İnsan haklari derneğİ Dİyarbakir şubesi


*18.04.2012 tarihinde şubemize başvuran Sıdık Yılmaz, şu beyanlarda bulundu: “



Yüklə 2,38 Mb.
səhifə10/30
tarix09.02.2017
ölçüsü2,38 Mb.
#7919
1   ...   6   7   8   9   10   11   12   13   ...   30

*18.04.2012 tarihinde şubemize başvuran Sıdık Yılmaz, şu beyanlarda bulundu: “17.04.2012 tarihinde Salı Günü saat 11.00 sularında ABC dershanesinin önünde bulunduğum sırada sivil giyimli polisler tarafından gözaltına alındım. Bağlar polis karakoluna götürdüler. Ben gözaltına alınma gerekçemi sordum. Bana “eylemlere katıldığımı” söylediler. Kendilerine taş attığımı belgeleyen bir fotoğraf gösterdiler. Bende hiçbir suçum olmadığı halde bana karşı gaz kullanıldığını ona karşılık sinirlendim ve taş attığımı söyledim. “Seninle beraber kimler vardı” diye sorguladılar. Bende kalabalıktı ve kimseyi de tanımadığımı söyledim. Bana “seninle farklı bir yerde buluşalım” dediler. Telefon numaramı da bildiklerini söylediler. Yani bana ajan olmamı dayatmaya çalışıyorlar. Bu konuda nasıl bir önlem alacağımı bilmiyorum. Bu konuda bana yardımcı olmanızı istiyorum.” (İHD Diyarbakır Şubesi)
*Hakkari Yüksekova ilçe merkezinde gözaltına alınanlara da ajanlık dayatmasında bulunulduğu savunuldu. Geçen hafta gözaltına alınan ve serbest bırakılan adını güvenlik gerekçesiyle vermek istemeyen bir genç, her sorguya girene ajanlık ve muhbirlik teklifinde bulunulduğunu savundu. (24.04.2012/DİHA)
*Antep Dirok Kültür Merkezi çalışanı Esra Taşdemir, sivil polisler tarafından ajanlık dayatmasına maruz kaldığını belirtti. Evinin önünden 22 Nisan günü polisler tarafından arabaya bindirildiğini söyleyen Taşdemir, polislerden birinin "iyi" birinin kötü polisi oynayarak çeşitli tehditlerde bulunduğunu kaydetti. Kendisini alan polislerin, "Seni, aileni her şeyini biliyoruz sana bir teklifimiz var" dediğini aktaran Taşdemir, kendisine "Antep Üniversitesi'ne devam ediyor musun? Özgürlük nedir? Yeni anayasa sürecinde herkesin fikrini alıyoruz senin fikrin nedir" gibi sorular da yöneltildiğini söyledi."İyi polis" rolünü oynayan kişinin “Seninle aynı memleketteniz tekrar görüşelim” dediğini belirten Taşdemir, "Psikolojik olarak bana yaklaşmaya çalıştılar ve bu yaklaşımlar altında bana resmen ajanlık yap dayatması yapıldı'' dedi. Taşdemir, ayrıca olayın ardından sürekli sivil polisler tarafından evinin izlendiğini belirterek, ''Başıma gelebilecek herhangi bir olumsuzluktan Antep Emniyet Müdürlüğü sorumludur'' dedi. Taşdemir, İHD Antep Şubesi'ne başvurarak yardım talep edeceğini belirtti. (29.04.2012/DİHA/Ozgur-gundem.com)

-Tehdit Edilenler

*10.01.2012 tarihinde şubemize başvuran Alattin Gölcü, şu beyanlarda bulundu: “06-07 Ocak 2012 tarihinde saat 15.00’da bizi “412 233 69 21” nolu telefondan kim olduğunu bilmediğimiz biri “ben sizi ve ailenizi tek tek öldüreceğim ve kapınıza mühür vuracağım” deyip telefonu kapattı. 2 gün boyunca bu kişi bizi ölümle tehdit etti. Daha sonra kızım telefonu açarak aynı şeyleri ona da söyledi. Ben ve ailem kaç gündür korku içindeyiz. Arayan şahsın kim olduğu konusunda bir bilgim bulunmamaktadır. Benim herhangi bir düşmanım ve aramızda husumet olan kimseler de bulunmamaktadır. Tedirginiz ve ne yapacağımızı bilemiyoruz. Benim bir çocuğum hasta olduğu için çoğu zaman hastanede kalıyoruz. Biz hastanede kaldığımız için evde bulunan çocuklarımın can güvenliğinden endişe ediyoruz. Bu nedenle beni ölümle tehdit eden kişilerin derhal tespit edilip cezalandırılmasını istiyorum. Bu konuda sizden hukuki yardım talep diyorum.” (İHD Diyarbakır Şubesi)
*Mardin'in Derik İlçesi'nde sabah 05.00 sıralarında BDP eski İl Başkanı Sedat Dağ ile babası M. Can Dağ'ın Cevizpınar Mahallesi'ndeki evlerine baskın düzenlendi. Sivil polislerin baskınında gözaltına alınan olmazken, evde arama yapıldı. Anne Saime Dağ, polisin kendilerini, "Oğluna söyle ya polis ya da asker kurşunuyla gider ayağını denk atsın" şeklinde tehdit ettiğini öne sürdü. Sedat Dağ'ın evinin kapısı kırılarak içeri girildiğini ifade eden anne Dağ, polisin oğlunun ifade vermesi gerektiğini söylediğini belirtti. Anne Dağ, polisin evde bulunan yeşil, sarı ve kırmızı renkli duvar saati ve diğer süs eşyaları ile kitap ve CD'lere el koyduğunu kaydetti. (19.01.2012/DİHA)

*BDP Nusaybin İlçe Örgütü öncülüğünde Nusaybin'de, Mitanni Kültür Merkezi bahçesinde sabahın erken saatlerinde açlık grevinin yapılacağı "Demokratik Direniş Çadırı" kurulmaya başlandı, ancak alana gelen polisler "Kamusal alan" diyerek yurttaşların çadırı kurmasına izin vermedi. Görüntü almak isteyen Muhabirimiz Serkan Kurt polisler tarafından tehdit edildi. Çekim yaptığı sırada onlarca polis tarafından etrafı sarılan muhabirimizin basın kartına el konuldu. Bilgileri kontrol edilen muhbirimize tekrar basın kartı teslim edilirken, daha sonra polisler "Seni burada ilk kez görüyoruz. Neden polisleri çekiyorsun. Savcılığı arayın bunu alın. Görüntülerini kontrol ettikten sonra silin" tehdidinde bulundu. Muhabirimizin kamerasına el koyan polisler, görüntüleri sildikten sonra kamerayı teslim etti. (11.02.2011/DİHA / ANF / Ozgur-gundem.com)
*Diyarbakır Bağlar Yunus Emre Mahallesi'nde oturan ve engelli çocuklarına "Atatürk'ü tanıdığı" için sağlam raporu verilerek tutuklanan Başkan ailesi, olay ile ilgili yaptıkları açıklamaların ardından, kendilerini polis diye tanıtan 2 kişi tarafından sürekli rahatsız edildiklerini iddia etti. Oğlunun maruz kaldığı haksız uygulama nedeniyle adalet arayışına giren Şeyhmus Başkan, silahlı ve sivil olan 2 kişinin geçtiğimiz gün evde olmadığı bir sırada evine geldiklerini, oğlu Şeyhdavut'u sorduklarını söyledi. Baba Başkan, "Cezaevinde bulunan oğlumu sormuşlar. Kapıyı açan kızım Berivan, Şeyhdavut'un cezaevinde olduğunu söylemiş. Beni sorduklarında kızım ise korkudan telefon numaramı vermiş, o zamandan bu yana telefonum dinlenmededir" iddiasında bulundu. Evine gelen kişileri tanımadığını belirten Başkan, Diyarbakır'da bulunan tüm emniyet birimlerine başvurduğunu ve emniyet yetkililerinin "Bizden herhangi bir polis sizin eve gelmemiş" cevabını aldığını söyledi. Can güvenliğinin olmadığını dile getiren Başkan, evine gelerek kendini polis olarak tanıtan 2 kişi hakkında suç duyurusunda bulunmak için İHD Diyarbakır Şubesi'ne başvuracağını söyledi.Yüzde 43 zihinsel engelli olan Şeyhdavut Başkan (20) Diyarbakır'da çeşitli tarihlerde düzenlenen miting ve yürüyüşlere katıldığı iddia edilerek, 2 Temmuz 2011 günü çıkarıldığı nöbetçi mahkeme tarafından "patlayıcı madde bulundurmak" iddiasıyla tutuklanmıştı. 6 aydır tutuklu bulunan Başkan'a, Dışkapı Yıldırım Beyazıt Özürlü Sağlık Kurulu tarafından yüzde 43 zihinsel engelli raporu verilirken, Elazığ Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi ise, Başkan'ın Atatürk'ün fotoğrafını tanıması ile engelli olmadığını belirterek, sağlam raporu vermişti. Söz konusu sağlam rapor üzerine engelli Başkan tutuklanmıştı. (12.02.2011/DİHA)
*Urfa'nın Viranşehir İlçesi'nde Ferit Süer adlı yurttaş, aracı ile seyir halindeyken Emiroğlu Caddesi'nde sivil polisler tarafından durdurulduğunu ve ölümle tehdit edildiğini iddia etti. Olaya ilişkin bilgi veren Süer, "Beni durdurdu. Tanımadığım bir polisti. Bana 'senin kafanı keserim. Sen dağa adam gönderiyorsun. Viranşehirliler teröristtir. Çoluk çocuğunu öldürürüm' diye tehdit etti" dedi. Süer, "Eğer suçum varsa bu ülkenin hakimi var, savcısı var. Ben de bu ülkenin bir yurttaşıyım. Beni alsınlar sorgulasınlar. Bu tehditler niye?" diye sordu. Süer, kendisini tehdit ettiğini belirttiği polis hakkında Viranşehir Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu. (14.02.2011/DİHA)
*24.02.2012 tarihinde şubemize başvuran Haci Türkekul, şu beyanlarda bulundu: “Ben 22.02.2012 tarihinde saat 18.00 sıralarında ilçe otogarda dolmuştan indim ve yaya olarak evime giderken Şehitler Polis Amirliği önünde sendelendim ve yere düştüm. Yerden kalktığım esnada sivil giyimli 2 polis sarhoş olduğum gerekçesiyle koluma girip beni polis merkezine götürdüler. Polis merkezinde cüzdanımı çıkarmak istedim bunun üzerine bana saldırdılar. Yüzümü yere vurdular. Bu olay nedeniyle sağ gözümün alt kısmında ve dudağımda yaralanmalar ve morluklar oluştu. Daha sonra bu sivil polisler beni Adanalı olan polise teslim ettiler. O da konuşmama fırsat vermeden dövmeye başladı. Burada sağ tarafıma tekme atarak “senin sahibin kimse gelip seni alıp götürsün” dedi. Ben bana atılan tekmenin etkisiyle yola savruldum. Arkadaşım beni Diyarbakır devlet hastanesine götürdü. Beni muayene eden doktor nasıl bu hale geldiğimi sordu. Bende olayın tamamını anlattım. Doktor hastanede bulunan polis memurlarını çağırdı. Nöbetçi polis memurları orada benim alkol muayenemi yaparak şikâyetimi gidip şehitler polis merkez amirliğinde yapmamı ve burada ifade vermemi söylediler. Hastane müdürüyle birlikte polis merkezine gittik. Orada bulunan polisler ifademi geri çekmek için beni tehdit etmeye başladılar. Ben bana yapılan işkence nedeniyle yürüyemeyecek vaziyetteyim. Benim hem yüzümde yaralanmalar olmuş hem de belime atılan tekmeler sonucunda kemiklerimde kırılmalar, ezilmeler meydana gelmiştir. Başıma gelen olayın tamamı polis merkezi bahçesinde bulunan mobese kameraları önünde meydana gelmiştir. Bu kayıtların silinmeden getirilmesini talep ediyorum. Beni döven, bana işkence yapan Şehitler Polis Merkezi Amirliğinde görevli sivil, resmi polislerden ve görevlerini ihmal eden, ifademi hastanede almayan görevli polislerden davacı ve şikâyetçiyim. Bu polislerin tespit edilerek cezalandırılmaları için gerekli soruşturmanın yapılarak haklarında kamu davası açılmasını istiyorum. Bu konuda sizden hukuki yardım talep ediyorum.” (İHD Diyarbakır Şubesi)
*Adıyaman’da, Alevilerin yaşadığı mahalledeki bazı evlerin kapılarına işaret konulduğu iddiası tedirginliğe yol açtı. Mahalle sakinleri, kapılara konan işaretlerin akıllarına Kahramanmaraş olaylarını getirdiğini ve korktuklarını söyledi. Adıyaman Valisi Ramazan Sodan ise, 35-40 evin işaretlendiğini, olayın ne maksatla yapıldığının araştırıldığını söyledi. Adıyaman’ın Karapınar Mahallesi’nde yaşayan bazı Alevi vatandaşların evlerinin işaretlendi iddiası, CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’ün Facebook hesabından duyurmasıyla ortaya çıktı. Kentte herkesi şaşırtan ve tedirgin eden olay iddiaya göre şöyle gelişti. Karapınar Mahallesi’nde pazartesi sabahı bazı evlerin kapılarına benzer işaret konulduğu fark edildi. İşaretlenen evlerde Alevi vatandaşların oturması tedirginliğe neden olurken, olay güvenlik güçlerine bildirildi. Mahalleye gelen polis, işaret bulunan kapılarda inceleme yapıp, evlerin sahiplerinin ifadesine başvurdu. Mahalle sakinleri daha sonra toplu halde imzaladıkları dilekçeyi savcılığa verip, suç duyurusunda bulundu.Gelişmelerin ardından bazı mahalle sakinleri kapılarındaki işaretleri üzerini boyayarak veya silerek temizledi. Bazı işaretlerin halen kapılarda durduğu mahallenin muhtarı Mahmut Gürsu, 2 gündür büyük tedirginlik yaşadıklarını söyledi. Kendisinin de Alevi olduğunu söyleyen muhtar Gürsu, işaret konulan kapıların tamamının Alevi vatandaşların yaşadığı evler olduğuna dikkat çekerek şöyle dedi. "Sünni mahalle sakinlerinin kapısında herhangi bir işaret yok. Bu durum Sünni ve Alevi tüm mahalle sakinlerini herkesi rahatsız etti. Biz bunun çocuklar tarafından yapılmış bir oyun olmasını diliyoruz. Ancak aklımıza Maraş olayları gelince tedirgin oluyoruz. Bu olay provokasyon amaçlı da olabilir. Polise ve savcılığa bildirdik, şu an olay araştırılıyor. İnşallah kötü olaylar olmaz ve huzurumuz bozulmaz."Adıyaman Valisi Ramazan Sodan, kentte yaşanan olaya ilişkin çok yönlü soruşturma yürütüldüğünü açıkladı. Gazetecilerin konuya ilişkin sorularını yanıtlayan Vali Ramazan Sodan, Adıyaman’ın Türkiye’nin en huzurlu kentlerinden birisi olduğuna dikkat çekerek şunları söyledi. "Karapınar Mahallesi, Alevi vatandaşlarımızın yoğun olarak oturduğu semtimizdir. Bu mahallede 25- 30 evde karalama şeklinde işaret bırakılmış. Bugüne kadar bu semtte de huzur ve asayiş sorunu yaşanmadı. Bu işaretler çocuklar tarafından da yapılmış olabilir. Hangi maksat ve amaçla yapıldığını bilinmemekle beraber, konuyla ilgili gerekli çalışmalarımızı başlattık. Güvenlik güçlerimiz gerekli incelemeleri sürdürüyor. Gerekli önlemlerimizi aldık, vatandaşlarımızın tedirgin olmasına gerek yok. Gelişmelerin ardından, Karapınar Mahallesi’nde güvenlik önlemlerini artıran polis olayla ilgili incelemesini sürdürüyor. (29.02.2012/Milliyet/İnternetHaber/ DİHA/posta.com.tr/Adıyaman Valiliği) NOT: Soruşturma kapsamında yapılan incelemeler sonucu 45 evin işaretlendiği açıklamaları yapıldı.
*27.02.2012 tarihinde şubemize başvuran Gazal Ekinci, şu beyanlarda bulundu: “Benim kızım olan Kader Ekinci, Van Yüzüncü yıl Üniversitesinde okumaktadır. 15.01.2012 tarihinde üniversite içinde polis gelip kızımı sormuş. Polislerin kızımı niçin sorduklarını bilmiyoruz. Biz ailesi olarak bu durumdan kuşku duyuyoruz. Polisler tarafından kızımın fişlendiğini düşünüyorum. Bu konuda sizden destek istiyorum.” (İHD Diyarbakır Şubesi)
*15.02.2012 tarihinde şubemize başvuruda bulunan Fesih BERİTAN şu beyanlarda bulundu: “BDP Bingöl İl Teşkilatı tarafından 15.02.2012 tarihinde, Abdullah Öcalan’ın Türkiye’ye getirilişinin yıldönümünde yapılan basın açıklamasına katıldıktan sonra, bir gün öncesinde gözaltına alınan akrabalarım olan Ali Morkoyun ve Mahmut Morkoyun hakkında bilgi alabilmek için Bingöl Barosu başkanı ile görüşüp çarşıya dönerken, Dörtyol mevkiinde bulunan Alternatif İletişim’in önünde saat 15:30 sularında bir grup sivil polis memuru tarafından durduruldum. İçlerinden kirli, kır sakallı, gözlüklü, siyah kabanlı, siyah bereli polis memuru bana; “Fazla göze batıyorsun. Bugün katıldığın basın açıklamasında neden yüzünü kapatmadın? Neden kendini gizlemedin? Böyle durumlarda yüzünü kapat. Yakında kapını çalıp seni bir yerlere göndereceğim. Sizin ailenizden dün iki kişiyi gözaltına aldık. Kendine dikkat et, fazla gözümüze batıyorsun. Gözaltındaki akrabalarının durumunu öğrenmek için Uydukent Polis Karakoluna sen mi geldin?” dedi. Ben de; “Basın açıklaması sırasında yüzümü kapatırsam bana suç isnat edersiniz. Yüzümü kapatmayı gerektirecek bir şey yapmıyorum ki. Dün akşam polis karakoluna akrabalarım için ben geldim. Bu benim hakkımdır.” dedim. Polis memurunun tehdidi karşısında psikolojik rahatsızlık duydum. Başıma gelebileceklerden beni tehdit eden polis sorumludur. Yüzleştirilsem polisi teşhis edebilirim. Konu hakkında şubenizden hukuki yardım talep ediyorum.” (İHD Bingöl Şubesi)
*03.03.2012 tarihinde şubemize başvuran Nurcan Özen, şu beyanlarda bulundu: “Ben BDP Kayapınar ilçe örgütünün yöneticisiyim. 01 Mart 2012 tarihinde akşam saatlerinde 2 sivil giyimli polis bina yöneticimizin evine giderek, binadaki herkesi tanıyıp, tanımadığını sormuş. Bina yöneticisi de tanıdığını söylemiş. Sonrada beni sormuşlar, beni de tanıdığını ve aramızın çok iyi olduğunu söylemiş. Bina yöneticisi binadaki kişileri neden sorduklarını söylemiş. Farklı bir konu için söylemişler. Daha sonra kapımız çalındı. Kapıyı ben açtım. Kim olduklarını sordum. Bana polis olduklarını söyledi. Bunun üzerine bende kimliklerini göstermelerini istedim. Onlara ne istediklerini sordum. Onlarda Valilikten geldiklerini bir kişinin yardım talebinde bulunduğu ve bunun araştırmasını yaptıklarını söylediler. Bu memurlar ısrarla benden kimlik bilgilerimi ve sağlık karnemi istiyorlardı. Bunun üzerine bende birazdan eşimin geleceğini söyledim ve birbirlerine baktılar. Benden kardeşim Murat’ın nerede oturduğunu sordular. Bende 2 bina ötede oturduğunu söyledim. Daha sonra binadan ayrıldılar. Bina çıkışında eşim kendilerini görmüş, beyaz bir arabaya binip oradan uzaklaşmışlar. Daha öncede böyle bir takip söz konusu olmuştu. Bu durum beni ve ailemi tedirgin ediyor. Bu konuda sizden hukuki yardım talep ediyorum.” (İHD Diyarbakır Şubesi)
*Azadiya Welat Gazetesi Yazıişleri Müdürü Fatma Aktaş, Kürdistan Federal Bölgesi'nde bir haber takibini yapmak için pasaport çıkartmak isterken, Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü tarafından ilginç sorulara tabi tutulduğu belirtildi. Emniyet Müdürlüğüne çağrılan Aktaş, pasaportla ilgili konuların dışında sorular sorulduğu belirten Aktaş, "Ben bir haber takibi için Kürdistan Federal Bölgesi'ne gitmek istedim. Onun için pasaport işlemlerine başladım. Gerekli yerlere başvurduktan sonra, polis telefonla beni arayarak Emniyet Müdürlüğü'ne çağırdı. Gittiğimde Berat ve Hamit isimli 2 polis tarafından bir odaya alındım. 2 kişi kendini MİT elemanları olarak kendini tanıttılar. Beni çapraz sorguya aldılar. Ben bunun ifade mi, soruşturma mı, oksa pasaporta ilişkin bilgi almakla mı ilgili olduğunu söyledim. Onlarda biraz sohbet etmemiz gerektiğini söylediler" dedi. Aktaş, hukuk dışı bir uygulama ile karşılaştığını vurgulayarak, kendisine yöneltilen soruları şöyle ifade etti: "'Sen niye Kürdistan Federal Bölgesi'ne gidiyorsun? Acaba Kandile gidip bir daha dönmeyecek misin? Ailen senin Azadiya Welat Gazetesi'nde müdür olduğunu biliyor mu?' sorularını yönelttiler. Ben haber için gideceğimi söyledim. Onlarda dönüşte tekrar görüşelim dediler. Bana Azadiya Welat'ın örgüt gazetesi oluğunu ve benim sıradan biri olmadığımı söylediler. Yine eski haber müdürlerin şu anda Kandil'de olduklarını ve benim de onu bildiğimi söylediler. Ben de tüm bu soruları herkese soruyor musunuz dedim. Bana benim sıradan biri olmadığım için sorduklarını belirttiler. Bana döndüğümde tekrar görüşmemi isteyip, beni tehdit ettiler" dedi. (09.03.2012/DİHA/Diyarbakirhaber.gen.tr)
*Baskılardan kaynaklı Siirt'ten Antep'e 29 yıl önce göç eden Barıyanık ailesi burada da baskılardan kurtulamadı. 12 Eylül darbesinden sonra aile üzerinde baskılar artarken, geldikleri Antep'te de yapılan "KCK" operasyonlarından dolayı evde tek erkek kalmadı. Barıyanık, Antep'e geldikleri günden bugüne kadar sürekli devlet tarafından ailece baskı gördüklerini belirterek, "Oğlum Mehmet'in dükkânın hemen yanında bulunan kahvede polisler 24 saat orada oturarak oğlumun dükkânını gözetiyorlar. Evimizin bulunduğu mahallenin başında sivil polisler nöbet tutuyor" dedi. Evin geçimini sağlayan 2 torununun tutuklandığını söyleyen anne Barıyanık, "Torunlarım hiçbir olayda yoktular. Onlar sadece bizim evin geçimini sağlamak için çalışıyorlardı. Onları sırf soyadlarından dolayı tutukluyorlar. Emniyette polisler torunlarıma, 'Güzel Vadi Mahallesi'nde 3 aile var. Bizim gözümüz onların üzerinde, attıkları her adımlarından haberimiz var' demişler. O da şunu gösteriyor. 24 saat polis gözetiminde olduğumuzu onlar da itiraf ediyorlar" diye konuştu. (13.03.2012/DİHA)
*16.03.2012 tarihinde şubemize başvuruda bulunan Zübeyde Armutçi şu beyanlarda bulundu: “ Eşim Tekirdağ F tipi cezaevinden çıktıktan sonra 11/02/2012 Bingöl’e eve geldi. İki gün geçtikten sonra telefonla arayıp karakola gelmeniz gerekiyor denildi. Eşim babasıyla beraber karakola gittiğinde ise kendileri tarafından herhangi bir aramanın gerçekleşmediğini belittiler. Bu olaydan sonra içinde dört kişinin bulunduğu gri renkli bir hyandai araba evin önünde durup evi gözetliyordu. Arabayı eşim evden çıkıp çarşıya gideceği zaman fark etmişti. Eşim zaten cezaevinden dolayı psikolojik olarak sağlığı bozulduğu için onları görünce iyice tedirgin oldu. Eşim dışarıda rahat bir şekilde gezemiyor sürekli tedirgin ve endişeli. Her an zarar göreceği veya öldürüleceği korkusuyla karşı karşıyadır. Eşimin can güvenliğine yönelik derneğinizden hukuki yardım talebinde bulunuyorum.” (İHD Bingöl Şubesi)
*Gercüş'ün Pınarbaşı Harmanları'nda bugün yapılması planlanan Newroz Bayramı kutlamalarına İçişleri Bakanlığı'nın genelgesi nedeniyle Gercüş Kaymakamlığı tarafından izin verilmedi. Batman'da gelen takviye polis ekipleri ile Gercüş adeta ablukaya alındı. Sivil polislerin ilçede esnafları dolaşarak, Newroz kutlamalarına katılmamalarını istediği ve aksi taktirde gözaltına alınacakları tehdidinde bulunduğu iddia ediliyor. (19.03.2012/DİHA)
*21.03.2012 tarihinde şubemize başvuran Abdulhalık Nergiz, şu beyanlarda bulundu: Benim oğlum Numan Nergiz 2010 ve 2011 yıllarında 3 sefer gözaltına alındı. Daha sonra tutuklanarak Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevinde 4 aya yakın bir süre kaldı. Cezaevinden çıktıktan sonra İstanbul ya da İzmir illerinden birine çalışmaya gideceğini söyleyip valizini alıp evden çıkmış. Biz oğlumun çalışmaya gittiğini düşünerek çok fazla n-merak etmedik ancak daha sonra kendisi bizi aramayınca merak ettik ve aramaya başladık anacak kendisinden bir daha haber alamadık. Oğlum hakkında açılan davalar nedeniyle polisler evime gelip sordular bende kendilerine durumu anlattım ancak polisler sürekli bir şekilde evime gelerek “oğlunu istiyoruz” diyerek bizi tehdit etmeye başladılar. Ben polislere oğlumun çalışmak için evden ayrıldığını ve bir daha da kendisinden haber alamadığımı belirtmeme rağmen evime baskın yapıp beni tehdit etmeye devam ediyorlar. Ben oğlumla ilgili zaten kaygılıyım. Ayrıca polislerin bu baskısı da beni daha kötü etkiliyor. Bu nedenle evime sürekli bir şekilde baskın düzenleyen, beni tehdit eden polislerden şikâyetçiyim. Gerekli işlemlerin yapılmasını talep ediyorum.” (İHD Diyarbakır Şubesi)
*Hakkari'nin Şemdinli ilçesinde oturan Beyhan Kaya isimli zihinsel engelli yurttaş, Serment caddesinden geçerken İlçe Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı sivil bir polis tarafından darp edildi. Vücudunda darp izleri bulunan Kaya, ailesiyle birlikte savcılığa giderek, Şemdinli İlçe Emniyet Müdürlüğü hakkında suç duyurusunda bulundu. Emniyetin yanında yoldan geçtiği sırada sivil bir polis tarafından darp edildiğini belirten Kaya, "Ben yoldan geçerken sivil bir polisin sözlü hakaretlerine uğradım. Daha sonra beni tutarak, dövmeye başladı. Bir ara beni duvardan aşağıya atacaktı. Oradaki esnaflar engel oldu. Zaten özürlüyüm yüzde 55 engelli raporum var ve şu anda özel bir rehabilitasyon merkezinde tedavi görüyorum. 2 gündür polis beni tehdit ediyor. Neden bana bunu yaptıklarını anlamış değilim" diye konuştu. (26.03.2012/DİHA/Serhattv.com.tr/Diyarbakirhaber.gen.tr)
*PKK lideri Abdullah Öcalan'ın doğum günü nedeniyle Urfa'daki abluka sürüyor. Dünden beri Antep-Urfa Yolu üzerindeki Aligor Beldesi'nin dört bir tarafına kurulan arama noktaları hala kaldırılmazken, Suruç ve Aligor'a Urfa nüfusuna kayıtlı olmayanlar dışında kimsenin alınmayacağı belirtiliyor. Dün basının da Aligor'a alınmayacağı yönünde karar bulunduğunu belirten ve DİHA muhabirlerinin beldeye girişini engelleyerek tehditte bulunan polisler, bugün de tavrını sürdürüyor. BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve BDP'li vekillerin gelmesinin beklendiği Aligor'a hemen hemen kentteki bütün basın mensuplarının alındığı görülürken, DİHA muhabirleri bir kez daha polisin keyfiyetçi yaklaşımı ve tehdidiyle karşı karşıya kaldı. DİHA muhabiri Sertaç Kayar'ın "Bütün basının Aligor'a geçişine izin verdiniz. BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın gelmesi bekleniyor ve biz de diğer basın gibi bunu takip edeceğiz. Aligor'a geçişimizi engellemeniz tamamen keyfiyetçi bir yaklaşımdır" demesi üzerine arama noktasında bulunan sivil polisler Kayar'ı tartakladı. Kayar ve beraberindeki DİHA muhabirleri, kenti terk etmemeleri durumunda gözaltına alınacakları tehdidiyle bir kez daha karşı karşıya kaldı. (04.04.2012/DİHA/Ozgur-gundem.com)
*Operasyonların artmasıyla birlikte koruculuk faaliyetleri de hızlandırıldı. Van’ın Başkale İlçesi'ne bağlı Erci Köyü'nde korucu olmayan köylülerin korucular tarafından baskıya maruz kaldığı ileri sürüldü. Adını vermeyen köyden bir yurttaş, "Bize koruculuk dayatılıyor. Biz silah almak istemiyoruz. Ancak korucu olan İ.İ., A.G. ve B.G. bize baskı uygulayarak tehdit ederek silah almamızı sağlamaya çalışıyor. Korucu olmamamız halinde ticaretin kesileceği, buralarda yaşanılacak olumsuzluktan sorumlu olmayacaklarını belirterek bizi tehdit ediyorlar” iddiasında bulundu. Söz konusu köyde tehditler neticesinde bugüne kadar birkaç yurttaşın silah aldığı öğrenildi. (14.04.2012/DİHA)
*28.04.2012 tarihinde şubemize başvuran, Muhsin Beydoğan (İHD Siirt şubesi denetim kurulu üyesi ve KESK üyesi) şu beyanlarda bulundu:15 Temmuz 2011 tarihinde Siirt merkezde yaşanan çatışma sonucu gözaltına alınarak tutuklandım. 10 Nisan 2012 tarihinde yapılan ilk duruşmada tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edildim. Bırakıldıktan 4 gün sonra işime başladım ve çarşıya çıktım, şuanda görürsem tanıyabileceğim sivil polisler tarafından takip ediliyorum; ayrıca polisler tarafından sürekli olarak sözlü hakaret, tehdit ve küfürlere maruz kalmaktayım.Bu konuda sizden hukuki yardım talep ediyorum.(19.04.2012/İHD Siirt Şubesi)
Yüklə 2,38 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   6   7   8   9   10   11   12   13   ...   30




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin