Barnabas İncili
183
İsa kendilerini azarlayıp dedi, “Günümüz Ferisi’lerinin
mayalarından sakının. Çünkü küçük bir maya bir yığın yemeği
bozar.” O zaman havariler birbirlerine dediler, “Şimdi,
ekmeğimiz bile yokken, nasıl mayamız olsun ki?” O zaman İsa
dedi,
“Ey az inancı olan adamlar, Allah'ın, hiç bir ürün işareti olmayan
Nain'de yaptıklarını unuttunuz mu? Ve beş ekmek ve iki balığı
kaç kişi yemiş ve doymuştu? Allah'a imandan yoksun olan
Ferisi'nin mayası ve ben düşüncesi, yalnızca bugünün
Ferisî'lerini bozmakla kalmamış, İsraili'leri de bozmuştur.
Çünkü okumak bilmeyen basit bir halk, kutsal kişiler olarak
tanıdıklarından Ferisi'lerde gördüğü şeyleri yapar. Gerçek Ferisi
nedir bilir misiniz?
O, insan tabiatının yağıdır. Nasıl ki, yağ her sıvının üstünde
durursa, gerçek Ferisî'nin iyiliği de tüm insanî iyiliklerin üstünde
durur.
O, Allah'ın dünyaya verdiği yaşayan bir kitaptır; çünkü söylediği
ve yaptığı her şey Allah'ın kanununa uygundur. Bu bakımdan,
kim onun yaptığını yaparsa. Allah'ın kanununa uymuş olur.
Gerçek Ferisi, günahla insan bedenini çürütmeyen tuzdur; çünkü
onu gören herkes tövbeye gelir.
Hacıların yolunu aydınlatan bir ışıktır o, çünkü onun
pişmanlığıyla birlikte yoksulluğunu gören herkes, bu dünyada
kalbimizi kapamamamız gerektiğini idrak eder.
Ama yağı ekşiten, kitabı tahrif eden, tuzu çürüten, ışığı söndüren
bu insan sahte bir Ferisî'dir. Bu bakımdan, eğer helak
olmayacaksanız, bugünkü Ferisîlerin yaptıklarını yapmamaya
dikkat edin.”
Barnabas İncili
184
44. Körün Gözleri Açılıyor.
İsa Kudüs'e gelip de, bir sebt günü mabede girdiğinde, askerler
onu kışkırtmak ve alıp götürmek için yaklaşıp dediler,
-
Muallim, savaş açmak meşru mudur?
-
İnancımız bize, hayatımızın yeryüzü üzerinde sürekli bir
savaş halinde olduğunu söyler.
-
Öyleyse, bizi kendi inancına döndürmek ve bizim yığınla
tanrıyı bırakıp, çünkü yalnızca Roma'da görülen yirmi sekiz
bin tanrı vardır senin tek olan ve görülemediği için nerede
olduğu bilinmeyen, belki de bir hayal olan Allah'ına
uymamızı ister misin?
-
Eğer sizi Allah'ımızın yarattığı gibi, sizi ben yaratmış
olsaydım, sizi hidayete erdirmek isterdim.
-
Şimdi, nerede olduğu bilinmediği halde, senin Allah'ın bizi
nasıl yaratmış olabilir? Bize Allah'ını göster, o zaman
Yahudi olacağız.
-
Eğer sizin O'nu görecek gözleriniz olsa, ben size O'nu
gösteririm, fakat kör olduğunuz için, O'nu size
gösteremiyorum.
-
Bu insanların sana verdiği onur mutlaka senin anlayışını
götürmüş olmalı. Çünkü hepimizin başında iki gözü varken,
sen bizim kör olduğumuzu söylersin.
-
Bedenî gözler, yalnızca cismi olan ve dıştaki şeyleri
görebilir. Bu bakımdan, siz yalnızca, hiç bir şey yapamayan
altından, gümüşten ve tahtadan tanrılarınızı görebilirsiniz.
Ama biz Yahudiyelilerin Allah'ımıza karşı korku ve iman
şeklinde manevi gözlerimiz vardır, bu yüzden de, biz
Allah'ımızı her yerde görebiliriz.
-
Konuşmana dikkat et, çünkü eğer tanrılarımıza nefret
yağdıracak olursan, seni Hirodes'in ellerine veririz, o da her
şeye gücü yeten tanrılarımızın öcünü alır.
-
Eğer dediğiniz gibi, onların her şeye gücü yetiyorsa, beni
bağışlayın, artık onlara tapacağım.
|