mour propre
(izzetinefis) karşılığı.
1 7 4 ETİKA
cede rahatlık duyulmaz; tersine, başkalarının etkileriyle karşılaştırılarak
etkilerinin daha zayıf olduğu hayal edilirse, insan kederlenir. Zaten bu
kederi (önerme 28) ortadan kaldırmaya çalışılır ve bu da kendi cinsdaş
larının, benzerlerinin etkilerini yanlış yorumlayarak, ya da kendi etkile
rini, gücü yettiği kadar süsleyip bezeyerek olur. O halde görünüyor ki,
insanlar tabiatça kine ve hasede meyillidirler ki buna da eğitim katılmıştır;
çünkü ana-baba yalnız ün kazanmak ve haset duygularını körüklemek
suretiyle çocuklarının erdemlerini uyandırmaya alışmışlardır. Bununla
birlikte belki de bir tereddüt noktası kalır, çünkü insanların erdemlerine
hayran olmamız ve bu erdemlerin kendilerini yükseltmesi (vénérer) na
dir görülen şeylerden değildir. Bu hali ortadan kaldırmak için aşağıdaki
önerme sonucunu da katacağım.
Önerme sonucu
İnsan ancak, kendine benzer bir başkasına ait olan erdem için haset
duyar.
Kanıtlama
Haset, kinin ta kendisidir (scolie, önerme 24) yani bir kederdir (scolie,
önerme 13), başka deyişle (scolie, önerme 11) bir insanın işleme gücünün,
ya da çabasının azalmasına sebep olan bir duygulanıştır. Fakat insan (scolie,
önerme 9) ancak kendisine verilmiş olanı, tabiatı gereğince takip edebi
lirse bir etkiye doğru çabalar ve onu yapmayı arzu eder; o halde insan
hiçbir işleme (etki) gücünün, ya da (aynı anlama gelmek üzere) hiçbir
erdemin kendiliğinden olumlanmış (tasdik edilmiş) olmasını kabul etme
yecektir; eğer bu erdem bir başkasının tabiatına ait ise ve kendisininkine
yabancı ise! Ve böylece onun arzusu azaltılamaz, yani (scolie, önerme
11) kendisine benzemeyen bir varlıkta bir erdemi göz önüne aldığı için
kederlenemez ve bunun sonucu olarak ona haset edemez. Fakat onunla
aynı tabiatta olduğu varsayılan kendi benzerine haset eder.
Scolie
Sonra öyle ise, madem ki, (scolie, önerme 52) yukarda söylemiş oldu
ğumuz gibi bir insanın derin görüşünü, cesaretini vb. hayretle karşıladı
ğımız için o insanı yükseltiyoruz, bunun böyle olması bu erdemlerin tekil
bir tarzda ona ait olduğunu hayal etmemizden ve onlarda kendi tabiatı
DUYGULANIŞLARIN KÖKÜ VE TABİATI ÜZERİNE
1
75
mızla ortak varlık tarzları görmememizden ileri gelir; ve böylelikle biz
onlara, ağaçların yüksekliğine ve aslanların cesaretine haset ettiğimizden
fazla haset etmeyiz.
Önerme LVI
Birçok Sevinç, Keder ve Arzu türleri ve bunun sonucu olarak Ruhun
kararsızlıkları halinde onlardan ibaret bütün duygulanışlar, ya da onlar
dan çıkan Sevgi, Kin, Umut, Korku vb.’leri olduğu kadar bizim duygulan
mış olduğumuz obje türleri de vardır.
Kanıtlama
Sevinç ve keder ve bunların sonucu olarak onlardan ibaret ya da
onlardan çıkmış olan duygulanışlar (scolie, önerme 11) edilgilerdir (pasif
hallerdir). Biz upuygun olmayan fikirlere sahip olmamız, onlar hakkında
yalnızca tam (exacte) ölçüde bulunmamız bakımından (önerme 3) zorunlu
olarak pasif durumdayız (önerme 1); yani (scolie, önerme 40, bölüm II)
yalnızca hayal ettiğimiz nispette pasif haldeyiz, başka deyişle (önerme 17,
bölüm II, scolie’siyle birlikte) Bedenimizin tabiatını yabancı bir cismin
tabiatı ile birlikte kuşatan bir duygulanışla duygulanmış bulunuyoruz. O
halde her pasif halin (edilginin) tabiatı zorunlu olarak duygulanmış oldu
ğumuz objenin tabiatını ifade edecek tarzda açıklanmalıdır; diyorum ki
bir objeden, diyelim A’dan doğan Sevinç bu A objesinin tabiatını kuşatır
ve B objesinden doğan Sevinç B objesinin tabiatını kuşatır; ve böylece
bu iki Sevinç duygulanışı tabiatta farklı nedenlerden doğdukları için ta
biatça başkadırlar. Nitekim aynı suretle bir objeden doğan Keder duygu
lanışı başka bir nedenden doğan Kederden tabiatça başkadır; ve Sevgi,
Kin, Umut, Korku, Ruh kararsızlığını da böyle anlamalıdır; ve bundan
dolayı, zorunlu olarak duygulanmış olduğumuz obje türleri kadar Sevinç,
Keder, Sevgi, Kin türleri vardır. Arzuya gelince, o verilmiş olduğu kendi
bünyesindeki bir şeyi yapmayı gerektirmiş olarak tasarlanması bakımın
dan her birinin veya kendi tabiatının özüdür (scolie, önerme 9); bundan
dolayı öyle ise her biri filân ya da falan Sevinç, Keder, Sevgi, Kin türleri
nin dış nedenleriyle duygulanmıştır, yani bundan dolayı onun tabiatı filân
tarzda ya da başka bir tarzda kurulmuştur. Arzusu zorunlu olarak filân ya
da falan olacaktır ve bir arzunun tabiatı onların doğmuş oldukları duygu
lanışlar birbirlerinden başka oldukları kadar bu Arzu da öteki bir Arzu
176 ETİKA
dan başka (farklı) olacaktır; öyle ise Sevinç, Keder, Sevgi vb. kadar Arzu
türleri de vardır ve bunun sonucu olarak (daha önce gösterilmiş olanla
anlaşılacağı üzere) kendileriyle duygulanmış olduğumuz obje türleri var
dır.
Scolie
Pek çok sayıda olması gereken duygulanış türleri arasında (önceki
önerme) en tanınmışları Oburluk, Sarhoşluk, Sefihlik ( lubricité), hasis
lik, Şöhret hırsıdır ki, nispet edildikleri objeler aracılığı ile ya bu ya öteki
duygulanışın tabiatını açıklayan Sevgi ya da Arzunun belirtişlerinden
( désignation)
15
ibarettirler. Oburluk, Sarhoşluk, Sefihlik, Hasislik ve Şöh
ret hırsı deyince biz vakaa yemeğin, içkinin, cinselliğin, servetin, ün ve
şerefin ölçüsüz sevgisi ya da arzusundan başka bir şey anlamıyoruz. Bun
dan başka, bu duygulanışların kendilerini başkalarından nispet edildik
leri objelerle ayırmamız bakımından, karşıtları yoktur. Zira ölçülülük,
Dostları ilə paylaş: |