37 p-1 epileptik gebelerin takiBİ p-2 epilepside yalanci direnç: 105 HASTANIn takiBİ p-3


P-16 UZUN SÜRELİ VİDEO EEG MONİTÖRİZASYON



Yüklə 487,33 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə3/7
tarix13.04.2017
ölçüsü487,33 Kb.
#13854
1   2   3   4   5   6   7

P-16

UZUN SÜRELİ VİDEO EEG MONİTÖRİZASYON 

KOMPLİKASYONU: FRAKTÜR

Nurhak DEMİR,

1

 Barış BAKLAN,

2

 İbrahim ÖZTURA,

2

 

1

DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ,



SİNİR BİLİMLER ANABİLİM DALI, İZMİR

2

DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ NÖROLOJİ ANABİLİM DALI, İZMİR



Olgu-

Amaç: Olgu temelinde video EEG monitörizasyon kompli-

kasyonlarının gözden geçirilmesi.

Metod: Uygun medikal tedaviye rağmen yaklaşık 10 yıldan 

beri epileptik nöbetleri devam eden olgu dirençli epilepsi 

olarak ele alındı. Cerrahi tedavi açısından değerlendirme-

ya  alınan  hastada  epileptik  odak  lokazliasyonunun  belir-

lenmesi amacıyla video EEG monitörizasyonu gerçekleşti-

rildi. Kullanmakta olduğu antiepileptik ilaç tedavisi hasta-

neye yatırıldıktan sonra azaltıldı.

Sonuçlar: Olgunun 16 saat içerisinde 8 epileptik nöbeti ka-

yıtlandı. Kompleks parsiyel başlangıçlı nöbetlerin çoğunda 

sekonder jeneralize tonik klonik aktivite fazı gelişti. Nöbet-

lerden sonra sol omuz bölgesine lokalize ağrısı nedeniyle 

ortopedik olarak değerlendirlen hastada omuzda çıkıklı kı-

rık tespit edildi.

Tartışma: Dirençli epilepsinin tedavisinde önemli bir yakla-

şım olan cerrahi tedavi hazırlığında vazgeçilmez olarak kul-

lanılan uzun süreli vEEG monitörizasyonun kıymetli katkı-

ları yanı sıra karşılaşılabilecek komplikasyonlar göz önün-

de bulundurulmalıdır.

Anahtar kelimeler: vEEG monitörizasyon, komplikasyon, kırık



P-17

MİYOKLONİSİ ÖN PLANDA OLAN HASHİMOTO 

ENSEFALOPATİSİ

Seden DEMİRCİ,

1

 Kadir DEMİRCİ,

2

 Mesut YILDIZ,

2

 

1

TOKAT DEVLET HASTANESİ NÖROLOJİ KLİNİĞİ, TOKAT



2

TOKAT DEVLET HASTANESİ PSİKİYATRİ KLİNİĞİ, TOKAT

Olgu-

Hashimoto ensefalopatisi, nadir görülen, yüksek antitiroid 



antikor seviyeleri ile ilişkili, otoimmün etyolojiye bağlı ol-

duğu  düşünülen  ve  steroid  tedavisi  ile  düzelen  bir  klinik 

tablodur.  Bu  yazıda  miyokloni,  kognitif  etkilenme  ve  psi-

kiyatrik belirtilerle prezente olan hashimoto ensefalopati-

si olgusu sunulmuştur.

Ellibir yaşında erkek hasta miyokloni ve davranış değişik-

likleriyle başvurdu. Özgeçmişinde Diabetes mellitus ve hi-

potiroidisi mevcuttu. Sistemik muayene normaldi. Nörolo-

jik muayenesi apatik görünüm ve dizartik konuşma dışında 

normaldi. Laboratuar tetkiklerinde: hemogram ve biyokim-

ya tetkiki normaldi. Sedimentasyonu artmıştı. Tümör belir-

teçleri, B12 vitamin, Folat ve CRP normaldi. Serbest T3 ve 

T4 normal, TSH yüksekti. Anti TPO: 503,8 IU/ml (0-34), Anti 

TG: 835,7 IU/ml (0-115) idi. Tiroid USG’de ekojenite azalmış-

tı, sağ lobda ekojen, sol lobda hipoekoik birer nodül izlen-

di. Kranial MRG’si normaldi. EEG’sinde hafif derecede yay-

gın zemin ritmi yavaşlaması gözlendi. BOS direkt bakısı ve 

biyokimyası normaldi. Hastanın başvurusundaki SMMT 24 



45

8. Ulusal Epilepsi Kongresi - Poster Bildiriler



puandı. Hastada Hashimoto ensefalopatisi düşünüldü. Ti-

roid replasman tedavisi dozu ayarlandı. Miyokloni için val-

poik asit başlandı. 10 gün sonunda miyoklonileri azalan ve 

kognitif belirtileri süren hastaya oral prednizolon tedavisi 

1 mg/kg dozunda başlandı ve onbeş gün izlendi. Hastanın 

miyoklonileri  tamamen  düzeldi.  Psikiyatrik  belirtileri  ge-

riledi. SMMT 29 olarak değerlendirildi. Kontrol EEG’si nor-

maldi. Steroid dozu azaltılarak 2 ayda kesildi. 3 ay sonun-

da hastanın şikayetlerinde artış yoktu. Tetkiklerinde ötiroid 

olan hastanın antitiroid antikor seviyeleri normaldi. 

Nadir bir tablo olması ve tanı konulduğunda tedavi edile-

bilmesi  nedeniyle  miyokloni,  kognitif  etkilenme  ve  psiki-

yatrik bulgularla başvuran hastaların ayırıcı tanısında Has-

himoto ensefalopatisi akla gelmelidir.



P-18

EEG TAKİPLERİYLE TANI KONAN OLASI CREUTZFELDT-

JAKOB OLGUSU

Rasim TUNÇEL, Habibe ONBAŞI, Fatma AKKOYUN, 

Fikret BADEMKIRAN 

EGE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ HASTANESİ, İZMİR

Olgu-

Yetmiş  iki  yaşında  kadın  hasta,  3  ay  önce  başlayan  ve  gi-



derek artan unutkanlık yakınması var. Bir ay önce denge-

sizlik,  sıçramalar  ve  bilinç  bozukluğu  olmaya  başlıyor.  Gi-

derek  bilinci  kötüleşmesi  üzerine  subakut  başlangıçlı  en-

sefalit, ensefalopati açısından nöroloji kliniğimizde yatırıla-

rak izlendi. Özgeçmişinde; 2003 yılında sol ASM infarkt, ve 

2006 yılında Mitral valv replasmanı öyküsü vardı. Muaye-

nesinde  sağ  üst  ekstremitede  seyrek  myokloniler  saptan-

dı ve takiplerinde myoklonilerinde belirgin bir artış gözlen-

di. Zaman zaman başın sağa deviye olduğu ve sağ omuz ve 

kollarında katıldığı fokal motor nöbetler gözlendi. Levati-

rasetam 2000 mg/gun başlandı ve buyuk oranda myoklo-

nuslar kontrol altına alındı. Olguya metal kalp kapağı nede-

niyle MRG yapılamadı. LP yapılarak akut ensefalitler dışlan-

dı. Olgunun ilk EEG tetkikinde diffüz yavaşlama vardı. Takip 

EEG’lerinde diffüz yavaşlama ve zaman zaman ortaya çıkan 

diken  ve  keskin  dalga  dejarjları  saptandı  sonraki  takiple-

rinde zemin ritmi düzleşmesi ve 1-2 saniyede bir ortaya çı-

kan periyodik, keskin/diken jeneralize deşarjlar izlendi ve 

bu dejarjlar daha sonra çekilen tüm EEG’lerde devam etti. 

Olgu  mevcut  klinik  ve  EEG  takipleri  ile  olası  Creutzfeldt-

Jakob  hastası  olarak  değerlendirildi.  Olgumuz  hastalığın 

nadir görülmesi ve EEG’sinin oldukça tipik olması nedeniy-

le sunmaya değer bulduk.

P-19

PARRY ROMBERG SENDROMU: İKİ OLGU

Aygül GÜNEŞ, Aylin BİCAN DEMİR, İbrahim BORA

ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ,

NÖROLOJİ ANABİLİM DALI, BURSA

Olgu-


Giriş:  Parry  Romberg  Sendromu  (PRS)  veya  diğer  ismiyle 

progresif fasial hemiatrofi nadir görülen, etyolojisi bilinme-

yen, yüzün bir tarafında deri ve subkutan doku atrofisiyle 

karakterize bir hastalıktır.(1)

Olgular

İlk vaka 54 yaşında kadın 1 yıl önce sol yanakta çökme ol-



duğunu fark etmiş. Çökme (atrofi)’nin giderek arttığını ve 

son 1-2 aydır bu bölgede uyuşukluk olmaya başlamış olan 

vakanın  Nörolojik  Muayenesinde  sol  buccinator  bölgede 

atrofi  dışında  özellik  yoktu.  Kranial  MR,  EEG’si  normaldi.

ENMG’si solda hafif derecede fasial nöropatiyi destekler ni-

telikteydi. Sağ elde yapılan sempatik deri cevabı testi nor-

maldi.

İkinci vaka 27 yaşında erkek 6 yıldır sağ yanakta olan çökük-



lük varmış. Zamanla çöküklük (atrofi) genişlemiş ve o alan 

kahverengiydi. Son 4 yıldır ayda yada 2 ayda bir olan baş 

dönmesi, bulantı hissi ve sağ elde uyşukluk hissinin oldu-

ğu şuurun açık olduğu 10 saniye süren basit parsiyel nöbeti 

varmış. EEG’si paroksismal olayı destekler nitelikteydi. Oks-

karbazepin başlandı ve takibe alındı. Sempatik sinir sistemi 

tutulumu açısından ENMG’sinde sempatik deri yanıtı nor-

maldi.  Siringomyeli  açısından  Servikal  MR’ı  normaldi.  İnt-

rakaranial lezyon açısından çekilen Kranial MR’ı normaldi. 

Dermatoloji tarafından kolşisin 3x1 başlanıp takibe alındı.

Tartışma: Sonuç olarak; PRS etyopatogenezi aydınlatılama-

mış, bir yüz yarımında cilt, ciltaltı dokular ve bazen de ke-

mik yapının ilerleyici atrofisi ile giden, olguların %15’inde 

nörolojik bulguların tabloya eşlik ettiği ender görülen bir 

hastalıktır.(2) Olguların nörolojik bulgusu olmasa bile be-

yin  parankimi  ve  fonksiyonun  (EEG)  gösterilmesi,  nöbet 

açısından sorgulanması epileptik sendromların tedavisine 

imkan sağlayacaktır.

Kaynaklar:

1.  Pichiecchio  A,  Uggetti  C,  Grazia  Egitto  M,  Zappoli  F. 

Parry-Romberg  syndrome  with  migraine  and  intracranial 

aneurysm. Neurology 2002; 59:606-608.

2. Braun-Falco O, Plewig G, Wolff H H, Burgdorf W H C. Der-

matology.  Newyork:  Springer-Verlag  Berlin  Heidelberg: 

2000;751-832

46

Epilepsi 2012;18(2)



P-20

EPİLEPSİ TANILI HASTALARDA EEG BULGULARI, 

KLİNİK  TAKİP VE TEDAVİYE UYUM

Bahar ERBAŞ

GEBZE FATİH DEVLET HASTANESİ, KOCAELİ

Amaç:  Bu  çalışmada  hastanemizde  epilepsi  tanı/ön  tanı-

sıyla  EEG  incelemesi  yapılan  hastaların  EEG  bulguları,  kli-

nik özellikleri mevcut hasta kayıtlarından incelenmiş, kayıt-

lardaki eksikliklerin yanısıra tanının doğruluğu ve hastala-

rın takip/tedaviye uyumları değerlendirilmiştir.

Gereç ve Yöntem: Çalışmaya 2 no’lu polikliniğimize başvura-

rak EEG çekimi yapılmış olan epilepsi tanılı ve klinik olarak 

epilepsi düşünülen 32 hasta dahil edilmiştir. 

Bulgular: Hastaların E/K oranı 13/19, hastaların %82’si 2-3.

dekaddaydı  (yaş  aralığı  9-60).  Hastalardan  yalnızca  ikisin-

de eski incelemelere ait tam kayıtları içeren dosyaları mev-

cuttu. Altı hastanın MR bulgularında patoloji izlenmişti, beş 

hasta  istenen  görüntüleme  sonuçlarını  getirmemişti,  di-

ğerleri normaldi. Sekiz hastanın EEG’sinde patoloji izlendi 

(3 jeneralize/5 fokal). Klinik olarak fokal özellik taşıyan nö-

bet tarifi yapan beş hasta vardı. 20 hasta VPA veya LVT, 10 

hasta CBZ veya OXZ, iki hasta çoklu ilaç kullanıyordu.

Sonuç: Hastaların önemli bir kısmında (%40,8) kayıtlara ait 

bilgilerin önemi vurgulandıktan sonra dosyalarını getirdik-

leri  ve  korudukları,  sağlık  sisitemindeki  zorluklara  karşın 

klinik olarak epilepsi tanısında tama yakın doğrulukta kon-

duğu izlenmiştir. 



P-21

SEREBROVASKÜLER HASTALIKLARDA ERKEN VE GEÇ 

DÖNEMDE NÖBET SIKLIĞI

Turgay DEMİR, Kezban ASLAN, Hacer BOZDEMİR

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ NÖROLOJİ ABD

Amaç: Serebrovasküler hastalıklar (SVH), özellikle ileri yaş-

larda  olmak  üzere,  semptomatik  epilepsilerin  patogene-

zinde önemli bir yere sahiptir. Çalışmada SVH sonrası ge-

lişen erken ve geç başlangıçlı epileptik nöbetlerin sıklığını 

ve prognozunu belirlemeyi amaçladık.

Gereç ve Yöntem: Retrospektif olarak yapılan çalışmada akut 

serebrovasküler hastalık tanısı alan 1789 hastanın Nörolo-

ji arşiv dosyası tarandı ve epileptik nöbet geçirdiği tespit 

edilen 188 hasta çalışmaya dahil edildi. İnme sonrası nöbet 

geçiren hastalar erken ve geç dönem nöbet grubu olmak 

üzere iki grup oluşturuldu. 

Bulgular:  Erken  ve  geç  dönem  nöbet  geçiren  gruplar  bir-

likte değerlendirildiğinde inme sonrası nöbet sıklığı %10,5 

bulundu. Erken başlangıçlı nöbet sıklığı %5,1, geç başlan-

gıçlı nöbet sıklığı %5,4 olarak saptandı. İskemik inme son-

rası nöbet sıklığı %10,2, hemorajik inme sonrası nöbet sık-

lığı ise %11,4 bulundu. Erken başlangıçlı nöbet sıklığı iske-

mik inme sonrası %4,9, hemorajik inme sonrası %5,7; geç 

başlangıçlı  nöbet  sıklığı  iskemik  inme  sonrası  %5,3,  he-

morajik  inme  sonrası  %5,7  olarak  saptandı.  Hastaların  % 

90,5’inde monoterapi ile nöbetler tam ya da kısmi olarak 

kontrol altına alındı. 

Sonuç: İnme sonrası nöbetlerin en sık 60 yaş üstünde or-

taya çıktığı ve çoklukla monoterapi ile kontrol altına alın-

dığı görülmüştür. İnme sonrası geç başlangıçlı nöbetlerin 

göreceli  olarak  daha  sık  görüldüğü,  erken  ve  geç  başlan-

gıçlı nöbetlerin hemorajik inmede daha sık olduğu dikka-

ti çekmiştir. 



P-22

POSTSTROKE EPİLEPSİDE KLİNİK ÖZELLİKLER VE 

PROGNOZ İLE İLİŞKİSİ

Turgay DEMİR, Kezban ASLAN, Hacer BOZDEMİR 

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ NÖROLOJİ ABD, ADANA

Amaç:  Serebrovasküler  hastalıklar,  ileri  yaş  hastalarda 

semptomatik  epilepsinin  patogenezinde  önemli  bir  yere 

sahiptir. Altmış yaşından sonra gelişen epileptik nöbetlerin 

%45’inin nedeninin SVH olduğu bildirilmiştir. 

Gereç ve Yöntem: Çalışmaya inme sonrası nöbet geçiren 82 

(%43,6) kadın, 106 (%56,4) erkek olmak üzere toplam 188 

hasta alındı. 

Bulgular:  Hastaların  yaş  ortalaması  55,4±16,1  (18-84),  ka-

dın hastaların yaş ortalaması 53,5±17,8 (18-83), erkek has-

taların  yaş  ortalaması  56,8±14,5  (20-84)  olarak  saptandı. 

Poststroke  epilepsili  hastaların  %75,6’sında  iskemik  inme, 

%24,4’ünde hemorajik inme belirlendi. SVH içinde, iskemik 

inme sonrası nöbet sıklığı %10,2, hemorajik inme sonrası 

ise %11,4 olarak tespit edildi. Sağ hemiparezisi olan olgu-

larda geç başlangıçlı nöbetlerin daha fazla görüldüğü dik-

kati çekti. Hastaların %27.1’inde büyük arter aterosklerozu, 

%18,6’sında  küçük  arter  aterosklerozu,  %19.6’sında  kardi-

yoembolizm, %9,5’sinde belirlenen diğer nedenler (vaskü-

lit, MTHFR mutasyonu, gebelik, migren, orak hücre anemi-

si) belirlenirken, %0,05 hastada ise hiçbir neden tespit edil-

medi. Hastaların 172 (%91,4)’sinde lober tutulum olup bu 

hastalar ile SVH sonrası nöbet gelişimi arasında istatistiksel 

olarak ilişki anlamlı bulundu (p<0,05). Hastaların %91,4’de 

supratentoryel, % 8,6’sında ise infratentoryel tutulum tes-



47

8. Ulusal Epilepsi Kongresi - Poster Bildiriler



pit edildi. Hastaların %62,7’sinde orta serebral arter sulama 

alanında tutulum mevcuttu. 

Sonuç: Tedavi sonrasında, intraserebral hemoraji tanılı has-

taların  %67,6’sında,  iskemik  inmeli  olup  büyük  arter  ate-

rosklerozu bulunan hastaların %58,8’inde, küçük arter ate-

rosklerozlu  hastaların  %85,7’sinde  nöbetler  tam  olarak 

kontrol altına alındığı belirlendi. 

P-23

MULTİPL SKLEROZ İLE UYUMLU RADYOLOJİK VE 

LABORATUVAR BULGULARI OLAN JENERALİZE 

EPİLEPSİ OLGUSU

Deniz YERDELEN,

1

 Tülin YILDIRIM

2

 

1

BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ ADANA UYGULAMA VE ARAŞTIRMA 



MERKEZİ, NÖROLOJİ ANABİLİM DALI, ANKARA

2

BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ ADANA UYGULAMA VE ARAŞTIRMA 



MERKEZİ, RADYOLOJİ ANABİLİM DALI, ANKARA

Olgu: Otuz-bir yaşında kadın olgu, 3 ay içinde 3 kez bayıl-

ma  ve  bir  haftadır  karbamazepin  400mg/gün  kullanırken 

3 gündür başlayan uyku ve uyanıklıkta vücudunun çeşitli 

yerlerinde sıçrama yakınmaları ile kliniğe kabul edildi.

Özgeçmiş ve soygeçmişinde özellik belirlenmedi. Nörolojik 

muayene  normaldi. Video-EEG  Monitorizasyonu  (47  saat) 

sırasında uyku ve uyanıklıkta subkortikal izole keskin ve di-

ken dalga boşalımları ile bu aktiviteler sırasında ara ara ol-

guda myokloni ve çekimin son saatlerinde bir kez JTK va-

sıfta  nöbet  kaydedildi.  Hastaya  ileride  gebelik  düşünce-

si  olabileceğinden  öncelikle  lamotrijin  başlandı.  Lamotri-

jin ile myoklonileri kontrol altına alınamadığından lamotri-

jin kesildi, valproat sodyum başlandı. Ancak, valproat sod-

yum 750mg/gün ile myoklonilerin arttığı bildirilmesi üze-

rine valproat sodyum kesildi, levetirasetam başlandı. Olgu 

1500mg/gün levetirasetam ile bir yıldır nöbetsiz izleniyor.

Etyolojiye yönelik yapılan serebral MRG’de infra ve supra-

tentorial  lokalizasyonda  T2  ağırlıklı  serilerde  hiperintens 

lezyonlar,  sağda  lateral  ventrikül  oksipital  hornu  komşu-

luğunda  izlenen  lezyonda  silik  kontrastlanma  saptandı. 

Hastanın MRG bulguları nedeni ile yapılan VEP’de bilateral 

P100 değeri uzamış bulundu. BOS’da tip 2 paterni oligok-

lonal bant pozitif bulundu. Üç ay sonra tekrarlanan MRG’de 

supra  ve  infaratentorial  lokalizasyonda  daha  önceden 

mevcut  olan  demiyelinizan  plaklarda  kısmen  regresyon 

olduğu, ancak her iki frontalde (sol frontaldeki hafif kont-

rast tutan) yeni ortaya çıkan silik sınırlı lezyonlar ve C6-7’de 

kontrast tutmayan lezyon saptandı. Biyokimya, tam kan sa-

yımı, vitamin B12, folik asit ve TSH normal bulundu. Vaskü-

lit ve enfeksiyon testleri ile mitokondrial hastalık açısından 

yapılan incelemeler negatif bulundu.

Multipl skleroz radyolojik ve laboratuvar bulguları olan, an-

cak kliniği olmayan bu olgu epilepsi açısından klinik izle-

mi  ve  laboratuvar  bulguları  ile  tartışılmak  için  uygun  gö-

rülmüştür.



P-24

ANTİEPİLEPTİK KULLANAN EPİLEPSİ HASTALARINDA 

HİPERLİPİDEMİ: ÖN ÇALIŞMA

Nida Fatma TAŞÇILAR,

1

 Armağan VAROL,

1

 

Bekir Enes DEMİRYÜREK,

1

 Fürüzan KÖKTÜRK

2

 

1

ZONGULDAK KARAELMAS ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ 



NÖROLOJİ ANABİLİM DALI, ZONGULDAK

2

ZONGULDAK KARAELMAS ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ 



BİYOİSTATİSTİK ANABİLİM DALI, ZONGULDAK 

Amaç: Kliniğimizde epilepsi tanısı ile izlenen hastalarda an-

tiepileptik kullanımı ile hiperlipidemi ilişkisi araştırılmıştır.

Gereç ve Yöntem: Kliniğimize son 3 yılda başvuran epilep-

si hastaları retrospektif olarak taranmıştır. Serebrovasküler 

hastalık öyküsü olan, antidiyabetik kullanan, tiroid hormo-

nu kullanan, takiplerde epilepsi düşünülmeyen, antidiüre-

tik kullanan, epilepsi tanısı olan ama antiepileptik kullan-

mayan, antihiperlipidemik kullanan ve birden fazla antiepi-

leptik kullanan hastalar çalışma dışı tutulmuştur. Çalışma-

ya en az 3 aydır monoterapide aynı antiepileptiği kullanan 

epilepsi hastaları alınmıştır. Hastaların ilaç başlandıktan en 

az 3 ay sonra istenmiş olan lipid profilleri değerlendirilme-

ye alınmıştır.

Bulgular: Retrospektif olarak taranan 448 hastadan şartla-

rı karşılayan 82’sinin yaş ortalaması 36,39±16,05’dır. Hasta-

ların 45’i kadın (%54,9), 37’si erkekti (%45,1). KBZ kullanan-

ların %26’sında, valproik asit (VPA) kullananların %29’unda, 

difenilhidantoin (DPH) kullananların %22’sinde, okskaraze-

pin (OXC) kullananların %10’unda olmak üzere 1. nesil an-

tiepileptik kullananların %25’inde, levetirasetam (LEV) kul-

lananların %37’sinde olmak üzere 2.nesil antiepileptik kul-

lananların %36’sında HDL düşüklüğü saptanmıştır. Hiperli-

pidemi ise KBZ kullananların %23’ünde, DPH kullananların 

%44’ünde, VPA kullananların %11’inde, OXC kullananların 

%5’inde olmak üzere 1. nesil antiepileptik kullananların % 

%20’sinde, LEV kullananların %25’inde olmak üzere 2. nesil 

antiepileptik kullananların %21’inde hiperlipidemi saptan-

mıştır. Ancak monoterapi kullanan hastaların lipid profilleri 

açısından aralarında fark saptanmamıştır.

Sonuç:  Yayınlarda  hiperlipidemi  en  fazla  KBZ’de  bildiril-

mektedir.  2.  nesil  antiepileptiklerle  ilgili  sınırlı  sayıda  ya-

yın bulunmaktadır . HDL düşüklüğü KBZ ve VPA kullanan-

48

Epilepsi 2012;18(2)



larda sık görülmekle birlikte LEV kullananlarda ise bunlar-

dan daha fazla oranda düşük bulunmuştur. Çalışmamızda 

LEV’in DPH’den daha az ama KBZ kadar hiperlipidemi yap-

tığı görülmüştür. Bu nedenle yeni nesil antiepileptiklerle il-

gili daha geniş çalışmalara ihtiyaç vardır. Nitekim bu çalış-

mamız bir ön çalışma niteliğinde olup devam etmektedir.



P-25

EFFECTS OF LAMOTRIGINE AND TOPIRAMATE ON 

BRAIN MATURATION AND COGNITIVE FUNCTIONS IN 

OFFSPRINGS OF PREGNANT RATS

Ersel DAĞ,

1

 Zeynep ÖZCAN DAĞ,

2

 Gıyasettin BAYDAŞ,

3

 

Mehmet TUZCU,

4

 Tahir K. YOLDAŞ,

5

 Bülent MÜNGEN,

6

 

Ramazan BAL

7

 

1

KIRIKKALE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ, NÖROLOJİ ANABİLİM 



DALI, KIRIKKALE

2

KIRIKKALE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ, KADIN HASTALIKLARI 



VE DOĞUM ANABİLİM DALI, KIRIKKALE

3

BİNGÖL ÜNİVERSİTESİ REKTÖRÜ, BİNGÖL



4

FIRAT ÜNİVERSİTESİ, BİYOLOJİ BÖLÜMÜ, ELAZIĞ

5

HARRAN ÜNİVERSİTESİ, NÖROLOJİ ANABİLİM DALI, ŞANLIURFA



6

FIRAT ÜNİVERSİTESİ NÖROLOJİ ANABİLİM DALI, ELAZIĞ

7

FIRAT ÜNİVERSİTESİ FİZYOLOJİ ANABİLİM DALI, ELAZIĞ



Amaç:  Yüksek  dozlarda  lamotrijin  ve  topiramat  kullanan 

annelerin  bebeklerinde  beyin  maturasyonunda  gecikme 

ve  kognitif  bozukluklar  bildirilmiştir.  Bu  çalışmada;  gebe-

likde lamotrijin ve topiramat kullanmanın yavruların beyin 

gelişimine etkilerini araştırmak amaçlanmıştır. 

Gereç ve Yöntem: 28 adet Wistar albino cinsi gebe rat rast-

gele 7 gruba ayrıldı. 1. grup kontrol, 2, 3 ve 4. grup topira-

matın 1, 2, ve 3. trimesterinde ve gene aynı şekilde lamotri-

jinin intraperitoneal 25 mg/gün olarak 1, 2 ve 3. trimester-

de uygulandığı gruplar da 5,6, ve 7 grubu oluşturuldu. Do-

ğum  sonrası  75.  günde  ratlar  öğrenme  testlerine  tabi  tu-

tuldu.


Bulgular: Morris water maze testinde, uzaysal öğrenme to-

piramat I ve III grubunda bozulmuş olarak bulundu. (p<0,05 

and  p<0,001). Western  blot  analizinde  topiramat’ın  1.  tri-

mesterde verildiği grupta GFAP ve S 100 proteini düşük bu-

lundu. 

Sonuç: Bu bulgular eşliğinde gebelikte lamotrijin kullanımı-



nın topiramat kullanımına göre daha güvenilir olduğu dü-

şünülebilir.



P-26

VALPROİK ASİT’İN NADİR YAN ETKİLERİ: GİNGİVA 

HİPERPLAZİSİ VE SERVİKAL LENFADENOPATİ

Ersel DAĞ,

1

 Serhat DEMİRER,

2

 Burcu GÖKÇE,

1

 

Betül ACAR,

1

 Hüseyin Gencay KEÇELİ,

2

Yüklə 487,33 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin