International Journal of Languages’ Education and Teaching



Yüklə 0,7 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə3/25
tarix02.01.2022
ölçüsü0,7 Mb.
#47263
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   25
Turk Romaninda Ogretmen ve Egitim Tanzimattan Koy

Anahtar Kelimeler:

 Türk Romanı, Öğretmen, Eğitim. 

 

_______________________



 

1

 Dr., Daire Başkanı V., Millî Eğitim Bakanlığı, Temel Eğitim Genel Müdürlüğü



aorakci93@hotmail.com

 



Bu araştırma, 26-28 Mayıs 2005 tarihlerinde Van Yüzüncü Yıl Üniversitesinde düzenlenen II. Sosyal Bilimler Kongresi’nde 

sözlü bildiri olarak sunulan metnin yeniden düzenlenmiş ve eklemeler yapılmış hâlidir. 




19   

 

Adem ORAKÇI 

 

International Journal of



 

Languages’ Education and Teaching                                     

Volume 6, Issue 2, June 2018 

1. Giriş 

Tanzimat’la  birlikte  Osmanlı  Devleti’nin  birçok  kurumlarında  olduğu  gibi  eğitim  kurumlarında  da, 

Batı  normlarına  göre  yeni  yapılanmalara  gidilir.

 

Özellikle  Fransız  eğitim  sistemi  örnek  alınarak 

oluşturulan bu yeni yapılanma çalışmaları ile “Batılılaşma” hareketinin en önemli basamağını eğitim 

sistemindeki  bu  yeni  kurumsallaşma  modeli  oluşturur.  Millî  Eğitim’in  idari  yapısında  artık  “Usul-ü 

Cedit” denilen yeni bir dönemin oluştuğunu görürüz. Bu uygulama ile birlikte, öğretmen yetiştirme 

modelinde  de  yeni  arayışlar  ortaya  çıkar.

 

Eğitim  olgusunun  en  öneli  aktörü  olan



 

öğretmenler, 

Tanzimat  Dönemi’ne  kadar  klasik  Osmanlı  eğitim  geleneği  içerisinde,  ağırlıklı  olarak  medreselerde 

yetiştirilmekteydiler.  Tanzimat’la  birlikte  medresenin  yanında  “mektep”  adıyla  yeni  bir  eğitim 

kurumu daha oluşmuştur.      

 

Bu  dönemde  büyük  bir  ivme  kazanan  batılılaşma  hareketleri,  medrese  eğitimini  olumsuz  yönde 

etkilemiştir.  Zira  Osmanlı  aydınlarının  çoğu,  klâsik  eğitim  yerine,  Batılı  anlamda  eğitim  veren  yeni 

mektepleri  ve  yine  Batılı  anlamda  öğretmen  yetiştiren  yeni  öğretmen  okullarının  açılmasını 

istiyorlardı.

 

Bu  gelişmelerden  sonra  “1848’de  Dârülmuallimîn  adıyla  erkek  öğrencilerin  okuyabilecekleri, 



İstanbul  Fatih’te  bir  öğretmen  okulu  açılır.  Bunu,  1868’de  ilkokullara  öğretmen  yetiştirmek  amacıyla,  yine 

İstanbul’da  ‘Dârülmuallimîn-i  Sıbyân’  adıyla  ikinci  bir  öğretmen  okulu,  1869  tarihli  Maarif-i  Umûmiyye 

Nizamnamesi  ile  de  ‘Dârülmuallimât’  adı  altında  bir  kız  muallim  mektebinin  açılması  izler.”  (Öğretmen 

Okulları Genel Müdürlüğü 1969-1970 Yıllığı, Ankara, 1970) Bu okullar, İstanbul’dan sonra, taşradaki bazı 

illerde  de  açılmaya  devam  edilir.  Böylece  okullaşma  oranının  artmasıyla  öğretmen  açığı  da  gittikçe 

çoğalır.  

Yeni muallim mekteplerinden mezun olan öğretmenler, hükûmet merkezi olan İstanbul’un dışına da 

ilk  kez  atanmaya  başlanır.  Ülkenin  geri  kalmışlığı  ve  halkın  eğitimsizliği  üzerinde,  taşraya  giden 

öğretmenler  -mesleklerini  icra  etmelerinin  bir  gereği  olarak-  ısrarla  dururlar.  Artık  yurdun  ücra 

köşelerinde bile, aydın bir kişi kimliğiyle öğretmenler daha çok ön plana çıkarlar. 

Roman türünün Türk edebiyatına yeni girmekte olduğu Tanzimat Dönemi edebiyatıyla birlikte (1860-

1896),  eğitim  olgusu  ve  insanımızın  eğitimi  gibi  önemli  bir  sorumluluğun  sahibi  olan  öğretmenlerin 

mücadeleleri, başarıları, çaresizlikleri, sevinçleri, üzüntüleri, başlangıcından günümüze kadar  birçok 

romana konu olmuştur. 

Şüphesiz  ki  romanın  asli  gayesi  eğitim  olmadığı  gibi,  sadece  öğretmenleri  anlatmak  da  değildir. 

Bununla birlikte diğer sosyal konular gibi eğitim de, öğretmenler de gerek Türk edebiyatında, gerekse 

dünya edebiyatında birçok romana konu olmuştur.  Zira insanla bütünleşmiş olan eğitim, yine insanı 

anlatan  birçok  romana  çeşitli  yönleriyle  ya  doğrudan  ya  da  dolaylı  olarak  aksetmiştir.  Edebiyat  ve 

eğitim  alanında  birçok  roman  yazarı,

 

“öğretmen  ve  eğitim”  olgusunu  irdeleyerek  doğruları 



yüceltmişler, eğitim adına yapılan yanlışlıkları eleştirerek geleceğe yönelik öneriler sunmuşlardır. 

İnsan, bütün güzellikleri ve erdemleriyle beraber yanlışlıklara düşebilen, iyilikleriyle birlikte hataları 

da  olan  bir  varlıktır.  Bu  yüzden  onun  eğitimi  doğumla  birlikte  başlayıp  çok  yönlü  olarak  ölünceye 

kadar sürmektedir. Sürekli telkine, sürekli doğruyu-yanlışı öğrenmeye ve sürekli kendini yenilemeye 

ihtiyacı  vardır.  Sözünü  ettiğimiz,  bu  rehberlik  ve  eğitim  konusunun  literatürdeki  aslî  sahibi,  hiç 

şüphesiz  ki  öğretmenlerdir.  "Öğretmenlik,  devletin  eğitim,  öğretim  ve  bununla  ilgili  yönetim  görevlerini 



üzerine alan özel bir ihtisas mesleğidir."  (Millî Eğitim Temel Kanunu, 1973) 



Yüklə 0,7 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   25




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin