bir a book, a car, a movie (bir kitap, bir araba, bir film)



Yüklə 0,65 Mb.
səhifə3/114
tarix28.07.2020
ölçüsü0,65 Mb.
#32310
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   114
vocabularyy

42) addition; (isim)













ek, ekleme, ilave, toplama, katma , eklenti




The last additions were done last night. (Son eklemeler dün gece yapıldı.)



















43) additional; (sıfat)










ek , ilave, ilaveten













The company provided an additional 5 million dollars to this project.( Şirket, bu proje için ilave 5 milyon dolar sağladı.)



















44) address; (fiil, isim)










f.; hitap etmek, konuşma yapmak, göndermek, değinmek, adres yazmak   i.; adres, söylev, hitap, konuşma

I gave my address and phone number. (Adresimi ve telefon numaramı verdim.)



















45)adequate; (sıfat)













yeterli, uygun, kafi













There is not an adequate supply of water in Africa.  (Afrika’da yeterli su tedariği bulunmamakta.)



















46) adjust; (fiil)













ayarlamak, uydurmak, uyarlamak adapte olmak,




I couldn’t adjust to living alone. (Yalnız yaşamaya uyum sağlayamadım.)



















47)adjustment; (isim)










ayar, ayarlama, uydurma, düzenleme, adaptasyon




We should make a few adjustments to the project. (Projeye birkaç düzenleme yapmalıyız.)



















48) administration; (isim)










yönetim, idare, yöneticilik, idarecilik







The school administration will organize a picnic at the weekend. ( Okul yönetimi hafta sonu bir piknik organize edecek.)



















49) administrator; (isim)










yönetici, idareci, müdür,










The hospital administrator was suspended for a while. (Hastane yöneticisi bir süreliğine görevden uzaklaştırıldı.)



















50) admire; (fiil)













hayran olmak, beğenmek,










I really admire your recent works. (Son çalışmalarınıza gerçekten hayranım.)



















51) admission; (isim)










itiraf, kabul, giriş izni, teslim










A lot of countries are applying for admission to the European Union. (Birçok ülke Avrupa Birliği’ne kabul için başvuruda bulunuyor.



















52) admit; (fiil)













itiraf etmek, kabul etmek, izin vermek, teslim etmek

Don’t be afraid to admit your mistakes. (Hatalarını itiraf etmekten korkma.)



















53)adolescent; (sıfat, isim)










s.; ergen, ergenlik çağında olan, genç  i.; yeni yetme, delikanlı

Adolescents may have problems with their parents in this period.  (Erkenlik çağındaki gençlerin bu dönemde aileleriyle sorunları olabilir.)



















54) adopt; (fiil)













evlat edinmek, benimsemek, kabul etmek, sahiplenmek

A childless couple has adopted a baby. (Çocuğu olmayan çift, bir bebek evlat edindi.)



















55) adult; (isim, sıfat)










i.; yetişkin   s.; ergin, yetişkin










Why don’t you act like an adult? (Neden bir yetişkin gibi hareket etmiyorsun?)



















56) advance; (fiil, isim)










f.; ilerlemek, geliştirmek, gelişim göstermek    i.; ilerleme, terfi

Do you follow the recent advances in medical science? ( Tıp alanındaki son gelişmeleri takip ediyor musun?)



















57) advanced; (sıfat)










ileri, gelişmiş, ileri derecede










England is an industrially advanced country. (İngiltere sanayi bakımından gelişmiş bir ülkedir.)



















58) advantage; (isim)










yarar, fayda, avantaj,










You will have an advantage if you prepare well. (Eğer iyi hazırlanırsan avantajın olacak.)



















59) adventure; (isim, fiil)










i.; macera , serüven, risk     f.; tehlikeye atmak, riske atmak

She likes reading adventure stories. (Macera hikayeleri okumayı sever.)



















60) advertising; (isim)










reklam, tanıtım, reklamcılık










Alcohol advertising has been banned. (Alkol reklamı yasaklandı.)



















61) advice; (isim)













öğüt, nasihat, tavsiye,danışma







I will give you some advice for this job. ( Sana bu iş için biraz tavsiye vereceğim.)



















62) advise; (fiil)













öğüt vermek, nasihat etmek, tavsiyede bulunmak, danışmak

I advise you to  be careful. (Size dikkatli olmanızı tavsiye ederim)





Yüklə 0,65 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   114




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin