Bir hastalık grubudur (tek bir hastalık değildir)
Genel olarak, Eksitabilite (uyarlabilirlik) artışı ile karakterizedir.
İyon kanallarının permeabilite ve dengeleri mekanizma açısından önemlidir!.
Paroksismal (aniden) olarak başlayan, geçici bilinç kaybı yapabilen nöbetler ile karakterizedir.
Paroksismal (aniden) olarak başlayan, geçici bilinç kaybı yapabilen nöbetler ile karakterizedir.
Pozitif (kasılma/hallüsinasyon) veya
negatif belirtileri (çevreden kopma) vardır
Farklı Epilepsi tipleri vardır
İlaçlar kan beyin engelini geçerler..!.
Kısmi (parsiyel) tutarıklar
Kısmi (parsiyel) tutarıklar
Görece Kısa süreli tutarıklıklar (nöbet; seizure)
Bilinç her zaman kaybolmaz
Vücudun sadece bir bölgesi etkilenebilir. İşlevsel
Basit kısmi t. (bilinç kaybolmaz)
Karmaşık (kompleks) kısmi t.
Bilinç kaybolabilir, yerel istemsiz kas hareketi olabilir.
Sekonder jeneralize olan kısmi t.
Bilinç kaybolur, kas kasılmaları, tekraryarak görülür.
Jeneralize (vucudu genel tutan)
Absans (kesinti)
(eski adı: petit mal) [petit=kucuk] ; aniden bir sure (0.5 - 1 dk) bilincsiz kalma.
Atipik absans
Myoklonik
(kasların şok benzeri kasılmaları ile birlikte;
Tonik-klonik t. (grand mal) (butun vuducu tutan, uzun sureli olabilen)
Atonik
Diğer (sınıflandırılamayan)
Epilepside voltaja baglı Na+, K+ iyon kanallarının ve
Epilepside voltaja baglı Na+, K+ iyon kanallarının ve
Liganda baglı çalışan iyon kanallarının (GABA / Benzodiazepin; NMDA, ve nikotinok asetilkolin reseptörlerinin) çalışma düzenlerinin bozuldugu bilinmektedir.
Kontrolsuz Eksitasyon olmaktadır.
Antiepileptik ilaçların etkisi bu eksitasyonu inhibe etmek yönündedir.
5. bu grup ilaçlar «aniden» kesilmezler.. Yavas ve dozu zamanla azaltılarak kesilir (yamuklama : tapering).
İlaçların plazma duzeyi izlenmelidir.
Uzun süre kullanım nedeniyle oral kullanım tercih edilmektedir.. (zorunlu durumlarda parenteral )
Status epilepticus özel önemdedir, ilk tedavi ve amaç, solunum ve dolaşıma yöneliktir, ayrıca kişinin nerede nasıl hangi pozisyonda olduguna, zarar görüp görmedigine bakılmalıdır..
Status epilepticus özel önemdedir, ilk tedavi ve amaç, solunum ve dolaşıma yöneliktir, ayrıca kişinin nerede nasıl hangi pozisyonda olduguna, zarar görüp görmedigine bakılmalıdır..
Bir kriz anında, Epilepsi nedeni olan mekanizmaların santral sinir sistemindeki nöronlar oldugu unutulmamalıdır..
İlk kez James Parkinson tarafından tanımlanmıştır (1755 – 1824)
Hastaların hareketlerindeki bozulmalara gözlemlemiş, ve hastalığa ‘shaking palsy’ adını vermiştir. Bu hastalığa ‘Parkinson hastalığı’ adı verilmesi başkaları tarafından olmuştur.
İlaçlar ve zehirler ile sekonder parkinsonism oluşabilir.
Dopamin sentezleyen nöronlar harab olursa geri (normale) dönüş olmaz;
İlaçlar ile geçici olarak santral dopaminerjik reseptör blokajı olur ise, Parkinson belirtilerine neden olan ilaç uygulanması durdurulursa geri döner.
Dopaminerjik nöronlarda bariz bir fonksiyon kaybı olmamasına rağmen ‘parkinson benzeri’ belirtilere neden olan ilaçlar vardır: (örn.: Fenotiyazinler, Klorpromazin, Flufenazin, vb. nöroleptikler).
Dopaminerjik nöronlarda bariz bir fonksiyon kaybı olmamasına rağmen ‘parkinson benzeri’ belirtilere neden olan ilaçlar vardır: (örn.: Fenotiyazinler, Klorpromazin, Flufenazin, vb. nöroleptikler).
Bu ilaçlar, Parkinson hastalığı varsa durumu daha kötüleştirirler.
Bazal gangliyonlarda(*);
Bazal gangliyonlarda(*);
Klasik olarak: Dopamin azalması ve asetilkolin’in baskın hale gelmesi ile açıklanır.
(*)(bazal gangliyonların bir kısmına striatum denir)
nigrostriatal yolak ile uzanan dopaminerjik nöron etkinliginin striatumda azalması.
( çekirdekler: corpus striatum (nucleus caudatus + putamen)
Dopamin azalması (< %80)
Klasik bilgi olarak:
Striatal kolinerjik / dopaminerjik denge bozulmuştur. Düzeltilmesi gerekir.
Parkinson hastalığı, santral sinir sisteminde progresif (ilerleyen) ve irreversible (geri dönüşümsüz) nöron kaybının olduğu dejeneratif bir hastalıktır.
Parkinson hastalığı, santral sinir sisteminde progresif (ilerleyen) ve irreversible (geri dönüşümsüz) nöron kaybının olduğu dejeneratif bir hastalıktır.
İlaçla tedavisi radikal degildir, palyatiftir.
Kullanılan ilaçlar ile:
kolinerjik etkinligin azaltılması,
Dopaminerjik etkinligin artırılması istenir.
Dopaminerjik etkinliği artıran ilaçlar
Santral etkili antikolinerjik ilaçlar
Diğerleri (enzim inhibitörleri)
L-Dopa (levodopa)(L-dihidroksifenilalanin)
L-Dopa (levodopa)(L-dihidroksifenilalanin)
Dopa-dekarbosilaz enzim inhibitörleriyle kombinasyon halinde kullanılır (ko beneldopa ve ko kareldopa )
Dopamin sentezini ve miktarını artırarak etkili olur.
Dopamin’in 5 farklı reseptörü vardır.
Alttipleri: D1, D2, D3, D4, D5
Bunların hepsi, G.proteini ile kenetli reseptörlerdir.
Dopamin sentezinde rol oynayan L-aromatik amino asid dekarboksilaz enzimi, periferde de vardır, bu nedenle hastaya verilen L-DOPA santraldeki etki yöresine ulaşmadan azalır (%1 ya da 3’u santral sinir sistemine ulaşabilir).
L-Dopa’nın periferde yıkılmasını engellemek için: L-aa.dekarboksilaz enzim inhibitörleri levodopa ile birlikte, kombinasyon şeklinde verilir.
L-Dopa’nın periferde yıkılmasını engellemek için: L-aa.dekarboksilaz enzim inhibitörleri levodopa ile birlikte, kombinasyon şeklinde verilir.
Kombinasyonda kullanılan ilaçlar:
Karbidopa (alfa-metildopa hidrazin)
Benserazid
(Ko-beneldopa = levodopa + benserazid )
Dopamin yıkımında rol oynayan enzimler olan;
Dopamin yıkımında rol oynayan enzimler olan;
COMT (katekol O-metil transferaz) ve
MAO (monoamino oksidaz) enzimlerinin daha az çalışması için;
COMT ve MAO inhibitörleri verilir.
L-Dopa, dopamin miktarını artırarak etkili olur. ( Dopaminerjik reseptör aktivasyonu yapar)
L-Dopa, dopamin miktarını artırarak etkili olur. ( Dopaminerjik reseptör aktivasyonu yapar)
Oral verilir.
Tek başına nadiren kullanılır.
(ülkemizde ‘sadece L-Dopa’ içeren preparat üretilmemektedir.)
Parkinsondan başka, hepatik ensefalopati olgularında kullanılabilir.
( Dopaminerjik reseptör aktivasyonu yapar)
( Dopaminerjik reseptör aktivasyonu yapar)
Yan tesirleri vardır:
Periferik ve santral etki nedeniyle yan tesr olur.
* CTZ uzerine etki ve emesis yapar.
* Kardiyovasküler yan etki
(MAOi ile hipertansif kriz), ortostatik hipotansion, aritmiler