Osmanlı Sanatında Kakma Tekniğinin Yeri ve Önemi
The Importance and Place of Inlay Technique in Ottoman
Art
Demet ÖRNEK
Doç.Dr.Gazi Üniversitesi Edebiyat Fakültesi
Sanat Tarihi bölümü
e-mail:demetornek65@hotmail.com
Özet
Zaman içerisinde tahrip olan ya da tamamen yok olmuş ahşap sanat eserlerinin bir
grubunu kakma tekniği ile yapılmış eserler oluşturmaktadır. İlk dönemlerde sade
olarak kullanılan ahşap zaman içinde değişikliğe uğrayarak sedef, bağa, fildişi,
boynuz, gümüş, tel ve değerli taşların kakılması ve kaplanması ile değişerek
günümüze kadar varlığını devam ettirmiştir.
En erken örneklerine Anadolu’ da XIV. yüzyıl Osmanlılar da rastlanmaktadır.
XIV. yüzyıl ve sonrasında yapılmış olan ahşap eserlerde kakma tekniğinin
uygulanmasıyla beraber geometrik süsleme yoğunluk kazanmıştır. XV. yüzyılda
Topkapı Sarayında bir sedef atölyesi kurulduğu ve burada sedefçilik öğretildiği
bilinmektedir. XV. Yüzyılda başlayan kakmalar, rozet ve yıldız şeklinde serpme
olarak aralara yerleştirilmiştir. XVI. yüzyılda Osmanlı imparatorluğu büyük
gelişme göstermiş ve özellikle yüzyılın ikinci yarısında çok zengin nitelikte eserler
verilmiştir. XVII. yüzyıl ikinci yarısından itibaren ‘’tarsi’’ tekniğinin
uygulanmasıyla ahşap yüzeyinin tamamen sedef ve bağa kaplanarak ahşabın
görünmediği örnekler meydana getirilmiştir. XVIII. yüzyıl da kakmacılık, XVI. ve
XVII. yüzyıllara göre daha sönük kalmıştır. Bu dönemde tel kakma ile kontür
çizgisi yapılmıştır. Kakma tekniğinin kullanım alanı oldukça yaygındır. Özellikle
ceviz, elma, armut, çam, sedir, tik ve benzeri ağaçlar yumuşaklık derecelerine göre
iskeleti oluşturmuşlardır. Bir yandan vaiz kürsüsü, rahle, kuran ve cüz mahfazaları
gibi dinsel içerikli eserler; bir yandan taht, saltanat kayığı gibi törenlerde kullanılan
eserler; mücevher kutuları, ayna, fırça, sandık, koltuk, çeşitli sehpalar, kavukluk ve
yağdanlıklar gibi mobilya ve ev eşyalarında; tabanca, bıçak, kılıç gibi savaş aletler-
inde kakma tekniğinin yoğun olarak kullanıldığı görülmektedir.
Anahtar kelimeler: Kakma, Fildişi Ahşap, Sedef, Bağa
Summary
A group of wooden artworks that got destroyed or completely disappeared in time
were formed of artworks done with the inlay technique. The wooden artworks that
used to be simlpe in the the first periods, started to change in time and were made
by covering or inlaying of ivory, pearl, turtles shield, horns, silver, wire and gems to
the woods and kept its presence to this day.
The earliest examples can be found in Anatolia in 14.century Ottomans.
Geometrical ornimentation gained importance by the inlay technique done on the
wooden atworks in 14. century and onwards. It has been known that a nacre atelier
has been built in the Topkapı Palace in the 15. century and nacre has been thought
there. Inlay started in 15. Century, were placed in the form of stars and pins. In the
16. century Ottoman Empire showed great developement and gave artworks that
have great quality especially in the second half of the century. Bu the ‘tarsi’
technique used from the second half of the 17. century examples of artworks that
were never seen before were made by complete coverage of the wooden surface
with pearls and turtle shields. In the 18. century, inlay technique did not have much
importance according to the 16. and 17. centuries. In this period wire inlay and
contouring were made. The usage area of the inlay technique is pretty wide. Espe-
cially, apple, pear, pine, cedar, walnut, teak and similar trees built the skeletons
according to their degrees of softness. On one hand religious items like preachers
bench, bookrest, Quran and fascicle cases and such, on the other hand artworks like
thrones for using in the ceremonies; jewellery boxes, mirrors, brushes, chest, chairs,
various tables, shelf for holding turbans and oilcups for home appliances and furni-
ture; guns, knives, swords for war devices were made by the wide usage of inlay
technique.
Keywords; Inlay, ivory, wood, pearl, turtles shield
Doğu Bilgelerinden Farabi ve Müzikle Tedavi Bahsi
Music Therapy in the Works of al-Farabi, One of the
Foremost Eastern Scholars
Hülya ÖZTÜRK*
*Araştırma Görevlisi, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Tıp
Tarihi ve Etik Anabilim Dalı.
hulyaozturk-53@hotmail.com/
hulyao@ogu.edu.tr
Özet
Farabi, 870 yılında doğmuştur. Tam adı Ebu Nasr Muhammed bin
Muhammed bin Turhan bin Uzluk el-Farabi el Türki olup Türkistan’ın Farab
kentinin yetiştirdiği en önemli şahsiyetlerin başında gelmektedir.
Türk düşünce tarihinin en büyük isimlerinden olan Farabi, aklı insanın
sahip olabileceği en yüce değer olarak benimsemiş, grek düşüncesinden büyük
ölçüde etkilenmiş, bu alanda yaptığı çalışmaları kendisine Aristoteles'ten sonra
ikinci öğretmen lakabının verilmesine sebep olmuştur. Doğunun batıya açılan
düşünce tarihinde köşe taşlarından biri olma özelliğini taşıyan Farabi adeta “Doğu
Bilgeliğinin Kapısı” olmuştur.
Farabi, mantık-matematik-astronomi-astroloji-fizik-psikoloji-doğa tarihi-
müzik-genel felsefe-ahlak, siyaset-dil-bilim-tasavvuf-din gibi pek çok alanla
ilgilenmiştir. Bunlardan müzik alanında verdiği eserlerinde daha çok tasavvufi
anlayış ağır basmaktadır. İslam Medeniyeti tarihinde özellikle tasavvuf ekolü
mensupları müzikle uğraşmış, akli ve asabi hastalıklarda müzikle tedaviyi
önermişlerdir.
Bu dönemde yaşamış büyük Türk-İslam alimleri ve hekimlerinden olan
Zekeriya Er-Razi, İbn-i Sina ve Farabi, müzikle tedavinin psişik hastalıkların
tedavisinde kullanılabileceğini söylemiş ve kullanmışlardır.
Çalışmamızda Farabi’nin hayatı, eserleri ve sağlık alanına olan etkisi üzer-
inde durulduktan sonra bu alandaki eseri olan Musiki-ul-Kebir adlı eserinde
müziğin önemi, ruha olan etkileri ve müzikle tedavinin ne şekilde yapılabileceğiyle
ilgili verdiği bilgiler açıklanmaya çalışılmıştır.
Musiki, Farabiye göre ilimler sınıflamasında matematiğin bir dalı olarak
ele alınmıştır. Bu konuda Oklides’in eserlerinden de yararlanan Farabi musiki
alanıyla ilgili, el-medhel, sanaa’el musiki, kitab fi ihsa-ul ika’va-l ikaat, sanaate fi-l
musiki ve el musiki-l kebir adlı büyük eserlerini kaleme almıştır. Bunlardan bugüne
kadar ulaşan el-musiki-l kebir adlı eseri bu alandaki en önemli ve Ortaçağ’ın en
büyük eseridir. Sonuç olarak İslam medeniyetinde müzikle tedavi şekli daha
sonraları daha da geliştirilerek gerek Selçuklu gerekse Osmanlı hekimleri
tarafından tatbik edilmiştir.
Summary
Al-Farabi was born in 870. His full name is Abu Nasr Muhammad ibn Muhammad
ibn Tarhan ibn Uzalag al-Farabi. He is one of the most prominent figures who was
born in Farab, Turkestan.
One of the greatest figures in the Turkish history of thought, Farabi predicated that
reason is the most sublime value that a person may have. He was considerably influ-
enced by the Greek thought, and his studies in this field earned him the title of
“Second Teacher”, following Aristotle. One of the pillars in the history of thought,
opening from east towards the west, Farabi was the “Door of the Eastern Wisdom”.
Farabi was interested in plenty of disciplines including logic, mathematics,
astronomy, astrology, physics, psychology, history of nature, music, general
philosophy, ethics, politics, languages, sciences, sufism and religion. In his works
related to music, the influence of Sufism is tangible. In the history of the Islamic
civilization, particularly the members of the mystic school were interested in music
and suggested the use of music in the treatment of mental and neural disorders.
Great Turkish-Islamic scholars and physicians who lived in that age, including
Zakariya al-Razi, Ibn Sina (Avicenna) and Farabi used musical therapy for the treat-
ment of psychic diseases.
After providing an overview of the biography and works of Farabi as well as his
influence on the field of medicine, this study offers information on the importance
of music, mental effects of music and methods of music therapy, as dealt with in his
work Kitab al-Musiqa al-Kabir (The Great Book of Music).
In Farabi’s classification of disciplines, music is a subfield of mathematics. Making
use of Euclid’s works, Farabi produced great works related to music, i.e.
Al-Madhal, Sanaa’al Musiqi, Kitab Ihsa’ al-Iqaat (Classification of Rhythms),
Sanaate fi-l musiqi and Kitab al-Musiqa al-Kabir. Among these works, Kitab
al-Musiqa al-Kabir, which reached our present day, is his most notable work in this
field and the greatest work on music written in the medieval age. In the Islamic
civilization, music therapy increasingly developed and was used by the Seljuk and
Ottoman physicians.
156
Doğu Bilgelerinden Farabi ve Müzikle Tedavi Bahsi
Music Therapy in the Works of al-Farabi, One of the
Foremost Eastern Scholars
Hülya ÖZTÜRK*
*Araştırma Görevlisi, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Tıp
Tarihi ve Etik Anabilim Dalı.
hulyaozturk-53@hotmail.com/
hulyao@ogu.edu.tr
Özet
Farabi, 870 yılında doğmuştur. Tam adı Ebu Nasr Muhammed bin
Muhammed bin Turhan bin Uzluk el-Farabi el Türki olup Türkistan’ın Farab
kentinin yetiştirdiği en önemli şahsiyetlerin başında gelmektedir.
Türk düşünce tarihinin en büyük isimlerinden olan Farabi, aklı insanın
sahip olabileceği en yüce değer olarak benimsemiş, grek düşüncesinden büyük
ölçüde etkilenmiş, bu alanda yaptığı çalışmaları kendisine Aristoteles'ten sonra
ikinci öğretmen lakabının verilmesine sebep olmuştur. Doğunun batıya açılan
düşünce tarihinde köşe taşlarından biri olma özelliğini taşıyan Farabi adeta “Doğu
Bilgeliğinin Kapısı” olmuştur.
Farabi, mantık-matematik-astronomi-astroloji-fizik-psikoloji-doğa tarihi-
müzik-genel felsefe-ahlak, siyaset-dil-bilim-tasavvuf-din gibi pek çok alanla
ilgilenmiştir. Bunlardan müzik alanında verdiği eserlerinde daha çok tasavvufi
anlayış ağır basmaktadır. İslam Medeniyeti tarihinde özellikle tasavvuf ekolü
mensupları müzikle uğraşmış, akli ve asabi hastalıklarda müzikle tedaviyi
önermişlerdir.
Bu dönemde yaşamış büyük Türk-İslam alimleri ve hekimlerinden olan
Zekeriya Er-Razi, İbn-i Sina ve Farabi, müzikle tedavinin psişik hastalıkların
tedavisinde kullanılabileceğini söylemiş ve kullanmışlardır.
Çalışmamızda Farabi’nin hayatı, eserleri ve sağlık alanına olan etkisi üzer-
inde durulduktan sonra bu alandaki eseri olan Musiki-ul-Kebir adlı eserinde
müziğin önemi, ruha olan etkileri ve müzikle tedavinin ne şekilde yapılabileceğiyle
ilgili verdiği bilgiler açıklanmaya çalışılmıştır.
Musiki, Farabiye göre ilimler sınıflamasında matematiğin bir dalı olarak
ele alınmıştır. Bu konuda Oklides’in eserlerinden de yararlanan Farabi musiki
alanıyla ilgili, el-medhel, sanaa’el musiki, kitab fi ihsa-ul ika’va-l ikaat, sanaate fi-l
musiki ve el musiki-l kebir adlı büyük eserlerini kaleme almıştır. Bunlardan bugüne
kadar ulaşan el-musiki-l kebir adlı eseri bu alandaki en önemli ve Ortaçağ’ın en
büyük eseridir. Sonuç olarak İslam medeniyetinde müzikle tedavi şekli daha
sonraları daha da geliştirilerek gerek Selçuklu gerekse Osmanlı hekimleri
tarafından tatbik edilmiştir.
Gençlik Aşısı Esasları
Principles of Rejuvenation by Grafting
Müesser ÖZCAN
Yrd.Doç.Dr.(Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi:
e-mail: muesserozcan@mu.edu.tr)
M. Esat HARMANCI
Prof.Dr.(Kocaeli Üniversitesi)
Doğan EVECEN
Okt (İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü)
Naki BULUT
Dr.(Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi)
Özet
Cemil Şerif Baydur (1894 - 1967) kendi imkânlarıyla nöroşirurji alanında eğitim
almak ve araştırma yapmak üzere Paris’e gitmiştir ve Dr. Abdülkadir Cahit Tüner
ve Dr. Hami Dilek ardından Türk Tıp Tarihinde üçüncü nöroşirurji uzmanı olarak
görev yapmıştır. İyi derecede Almanca ve Fransızca bilen Cemil Şerif tıbbiyede
okurken kitap yazmaya başlamış bir hekimdir. Hatta bir cerrah için çok trajik olan
parkinson hastalığına rağmen ilerleyen yaşında da sürekli eserler vermiştir.
Gençlik Aşısı ve Esasları memleketi Muğla Vilâyet Matbaasında 1928 yılında
basılmış ikinci kitabıdır. Osmanlı Alfabesi ile yazılmıştır. Muğla Hükümet Tabipliği
görevini yaparken yazdığı bu kitap aşı ile gençleşmek üzerinedir. Bu konuyu
yabancı dildeki çok sayıdaki literatür bilgisi ve özellikle Serge Voronoff deneyleri
ile ele aldığı görülmektedir. Kitap 84 sayfadır. Elde etme şansını yakaladığımız
kitabın kapağında Cemil Şerif’in imzası da bulunmaktadır. Kitabın önsözünde “Bir
iki söz” başlığı ile yazılan bir önsözle başlayan kitap, ayrı bölümler halinde toplam
22 başlıktan oluşmaktadır.
Kitapta; endokrin sistem, hormonlar üzerine farklı görüşler, anatomi ve fizyolojisi,
yaşlanma ve yaşlanmayı engelleme, hayvan aşı çalışmaları, Woronoff’un domuz,
at, boğa ve maymunlar üzerinde yaptığı aşı çalışmaları, gençleşme çalışmaları
örnekleri, aşılamanın gereği, maymunlarla yapılan aşı çalışmaları, aşılama
çalışmalarının dünyadaki yeri, kendi aşı denemeleri ve deneylerinin sonuçları vaka
örnekleriyle anlatılmıştır
Cemil Şerif’in diğer kitaplarından farklı bir yapıya sahip olan Gençlik Aşısı
Esasları kitabı dönemin popüler tıp bilgisi veya daha az kabul gören görüşleri içeren
bir kitap olma özelliğindedir.
Summary
Cemil Şerif Baydur (1894 - 1967), went to Paris with his own means for education
and to make researches on neurosurgery. He has served as the third neurosurgery
specialist in Turkish Medicine history after Dr. Abdülkadir Cahit Tüner and Dr.
Hami Dilek.
Having good command of German and French Cemil Şerif started to write books
before he was graduated. In spite of his Parkinson disease, which is quite tragic for
a surgeon, he kept on writing books in his sunset years.
Principles of Rejuvenation by Grafting is his second book which was published in
1928 in his hometown Muğla at Province Printing House. The book was written in
Ottoman Alphabet. This book which was written while he was doing his duty as
Muğla goverment physician is on rejuvenation by grafting.
The book has 84 pages and the subject was discussed thanks to many literature
information in foreign languages and especially Serge Voronoff’s experiments.
The book which we got the opportunity to found has also the signature of Cemil
Şerif on its cover. Starting with a preface titled “Bir iki söz” the book has 22 single
topics in total.
In the book; endocrine system, different opinions on hormones, anatomy and
physiology, aging and preventing it, studies on animal vaccine, Woronoff’s vaccine
studies carried on swines, horses, bulls and monkeys, examples of rejuvenation
studies, necessity of vacination, vaccine studies on monkeys, position of vacine
studies around the world, his own vaccine trials and results of the experiments were
explained with case examples.
Having a different structure from Cemil Şerif’s other books, Principles of Rejuve-
nation by Grafting has put popular medicine info of the era and the opinions which
are less accepted together.
Summary
Al-Farabi was born in 870. His full name is Abu Nasr Muhammad ibn Muhammad
ibn Tarhan ibn Uzalag al-Farabi. He is one of the most prominent figures who was
born in Farab, Turkestan.
One of the greatest figures in the Turkish history of thought, Farabi predicated that
reason is the most sublime value that a person may have. He was considerably influ-
enced by the Greek thought, and his studies in this field earned him the title of
“Second Teacher”, following Aristotle. One of the pillars in the history of thought,
opening from east towards the west, Farabi was the “Door of the Eastern Wisdom”.
Farabi was interested in plenty of disciplines including logic, mathematics,
astronomy, astrology, physics, psychology, history of nature, music, general
philosophy, ethics, politics, languages, sciences, sufism and religion. In his works
related to music, the influence of Sufism is tangible. In the history of the Islamic
civilization, particularly the members of the mystic school were interested in music
and suggested the use of music in the treatment of mental and neural disorders.
Great Turkish-Islamic scholars and physicians who lived in that age, including
Zakariya al-Razi, Ibn Sina (Avicenna) and Farabi used musical therapy for the treat-
ment of psychic diseases.
After providing an overview of the biography and works of Farabi as well as his
influence on the field of medicine, this study offers information on the importance
of music, mental effects of music and methods of music therapy, as dealt with in his
work Kitab al-Musiqa al-Kabir (The Great Book of Music).
In Farabi’s classification of disciplines, music is a subfield of mathematics. Making
use of Euclid’s works, Farabi produced great works related to music, i.e.
Al-Madhal, Sanaa’al Musiqi, Kitab Ihsa’ al-Iqaat (Classification of Rhythms),
Sanaate fi-l musiqi and Kitab al-Musiqa al-Kabir. Among these works, Kitab
al-Musiqa al-Kabir, which reached our present day, is his most notable work in this
field and the greatest work on music written in the medieval age. In the Islamic
civilization, music therapy increasingly developed and was used by the Seljuk and
Ottoman physicians.
157
Doğu Bilgelerinden Farabi ve Müzikle Tedavi Bahsi
Music Therapy in the Works of al-Farabi, One of the
Foremost Eastern Scholars
Hülya ÖZTÜRK*
*Araştırma Görevlisi, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Tıp
Tarihi ve Etik Anabilim Dalı.
hulyaozturk-53@hotmail.com/
hulyao@ogu.edu.tr
Özet
Farabi, 870 yılında doğmuştur. Tam adı Ebu Nasr Muhammed bin
Muhammed bin Turhan bin Uzluk el-Farabi el Türki olup Türkistan’ın Farab
kentinin yetiştirdiği en önemli şahsiyetlerin başında gelmektedir.
Türk düşünce tarihinin en büyük isimlerinden olan Farabi, aklı insanın
sahip olabileceği en yüce değer olarak benimsemiş, grek düşüncesinden büyük
ölçüde etkilenmiş, bu alanda yaptığı çalışmaları kendisine Aristoteles'ten sonra
ikinci öğretmen lakabının verilmesine sebep olmuştur. Doğunun batıya açılan
düşünce tarihinde köşe taşlarından biri olma özelliğini taşıyan Farabi adeta “Doğu
Bilgeliğinin Kapısı” olmuştur.
Farabi, mantık-matematik-astronomi-astroloji-fizik-psikoloji-doğa tarihi-
müzik-genel felsefe-ahlak, siyaset-dil-bilim-tasavvuf-din gibi pek çok alanla
ilgilenmiştir. Bunlardan müzik alanında verdiği eserlerinde daha çok tasavvufi
anlayış ağır basmaktadır. İslam Medeniyeti tarihinde özellikle tasavvuf ekolü
mensupları müzikle uğraşmış, akli ve asabi hastalıklarda müzikle tedaviyi
önermişlerdir.
Bu dönemde yaşamış büyük Türk-İslam alimleri ve hekimlerinden olan
Zekeriya Er-Razi, İbn-i Sina ve Farabi, müzikle tedavinin psişik hastalıkların
tedavisinde kullanılabileceğini söylemiş ve kullanmışlardır.
Çalışmamızda Farabi’nin hayatı, eserleri ve sağlık alanına olan etkisi üzer-
inde durulduktan sonra bu alandaki eseri olan Musiki-ul-Kebir adlı eserinde
müziğin önemi, ruha olan etkileri ve müzikle tedavinin ne şekilde yapılabileceğiyle
ilgili verdiği bilgiler açıklanmaya çalışılmıştır.
Musiki, Farabiye göre ilimler sınıflamasında matematiğin bir dalı olarak
ele alınmıştır. Bu konuda Oklides’in eserlerinden de yararlanan Farabi musiki
alanıyla ilgili, el-medhel, sanaa’el musiki, kitab fi ihsa-ul ika’va-l ikaat, sanaate fi-l
musiki ve el musiki-l kebir adlı büyük eserlerini kaleme almıştır. Bunlardan bugüne
kadar ulaşan el-musiki-l kebir adlı eseri bu alandaki en önemli ve Ortaçağ’ın en
büyük eseridir. Sonuç olarak İslam medeniyetinde müzikle tedavi şekli daha
sonraları daha da geliştirilerek gerek Selçuklu gerekse Osmanlı hekimleri
tarafından tatbik edilmiştir.
Gençlik Aşısı Esasları
Principles of Rejuvenation by Grafting
Müesser ÖZCAN
Yrd.Doç.Dr.(Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi:
e-mail: muesserozcan@mu.edu.tr)
M. Esat HARMANCI
Prof.Dr.(Kocaeli Üniversitesi)
Doğan EVECEN
Okt (İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü)
Naki BULUT
Dr.(Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi)
Özet
Cemil Şerif Baydur (1894 - 1967) kendi imkânlarıyla nöroşirurji alanında eğitim
almak ve araştırma yapmak üzere Paris’e gitmiştir ve Dr. Abdülkadir Cahit Tüner
ve Dr. Hami Dilek ardından Türk Tıp Tarihinde üçüncü nöroşirurji uzmanı olarak
görev yapmıştır. İyi derecede Almanca ve Fransızca bilen Cemil Şerif tıbbiyede
okurken kitap yazmaya başlamış bir hekimdir. Hatta bir cerrah için çok trajik olan
parkinson hastalığına rağmen ilerleyen yaşında da sürekli eserler vermiştir.
Gençlik Aşısı ve Esasları memleketi Muğla Vilâyet Matbaasında 1928 yılında
basılmış ikinci kitabıdır. Osmanlı Alfabesi ile yazılmıştır. Muğla Hükümet Tabipliği
görevini yaparken yazdığı bu kitap aşı ile gençleşmek üzerinedir. Bu konuyu
yabancı dildeki çok sayıdaki literatür bilgisi ve özellikle Serge Voronoff deneyleri
ile ele aldığı görülmektedir. Kitap 84 sayfadır. Elde etme şansını yakaladığımız
kitabın kapağında Cemil Şerif’in imzası da bulunmaktadır. Kitabın önsözünde “Bir
iki söz” başlığı ile yazılan bir önsözle başlayan kitap, ayrı bölümler halinde toplam
22 başlıktan oluşmaktadır.
Kitapta; endokrin sistem, hormonlar üzerine farklı görüşler, anatomi ve fizyolojisi,
yaşlanma ve yaşlanmayı engelleme, hayvan aşı çalışmaları, Woronoff’un domuz,
at, boğa ve maymunlar üzerinde yaptığı aşı çalışmaları, gençleşme çalışmaları
örnekleri, aşılamanın gereği, maymunlarla yapılan aşı çalışmaları, aşılama
çalışmalarının dünyadaki yeri, kendi aşı denemeleri ve deneylerinin sonuçları vaka
örnekleriyle anlatılmıştır
Cemil Şerif’in diğer kitaplarından farklı bir yapıya sahip olan Gençlik Aşısı
Esasları kitabı dönemin popüler tıp bilgisi veya daha az kabul gören görüşleri içeren
bir kitap olma özelliğindedir.
Dostları ilə paylaş: |