Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi
ISSN:1302-8944 Yıl: 2018
Sayı: 46
Sayfa: 149-173
165
örneklemlerinde uygulanması, ölçme aracının kullanışlılığının artırılması açısından gerekli
görülmektedir. Ebeveynlerin teknolojiyi kullanma konusundaki yeterliliklerinin, çocuklarının bu
teknolojileri kullanımına yönelik tutumları üzerinde belirleyici rolü olabileceği bildirilmektedir.
Buna göre, ebeveynler dijital okuryazarlıkları açısından yeterli olduklarında izin verici aracılık
stratejilerinin; hem ebeveyn hem de çocuk dijital okuryazarlık becerileri açısından zayıf olduğunda
ise sınırlandırıcı aracılık stratejilerinin uygun olabileceği önesürülmektedir (
Livingstone, Ólafsson,
ve diğ., 2017). Bu manada, çalışmada geliştirilen ölçme aracının, dijital ebeveynlik aracılık
davranışlarının hazırlayıcısı olan tutumlar açısından ebeveynlerin nasıl eğilimlere sahip olduklarının
anlaşılabilmesi için katkı sağlayıcı olacağı düşünülmektedir.
Gelecek çalışmalarda, özellikle dijital ebeveynliğin bir diğer boyutu olan ebeveyn aracılığı
stratejilerinin ebeveyn tutumları ile ilişkisinin incelenmesi önerilmektedir.
Ebeveynlerin sahip
oldukları tutumların geçerli ve güvenilir olarak ölçülebilmesi onların dijital aracılık stratejilerinin
geliştirilmesinde başlangıç noktasıdır.
Türk ebeveynlerin hangi aracılık stratejilerini hangi tutumlar
ile ilişkili olarak ortaya koyduğunun anlaşılması, çocukların dijital teknolojilerden yararlanırken
risklerden korunabilmeleri hususunda ebeveynlere yönelik yürütülecek farkındalık artırma
müdahalelerinin de içeriğine katkı sağlayıcı olacaktır. Daha önce de belirtildiği gibi, çocukların bu
teknolojileri kullanımları ebeveynleri ile kurdukları ilişkinin niteliğinden etkilenmektedir.
Dolayısıyla ebeveynlerin genel olarak ebeveynliğe, özel olarak ise dijital ebeveynliğe yönelik
bilişsel inançlarının ve duyuşsal yaklaşımlarının ölçülmesinde, çalışmada geliştirilen aracın katkı
sağlayacağı değerlendirilmektedir.
Diğer yandan, ebeveynlerin, dijital ebeveynlik tutumlarının anlaşılmasında katkısı olmakla birlikte
bu çalışmanın bir sınırlılığı, 6-18 yaş arasındaki çocukların ebeveynlerinin tutumlarına odaklanmış
olması, daha erken dönemlerde ebeveynlerin dijital medya araçlarının çocukları tarafından
kullanımını nasıl değerlendirdiklerini incelememiş olmasıdır. Bu yöndeki sınırlılık, daha erken
dönemlere ait gelişimsel özellikleri de dikkate alarak, ebeveynlerin tutumlarının incelenmesi ile
aşılacaktır. Bu amaçla ileriki araştırmalarda, çalışmada geliştirilen ölçme aracının daha erken yaş
dönemleri için de uyarlanabilir olup olmadığının araştırılması önerilir.
Dostları ilə paylaş: