% 100 DÜSÜNCE GÜCÜ
HİÇBİR ŞEY UZUN SÜRE GİZLi TUTULAMAZ
Aklımızdan geçen şeyler ergeç ortaya çıkar. Şimdiki öy
kümüz biraz komik, ama gerçekten olmuş. Anne Lindbergh'
in annesi Bayan Dwight Morrow bir gün kocasının ortağı
Bay Morgan'la birlikte çay içerek sohbet ediyordu. Bay Mor
gan küçük Anne'i hiç görmemişti ve onunla tanışmak için
gelmişti evlerine. Bay Morgan'ın korkunç bir burnu vardı.
Yalnızca şiş ve kırmızı olmakla kalmayıp yüzünün büyük bir
bölümünü kaplayacak kadar iriydi de. Bayan Morrow, çocuk
ların akıllarından geçeni pat diye söyleyebileceklerini bildiği
için Anne'in Bay Morgan'ın burnu konusunda söyleyebilecek
lerinden endişe ediyordu. Adamın bu konudaki hassasiyetini
de biliyordu.
Bay Morgan odaya girdi ve Anne'le tanıştırıldı; birkaç
dakika konuştular. Bayan Morrow, Anne'in gözlerini Bay
Morgan'ın burnuna dikişini endişeyle izliyordu. Bakışlarını
oradan ayırmıyordu hiç ve Bayan Morrow, Anne bir şeyler
söyleyecek diye çok korktu. Bu yüzden çocuğun yukarı çıkma
vakti gediğinde büyük bir rahatlık hissetti. Anne kapıya
doğru yürürken bir ara durup geriye, adamın burnuna baktı.
Biraz daha yürüdü ve dönüp tekrar baktı. Sonunda ağır
adımlarla yukarıya çıktı. O zaman Bayan Morrow derin bir
"oh" çekip elinde çay fıncanıyla Bay Morgan'a döndü ve sor
du: "Burnunuza ne istersiniz, limon mu yoksa krema mı?"
Tüm dikkat burunda toplandığı için sonuç böyle olmuş,
korktuğu başına gelmişti. Evet, bilinçli .eylemden, bilinçaltı
na ve oradan da gerçekleşen olaya doğru zincirleme bir hare
ket olduğu görülmekte.
"Kendimizi neyle ve nasıl tanımlarsak öyle olmaya mey
lederiz," diyor Ernes Holmes, "Düşündüğümüz şey yavaş ya
vaş bilinçaltında kalıplaşır ve gerçek bir deneyimle kendini
gösterir."
İste ve Sahip Ol
Emirleri bizim verdiğimiz ortada, ancak sonuçlan orta
ya çıkınca, düşüncelerimiz gerçekleşince; sonuç her zaman
bizi hoşnut etmiyor. Ekilen her zihinsel tohumun bir gün
meyve vermesi, hayatın yasalarından biridir oysa. Meyveyi
sevmezsek, hatayı, ektiğimiz tohumda aramamız gerekir. Bu
herkesi kapsayan bir yasadır ve bizleri arzuladığımız şeylere
ulaştırmayı sürdürecektir.
Kısa bir süre önce New York'ta yaşayan bir kadından
aldığım bir mektupta şöyle yazıyordu:
"Babam sendikalara sempatiyle bakılmayan bir dönem
de sendikacılık yapıyordu. Ve ben şu yargılarla büyüdüm:
'işçi Sınıfı insan gibi yaşayabilmek için gereken parayı
alma konusunda mücadele etmeli, haklarını korumalıdır.
Ben işçi sınıfının bir üyesiyim, öyleyse yeterli bir yaşam
standardına ulaşabilmek için deliler gibi çalışmalıyım.'
Şimdi anlıyorum ki otuz yıldan beri bu sınırlayıcı kura
lın etkisi altında yaşamışım. Yeni düsturum ise şu:
'Tanrı, sonsuz Sevgi, Sağlık, Bilgelik ve Bolluk'tur. Ben
O'nun kendi suretinde yarattığı çocuğuyum; o halde özgür,
sevgi dolu, bilge, her zaman rehberlik edilen ve sınırsız kay
nakları olan bir varlığım."
Bu kadın hayata bakış açısını tümüyle yenilemişti ve
bunun her alanda olumlu sonuçlarıyla karşılaşması da kaçı
nılmazdı.
DÜŞÜNCENİN YASASINI KEŞFETMEK
Bilimin büyük adımlarla ilerlediği günümüzde, düşün
enin bilimsel olarak anlaşılması için çok az çaba gösterili
yor. Felsefi bir çalışma bize gösteriyor ki insanoğlu son yüz
yıllarda, daha önce tanımlayamadığı birçok şeyi anlamaya
başlamış. Bugün bu tanımlamalar artık gündeme geliyor.
Dostları ilə paylaş: