılayan veya gereksizleri reddeden 

organ, bölüm.

Bezgek, < T. bezge:k (ED, 391b) (is.) Sıtma hastalığı.

Bezgektey, < T. bezge:k (ED, 391bezgek +tey (sf.) Sıtma 

gibi, sıtma hastalığına benzer.



Bıdım-bıdım, < T. Yansıma söz (sf.) Yüzün sarkması 

veya hastalıktan pütür pütür olması.



Biydäret, < Far.+Ar. bî+tahâret (sf.) eski söz. Tuvaletini 

yapamama, tuvalete çıkamama, kabızlık.



Biydärman, < Far. bî+dermân (sf.)  Dermansız, 

halsiz, güçsüz.



Biytap, < Far. bî+tâb (sf.) Hasta, bîtap.

Biytaplan-,< Far. bî+tâb+la-n-  (f.)  Hastalanmak, 

bîtap düşmek.



Biytaplı, < Far. bî+tâb+lı bk. Biytapşılıq.

Biytaplıq, < Far. bî+tâb+lıq bk. Biytapşılıq.

Biytapşılıq,  < Far. bî+tâb+şı+lıq (is.)  Hastalık, 

hastalık hâli.



Böteke, < ? (is.) İnsan ve hayvanların yediklerini 

sindirdikleri organ, mide.



Bötekedey, < ? böteke+ dey (sf.)  Mideye benzer, 

mide (işkembe) gibi.



ʿ

 


Karakalpak Türkçesindeki Tıp Terimleri

3

Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı 13, 2012

Bronxit, < Fr. bronh (is.)Bronşit hastalığı.

Brutsellez,  < İng. brucella (is.)  Bruselloz, malta 

humması hastalığı.



Bulaw, < T. bulğa:- (ED, 337a)  bula-w (is.) <  eski söz. 

Hasta bir insanı terletmek yoluyla tedavi 

etmek usulü. 

Bulawla- , < T. bulğa:- (ED, 337a)  bula-w+la-  (f.) 

Hastayı terletmek, terleterek şifalı otlarla 

iyileştirmeye çalışmak. (bk. Bulaw)

Bulşıq: Bulşıq et, < T. *bılşı-k (is.)  İnsan ve 

diğer canlıların el, bacak ve diğer vücut 

organlarındaki etler.

Bulşıqlı, < T. bulşıq+lı (sf.) “Bulşıq” etli, 

vücudunda et olan.



Bujır:  bujır-bujır,< T. Yansıma söz (sf.) 1. Pütür 

pütür, pürüzlü. 2. Çiçek hastalığından kalan 

iz, çiçek bozuğu.

Buwma,  < T. boğ- (ED, 311b) buw-ma (is.)  Hasta, iki 

büklüm.


Byulleten’ , < R. byulleten’ (is.).  Hastalık raporu, 

doktor raporu. 



Ç

Çuma, < R. çuma (is.) Veba, taun.

D

Dastıq,  < T. yastuk (TS, 4376) (is.) *Dastıq tartıp 

jat-: Hastalanıp yatmak, hastalanıp yatağa 

düşmek, yastık döşek yatmak.



Dawager,  < Ar.+Far. devâ+ger (is.)  Hastalığı 

iyileştiren, şifacı. 



Dawagerlik,  < Ar.+Far. devâ+ger+lik (is.)  Tabiplik, 

deva ve şifa vericilik. 



Dawala- < Ar. devâ+la- , (f.) Tedavi etmek.

Dawalı, < Ar. devâ+lı (sf.) 1. Deva görmüş, şifa 

görmüş, tedavi edilmiş. 2.  ağız.  İyileşen, 

düzelen. 

Dawayı, (sf.) < Ar. devâ+î İlaç, deva, şifa.

Däri,  < Far. dārū (is.)  Hastalığa iyi gelen şifalı 

şeyler, deva. 



Däriger, < Far.+Far dārū+ger (is.) İlaç hazırlayabilen 

uzman.


Därigerlik,  < Far.+Far. dārū+ger+lik (is.)  İlaç 

hazırlama ve hastaları iyileştirme işi.



Däri-därmaq, < Far.+T. dārū + tir-mek (is.) Her türlü 

ilaç ve deva verici şeyler.



Därt, < Far. derd (is.) 1. Kaygı, dert. 2. ağız. Hasta, 

dertli.


Dem saldı:< Far.+ T. dem+ sal-dı (bir.f.) Hocanın, 

hastaya okuyup üflemesi işi.



Depressiya, < Fr. dépression (is.) Depresyon. 

Diabet, < Fr. diabète  (is.) Şeker hastalığı, diyabet.

Dieta, < Fr. diète

 

(is.) Diyet.



Difterit, < Fr.

 

diphtérie (is.) Difteri hastalığı.



Dispanser,  < Fr. dispensaire (is.)  Dispanser, sağlık 

ocağı.


Dizenteriya,  < Fr.

 

dysenterie (is.)  Dizanteri 



hastalığı.

Donor,  < Fr. doneur (is.) Hastaya, yaralılara kendi 

kanını veren kişi, donör.



Duwaxan,  < Ar.+Far. du’â+hân “okuyan” (bir.is.) 

Hastaları dua yoluyla iyileştiren kişi, duahan. 



E

Ekzema, < Fr. eczéma (is.) Ekzema, kaşıntı.

Em, < T. em (ED,155a) (is.) 1. Tedavi usulü, tedavi 

çaresi. 2. İlaç, deva, derman.



Emboliya, < Fr. embolie (is.) Amboli.

Emle-, < T. emle- (ED, 161a) em+le- (f.) 1. Tedavi etmek, 

iyileştirmek. 2. ağız. Söz ile iyileştirmek, ikna 

etmek.

Emlen-, < T. emlen- (ED, 161b)em+le-n- (f.) Hastalığın 

iyileşmesi için ilaç almak, tedavi olmak

iyileşmek.

Emleniwşi,  < T. emlen- (ED,161b) em+le-n-iw+şi  (is.) 

Tedavi olan, tedavi gören, hasta.



Emles-, < T. emleş- (ED, 161b) em+le-s- Emle- fiilinin 

işteş şekli.



Emlesiwşi,  < T. emleş- (ED,161b) em+le-s-iw+şi  (is.) 

Tedavi gören hastanın yanında durup ona 

yardımcı olan kişi.

Emlet-, < T. emlet- (ED, 161a)em+le-t- Emle- fiilinin 

ettirgen şekli.



F. Tokat

4

Pamukkale University Journal of Social Sciences Institute, Number 13, 2012

Emletiwşi, < T. emlet- (ED,161a) em+le-t-iw+şi (is.) 1. 

Tedavi gören hasta. 2. Hastayı tedavi eden 

kişi, tabip, hekim.

Emlewxana,  < T. +Far. em+le-w+hâne (bir.is.) 

Şifahane, hastane.



Emlewşi, < T. emle- (ED, 161a) em+le-w+şi (is.) Hastayı 

iyileştiren kişi, doktor, hekim.



Emşek, < T. emçek (ED, 156b) em-şek (is.) Meme.

Epilepsiya,  < Fr. épilepsie

 

(is.)  Epilepsi, sara 



hastalığı.

Eroziya, < Fr. érosion (is.) Vücut derisinin zarar 

görmesi, yaralanması, bozulması.



Eşek jemi, < T. eşek (ED, 260a)+ yé:m (ED, 934a)+i (bir.

is.) İnsanın vücudunu kaşındırıp kızıl sivilce 

(yara) yapan bir tür deri hastalığı; kızamık.

Et,  < T. et  (ED, 33b) (is.)  İnsan ve hayvanların 

kemiğine yapışık olan kısmı, et. *Eti juwla-: 

Eti (vücudu) titremek; donup kalmak. Eti 

qız-:  Vücudu, eti ısınmak, kızmak. Eti ös-: 

a) Etin şişmesi, şişmek b) ağız. Gözü şişmek, 

gözüne kan dolmak. Eti şimirken-: Vücudu, 

eti titremek. Etin je-:Kendi etini yemiş gibi 

olmak, zayıflamak, düşmek, hastalanmak. 



Etin şaq-: a) Yılan vb. hayvanlar sokmak 

b)  ağız.  Etine, vücuduna tesir etmek, etine 

çarpmak. Et qaş-: Hastalanmak, zayıflamak, 

yorgun düşmek. Bulşıq et: Kolun, bacağın 

etli kısmı.



Etek,  < T.  etek (ED, 50a) (is.)  ağız.  Belden aşağı 

kısım, avret yeri. *Etegi kel-: Kızların ergen 

olması, çocuk doğurma özelliği kazanması, 

cinsiyet bezlerinin uyanmaya başlaması.



Etiologiya,  < Fr. étiologie (is.)  1.  Etiyoloji, 

hastalıkların ortaya çıkış sebepleri ve şartları 

ile ilgilenen bilim dalı. 2. Hastalık sebepleri.

F

Farmakolog, < Fr.

 

pharmacologue (is.) Farmakoloji 



ile uğraşan, ilâçbilim uzmanı.

Farmakologiya,  < Fr.  pharmacologie (is.)  İlâçların 

organizmaya tesirlerini inceleyen bilim 

dalı, farmakoloji. 

Farmatsevt, < R. farmatsevt (is.) Eczacı.

Farmatsevtika, < R. farmatsevtika (is.) Eczacılık.

Farmatsevtikalıq,  < R. farmatsevtika+lıq (sf.) 

Eczacılıkla ilgili



Fizioterapevt,  < R. < Fr.

 

physiothérapiste (is.) 



Fizyoterapi uzmanı, fizyoterapist. 

Fizioterapiya,  < Fr. physiothérapie (is.) Hastalıkları 

su, ışık, ısı, hava, elektrik vb. fiziksel 

yöntemlerle tedavi

Flyus,  < R. flyus (is.)  Hasta diş yüzünden ortaya 

çıkan şişlik, avurt şişmesi.



Fototerapiya,  < Fr. photothérapie (is.)  Işın yolu ile 

hastayı tedavi etme, ışın tedavisi, fototerapi.



Ftiziatr, < R. ftiziatr (is.) Ftiziatr uzmanı.

Ftiziatriya,  < R. ftiziatriya (is.)  Tıbbın, ciğer 

hastalıkları ve tedavisi ile meşgul olan 

bölümü.

G

Gallyutsiatsiya, < Fr. hallucination (is.). Halisünasyon, 

karabasan.



Gangrena,  < Fr. gangrène (is.) Kangren.

Gastrit,  < Fr. gastrite (is.) Gastrit hastalığı.

Gigiene, < Fr.

 

hygiène (is.) Temizlik, sağlığı koruma 



yöntemi olan hijyen.

Ginekolog,  < Fr. gynécologue (is.) Jinekolog, kadın 

hastalıkları doktoru.



Ginekologiya,  < Fr. gynécologie

 

(is.)  Jinekoloji, 



kadın hastalıkları ilmi.

Gipertonik,  < İng. hypertonic (is.)  Hipertansiyon 

hastası.


Gipertoniya, < Fr.

 

hypertension (is.) Hipertansiyon.



Gipertoniyalıq, < Fr. gipertoniya+lıq (sf.) 

Hipertansiyonla ilgili, hipertansiyona özgü.



Gipnoz, < Fr.

 

hypnose (is.) 1. Hipnoz, hipnozdaki 



kişi veya varlığın durumu. 2. Hipnoz usulü, 

uyutma metodu; sihir, büyü.



Gips, < R. gips (is.) 1. Alçı maddesi, cibs. 2. Alçı 

taşı.  3.  Vücudun kırılan veya çıkan bir 

organını sabit tutmak için katılaştırılan bağ, 

alçı.


Gipsle-,  < R. gips+le-  (f.) 1. Alçı ile bağlamak, 

alçılamak. 2. Bir yeri alçılamak, alçı dökmek.



Karakalpak Türkçesindeki Tıp Terimleri

5

Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı 13, 2012

Girtiy-,  < T. gir-t-iy- (f.)  Hastalık veya başka bir 

sebeple gözün küçülmeye başlaması.



Glyukoza, < Fr. glycose (is.) Glikoz.

Gübirtkeyli, < T. gübirt+key+li ? (is.) Tırnağa düşen 

irinli yara, tırnak yarası hastalığı.



  X

Xalat,  < R. xalat   (is.) 1. Doktorların vb. giydiği 

beyaz önlük. 2. Hastanede hastaların giydiği 

gömlek.

Xana,   (is.)  < Far. hâne  ağız.  İnsanın iç organları 

(yürek, ciğer vb.)



Xirurgiya,  < R.  hirurgiya (is.) 1. Cerrahî, 

operatörlük (tıpta). 2. Hastayı ameliyat 

yoluyla iyileştirme, operasyon, ameliyat.

Xirurgiyalıq, < R. hirurgiya lıq  (sf.) 1. Ameliyatla 

ilgili, operasyona özgü. 2. Ameliyat 

sırasında kullanılan alet. 3. Ameliyat yolu 

ile yapılan, ameliyatla gerçekleştirilen.



Xloroform,  < Fr. chloroforme (is.)  Kloroform 

maddesi.


Xolera, < Fr. choléra (is.) Kolera hastalığı.

Xoletsistit,  < R. xoletsistit   (is.)  Öd kesesinin 

şişmesiyle kendisini gösteren hastalık, 

kolesistit. 

I

Ilañ, < T. ? (is.) Hastalık, ağrı. 

Ilañla-, < T. ılañ+la- (f.) Hastalanmak, dert sahibi 

olmak.


Ilañlan-,< T. ılañ+la+n- Ilañla-  fiilinin dönüşlü 

şekli.


Iñqıl-sıñqıl,  ,< T. Yansıma söz (is.)  Yatıp kalkan 

hasta, sağlığı tam yerinde olmayan.



Isıtpa, < T. isit- (ED, 243a) ısıt-pa (is.) Sıtma hastalığı. 

  İ

İlik,  < T.  il- (?i:l-) (ED, 125b) il-ik  (zf.) Hastalık; zarar, 

ziyan.


İllet, < Ar. illa (is.) İllet, hastalık, ağrı. *İllet tap-: 

Bozulmak, arıza yapmak; hastalık bulmak, 

hastalanmak.

İlpilde-,  < T. Yans. (f.)  Hastalıktan dolayı halsiz 

düşmek, dermansız kalmak.



İnvalid, < R. invalid (is.) Hasta, malûl; işe yaramaz.

İşqısta,  < T. iç (ED, 17a)+ kıs(ED, 665b)-ta (zf.)  Hasta, 

dertli, kaygılı, üzgün.



İşqıstalıq,  < T. iç (ED, 17a)+ kıs (ED, 665b)-ta+lıq (is.) 

Dertli oluş, kaygılı oluş, üzgün oluş.



İyne, < T. yigne (ED, 913a) (is.) İğne. 

İyt jegi:

 

< T. it + yé:- (ED, 869b)-g+i (bir.is.)  Bir tür 

hastalık, it yarası. *İyt tiy-: din. Birinin gözü 

hastalanmak, gözü akmak.

  J



Jaq , < T. (is.) Alt çene kemiği.

Jaqbas, < T. yaq+bas (bir. is.) Zaman zaman çıkan 

ve depreşen eski hastalık.



Jaqsar-, < T. yaqşı+ar- (f.) 1. Eskisine göre daha iyi 

bir durma gelmek, iyileşmek. 2. Hastalıktan 

kurtulmak, iyileşmek.

Jaqsı bol-, < T. yahşı +bol- (bir.f.)  Hastalıktan 

iyileşmek, düzelmek.



Jatır,  < T. yat- (ED, 884a) yat-ır (is.) Rahim, dölyatağı.

Jatıs,  < T. yat- (ED, 884a) yat-ıs (is.) 1. Hastalık 

sebebiyle yorgan döşek yatma, yatış. 2. 

Hareketsizlik, hiçbir iş yapmama, yatıp 

durma.


Jatqar-,  < T. yat- (ED, 884a) yat-qar-  (f.) 1. Hastayı 

hastaneye yatırmak. 2.  ağız. Yedi yaşındaki 

erkek çocuğu sünnet ettirmek.

Jazıl-,  < T. yaz-ıl-  (f.)  Hastalıktan iyileşmek, 

sağalmak.



Jegi,  < T. yé:- (ED, 869b) ye-g+i (is.) Vücuttaki yaygın 

yara, kangren.



Jegidey, < T. yé:- (ED, 869b) ye-g+i+dey (sf.) Kangren 

gibi, kangrene benzer.



Jınıs,  < Ar. cins (is.) Erkek veya dişilerin cinsiyet 

organı.


Jinlixana, < Ar.+Far. cinn+ hâne (bir.is.) Tımarhane, 

delilerin tedavi edildiği yer.



Jötel,   1. Solunum yollarının, ciğerin 

üşütülmesi sonucu oluşan hastalık. 2. 

Üşütmekten dolayı sesini kaybetmiş insanın 

az çok sesini çıkararak konuşması.*Kök 



jötel:  Ağır “jötel” (solunum yollarının 

üşütülmesi) hastalığı.



ʿ

 


F. Tokat

6

Pamukkale University Journal of Social Sciences Institute, Number 13, 2012

Jötel-,  < ? (f.)  Üşütmek, solunum yollarını 

üşütmek, hastalanmak.



Jötelle-, < ? jötel+lebk. Jötel-

Yüklə 172,12 Kb.

Dostları ilə paylaş:
  1   2   3




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin