FİZİk tedavi ve rehabiLİtasyon kliNİĞİ Şef: Dr. M. Hayri ÖZGÜzel postür analiZİnde symmetrigraf ile orthoröntgenogram sonuçlarinin değerlendiRİlmesi



Yüklə 3,18 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə4/5
tarix07.01.2017
ölçüsü3,18 Mb.
#4704
1   2   3   4   5

Posterior Postür Analizi

a. Kolumna Vertebralis: Posterior değerlendirmede skolyoz aranır. Kolumna vertebralisteki 

lateral eğriliklere skolyoz adı verilir. Genellikle rotasyonla birlikte görülür.

40


b. Kalçalar ve dizler: Gluteal çizginin seviyesi, gluteal kitlenin alt çizgisi her iki tarafta 

aynı seviyede olmalıdır. Eğer fark varsa tek bacakta kısalık, skolyoz, lateral pelvik tilt 

düşünülmelidir. Diz arkası çizgilerinin seviyesi sağ ve sol tarafta eşit olup olmadığına 

bakılır (26).

c. Ayaklar: Kalkaneusun normal şekil ve pozisyonda olup olmadığına bakılır. Kalkaneusun 

normal pozisyonu nötral ya da hafif valgustur. Varusta durması patolojik bir durumu akla 

getirmelidir (4).

SYMMETRİGRAF

Postür değerlendirmesi, karelere bölünmüş şeffaf bir postür tablosunun (Symmetrigraf) 

arkasında ayakta duran insanlara yapılmaktadır. Ayaklar belirli bir noktada sabitlenerek 

değerlendirme yapılmaktadır. 

Postürün değerlendirilmesi üçlü ölçek üzerinden yapılmaktadır (‘iyi’, ‘orta’, ‘zayıf’). Bu 

çalışmada ölçek adlandırması ‘normal’, ‘1. derecede bozukluk’ ve ‘2. derecede bozukluk’ 

olarak yapılmıştır. Bu üçlü ölçek, kulak, omuz, büyük trokanter ve lateral malleol 

işaretlenmesiyle elde edilen düşey bir hat üzerinden saptanmaktadır (Şekil–12) (43). 

Şekil–12: Symmetrigraf 

41


2.2.7. Postürün Yaş Ve Cinsiyetle İlişkisi

İnsan yaşamının doğal bir parçası olan yaşlanma sürecinde, tüm sistemlerde süreğen ve 

progresif   fizyolojik   değişiklikler   ile   biyolojik   kapasitelerde   azalmalar   görülür.   Bunun 

yanında akut ve kronik hastalıkların prevalansı da artmıştır. Bu süreçte bireyin postür, 

denge ve yürümesinde de önemli değişiklikler izlenir (4).

Doğumda tüm vertebral kolon öne doğru konkav ya da fleksiyondadır, torakal ve sakral 

eğriler mevcuttur (primer eğriler). Çocuk büyüdükçe öne doğru konveks olan sekonder 

eğriler oluşur; Üçüncü ayda başını dik tutmaya başlayan çocukta servikal lordoz, 6–8. ayda 

oturmaya veya yürümeye başlayınca da lomber lordoz gelişir. İlerleyen yaş ve yaşlanma ile 

disk dejenerasyonu, ligament kalsifikasyonu, osteoporoz ve vertebral kamalaşmadan dolayı 

vertebral kolon fleksiyon pozisyonuna döndükçe sekonder eğriler kaybolmaya başlar (44).

Postürü etkileyen çeşitli faktörler vardır. Bunlar;

 1-  Kemikler (örneğin hemivertebra),

 2-  Ligament laksitesi,

  3-   Fasia   veya   kas-tendon   gerginliği   (örneğin   tensor   fasia   lata,   pektoraller,   kalça 

fleksörleri),

 4-  Kas tonusu (Örneğin gluteus maksimus, abdominal kaslar, erektor spina),

 5-  Pelvik açı,

 6-  Eklem pozisyonu ve mobilite,

yaşlanma sürecinde bunların hemen hepsinde değişiklikler olmaktadır (44).

Genel olarak yaşlılık postürü fleksiyon postürüdür; Boy kısalmış, baş öne eğik, omuzlar 

düşük, dorsal kifoz artmış, üst ve alt ekstremiteler ile gövde hafif fleksiyondadır. Baş 

progresif   olarak   öne   doğru   yerleşir   ve   servikal   bölgede   bir   miktar   ekstansiyon   vardır. 

Torakal kifoz belirginleşmiş, lomber lordoz düzleşmiştir. Kollarda ekstansiyon artmıştır, 

skapulada   protraksiyon   izlenir.   El   bileklerinde   ulnar   deviasyon,   parmaklarda   artmış 

fleksiyon görülür. Ayrıca kalça ve diz fleksiyonu artmış, ayak dorsifleksiyonu azalmıştır. 

Yaşlanma  ile  ilave  değişiklikler  arasında   kemik  pelvisin  genişlemesi  de  vardır.  Femur 

boynunun femur şaftına olan açısı artar, bu kalçaların valgus deformitesi ile sonuçlanır. 

Dejeneratif osteoartroza bağlı değişiklikler yanında geçirilmiş  kırık ve  çıkıklar, tendon 

rüptürleri, artritler, Paget hastalığı gibi kemik hastalıklarına bağlı gelişmiş spontan kırıklar, 

42


bursitler, kalloziteler ve nöropatik eklemler postür bozukluklarından sorumlu olabilir (44, 

45).


Geriatrik popülasyonda postürü etkileyen bir diğer önemli faktör de kas kısalığı, kontraktür 

ve atrofidir. Bunlar artrit, sinir sistemi hastalıkları ve psikojenik faktörlere bağlı olarak 

gelişebilmektedir.   Kuadriseps   femoris   kası   atrofiye   eğilimlidir.   Fleksor   grup   kas   gücü 

ekstansörlerden fazla olduğunda, özellikle immobil hastalarda fleksör yönde kontraktürler 

gelişir.   Yine   kişinin   yatar   veya   otururken   alt   ekstremitelerini   fleksiyonda   tutmayı 

yeğlemesi   gibi   habitüel   faktörlerin   yanında,   periartiküler   fibrozis   ve   kas   spazmları   da 

kontraktürlere yol açabilir. Ayrıca Parkinson hastalığı, yaşama bağlılığın zayıflığı, uzun 

süreli yatak istirahati, demans gibi durumlar da kontraktür gelişimine neden olabilir.

Postür   ayrıca   solunum   ve   kardiyovasküler   sistem   bozukluklarından   veya   iç   organ 

patolojilerinden de etkilenebilir. Yaşlanma fizyolojisi yanında sistemik sorunların artması 

ile de giderek daha çok sayıda yaşlıda ayak sorunlarına rastlanmaktadır. 65 yaş üstü grupta 

en sık rastlanan ayak deformiteleri şunlardır: Pes planus, pes cavus, halluks valgus ve diğer 

parmak deformiteleri. Pes planusun geriatrik popülasyonda en sık nedeni posterior tibial 

tendonun dejenerasyonu veya rüptürüdür. Bu tendon ark yüksekliğinin idamesinde önemli 

olup ayağa inversiyon ve plantar fleksiyon kuvveti sağlar. Halluks valgus ailesel olmaya 

eğilimli ve sıklıkla bayanlarda gözlenen bir deformitedir. Sivri uçlu ve yüksek topuklu 

ayakkabılar da etyolojide suçlanmaktadır (44).

Kadınlar  yapı   olarak  daha  ufak  tefek  ve  daha  hafiftirler.  Buna  bağlı  olarak  yerçekimi 

merkezi daha aşağıdadır. Kadınlarda erkeklere göre lordoz artışı olduğu iddia edilmektedir. 

Ancak   lumbosakral   açıda   kadın   ve   erkek   arasında   belirgin   bir   fark   yoktur.   Genç 

kadavralarda yapılan incelemelerde her iki cinste lordoz eğiminin birbirine yakın olduğu 

ispatlanmıştır. Asetabulum ve symfizis pubis arasındaki mesafe daha fazla olduğundan iki 

kalça birbirinden daha uzak durur. Bu nedenle genu valgum ve X bacak görünümü vardır. 

Pelvisin geniş olmasının etkisiyle patella laterale doğru çekilir. Total kas kitlesi kadınlarda 

daha az, kas tonusu ve kas kuvveti daha zayıftır. Kadınlarda erkeğe göre yağ dokusu iki kat 

fazladır. Yağsız vücut kitlesi ile kuvvet ve dayanıklılık arasında net bir ilişki vardır (34, 

36).

43


3. GEREÇ VE YÖNTEM

Bu   çalışmada,   Ocak   2005-Ekim   2005   tarihleri   arasında   S.B.   Okmeydanı   Eğitim   ve 

Araştırma Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon polikliniğinde inspeksiyonla skolyotik 

görünüm   tespit   edilen,   daha   önce   skolyoz   tanısı   almamış   18-60yaş   arası   100   hasta, 

Symmetrigraf ve spinal orthoröntgenogram vasıtasıyla incelemeye tabi tutuldu. Çalışmaya 

alınan hastalarda, demografik özellikler (yaş, cinsiyet, eğitim düzeyi), polikliniğe müracaat 

şikayeti ile bacak boyu kısalığı kaydedildi.

İlk   aşamada   hastaların   lökomotor   sistemle   birlikte   tüm   sistem   muayeneleri   yapıldı. 

Hastalara ayakta iki yönlü torakal ve lomber grafi çektirildi. 

Konjenital anomalisi (spina bifida, hemivertebra vb.) olanlar, omurgaya yönelik cerrahi 

girişim   yapılmış   olanlar,   spondilolizis   ve   spondilolistesis   mevcut   olanlar,   romatizmal 

hastalığı olanlar, ileri derecede dejeneratif değişimi olanlar çalışmaya alınmadı. Çalışma 

kapsamına alınan hastalardan spinal orthoröntgenogram istendi.

Daha   sonraki   aşamada   çalışma   kapsamındaki   Symmetrigrafın   arkasında   ayakta   duran 

hastalara posterior ve lateral postür analizi yapıldı ve bu analizler için Bragg postür tablosu 

kullanıldı (Tablo–2). Postür analizi yaparken, 6 cm. lik karelere bölünmüş şeffaf bir postür 

tablosu   (Symmetrigraf)   kullanıldı.   Posterior   analizde   topuklar   arası   orta   nokta,   lateral 

analizde   lateral   malleolün   hafifçe   önü   sabitlenerek   değerlendirme   yapıldı   (Şekil–13). 

Postürün   değerlendirmesi   üçlü   ölçek   üzerinden   yapıldı.   Çalışmada   ölçek   adlandırması 

‘normal’, ‘1. derecede bozukluk’ ve ‘2. derecede bozukluk’ olarak yapılmıştır. Referans 

noktalarına  göre 3  cm.  ye  kadar  olan  sapmalar 1.  derece bozukluk, 3  cm.  den  büyük 

sapmalar 2. derece bozukluk olarak değerlendirildi.

Lateral görünüşte referans noktaları:

 Lateral malleolün hafifçe önü,

 Kalça ekleminin hafifçe arkası,

 Omuz orta noktası,

 Kulak tragusu.

44


Şekil–13: Symmetrigraf ile değerlendirmede lateral görünüş

Arkadan görünüşte referans noktaları:

 Topuklar arası orta nokta,

 Vertebra spinöz çıkıntıları,

Olarak belirlendi (Şekil–14).

45


Şekil–14: Symmetrigraf ile değerlendirmede arkadan görünüş

   


Tablo–2: Bragg Postür Tablosu

Spinal orthoröntgenogram’ da kifoz, skolyoz ve lomber lordoz açıları hesaplandı. Kifoz 

açısı   Cobb   yöntemiyle   hesaplandı.   Buna   göre   T3   vertebranın   üst   kenarından   T12 

vertebranın alt kenarına çizilen paralel çizgilerin her birinden çıkan dik çizgilerin kesiştiği 

noktadaki açı, dorsal kifoz açısı olarak hesaplandı.

Skolyoz açısı hesaplanırken de Cobb yönteminden yararlanılmıştır. Eğriliğin üst ucundaki 

vertebranın üst kenarına horizontal bir çizgi, alt uçtaki vertebranın alt ucuna ikinci bir 

horizontal çizgi çekildi. Horizontal çizgilerin her birinden çıkan dik çizgilerin kesişmesiyle 

oluşan açı ölçüldü. 

Lomber lordoz açısının hesaplanmasında birinci lomber vertebranın üst kenarından paralel 

bir   çizgi,   beşinci   lomber   vertebranın   alt   kenarından   paralel   bir   çizgi   çizildi.   Paralel 

çizgilerin her birinden çıkan dik çizgilerin kesişmesiyle oluşan açı ölçüldü. 

46


Sonuç  olarak; bu  çalışmada  katılan 100  (%100) hastada, Symmetrigraf ile  elde  edilen 

veriler ve spinal orthoröntgenogram değerleri karşılaştırıldı.



İSTATİKSEL ANALİZ

Bu çalışmada istatistiksel analizler SPSS 13.0 paket programı ile yapılmıştır. Verilerin 

değerlendirilmesinde tanımlayıcı istatistiksel metotların (ortalama, standart sapma) yanı 

sıra   çeşitli   analizlerden   yararlanılmıştır.   İki   değişken   arasındaki   ilişkinin   büyüklüğünü, 

yönünü ve önemliliğini araştırmak için Pearson Korelasyon testi kullanılmıştır. Çapraz 

Tablolar ile İlişki (Scatterplot) Grafikleri kullanılarak veriler değerlendirilmiştir. Sonuçlar, 

anlamlılık p<0,05 düzeyinde test edilmiştir. 

GÜVENİLİRLİK ANALİZİ

Verilerin rastlantısallığını ölçen bu analiz iki amaçla yapılır. Yapılan değerlendirmede elde 

edilen   sonuçlar   raslantısal   dağılım   gösteriyor   ise   Symmetrigraf   sonuçlarının   güvenilir 

olduğuna karar verilir. Diğer taraftan örnek hacmi arttıkça raslantısallık artacağından örnek 

hacminin yeterli olup olmadığına karar verilir. Parametrik olan ve parametrik olmayan 

testlerin tek ortak varsayımı raslatısallık ilkesidir. Bu varsayım güvenilirlik analizi ile test 

edilir.   Bu   analizi   yapabilmek   için   değişkenlerin   aynı   ölçekte   ve   aynı   türde   olması 

gerekmektedir.   Ayrıca   demografik   değişkenler   hiçbir   zaman   güvenilirlik   analizine 

alınmamaktadır.

Güvenilirlik   analizi,   seçilen   örneğin   güvenilirliğini,   tesadüfîliğini   ve   tutarlılığını   test 

etmekte   kullanılır.   Bunun   yanı   sıra,   tüm   mümkün   sonuçların   eşit   oranda   gözlemlenip 

gözlemlenmediğini ortaya koyar (raslantısallık).

GÜVENİLİRLİK ANALİZİ   -   S C A L E   (A L P H A)

Güvenilirlik Katsayıları

Durum Sayısı (N) = 100                 Maddelerin Sayısı= 10

Alpha (α) = ,5087

47


Söz konusu araştırma için; Symmetrigraf ile değerlendirilen değişkenler üzerinde yapılan 

güvenilirlik analizinde tesadüfîliği kontrol eden 

α

 katsayısı 0,5087



 

olarak bulunmuştur. Bu 

değer  

α

>0   olduğu   için,   elimizdeki   verilerin   yeterli   güvenilir   seviyede   olduğuna   karar 



verilmiştir. Örnek hacmi analizimiz için uygundur. Yani örnek raslantısal dağılmıştır.

48


4. BULGULAR

Çalışmaya yaşları 18 ile 60 arasında, yaş ortalaması 35,95±11,447 olan 100 hasta alındı. 

Hastaların % 34 ü 18–30 yaş arası, % 39 u 31–45 yaş arası ve % 27 side 46–60 yaş 

arasındaydı (Tablo–3).

2

7

%



3

9

%



3

4

%



4

6

-

6

0

 

y

a

ş

3

1

-

4

5

 

y

a

ş

1

8

-

3

0

 

y

a

ş

 

Hasta Sayısı



Minimum

Maksimum


Ortalama

Std. Sapması

YAŞ ORTALAMASI

100


18

59

35,95



11,447

 

Tablo–3: Hastaların yaş analizi



Çalışmaya alınan hastaların %87 si (87 hasta) kadın, %13 ü (13 hasta) erkektir (Tablo–4). 

49


1

3

%



8

7

%



E

R

K

E

K

K

A

D

I

N

 

 



Hasta Sayısı

Yüzde (%)

Kümülatif Yüzde

KADIN


87

87,0


87,0

ERKEK


13

13,0


100,0

 

Toplam



100

100,0


100,0

Tablo–4: Hastaların cinsiyet analizi

Eğitim seviyelerine göre hastaların %22 si (22 hasta) lise, %53 ü (53 hasta) ilkokul, %5 i 

(5 hasta) üniversite, %15 i (15 hasta) ortaokul mezunuydu, %5 i ise (5 hasta) okuma yazma 

bilmiyordu (Tablo–5).

50


5

%

2



2

%

1



5

%

5



3

%

5



%

Y

ü

k

s

e

k

o

k

u

l

L

i

s

e

O

r

t

a

o

k

u

l

İ

l

k

o

k

u

l

O

k

u

r

-

Y

a

z

a

r

d

e

ğ

i

l

H

a

s

t

a

n

ı

n

 

e

ğ

i

t

i

m

s

e

v

i

y

e

s

i

 

Hasta Sayısı



Yüzde (%)

Kümülatif Yüzde

Okur-Yazar değil

5

5,0



5,0

 

İlkokul



53

53,0


58,0

 

Ortaokul



15

15,0


73,0

 

Lise



22

22,0


95,0

 

Yüksekokul



5

5,0


100,0

 

Total



100

100,0


100,0 

Tablo–5: Hastaların eğitim seviyesi analizi

Polikliniğe müracaat şikayeti bakımından hasta dağılımı şöyleydi: Bel ağrısı şikayeti ile 

gelen hasta sayısı 65 (%65), sırt ve bel ağrısı şikayeti ile gelen hasta sayısı 13 (%13), sırt 

ağrısı şikayeti ile gelen hasta sayısı 12 (%12), boyun ve sırt ağrısı şikayeti ile gelen hasta 

sayısı   7  (%7),  sırt  ve  omuz   ağrısı  şikayeti  ile  gelen  hasta   sayısı  3  (%3)  olarak  tespit 

edilmişti (Tablo–6). 

51


3

%

7



%

1

2



%

1

3



%

6

5



%

S

ı

r

t

 

v

e

 

o

m

u

z

a

ğ

r

ı

s

ı

B

o

y

u

n

 

v

e

 

s

ı

r

t

a

ğ

r

ı

s

ı

S

ı

r

t

 

a

ğ

r

ı

s

ı

S

ı

r

t

 

v

e

 

b

e

l

a

ğ

r

ı

s

ı

B

e

l

 

a

ğ

r

ı

s

ı

H

a

s

t

a

n

ı

n

 

ş

i

k

a

y

e

t

i

 

Hasta Sayısı



Yüzde (%)

Kümülatif Yüzde

Bel ağrısı

65

65,0



65,0

 

Sırt ve bel ağrısı



13

13,0


78,0

 

Sırt ağrısı



12

12,0


90,0

 

Boyun ve sırt ağrısı



7

7,0


97,0

 

Sırt ve omuz ağrısı



3

3,0


100,0

 

Toplam



100

100,0


100,0

Tablo–6: Hastaların şikayet analizi

Bacak boyu kısalığı açısından hastaların % 93 ünde (93 hasta) kısalık tespit edilmemişti

%7 sinde (7 hasta) kısalık mevcuttu (Tablo–7). 

Hasta Sayısı

Yüzde (%)

Kümülatif Yüzde

Kısalık mevcut

7

7,0


7,0

 

Kısalık yok



93

93,0


100,0

 

Total



100

100,0


100,0

Tablo–7: Fizik muayenede kısalık analizi

52


Gibbosite   mevcudiyetine   bakılmış   ve   %59   unda   (59   hasta)   gibbosite   bulunmadığı 

görülmüştü.   Gibbosite   mevcut   olan   %   41   lik   (41   hasta)   kesiminin   gibbositesi   sağda 

olanlarının toplam hasta sayısına oranı %28 (28 hasta) ve solda olanların oranı ise %13 (13 

hasta) olarak tespit edilmişti (Tablo–8).

5

9

%



1

3

%



2

8

%



G

i

b

b

o

s

i

t

e

 

y

o

k

G

i

b

b

o

s

i

t

e

s

o

l

d

a

G

i

b

b

o

s

i

t

e

s

a

ğ

d

a

g

i

b

b

o

s

i

t

e

m

e

v

c

u

d

i

y

e

t

i

 

v

e

y

ö

n

ü

 

Hasta Sayısı



Yüzde (%)

Kümülatif Yüzde

Gibbosite sağda

28

28,0



28,0

 

Gibbosite solda



13

13,0


41,0

 

Gibbosite yok



59

59,0


100,0

 

Toplam



100

100,0


100,0 

Tablo–8: Hastaların gibbosite analizi

Çalışma   kapsamında   değerlendirilen   100   hastanın   kifoz   açısı,   lomber   lordoz   açısı   ve 

skolyoz   açıları   incelenmiş   olup;   kifoz   açısının   minimum   22˚   ve   maksimum   65˚ 

değerlerinde olduğu, ortalamasının 41,66˚ ve standart sapmasının 8,86 olduğu tespit edildi. 

Lordoz açısının ise minimum 20˚ ve maksimum 72˚ değerlerinde olduğu, ortalamasının 

48,12˚ ve standart sapmasının 9,36 olduğu görüldü. Son olarak skolyoz açıları incelenmiş 

olup, minimum 0˚ ve maksimum 32˚ değerlerinde olduğu, ortalamasının 11,94˚ ve standart 

sapmasının 7,54 olduğu saptandı (Tablo–9).

 

Hasta 



Sayısı

Minimum


Maksimum

Ortalama


Standart 

Sapma


kifoz açısı

100


22

65

41,66



8,863

lordoz açısı

100

20

72



48,12

9,367


skolyoz açısı

100


0

32

11,94



7,548

 

 



 

53


Tablo–9: Orthoröntgenogram ile açı değerlendirmesi sonuçları

Symmetrigraf sırt bulguları yaş gruplarına göre kifoz açıları bakımından karşılaştırılmış 

olup Tablo-10 daki değerlere ulaşıldı. Kifoz açısı ölçümlerinin sonucu 20˚ ile 40˚ arası 

olan 45 hastanın % 68,88’ inin (31 hasta) Symmetrigraf bulguları normal olarak tespit 

edildi.   Kifoz   açısı   41˚   ile   50˚   arasında   olan   42   hastanın   %   73,58   inin   (33   hasta) 

Symmetrigraf bulgularında hafif derecede bozukluk tespit edildi. 51˚ ile 60˚ arasında olan 

11   hastanın   %54,54   ünün   hafif   derece   bozukluk,     60˚   den   yüksek   olan   açılara   sahip 

hastaların Symmetrigraf bulguları ise tamamında (2 hasta) ileri derecede bozukluk olarak 

değerlendirildi.

 Orthoröntgenogram



Yüklə 3,18 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin