ulaşamamıştır, zira eski Mısırlılar ölülerini mumyalarlar
ken, 10.000 yıl kadar sonra dirileceklerini gözönünde
tutuyorlardı. Bu da beni uygarlık için şart olan bir baş
ka öğeye getiriyor; bu öğe BİLGİDİR. Kör inançlara da
yanan basiret, her ne kadar gerçek uygarlığın gelişmesi
için gerekli olan kafa alışkanlıklarının doğmasını sağlaya
bilirse de, tam anlamıyla uygarca basiret sayılamaz. Örne
ğin Püritanlarm zevklerini öbür dünyadaki hayata erte
leme alışkanlıkları, hiç kuşkusuz, endüstrializm için ge
rekli sermaye birikimini kolaylaştırmıştır. Şu halde uy
garlığı şöyle tanımlayabiliriz: B İLG İ İLE BASİRETİN
BİR A R A Y A GELMESİNDEN DOĞAN BİR H A Y A T
TAR ZI.
.Uygarlık bu anlamda, tarımla ve geviş getiren hay
vanların evcilleştirilmesiyle başlar. Tarımla uğraşan halk
larla, çobanlıkla uğraşan halklar arasında oldukça yakın
zamanlara kadar kesin bir ayrılık vardı. Kitabı Mukad-
dfes’in Tekvin Kitabında, Mısırlılar çobanlıkla uğraşanla
rı istemedikleri için İsrael kavminin nasıl Mısır’ın içinde
değil de Gosen topraklarında oturmak zorunda kaldıkla
rım okuruz: «V e Yusuf kardeşlerine ve babasmın evine
dedi: Çıkıp Firavuna bildireyim ve ona diyeyim: Kenân
diyarında olan kardeşlerim ve babamm evi yanıma gel
diler; ve bu adamlar çobandılar, çünkü davar sahibidir
ler; ve kendi sürülerini ve sığırlarım ve kendilerine ait
olan bütün şeyleri getirdiler. Ve olur ki, sizi Firavun ça
ğırır ve: İşiniz nedir? (fier; siz de: Çocukluktan şimdiye
kadar hem biz hem babalarımız, kulların, davar adamla
rıdır, deyin; ki, Goşen vilâyetinde oturasınız; çünkü Mı
sırlılar için her çoban mekruhtur.» * M. Huc’un gezi not
larında, Çinlilerin de çobanlıkla uğraşan Moğollara kar
şı buna benzer bir tutum takındıkları görülüyor. Genel
Dostları ilə paylaş: